#Dell 5415 #Win11&Win10
Amaç; Mobilite & Office Kullanımı & Yapım Kalitesi (Built quality)
Seçim; Dell 5415 Ryzen 5500/8B/256B/14''
Sonuç; Memnun kaldık, kasa kalitesi gayet iyi (üst kapak ve klavye etrafı metal, alt kapak plastik) performans olarak masaüstü kullanımı tatmin edici, ekran kalitesi bir tık daha iyi olabilirdi ama kesinlikle kötü değil. Parmak izi ve aydınlatmalı klavye olması güzel. Tip C üzerinden power delivery (monitöre tek kablo ile bağlayıp görüntü+şarj) olması MUHTEŞEM. (Eşşek yükü ile para verdiğim MSI Z16 da yok ve deli ediyor) Fiyat 9399Lira...

Ekleme:W11 lisansı ile geliyor, ilk kullanımdan sonra hemen sıfırdan temiz W10 kurdum otomatik olarak lisanslama yaptı. Dell Update yazılımı ile sürücü vs yükledim sorunsuz çalışıyor W10...

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Not: Yurt dışına gitmeyi isteyen, planlayan herkesin tamamını okumasını isterim. Aramızda konuşalım çünkü önümüzde bulunan 60-70 yılımızı etkileyecek bir iş.

Bazen TS'de insanlar neden ABD'yi övüp AB'yi sürekli yerdiğimi soruyorlar göçmenlik açısından. Buna detaylı bir açıklık getirmenin vakti geldi. Ben de pek çoğumuz gibi AB'yi severdim, 2017 Apple Developer Academy ile Italya'ya gidip 2018'de üniversite eğitimimi oraya taşıdım. Hayatımı orada veya başka bir AB ülkesinde devam ettirme planlarım vardı ama 2018'de WWDC sebebiyle ilk ABD ziyaretim sonrası her şey çok değişti. Bu hayatımdaki en önemli olaylardan biri olabilir çünkü şu an yaşadığım yerden, çalıştığım şirkete ve gelecek planlarıma etki etti. Bu ön bilgilendirme sonrası rasyonel sebepler sunacağım. Tek parça halinde yazmam çok zor ondan parça parça yazsam daha rahat ederim. Bugünlük ilk bölümünü paylaşacağım.

-- Gelir farkı, sosyal hizmet, sağlık ve "ekonomik sponsor" olma.

Öncelikle AB'de düşük gelirli kişilerin yaşamının, ABD'ye göre daha iyi olduğunu biliyorum ama fast food restoranında bulaşık yıkamamız için hiç kimse sponsor olmaz. Kıyas yaptığım kesim bu yüzden beyaz yakalılar olacak. Kaçak giden haysiyetsizler düşünsün diğer işleri(Bunlar sizin ve benim gitme işimizi zorlaştırıyor, gördüğüm yerde şikayet ederim)

Gelir herkes için çok büyük bir etken. Bu iş için kaynak olarak levels.fyi adlı siteyi kullanacağım çünkü orada bu grafiklerin çıkartıldığı maaşların çok büyük bir kısmı onaylı.

ABD Bay Area'da ortalama bir yazılımcı ne kadar kazanıyor?
-Yıllık 232.000 USD https://www.levels.fyi/Salaries/Software-Engineer/San-Francisco-Bay-Area/

Almanya Berlin'de ne kazanıyor?
- Yıllık 88.000 USD https://www.levels.fyi/Salaries/Software-Engineer/Berlin-Germany/

Arada 2.6 kat kadar ciddi bir fark var brüt konusunda ama bu fark net maaşta daha fazla artıyor çünkü AB ülkeleri çok ciddi vergiler alıyor.

- ABD'de bir çalışanın verdiği ortalama vergi %32, Almanya da ise %49,4 https://www.oecd.org/newsroom/oecd-tax-rates-on-labour-income-continued-decreasing-slowly-in-2016.htm

Bu vergileri baz alınca Bay Area'da elinize net 157.000 USD geçer, Berlin'de ise 44.000. Arada bulunan fark 3,5 katına çıktı. Çok çok ciddi bir fark bu. Bunun üstüne ek olarak Almanya genelinde KDV oranı %20, California'da ise %8 . Bu da çok ciddi bir fark yaratıyor. Aldığınız ürüne Almanya'da %12 fazla vergi ödemeniz lazım. Peki bu vergiler nereye gidiyor? Sosyal hizmetlere. Sosyal hizmetlerden kasıt ise ne? Issiz Almanlara sponsor olmak. Sizin yıllarca emek verdiğiniz işten kazandığınız paranın yarısından fazlası bu tip kişilere gidiyor. Dediğim gibi düşük gelir seviyesinde AB daha iyidir ama siz oraya kalifiye bir kişi olarak gidiyorsunuz. Yıllarca harcadığınız emeğin hakkını niye başkası yesin? Sağlık olayı da ABD'de çok eleştirilir ama H1B ile gideceğiniz için bu sizi bağlamaz. Bu tip şirketler en sağlam sigortaları size yaptırıyor zaten ve devletin eline bakmıyorsunuz. Üstelik ABD'de sağlam bir sigorta imkanınız varsa tedavi seçenekleri için imkan çok daha fazla oluyor. "Ekonomik sponsor" olmak bana dokunuyor göçmen olma durumunda.

-- Kültür ve dil seviyesi.

Bana bazen AB'nin kültürü çok iyi entellektüel olarak çok gelişmişler diye söylenenler oluyor. Bana bunu diyen arkadaşlara gitmeyi istedikleri ülkeden:
- 10 tane yazar
- 10 tane yönetmen
- 10 tane müzisyen
söylemesini istiyorum bazen. Üstelik sadece gitmeyi istedikleri yeri değil tüm AB'yi dahil ediyorum. Tüm AB'den bunlardan 10 tane bile söyleyemeyen kişiler, ABD'ye gelince destan yazıyorlar(gerçi yazar konusunda sıkıntı yaşayanlar oluyor :D). Kültürün nereden etkilendiği çok belli, bu rutin konuşmalarda çok ciddi bir fark yaratıyor. Bunun üstüne ek olarak dil sorunu var. Ingilizce düşünmek, espri yapmak daha rahat. Neredeyse tüm kültür, bilimsel yayın veya uluslararası olay Ingilizce olarak aktarılıyor. Sürekli Ingilizce içeriklere maruz kaldığınız için gerçekten içinize işliyor bu. Ben 3.5 yıl Italya'da kaldım, her işimi hallederim ama kendimi Italyanca düşünürken hiç görmedim. Ne kadar isteseniz bile yabancı dilde düşünme olayı gerçekten zor bir iş. Her tarafımız Ingilizce olduğu için bu mümkün oluyor ama diğer dillerde gerçekten zor hatta belki imkansız çoğu kişi için. Bulunduğunuz yerde, o dilde düşünmediğiniz ve o kültürde bilginiz olmadığı sürece "göçmensiniz".

Devamını yazmaya devam edeceğim yarın. ABD genelde coğrafyanın uzak olması, AB gibi bolca Türk nüfusu barındırmaması nedeniyle atlanıyor gibi geliyor bana. Ek olarak Avrupa'ya gitmek bunun yanında çok kolay kalıyor ve ABD'yi görmeden AB'ye takılıyor insanlar. Yapıcı bir eleştiriniz varsa çok memnun olurum benim de geleceğimi etkileyecek bir konu bu sonuçta.

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 6 / 40
  • BlueTeamer @blueteamer

    Herkesin beklentisine gore farklılık gösterecek seyler bunlar. Gitmeye calistigim ülkenin kültürünü öğreneyim diye de bir kaygım olmadı. Bunu yapmıyorum diye de Suriyeli'den farkım kalmadigini yeni öğrendim. Ben başvuru yaptım, başvuru yaptıgım firma benim niteliklerime sahip farklı bir aday ve/veya bir Hollanda vatandaşı bulamadı ve bana teklif gönderdi. Ulkenin en degerli bir iki firmasından bir tanesi ve yaptıkları ise katma deger sağlıyorum ayni zamanda Hollanda'ya da hem vergilerimle hem de kendi yerli şirketlerine deger sağlayarak benzer katkiyi yapıyorum. Ben hem yurtdisini deneyimlemek hem de daha iyi şartlar olacağına inanarak gitmiştim lakin şimdiye kadar bu hayal kirikligi oldu benim icin.

    Avrupa ülkelerinin cogunda(Almanya, Hollanda, Isveç vs.) evet huzuru bulursun, is-ozel hayat dengen mükemmel olur, disarida da insanlar mutludur, 1 yılda arabanı alırsın, sonraki yılda mortgage ile evini de alırsın. Her 2, 3 ayda biriktirdiklerinle çeşitli teknolojik aygitlarinida alırsın ama esek yukuyle vergi vereceğin icin USA'ya kıyasla istediğin her seyi alamazsın. Birikime dayalı harcama yapmak durumunda kalirsin. Muscle car alipta binemezsin veya vergisine katlanırsın ne kadar katlanabilirsen. Tuketime yonelik seyleri cok daha hızlı surede gerçekleştirirsin USA'da. Ben burada tabi ki IT alanı icin konuşuyorum. Diger meslek dalları hakkında bir fikrim yok. Benim tercihim kapitalizmden yana.

  • Kreetwight @kreetwight

    Para bence bi çok insan için her şeyi çözmüyor. Ben o sığı Amerikalılar'la yaşayabileceğimi hiç düşünmüyorum. İnanılmaz yüzeysel, hiç bir muhabbeti derinleştiremediğin insanlar. Haliyle benim için sosyal hayat pek iyi gitmezdi. Ee, sosyal hayat olmadan parayı ne yapayım ben?
    Almanya'da yazılımcı arkadaşlarım var, bazıları Amerikadan teklifler almışlar, gayet büyük firmalardan, ama sunulan çalışma şartlarının çok da iyi olmadığını söylediler. Mesela Almanya'da kendini iyi hissetmediği için bile yılda 20 gün (umarım doğru hatırlıyorumdur), hastalık durumunda ise doktora dahi gitmeden telefonla arayıp hastayım diyerek 60 gün izin alabiliyorlar. Üstüne de hasta oldukları günde evden bi kaç iş bile yapmamaları söylenmiş, ki diğerleri de hastayken çalışmak zorunda hissetmesin.
    Ben de 1 yıldan uzun süredir Polonya'da yaşıyorum, herkes ingilizce bilmiyor ama hayatımda tıkanma yaşadığım olmadı. Gerçi Avrupa'nın her yerinde belli bi expat nüfusu zaten oluyor, ortak dil İngilizce. Üstüne, burada yaşarken bi kültür hissediyorum, insanların geçmişten gelen bi derinliği var. İşte ona uyum sağlamak önemli, çünkü siz başka bi ülkedesiniz. Yoksa kültürsüzlüğün en dibine gidip, sorunu tamamen ortadan kaldırmak benim için bi çözüm değil. Kültürü de sinema ve müzikle sınırlamak hiç doğru değil. Entelektüel gelişimin bir çok yönü vardır, Avrupa'da olan da zaten bu. Bi çok kültür sürekli alışveriş halinde ve bu da bahsettiğim entelektüel gelişimin bir parçası. Amerika'da ise, evet konser, al sana konser, sinema, al sana sinema şeklinde bi yaşam var, çok yapmacık ve sahte.

    • Papa Emeritus @pope

      ABD’lilerin sığ olduğuna dair düşünceniz nereden geliyor? Ek olarak kültürel aktiviteleri sadece sinema ve konser ile sınırlı değil. Bir süre kalmadan, yaşamadan bu tip konular hakkında konuşmamak lazım çünkü bunlar verilerle ortaya konulması zor şeyler.

    • Kreetwight @kreetwight

      @pope Şu an 30 yaşındayım, 18 yaşından beri turizm sektöründe çalışıyorum, haliyle farklı milletlerden çok farklı insanlarla iletişimim oldu. 2014 yılından beri de sürekli iş için Avrupa'ya seyahat ediyorum, toplantılara fuarlara katılıyorum, geceleri kesinlikle dışarıda insanlarla geçiriyorum muhabbet ediyorum. Bir süre İngiltere'de kaldım, şu anda da 1 yıldır uzun süredir Polonya'dayım dediğim gibi. Gördüğüm en sığ topluluk gerçekten Amerikalılar. Hayata, geçmişe, başka milletlere, dünyada olup bitenlere en az hakim millet bunlar. Konuştukları konular çok yüzeysel ve sadece kendilerini eğlendirecek konular.
      Ben kültürel aktiviteden ziyade kültürel gelişimden bahsetmiştim. Aktivite olması benim için gelişmişlik anlamına gelmiyo kesinlikle. Bu yüz yıllar gerektirecek bi süreç ve bu Amerika'da yok. çünkü bu konuda alışveriş yapabilecekleri kimse yok, ki zamanında oraya göç edenler de zaten geçmişlerini bırakıp oraya gittiler.

  • antinatalist nasreddin-hoca @antinatalist-nasreddin-hoca

    Amerika'daki polis olaylarını gösteren kanalları izliyorum, biraz tehlikeli geliyor bana Amerika'da yaşamak. Özellikle 14 yaşında çocuğun bile tüfeklere erişebilmesi çok kötü bir şey.

  • qubit @qubit

    Haklı bir sorunuz var. Ama benchmark'larınız tam doğru değil (yani geliştirmeniz lazım). Örneğin entellektüel birikim. 1. Aleksandr zamanından da kalkıp yığınla edebiyatçı, müzisyen sayabilirim. Rusları bırakalım Osmanlı'nın son yüzyılından yüzlerce 10 numara sanatçı, edebiyatçı, müzisyen çıkar. Sonuç ortada.

    Diğer taraftan iki yakada da yabancılara aşırı sağcıların kök söktüreceği açık. Üstüne göçmen sayısı daha da artacak. Üstüne kötü yöneticiler ve kapitalizmin de doğası gereği enflasyon, enerji krizi vs. derken şirketler çalışan çıkartacak veya batacak. Trilyonlarca dolar karşılığı olmayan para basılan bir acayip dönemdeyiz. Eski sosyal haklar muhtemelen kaybedilecek. Bu ekonomik göstergelerle bunların dönmesi mümkün değil.

    Benchmark olarak her zaman "temel" esaslara bakmak lazım. Mesela emanetler hangi yakada ehli insanlara veriliyor? (Nisa:58) Trump'ın yine seçileceği bir ülkenin geleceği için parlak konuşmak zor. Kamala Harris'in Polonya konuşmasını dinledim, hala aklım almıyor. Kaliforniya bağımsızlığını isteyecekse bilemem de onların da seçtikleri kişiler ortada. Merkel Merkel dedik ne kadar beceriksiz ve ehliyetsiz olduğu ilk ciddi krizde ortaya çıktı. LP'nin deyimi ile ben sana ülke öneremem 🙂

Çatı Arasına Datacenter İnşa Etmek (Evde Web Sitesi Host Etmek)

Merhabalar, 27 Şubat 2017 tarihinde kişisel bloğum http://www.ugureren.com'da yayınladığım ve bu güner kadar en çok okunan yazı olan "Evdeki İnterneti Kullanarak Web Sitesi Host Etmek" başlıklı yazıyı YouTube'da video servisi haline getirmek için kolları sıvadım.

Çatı katımı sıfırdan datacenter ve ofis olarak inşa edeceğim, bu süreci sizlerle paylaşacak ve gelen yorumlara göre projeyi şekillendireceğim.

Bölüm 1:
https://www.youtube.com/watch?v=MgRBWqS7ylY

Bölüm 2:
https://www.youtube.com/watch?v=zs7fY4DsOdU

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 9 / 33
  • Gürkan ATILGAN @gurkan-atilgan

    @ugureren DDoS, Crawler botlar, brute force botları v.s. bunlarla nasıl baş etmeyi düşünüyorsun 3mbps'cik bağlantı ile? Ayrıca sitede oluşabilecek açıklardan sunucuya sızıp oradan yerel ağına sızmaları gibi durumlar da olabilir eğer önlemi alınmadıysa.

    • Uğur Eren @ugureren

      @gurkan-atilgan 2. videoda anlattım onları biraz

    • Gürkan ATILGAN @gurkan-atilgan

      @ugureren Öncelikle belirteyim, bu işleri evden halletmeye çalışmanın (ülkemizde) macera aramak olduğunu, boş çaba olduğunu düşünüyorum. Zira bu upload hızlarıyla mantıklı bir iş değil.

      Videoya bakıyorum şimdi;

      - ISS gelen saldırıları 1 engeller 2 engeller üçüncü de "neler dönüyor bu hatta" kısmına gelebilir iş. Ayrıca saldırıları engellerken evdeki bağlantıyı tamamen düşürebilir. Temiz trafik de geçemez hale gelir böylece. Oyunculara karşı oyundan düşürmek için yapılan DDoS'ları çok gördüm. Modemin ışıklarının dans ettiğini, modemin kendinden geçtiğini çok kez gördüm. Hatta bir pislik tanıyorum, istediği kişinin IP adresini öğrenip DDoS atarak internetini kesiyordu. "O saldırı bana gelmez, ISP routerında sonlanır" gibi bir yanlış düşüncen var.

      - Bir başka konu ise 3mbps upload ile yayınladığın servise 5 kişi girdiğinde o kadar düşük hızdaki hat üzerinde zaten doğal trafik bile DDoS gibi etki gösterecek. Yine üstteki yanılgı gibi "nasıl olsa ISP hattı en az 1 gbps, bana bişey olmaz" diyorsun.

      - "Datacenterlara para vermeye son!" şeklindeki video serisinde "60 bin liraya IP aldım" demek aşırı saçma olmuş 🙂 O kadar IP 3mbps bağlantı ile ziyan olacak demektir. "kiralarım, ilerde satarım" şeklinde yatırımlık düşünmüşsün sanırım. Ben RIPE olsam 3 mbps bağlantısı olan birine IP vermezdim ziyan etmesin diye. Satana ya da kiraya verene kadar o IP'ler boş boş yatacak. Zaten sıkıntı çekiliyor. Bu aşırı olumsuz bir şey malum. Anons ettirme işi ise "bağlantılarım var bir şekilde halledicem" şeklinde olabilir ancak herhalde. Bunun bireysel hatta yapılması da mümkün değil sanıyorum. Hem bu işi evden yapacak kadar ciddiyetsiz ve önemsiz bir seviyeye çektikten sonra modemden NAT ile de çözülebilirdi. IP almaya gerek yokmuş aslında.

      OVH biliyormuşsun. Oradan 40 euroya bir sunucu kiralayıp hiçbir şeyi dert etmeden, düşünmeden bütün sunucu gereksinimlerini çözmek varken niye böyle maceralara girdin anlamadım şahsen. Daha ucuza da gelmiyor görüldüğü üzere. Harcanan paraya göre elde edilen fayda da bir datacenterdan kiralamaya göre oldukça düşük geldi bana. Fiyat performans bir uygulama değil, pahalı bir hobi gibi daha çok.

  • Hamit ÖZLÜ @hamitozlu

    Pilotlar gibi konuşuyorsun? Güzel akıcı.

Meizu telefonunuzun dokunmatiğinde sorun olursa, kırılırsa diye verileri kurtarmak için bir acil durum yöntemi eklemiş. İlk bakışta ne gerek var dedirtsede gerçek bir ihtiyaç anında hayat kurtaracak bir özelliğe benziyor. Aklınızda bulunsun lazım olur belki 🙂

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 22 / 39

Kısa Kısa Teknoloji Günceleri #11

Nvidia GeForce RTX 2080 Max-Q, masaüstü GeForce RTX 2080 'e göre %50 performans kaybıyla gelecek.

 

TSMC üretim hattında büyük bir kriz yaşanıyor. AMD ve Nvidia GPU'ların üretimleri durduruldu. Üretimin kimyasal kirlenme yüzünden durdurulduğu söyleniyor. Kriz aşılamazsa ekran kartları pahalanacak, eldeki ürünler bitince piyasa buhran dönemine girecek.

SODIMM standartlarına uygun Raspberry Pi Compute Module 3+ (CM3+) tanıtıldı. Broadcom Cortex-A53 64bit 1.2GHz işlemci, 1GB DDR2 RAM, $25 - $40 arası fiyat...

 

ECC regülasyonlarında X570 çipsetli ASRock anakartlar ve Nvidia GeForce GTX 1660ti Gigabyte ve MSI ekran kartları görüldü.

 

Intel "Cyclone Peak" Wi-Fi 802.11ax ve Bluetooth 5.0 destekli kablosuz kart çözümlerini yakında çıkarmaya hazırlanıyor.

 

Nvidia 2018 yılının son çeyreğinde gelir düşüşü yaşadı ve şirketin hisse değerleri düştü.

 

SK Hynix, DDR5 standartının artık aktif olduğunu 2020 yılı gibi DDR6 geliştirme sürecine ağırlık verileceğini açıkladı.

 

ASRock dünyanın ilk Mini-STX platformlu bilgisayar çözümleri DeskMini A300 'ü piyasaya sürüyor. DeskMini, AMD A300 AM4 65W APU çözümü ile donatılmış.

 

MSI monitörler Adaptive Sync desteği sayesinde Nvidia G-Sync uyumlu hale geldi.

 

Microsoft'un akıllı asistan çözümü Cortana yapılacaklar listesi ile tümleşik çalışmaya başlıyor.

 

Microsoft, Windows 7 için Metadata desteğini sonlandırıyor.

 

Xiaomi Mi9 (Finder), Şubat ayının son döneminde tanıtılabilir. Üçlü arka kamera, ekrandan parmak izi okuyucu...

 

LG ve KAIST kurdukları ortaklık ile 6G iletişim teknolojisini geliştirmek ve uygulamaya dökmek için çalışmaya başladı.

 

Samsung Electronics ürünlerde ve paketlerde kullanılan plastikleri geri dönüştürülebilir malzemelerden yapmak için çalışmalarına hız kazandırdı.

 

WhatsApp Web, resim içinde resim modu ve sosyal medya içeriklerini kendi içerisinde oynatma özelliklerine kavuştu.

 

Intel'in kadın cüzdanlarını andıran katlanabilir telefon konsepti patent başvurularında bulundu.

 

Samsung'un ilk çentikli telefonları Galaxy M10 ve M20 tanıtıldı. 4GB RAM, 64GB depolama, 5000mah batarya, Exynos işlemciler...

 

BBK grup markaları ile dört bir koldan sektörü sessiz ve derinden ele geçiriyor. Şirketin ekonomik telefon firması Realme'nin C1 (2019) modeli tanıtıldı. Snapdragon 450, 3GB RAM, 32GB depolama, 4230mah pil, $100...

 

LG Mobile, Filipinler mobil teknoloji pazarında faaliyetlerini durdurma kararı aldı. Şirketin mobil departmanı hızla küçülmeye devam edebilir.

 

 

Samsung Galaxy S10, 15W kablosuz şarj ile gelebilir.

 

Google Asistan bazı hatırlatma bildirimlerini göstermemesi ile bazı kullanıcıları tarafından eleştiriliyor.

 

Google Maps 'in tasarımı yenileniyor bir Google klasiği olan "Material" tasarım anlayışına geçiyor.

 

Google Chrome mobil için yeni link kopyalama, paylaşma araçları deneniyor.

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 4 / 10

Klasik Kek ve Trileçe tarifi

Son 5 günde 3 trileçe 3 kek yaptım. Öğrendiklerimi, püf noktalarını aktarayım hemen 🙂

*Yumurtanın beyazıyla sarı ayrı çırpılmalı, ikisini ayrı ayrı çırpmaya üşenirseniz en azından beyazı ayrı bir şekilde çırpıldıktan sonra sarısını ona ekleyebilirsiniz. Beyaz kısmı çırpılarak kar kıvamına getirilmeli.

*Tüm malzemeler oda sıcaklığında olmalı, özellikle yumurta ve süt.

*Unu direkt dökmek yerine süzgeç yardımıyla süzerek dökerseniz daha iyi kabarır.

*İlk 20 dakika boyunca fırın kesinlikle açılmamalı. İlk 10dk 180 derecede, son 10-15 dakikada ise ısı 160 dereceye düşürülünce daha iyi sonuç elde ediliyor.

Trileçe'yi ilk başlarda Dr Oetker'in setiyle yapıyorduk, sonra seti bırakıp tamamen kendimiz yapmaya başladık ama set de fena değil onu da önerebilirim.

Normal kek'i pişirdikten sonra süt ve kremayı karıştırıp keke döküp, dolapta 2-3 saat bekledikten sonra üzerine karamel koyunca da trileçe oluyor, gayet kolay.

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Tombow Zoom 707 Mekanik Kalem

  • Japon esintilerinin ezici çoğunlukta olacağı TeknoSeyir kalem maratonunda üçüncü durak Zoom. Kalem söz konusu olduğunda favorim Japonya olmasına rağmen nedense Tombow çok fazla dikkatimi çekmeyen bir marka. Zannediyorum ki silgi ve versatil kalem ucu kısmında Pentel ve tükenmez kalemlerde de Alman ürünleri çok daha dikkatimi çekiyor ki Tombow ile karşılaşamıyoruz bir türlü. Ne zaman ilk ciddi karşılaşmamı yaptığımı merak ederseniz, Lamy Spirit'i görür görmez şehirdeki bütün kırtasiyelere sormam ile birlikte hep olumsuz yanıt alarak Zoom'a yönlendirildim. Son durağımda da aynı yanıtları alarak bir şans vermeye karar verdim. Açıkçası Spirit ile Zoom arasında sadece iki benzerlik var: Klips ve red dot design award. Onun dışında hissiyatı, ağırlığı, tasarımı ve malzeme kalitesi ile oldukça farklı ürünler.

 

  • 1913 yılında Harunosuke Ogawa tarafından Messrs Tombow olarak kurulan ve günümüze dek popüler seriler oluşturmuş, dünya geneline hizmet veren kırtasiye üreticisi. Mono, Zoom ve Airpress gibi markalar oluşturabilmiş, geniş ürün ve fiyat yelpazesi ile başarısını kanıtlamış.

 

  • Manşonundan da aklınıza gelebilecek red dot design award ile ünlenmiş modeli sadece Zoom değil. 1996'dan beri serilerinde iF Design Award ve red dot design award ödüllerine oynuyor. Bence mantıklı bir hamle çünkü nispeten makul fiyatlara sahip ürünlerinde de bu ödülleri göz kamaştıracak bir pazarlama çeşidi olarak kullanılabilir.

 

  • Yekpare bir gövdeye sahip ve yalnızca manşon ve klipsi çıkarmak mümkün. Sadece 0.5mm seçeneği ile geliyor ve manşonunu çıkararak rahat bir şekilde uç doldurulabiliyor. Yazı deneyimini iyileştirmek için tutma kısmındaki plastik kaplama da oldukça kaliteli.

 

  • Klipsin gölgesinde şık bir Tombow logosu var ancak birkaç hafta sonra bu logo ortadan kaybolmaya başlarsa şaşırmayın. Bunu ciddi bir eksi olarak değerlendirmek durumundayım. Yalnızca benim sahip olduğum Krom rengine özel değildir diye düşünüyorum ama siz yine de mat kaplamalı modelleri de almadan önce bir gözden geçirin. Klips ise hoş duruyor tabii ki ama benim elimi yazarken rahatsız ediyor arada bir. Ucundaki kırmızı metal topun daha küçük tasarlanmış olmasını yada klipsin daha kısa tasarlanmış olmasını tercih ederdim.

 

  • Minimalistik ve hafif tasarımın yanına 0.5mm uç ile yazabilmek çok da zor değil; ancak çok iyi de değil. Rahat bir yazı kalemi olarak değerlendiremiyorum. Gövdeye ve tasarıma alışmak için anlamlı bir süreyi gözden çıkarmanız gerekiyor. Çok şık bir görünüşe sahip ama rahat yazması ve alışması zor. Biraz kaba davranma sonucunda uç kırılmaları ile karşılaşabilirsiniz ancak mekanizmasını bozacak bir durum ile karşılaşmadım.
  • Yazı deneyimi konusunda Lamy Spirit ile karşılaştırmak gerekirse bende Spirit'in versatil versiyonu olmadığı için adil bir karşılaştırma olacağını düşünmüyorum. Tasarım olarak karşılaştırmak gerekirse ben oyumu hâlâ Spirit'ten yana kullanıyorum. Yalnızca tasarım değil, malzeme kalitesi olarak da çok daha önde.

 

  • Sunum oldukça sade. Açıkçası $30'dan başlayan fiyatlara satılan bir kalemde en azından metal kutu çok daha kabul edilebilir bir seviyeye getiriyor fiyatı. Bence Tombow tasarımda olduğu kadar sunumda da biraz daha dersine çalışabilir. Kesinlikle memnun kalacağınız veya sevmeyeceğiniz bir model olup olmadığını söylemem mümkün değil lâkin; kesinlikle satın almadan önce elinize alıp deneyim etmeniz gereken bir kalem.

 

#Tombow #Zoom #707 #Mekanik #Kalem #İnceleme #MechanicalPencil #Review

Bu rehberdeki her şey (yazı, görsel vb.) bana aittir. Kaynak gösterdiğiniz sürece kullanıma açıktır.

Soru ve yorumlarınız için TeknoSeyir'e üye olmayı unutmayınız!

BeğenFavori PaylaşYorum yap
  • Yekta F. @flashock

    Aslında pek sizin gibi bir hobi sayılmaz ancak Pentel A120 kalemi babamdan bana kaşan miraz. Babam muhasebecidir hep bu kalemi kullandı hala da kullanıyor sonrasında ben tüm uçlu versiyonlarını aldın kullanmaya başladım.

    Sevgilime de alıştırdım onda bu kalemden başka kalem kullanamıyor. Öyle özel bir kalem mi bilmiyorum ancak alışkanlık işte 🙂

    Bir de içi demir aksamlı olanları daha makbul sonrasında içi plastik aksamlıları çıktı aşağıdaki kalemin mecburen aldım ama eskileri kullanmaya devam ediyorum.

    • mcan @dogan_mcan

      Babanızdan kalmış olması çok kıymetli olsa gerek bu bilgiyi paylaştığınız için teşekkür ederim. Açıkçası Pentel muhtemelen en iyi mekanik kalem markası. Kalem uçları açısından açık ara önde. Pentel'den ne kullanırsanız kullanın çok bağlanıyorsunuz. Özellikle A120 ve P200 modelleri süper hafif ve ergonomik olması ile birlikte çok iyi fiyatlara satıldığı için ben bu modellerin karşısında pek bir rakip göremiyorum bu fiyatlarda. Rotring'de de 800 serisinde yeni modellerinde iç aksamını metal yapmaya karar verince piyasada plastik ve metal olan birbirine karışmıştı. Bu modelde takip edemedim ancak umarım böyle bir karışıklık olmamıştır zira genelde firmalar isim değişikliğine de girmiyorlar bu tip farklar söz konusu olduğunda.

    • Yekta F. @flashock

      @dogan_mcan maalesef o karışıklık oldu sevgili arkadaşım kullanırken bana mı öyle geliyor bilmiyorum ancak gerçekten esnemeyi hissediyorsunuz sanki plastik iç aksamlılarda. Çelik iç aksamlılar çok daha rijit oluyor elde.

  • 3dfx @3dfx

    Büroda herkes uclu kalem kullaninca bende kendime bir tane alayim dedim. 600 alacaktim ama 20 euroluk fiyat konusunda ikna olamayinca 500 aldim. Full time is bulursam bir de 600 yada rapid pro alirim.

  • Denizhan @cheerios

    Yazı yazmak işkence en son sınava girdiğimde lanet etmiştim tamamen şekil olarak güzel; işlev olarak kötü bir kalem...genelde herkesin gözü kalemin üstünde oluyor en sonunda fakültedeki hoca çöktü kalemime o derece şık

Saatime kavuştum, inceleme hazırlıkları başlasın o zaman! Kordonlar ve koruyucu kapakların gelmesini bekleyeceğim birazda. Kaliteli bir inceleme hazırlamak istiyorum 2-3 haftaya yayınlarım inşallah.

Bu arada almak isteyenler için DHGate isimli bir sitede 175 TL'ye geliyormuş saat, kaynak: https://forum.donanimhaber.com//mesaj/yonlen/131809529

#AmazFit #AmazFitBip #giyilebilirteknoloji #akıllısaat #akış

BeğenFavori PaylaşYorum yap

CYBERPUNK 2077: GTA 5' İN ÖTESİ BİR AÇIK DÜNYA?

Kabul etmek gerekirse şimdiye kadar yapılmış en iyi açık dünyalardan bir tanesi belki de en iyisi Gta 5 'in açık dünyasıdır. Dağlarında yaşayan vahşi hayvanlardan su altı dünyasına, varoşlarından lüks mahallelerine, spor aktivitelerinden gece klüplerine kadar daha saymakla bitmeyecek tonla yapılabilecek şey barındıran ve gece gündüz yaşayan bir şehir sunan yapım çıktığı günden beri hala oynanmaya devam ediyor. Daha dolusu, daha canlısı nasıl olur şu anda tahayyül edemiyorum lakin Cyberpunk 2077 nin E3 te kapalı kapılar ardında gösterilen oynanabilir demosu nu izleyenler -ki bunların arasında Bethesda'nın CEO'su Tod Howard 'da vardı.- gözlerine inanamadıklarını söylüyorlar. Tabi ki oyun piyasaya çıktığında bunun ne denli gerçek olduğunu göreceğiz. Gelecekte geçen fakat Skyrim gibi RPG öğeleri barındıran bir FPS. Yani GTA 5 ve Skyrim'in birleşimi gibi bir oyundan bahsediyoruz. Bu nedenle de heyecan katsayımız tavan yapmış durumda.

Umarım Watchdogs da yaşadığımız gibi bir hüsranla sonlanmaz bu iş fakat Cyberpunk 2077 nin arkasında Ubisoft un değil de CD Projekt Red in olduğunu bilmek(Bkz. Witcher 3) içimize su serpiyor. Peki neler vaadediyor bize Cyberpunk 2077?

Oyunumuz adından da anlaşılacağı üzere gelecekte geçiyor. Night City isimli bir şehirdeyiz. Karakterimizin adı: "V" Neden böyle kısa bir isim çünkü tamamen kendi zevklerimize göre özelleştirilebilir bir karakter. Witcher 3 te ki Geralt of Rivia 'nın aksine kendi seçimlerimizle şekillendirebileceğimiz bir karakter yapısından söz ediyoruz (Burada Skyrim'e selam çakıyoruz.) Hatta karakteri şekillendirmemiz oyunun başıyla da sınırlı kalmayacak. Oyunun içerisinde de ilerledikçe karakterimize yeni özellikler namı diğer Augmentation lar takabileceğiz ve bu görselliği de etkileyecek. Örneğin gözümüze takabileceğimiz -ki gözlük gibi takmaktan bahsetmiyorum ameliyatla eklemekten bahsediyorum burada- bir eklenti sayesinde gece görüş moduna yada zoom moduna kavuşmak gibi (Burada da Deux Ex 'i selamlıyoruz)

Oyunda araç ve silah çeşitliliği de olacak elbette. Çok derin bir ana hikaye yanında şekillenen yan hikayeler de ana hikaye kadar doyurucu olacak deniliyor. (Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır Bakınız Witcher 3) Şehirde yapılabileceklerinse bir sınırı yok gibi deniliyor CD Project Red tarafından (Bu açıdan da GTA 5'in açık dünyasını geride bırakacak gibi duruyor)

Eğer tüm bu söylediklerini başarabilirlerse yani GTA 5 'in açık dünyasından daha iyi bir açık dünya, Skyrim den daha derin bir RPG evreni, Deux Ex in de ötesinde bir Augmentation (insanların vücutlarına çeşitli parçalar takarak kendilerini geliştirmeleri) modlama sistemi ve Witcher 3 ten daha derin ve daha çarpıcı ana ve yan hikaye anlatımı. İşte tüm bunları sorunsuz olarak çalıştırabilecek bir motor kurmayı başarabilirler ve bunu da süper ötesi atmosferik grafikler le de bezeyebilirler se oyun tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyun dünyalarından biriyle karşı karşıya kalabiliriz dostlar. Umarım oyun çıktığında her şey söyledikleri gibi olur. Tabi hangi sistem bu oyunu kaldıracak o da başka bir hikaye...

Yeni bir yazıda görüşünceye dek hoşça kalın.

 

Hakan KAYA

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 4 / 11

Hdd tamiri ve veri kurtarma

// daha bitmedi devam edeceğim sizin gördüğünüz eksik varsa yazın düzelteyim

Hdd tamiri ve veri kurtarma üzerine detaylı araştırma yaptım internette bulduğum bilgileri sizle paylaşıyorum belki ilerde birinin işine yarar

1- Diski bilgisayar görmüyor ise kartdaki bir devre elemanı ile alakalı olabilir(kafa vurma sesi filanda yoksa zaten belirli bi süre sonra kendini koruma moduna alıyormuş çoğu ) (nasıl tamir edildiğini çekmiş nejdat delioğlu https://www.youtube.com/watch?v=ugm2lfsyUU4 (benim hddde aynısı fakat kartı sağlam benimkisinin)) fakat bence servise bırakmanızda fayda var ben seagate kullanıyorum(7-8 senelik hdd 1tb) penta ithalatçısı malesef garanti dışı ürünlere hizmet vermiyor garantisi geçmediyse zaten direk oraya gönderin fakat ne kadar fiyat isterler yada isterlermi bilemiyorum.

2- Teknoseyirinde yaşadığı hdd problemi eğer düzgün çalışıyor her şey karttada sıkıntı yok fakat disk e tıkladığınızda parametre hatalı yada ulaşılmıyor ise şu video yu izleyin https://www.youtube.com/watch?v=FpctmdH9DJk ( Bazı arkadaşlar daha iyi yazılımlar önermiş bu yöntemi ben denemedim)

3- Eğer kafa vurma sesi geliyorsa bad sectorlerden dolayı olabilir veya okuma yazma kafasının kalibrasyonunun bozulduğundan olabilirmiş (bilgisayarı kapatırken kafayı park konumuna getiriyor normalde hdd.) Bilgisayarı kapattınız eğer sürtünme sesi geliyor ise büyük ihtimal park pozisyonuna dönmüyor kafa böyle durumda veri merkezine gitmek en mantıklısı

4-Harddiskin içini açmaya karar vermişseniz videodaki tarzda bir şey hazırlamalısınız (https://www.youtube.com/watch?v=xPEa0Wc9iUc&feature=youtu.be) Ben bu yönetimi deneyemedim banyoyu temizleyip yapacaktım fakat çok az bir toz bile hdd yi kullanılmaz hale getirebiliyormuş. Fakat bir kaç videodada tozlu ortamda yapıp hdd yi kullanabilen olmuş fakat size bu yöntemi önermiyorum zaten sizin düzeltebileceğiniz türden bir sıkıntı ise veri merkezlerinden fiyat alıp tamir ettirmek daha mantıklı ve daha güvenli KESİNLİKLE ÖNERMİYORUM VE DENEMEDİM FAKAT DENEYECEK iseniz illa okuma/yazma kafası takılı kalmış olabilir, okuma yazma kafası yamulmuş olabilir (diski çizer en kötü durum) ve okuma yazma kafasının kalibrasyonu bozulmuş olabilir şu videoda düzeltiyor (https://youtu.be/F5Y7BniaRXg?t=5m52s) fakat size kesinlikle önermiyorum çok az bir çizik belki ihtiyacınız olan dosyayı maf edebilir kurtarılabilir durumda olan diski kurtarılamayacak halede getirebilirsiniz.

Disk dondurarak yapılan testler :(Bir kaç yorum yapılmış bu yöntemin sadece kalın ve eski hddlerde işe yaradığını onlardada olmama ihtimalinin olduğunu belirtmişler. )

– https://www.youtube.com/watch?v=TvcLhn4OOlM (2 Disk deniyor 1i çalışmıyor sabaha kadar bırakmış fakat hiç bir koruyucu içine koymamış ve disk nem almış bence)

– https://www.youtube.com/watch?v=WdbvB1Xm_tQ (Örnekli şekilde gösterilmiş plastik torbaya koymuş 3 saat bekletmiş çalışmıyor ve her yeri çizildi)

– https://www.youtube.com/watch?v=ad1uVAB5bNA (Bu video en kötüsü 5 saat dolapta kalmış torbaya koymamış nemlenmiş hardisk sanki bilerek bozulsun diye uğraşmışlar beğenmedim)
– https://www.youtube.com/watch?v=wYY-Ixq_g-0 (Bu adam iyi sarıyor etrafını çalışan bi diski donduruyor ardından kafa vurmaya başlıyor)

Bozulmuş kafanın değişimi (tozsuz ortamda yapıyor normal kullanıcıya önerilen bir işlem değil plakları yanlışlıkla çizerseniz yada dokunursanız veri kaybı yaşayabilirsiniz.)
– https://www.youtube.com/watch?v=lqycF92GhCU

– https://www.youtube.com/watch?v=CToHcyEnGT4

– https://www.youtube.com/watch?v=0iiEKZhDapo (çekimi güzel)

- https://www.youtube.com/user/hddrecoveryservices/videos?flow=grid&sort=p&view=0 (Bu kanalda bir çok video var hdd tamiri üzerine)

-https://www.youtube.com/watch?v=J9P4UadRdNA (En güzel anlatan video bearinglerindeki sıkıntıyı çözüyor fakat dönor kullanıyor bunun için )

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 4 / 5