Çok yakın geçmişte önemli tasarım ve teknoloji atılımları yapan Güney Koreli üretici Hyundai'nin ülkemizde önemli temsilcilerinden biri olan Accent, 2011 yılında yerel pazarımıza özel olarak Blue isim takısı almış, B+(plus) sınıfı sedanların arasındaki sıkı rekabete büyüyen gövde ölçüleriyle dahil olmuştu. Küresel çapta da sunulan bu modelin önemine dikkat çekmek için Kuzey Amerika pazarında da çok sattığını ve kiralama şirketlerinin filolarında bir hayli çok sayıda bulundukları bilgisini de ekleyim.
İncelemenin daha yüksek çözünürlüklü fotoğraflarını ve farklı formattaki yazısını merak edenler blogspot uzantılı adresime de bakabilirler...
Dış Görünüm
Genç ve yeni tasarımlar arayan bir üreticinin ürünü olan Accent Blue, bu arayışlar neticesinde yakın zamanda tamamen yenilenen tüm model ailesinden biraz eski görünmeye başladı ancak bu eski görünüşü biraz da olsa tazelemek için ön farlara LED gündüz aydınlatmaları ve mercekli projeksiyon farlar ilave edildi ( tabi bu yenilikler test konuğumun donanımı olan Prime ile birlikte geliyor ) .
Ekonomi odaklı bir gövde üretim tekniğine sahip olması beklenmesi gereken bu modelde beni oldukça şaşırtan bir tasarım detayı var; ön çamurluktan başlayıp kapı kollarından da geçerek arka farlarda son bulan keskin yan gövde çizgisi. 2016 yılına geldiğimizde potansiyel yeni müşterilerin belki de teknik konulardan daha çok tasarıma önem vermeye başladıklarını görüyoruz ve bu bağlamda üreticiler gövde panellerinde daha önce hiç olmadığı kadar keskin ve uzun çizgilere yer vermeye çalışırlarken, böyle bir detayın 2010 yılından beri bu modelde bulunuyor olması takdire şayan.
Arka kısımda markanın geniş far grupları tercih geleneği devam ediyor ve Fluidic Sculpturetasarım akımının eserleri bu kısımda da görülebiliyor.
Üst donanım getirilerinden biri olan 195 / 50 / R16 ölçülerinde lastikler ve çok kollu alaşım jantların aracın hem şık görünmesine hem de yola tatlı sert basmasına olumlu etkileri var.
İç Mekan
Tıpkı dış tasarımda olduğu gibi içeride de Fluidic Sculpture diye zikrettiğimiz, üzerinden akışkanlar geçmiş de şekillenmiş gibi görünen parçalar karşımıza çıkıyor.
Hyundai'nin çok başarılı olduğu başlıca konulardan biri kabin ergonomisi; elinizin çok çabuk alıştığı okunaklı kumanda panelleri tasarım geleneği Accent Blue'da da farklı değil. Siyah zemin üzerinde beyaz ve mavi renk optik ışıklandırmayla aydınlatılmış devir ve hız saatlerinin (bu sisteme Süpervizyon gösterge paneli denmiş ve yalnızca DCT şanzımanlı modelde bulunuyor) arasında yer alan monokrom yol bilgisayarı da yine basitliği ve doğrudanlığı ile beğenimi kazanıyor.
Bir B-sınıfı otomobilden beklenmeyecek kadar cömert alan sunan orta alt konsolda Amerikan standartlarında yolları olan bir vites konsolu, mekanik el freni ve iki adet bardaklığın yanı sıra vites kolunun arkasında derince bir göz yer alıyor. Kapaksız olan bu gözün içerisinde AUX ve USB girişleri de bulunuyor.
Aynı maliyet azaltımı kaygıları içerisinde rakiplerinden farklı olarak göze daha hoş görünen ve dokunduğunzdaki hissiyatı da çok kaliteli plastik malzemeler kullanan Hyundai, bu konuda endüstrideki var olma amaçlarına uygun hareket ediyor. Detay çekimlerimden göreceğiniz üzere, parça birleşimleri de çok başarılı.
İç mekanda genel üretim kalitesine kıyasla sırıtan tek parça ise orta seviye donanım olan Mode Plus'tan sonra Prime ile birlikte de gelen Türkçe dil desteğine sahip navigasyon sistemi. Donanım bolluğu olarak eklenen bu parçanın resistif dokunmatik ekran olması ve sistemin teknik altyapısında maliyet odaklı işlemci, SDRAM, NAND flash kullanmalıs sebebiyle geri bildirimleri yavaş. SD karttan okunan harita da bu yavaşlamalar silsilesinin son halkasını oluşturuyor ve radyo menüsünden dönüldüğünde yüklenmesi biraz zaman alıyor. Karşılaşılan bir diğer olumsuzluk ise ekran yüzeyinin güneşli günlerde sürüş güvenliğini etkileyecek şekilde göz alıyor olması. Bu üçüncü parti ucuza kaçılmış sistemler umuyorum ki artık çok yakında Hyundai'nin Apple CarPlay ve Android Auto çözümleriyle tarihe karışacaktır ki zaten Elantra ve Tucson gibi modellerde bunu görüyoruz.
Arka yolcu yaşam alanı da tıpkı ön taraf gibi rahat ve ergonomik olan Accent Blue'nun önceki nesillerinde bu bölümde sıkıntı yaşanabiliyordu. Artık yukarıdaki GIF'te görebileceğiniz üzere 1,85 boy ve 85 kg ağırlığıyla yetişkin bedenin üst limitlerinde bir yolcuyu bile rahatlıkla sığabiliyor.
Yalnızca sürücü koltuğunun yanında bulunan mandal veya anahtardaki düğme vasıtasıyla açılabilen bagaj bölümü, kolay erişilebilirlik açısından ilk başlarda sorun çıkarsa da zamanla alışılıyor. Düzgün bir geometride 465 litrelik hacim sunan bagajın kapağının destek kolları da eşyalara zarar verecek cinsten değil ve mümkün olduğunca kenara taşınmış. Bagaj bölümünün tek ve en önemli sorunu ısı yalıtımının iyi olmayışı; güneşli ve sıcak havalara denk geldiğim test süresince bagajın aşırı ısınması buraya ne elektronik ne de gıda türü bir eşya koymaya imkan vermedi.
Sürüş | Performans | Tüketim
Gelelim test konuğumuzun sınıf rakiplerinden fark yarattığı en önemli konu olan motor ve şanzıman ikilisine. Avrupa pazarında yıllarca tıpkı Opel gibi 1.7 litre hacimli bir dizel motora bel bağlayan Hyundai-KIA grubu 2013'te kolları sıvamış ve Almanya'daki merkezlerinde en güncel Euro emisyon normlarını tutturan, günümüz performans ihtiyaçlarını karşılayan yeni 1.6 CRDI dizel motoru geliştirmişti. Ardından mekanik kısımdaki yeniliklere hız kesmeden devam eden üretici 2014'te düşük hacimli motorlarıyla uyumlu
yeni 7-ileri çift kavramalı otomatik şanzımanını ortaya çıkarmıştı. Test konuğumuz Accent Blue'da da bu iki teknolojik yenilik buluşmuş ve Türkiye pazarının en çok talep ettiği kombinasyon ortaya çıkmış.
136 beygir maksimum güç (4000 d/dk'da) ve 300 Nm maksimum tork (1,750-2500 d/dk aralığında) değerleriyle 1.300 kilogram ağırlığındaki aracı "ülkemiz standartlarına" göre yeterlinin üzerinde performanslı bir şekilde ivmelendiren yeni 1.6 dizel motor, otoyol süratlerinde şanzımanın sunduğu 7. oranın nimetlerinden faydalanıyor. 120 km/saat gibi ideal otoyol seyir hızlarında 2,000 devirden az çevirebilen motor hem kafa yormuyor hem de yakıt tüketimini 100 km'de 4,5 litrelere kadar düşürüyor.
İngilizce kısatlmasıyla DCT dediğimiz bu kuru tip çift-kavramalı 7-ileri oranlı şanzıman, Alman ve Fransız rakiplerden gördüğümüz kadar hızlı geçişlere sahip ve tork konvertörlü şanzımanlardan sonra Koreli üretici için çok önemli bir devrim.
Elektro-hidrolik destekli direksiyondan aracın sınıfı gereği çok net geri bildirimler vermesini ya da kusursuz bir tertibat olmasını beklemek gerçekçi olmaz ama şehir manevralarında tereyağı sürermişçesine hükmettiğiniz direksiyon, otoyol süratlerinde biraz tedirgin edici olabiliyor. Elektro-hidrolik sistemlerin sürücünün arzusuna göre ayarlanabilen hidrolik beslemesi, bir kontrol mekanizması vasıtasıyla Normal, Sport vb. tercihlerle ayarlanabilir ancak grubun üst modellerinde rastladığımız bu özellik Accent Blue'da bulunmuyor.
Sakin kullanıp yakıt tüketimini düşürmek için özen göstermediğim test süresince 100 km'de ortalama 5,5 litre değerini elde ettim. Yoğun İstanbul trafiği ve yüksek süratli otoyol seyirlerinde ise gördüğüm azami değer ortalama 6 litreyi geçmedi. Tüketime içi sürüşüme aşırı özen gösteririm, sağdan tın tın giderim diyen sürücler için bu değeri 5 litre ve hatta daha altına çekebilmek pek mümkün.
Fiyatlandırma | Değerlendirme
Bir şeylerin eksikliğini hissetmeyeceğiniz oranda standart donanım sunmayı marka politikası olarak yürüten Hyundai'de Accent Blue modeli de bu konuda farklı değil. Test konuğumdaki Prime donanımının zaten tatminkar özelliklere sahip Mode ve Mode Plus donanımlarından başlıca artılarını sıralayacak olursak;
- Güvenlik başlığı altında: yan ve perde hava yastıkları, seyir halinde otomatik kilitlenen kapılar,
- İç konfor donanımı başlığında: CD/MP3'e ilaveten DVD de oynatabilen Türkçe dil ve harita destekli, dokunmatik ekranlı navigasyon sistemi, deri direksiyon simidi ve vites topuzu, otomatik yanan farlar, dijital klima ve Süpervizyon gösterge paneli,
- Dış donanım başlığında; ısıtmalı ve sinyal lambası entegreli dış dikiz aynaları, krom dış detay parçaları, LED gündüz aydınlatması ve mercekli farlar, arka park sensörü,
... olarak sıralanıyor ve bu artılar Mode Plus'tan 3,100 TL daha fark istenerek 73,100 TL'ye geliyor. Bu fiyatları test aracımın trafiğe çıktığı yıl olan 2015 model yılına göre verdiğimi de belirteyim.
İstanbul gibi yoğun trafikli şehirlerde hem düşük yakıt tüketiminden vazgeçmeyip hem de vites değişimleriyle uğraşmak istemeyen sürücülerin yegane tercihi olan dizel + otomatik kombinasyonu sonunda Hyundai'de de bulunabiliyor. Üreticilere eski düzene göre pahalıya mal olan bu yeni nesil dizel motor ve karmaşık elektromekanik parçalar bütünü DCT şanzıman, haliyle tüketiciye de yüksek bir fiyat seviyesinden yansıyor. Fiyat karşılaştırmasında rakiplerinden ucuz demek için çok cüzi bir miktarda farkı olan Accent Blue'nun asıl tercih sebebi daha sorunsuz olmasını ümit ettiğimiz bu yeni şanzıman ve yeni nesil 1.6 CRDI motorun tatmin edici performans değerleri.
Yazı okumak keyifli ama video daha iyi olurdu Meriç.
Araca gelirsek 7 ileri şanzıman ve 136beygir güç dikkat çekici.
@pikapika video daha iyi ama ne kadar ekmek, o kadar küfte 😉 otomotiv firmalarının reklam bütçelerinde aslan payını aktardıkları modası geçmiş mecralar bizi bu günlere getirdi.
Şahsen "yazılı" içeriği "videolu" içeriğe tercih ediyorum.
güzel yazı olmuş elinize sağlık. bloğunuza takip edicem öğrendiğim iyi oldu.
i30 ların dizelleri için benzinden çok yakıyor diyorlardı. bu accentte de az yakıyor gözüküyor ama.
Hurda yığınıdır kendisi... Bu araçlara güvenip binmetin ailenizide bindirmeyin
@azim_bey 6 yıldızcık, sınıfındakilerden güçlü dizel motor ve DCT şanzımanın yüzü suyu hürmetine 🙂 ama aracın kalitesine öyle gövde sacından çıkan sesle filan bakılmamalı zinhar @fatihkinik
@meric bu arabaları beğendiğini mi çıkarayım?
Şu an arabamı değiştirme arefesindeyim kısmetse seat leon alacağım.. Daha yeni model i30 lara bile bakmadım... Hele o gösterge panellerindeki casio saat aydınlatması yokmu.. Adamı kör eder gece... Şu arabaları savunmayın
@fatihkinik bir arabanın veya bu arabanın savunucusu değilim. Otomotiv Mühendisliği okuyorum, birincil ve akademik olarak ilgi alanım otomobiller. Bir üreticinin belli dünya standartlarında üretilen, Kuzey Amerika gibi bir pazarda yüksek adetlerde satılan modeline "tel maşa" denilip geçilemez, madde madde, teknik olarak detaylandırmak gerekir. Demek istediğim o sadece 😉 Ayrıca yazıda belirttim bu tel maşalıktan kaynaklı bagaj bölümünün çok sıcak olduğunu. Önemli bir kusur ama onun dışında sürüşte karşılaşılan bir olumsuzluk yok.
@patrain yazıya düşmek? bu inceleme benim bloguma özel. Ayrıca atı alıp geçtiğini iddia ettiğin ekipte 30 küsür gönüllü uğraşı veren var. Tamamen farklı bir mantıkta ilerleyen, farklı bir oluşum.
Direksiton hislimi?
Peki sana bir aoru hocam renault edc ile ve geup dsg arasında hangisi daha avantajlı? Bakım maliyetleri kullanışlılık falan düşünürsek @meric
@patrain test araçlarını firmalardan temin edip izlenecek kalitede, hicivli videolar hazırlamak pek mümkün değil o yüzden ben tamamen kişisel olarak blogumda devam ediyorum otomotiv basınıyla olan ilişkime ve burada da okuyanlar olur diye paylaşıyorum sadece. Tabii ki gönül ister videolu ve stüdyo dışında bölümler devam etsin ama TS'nin iş önceliği olarak buna ayıracak bir bütçesi, elemanı ve zamanı yok.
@meric Reis olmazsa sana bir tane site açayım yahu ? Sunucu ve yazılım işini hallederim ben. 🙂
@meric [email protected]'a mail atma imkanın varsa, bugün yarın hallederiz 😀
Kendi blogu var zaten.
@azim_bey Eylül ayında olabilecek ancak o Multijet 2 ve DCT şanzımanın gelmesiyle.
2017 de kasa değişeck deniyor elentradaki değişimin benzeri doğrumudur acaba @meric