Teknoloji ve bilim notları 2016/2
Teknoloji ve Bilim Notları bölümümüzün ikinci bölümü ile karşınızdayız.
00:28 ExoMars görevinin TGO uydusu Mars’ın yörüngesine oturdu, Schiaparelli’nin durumu önümüzdeki günlerde netleşecek.
04:04 Çin, deneysel uzay istasyonu için uzaya iki taykonot gönderdi.
05:02 Güneş sisteminde yeni bir cüce gezegen bulundu.
07:36 NASA uzaydan 7/24 canlı yayına başladı.
08:04 Uzaya gidecek ilk Türk: Korkmuyorum İstanbul’da yaşamak daha tehlikeli.
10:33 2016 Nobel Ödül sahibi Amerikalıların hepsi göçmen. Büyük firma sahibi göçmenler.
11:56 Uzay gitmek mi yoksa filmini çekmek mi daha pahalı?
13:59 Bill Nye: GDO’lu ürünler hakkındaki fikrimi değiştirdim. Türkçe kaynak GDO hakkında genel Türkçe bilgi.
19:13 Fransa, elektrik üretmek için 1984 yılındaki kadar kömür yakmaya başladı.
21:28 Sahra çölüne güneş panelleri dizerek tüm dünyanın enerji ihtiyacını karşılamak mümkün mü?
23:47 Esneme süresi beynin büyüklüğüyle doğru orantılı.
25:27 HIV’in tedavisini bulmaya bir adım daha yaklaşıldı.
27:31 Bir fotonun Güneş’in merkezinden Dünya’ya yolculuğu.
29:18 Fizikçiler DNA’nın yapısında bilgi aktaran ikinci bir katman olduğunu doğruladı.
30:22 Uzun süredir fizikçilerin kafasını kurcalayan olgu sonoluminesence.
32:06 Bilim insanları karbondioksiti kolayca etanole dönüştüren bir katalizör keşfetti.
33:33 Dünya Sağlık Örgütü, gazlı içeceklerin vergisinin artırılması gerektiğini açıkladı.
38:32 Dünya dışı yaşam formları radyoaktif ışınımdan besleniyor olabilir.
39:53 NASA gözünü Mars’a dikince özel firmalara ISS’e modül ekleme yolu açıldı.
41:30 Dünya dışı akıllı yaşam arayan bilim insanları dikkatlerini 234 noktaya odakladı.
44:28 Araştırmacılar annenin deri hücresini yumurta hücresine dönüştürerek sağlıklı fare yavruları üretmeyi başardı.
45:08 İlk uzay ülkesi Asgardia için vatandaşlık başvuruları başladı.
46:38 Beyninin %90’ı olmadığı halde normal bir hayat geçiren adam nörologları şaşırtıyor.
Podcast olarak dinle
Dosya olarak indir - iTunes - Spotify - RSS
Bilim.
Peki.
ne bilim? 🙂
MP3 olarak indirme olsun lütfen
@alien Arapça isim asla olmasın.
Murat gamsız,zaten şeker bayramı diye birşey yok,bilirsiniz ramazan bayramı yada fıtır bayramı olarak bilinir.
@alpolic_fr Turkiye'de var, kulaga ramazan bayramı denmesinden daha sempatik geliyor ustelik.
@mehdi-tensi "daha sempatik geliyor" çok antipatik bir yorum
@harlemmm Ilgisi bile yok, bu son yillarda turetilmis bir kavram degil. Yuzlerce yildir kullaniliyor Anadolu'da. Musluman olmak icin ille de Arap olmaya gerek yok. Arap kulturu ile de yasamaya gerek yok.
@mehdi-tensi arkadaşım şükür diyemeyen insanların uydurduğu bir deyiş
dini bayram arap bayramı değil.
müslüman aleminin ramazan bayramı oruç tutarsın 1 ay sevinçle heyecanla beklersin osmanlıdan kalmadır tatlı dağıtma geleneği şeker muhabbeti de oradan gelir.
çocuk sevindirirsin harçlık verirsin tatlı(şeker) verirsin (vücuda külli zarar oldugunu bile bile)
o sevinir sende mutlu olursun akrabalarınla bir araya gelirsin güzel vakit geçirir bir sonraki ramazana çıkmayı temenni edersin.
Etnik kökene bakmaz dini bayramlar elhamdülillah müslümanım diyenin bayramıdır.
@harlemmm Tam bu dediklerin yuzunden de seker bayrami denmesinde hicbir sakinca gormuyorum. Son yillarda din kisvesi altinda Turk'u araplastirma cabalari cok arttirildi. Okullari imam hatipe cevirme, ogretenlerin bile anlamadigi osmanlica'yi ogrencilere ogretmeye dayatma, aslinda arap alfabesine gecme amacini maskeleyen nedenler. Sanirim ulke disinda fazla bulunmamissiniz. Hangi ulkeye giderseniz gidin kendi adet ler, gelenek gorenekleri ile dinin birlesmis oldugunu gorursunuz. Nasil sakalli, kafa kesen yamyam tipler ortada gezerken gercek islam bu degil diyorsaniz ayni sekilde kadini hala insan saymayan arabinda butun herseyini almaya gerek yok. Adamlarin herseyleri bozuk olmasa zaten kitap onlara gelmezdi. Demek ki ele alinir yanlari yok ki ilk onlara indirilmis. O yuzden dilleri de onlara kalsin. Mumkun oldugunca kendi dilimizi kousalim. Kitabi da anadilinde okuyalim ki cindekini bilelim dua ederken. Yoksa ortacagin cahil papazlarindan farki kalmaz insanlarin. Ne dedigini bilmeden yat kalk yapmak din degil.
@mehdi-tensi beni etiketlemişsin de yazdıklarınla benim söylediklerimin hiç alakası yok
şeker bayramı denmesin diyende yok “daha sempatik geliyor” çok antipatik bir yorum yazdım
biraz mantıklı düşünürseniz kimse alfabeyi değiştiremez.
savunduğunuz şeyi karalıyorsunuz hem dini anlayalım diyorsunuz (İslamiyetten bahsediyorum)
hemde imam hatip istemiyorsunuz.
M. Kemal Atatürk Kendi sözlerini Allah ın sözleriymiş gibi söyleyen modern yada yobaz hoca kisvesi altında cahil halkı kandıran bir zümreyi yok etmek için açtı İmam hatipleri, Okuyup dini anlasınlar her söylenene inanmasınlar dinin yanında müspet ilmide öğrensinler diye
burada bunları yazmak istemem lakin aynı şeyi söylesek de tartışıyor gibi görünüyoruz Emin olun her birey özgür olmayı Güvende olmayı ister.
ben kimseye kültürümü dinimi siyasi görüşümü empoze etmek istemem, bana yapılmasını da istemem.
kimsenin kıyafetine görüşüne karşı çıkmam benim özgürlüğümü Güvenliğimi tehdit etmediği sürece belki toplum olarak en büyük eksiğimiz Hoşgörüdür.
farklılıkları kabullenmemek herkesi bir kalıba sokma isteğidir.
Murat bey merhaba, dikkat ederseniz ilk video da dahil yorumlarda hep bir podcast isteği var. Yalnız bu konuda bir açıklama yaptınız mı göremedim, duyarsız kalacağınızı sanmam. Spor yaparken dinlemek özellikle çok keyifli oluyor. Neyse ben Android uygulamasında podcast listelerinde sizi bulduğumda bu teknoloji ve bilim notları görünüyor ama abonelik gerçekleştiğinde sadece haftalık gündem değerlendirilmeleri oluyor. Bilim notları çıkmıyor.
Ooff bağlantım berbat 😞😞
Evet podcast lazım 😃
@kemalboran çok sağol 😃
.
geldi gönlümün efendisi 😀
TS = Kaliteee
Ben
Harika. Bölümlerin devamını bekliyoruz
murat abi canımızdır ama bilim işini yapamıyor, monolog yürümese daha başarılı olacak.
podcast olaydı iyidi.
Tomografisini çekiyorlar bir bakıyorlar beyin yok 😀
Aklıma Ahmet Kural geldi https://m.youtube.com/watch?v=TTAAA9uu9cI
Bunun gibi mi? 🙂
Esneme yi dinlerken esneyesim geldi 😀
http://www.sabah.com.tr/ekonomi/2016/10/20/berat-albayrak-hedefimiz-sadece-ic-piyasaya-degil-bolgeye-de-gunes-enerjisi
daha izlemedim ama senin yorumunu okur okumaz esnemem geldi 😀
Uzaya giden ilk türk haberinde, gidecek çocuğa "bu" diye hitap edip, helal olsun bile demediğiniz gibi "inşallah patlamaz" falan dediniz. Açıkçası size yakıştıramadım.
Ne yalan söyleyeyim ben daha önemli bir şey gelecek sanmıştım. Astronot olup görevlere katılacak vs diye beklerken çıkan şey tatmin etmedi. Verdiği demeçle beraber magazin haberi tadı verdi hatta. İstanbul'da yaşamak daha tehlikeli diyerek kendi pozisyonunu hafife almış. Bence kendi riski daha fazla. Dediğim gibi inşallah kazasız belasız gelir.
Helal olsun denilecek ne var ben anlamadım ki? çocuk sanki nasa tarafından binbir elemeyle seçilmişte türk bilimini temsil edecek.
bildiğin bir çekilişle uzay turisti olabilme imkanı yakalamış biri. haberi görünce ben cidden astronotumuz olacak zannettim ama click haberciliği olmuş resmen.
şu anda cebinde paran varsa rusyada mach hızını geçebilen miglere turist olarak binebiliyorsun, fighter jet pilotu olmuyorsun, aynısı bu çocuğa yapılıyor işte.
@gamsizm İstanbul konusunda haklı bence.
10:28 ağzını hayırlı aç abi 🙂
Zaten esneme böyle psikolojik olarak yayılıyor
Şu en sondaki beyin haberi; "beynimizi sadece % bilmemkaçını kullanıyoruz" savını desteklemiyor mu? @hkellecioglu
Hayır.
Şahan gökbakarın bi skeci vardı o aklıma geldi 🙂
daha çok beynin çalışma şeklini hiç bilmiyoruz gibi bir şey çıkıyor.
@protego
İnsan beyninin tamamını kullanır, kullan(a)maz ise sorun vardır demektir.
O herkesin inanmak istediği "yok %50'sini kullanırsak şöyle olur, yok %100'ünü kullanırsak böyle olur" söylemleri gizemi seven kişi ve kişilerin uydurması ve bilimsellikle hiçbir alakası olmayan hurafelerdir. İnsanlar arasındaki kabiliyet farkları beyinin kullanım oranları ile hiçbir alakası yoktur, sadece genetiksel ve çevresel faktörler ile alakalıdır. Mesela çok sevdiğiniz bir şeyi yapmak için beyninizi zorlayarak uzmanlaştırmak yada dedenizden aktif bir gen alarak kulaklarınızın daha iyi duyması sayesinde yönünüzü sesle bulabilmeniz gibi.
Beyin'in her bir "parçası" bir görev için özelleşmiş durumda; kokuyu algılayan bölge duyma işini üstlenemez, (ki üstlense idi sağır insanların beyinleri güdümle teknikleri ile duyma becerileri tekrar kazandırılabilirdi).
Sizin aklınızda olan pek çok insanın söylediği telekinezi gibi radyo ve elektromanyetik dalgalar kullanabilme kabiliyeti ise tamamen enerji seviyesi ile alakalı bilimsel bir olgu ve skaler büyüklüktür. Bu yüzden insanın enerji seviyesi (ve potansiyeli) bu tarz eylemler için inanılmaz derecede küçüktür.
Neyse çok uzun oldu affola...
Saharada güneş panel fikri çok eski aslında, ama çok verimsiz, bunun nedenini zaten sylediniz yayında iletemiyorsun kıtalara. elektriği transform etmen gerekiyor, bu sırada büyük kayıplar var zaten bir de bunu direnç olan kablolarda taşımak çok zor-imkansız.
Elektrik lokal üretilmeli şu andaki teknolojilerle, aslında çok garip bir durum var renewable enerjilerde. Güneş enerjisinden elektrik elde yöntemlerinden en kolayı Photovoltaik paneller çok ucuzladı. Maalesef gereğinden fazla ucuzladı. Neden maalesef kısmı çok ilginç aslında, bu ucuzluk yüzünden başka renewable enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar kaybolmaya başladı 🙂 üniversite fonları kesilmeye başladı, şirketler alternatif yöntemlere olan ilgilerini yititrmeye başladılar(tidal power, offshore wind turbine, wave, ocean power, salination-osmosis etc.). mesela 2005-2010 arasında algler çok büyük trned olmuştu, söndü, photovoltaik paneller çıktı tüm piyasayı alt üst etti, 2012 den bu yana fiyatları %90 dan fazla düştü neredeyse.
başka yöntemler vardı, molten tuz kullanılarak yoğunlaştırılmış (E. g. https://en.wikipedia.org/wiki/Ivanpah_Solar_Power_Facility) güneş enerjisi kullanan yerler vardı, bu 24 saate yakın enerji kullanabilen bir sistem olsa da çevreye zararları olabiliyordu. bu sistemler yavaştan rafa kalkıyor.
bir çok araştırma fonu kesintiye uğruyor bu bahsettiğim sebeplerden. superior bir teknoloji olması bazen çok iyi değil 🙂
bu arada bazı kavramlarda ingilizce için kusura bakmayın hem benim bazı kavramları bilmememden hem de kimisinin türkçesinin olmamasından dolayı.
Mp3 isteyen varsa şuraya bırakıyorum.
https://www.dropbox.com/s/ch1oc4o7s8v8x9h/Teknoloji%20ve%20bilim%20notlar%C4%B1%202016%202.mp3?dl=0
Hocam bizim fındık gdo lu değil 🙂 Bizden çıkış fiyatı 10 Tl. Size gelişi 55 oluyormuş 🙂
10 TL kabukludur.
10 TL kabukludur. Fındıkta randıman cinsine göre biraz değişmekle birlikte %50 civarıdır. Böylece fiyat 20 liraya çıkar. Buna birde üretimde oluşacak kayıpları koyun. Oda %10 olsa 22 lira oldu fiyat. Sonra bunu toplayan tüccarın kar payı ve fabrikaya kadar nakliye maliyeti, işleyen fabrikanın masrafları (elektrik, işçi giderleri, amortisman, sigorta, paketleme, kar payı vb.), sonra fabrikanın satış yerlerine nakliye maliyeti, sonra perakendecinin kar payı. Eeeee bu kar paylarını da biraz fazla koyan uyanıkları da hesaba katarsanız 50-60 lirayı bulursunuz
@manikdepresif Hocam yapma yahu 😀 Ne nakliyesi bilmemnesi. Kuruyemişten başka bu durumda olan birşey var mı? Meyve sebze halden 50 kuruşa çıkıyorsa biz 3-4 liraya alıyoruz. Gıda olarak herşeyi düşün. Markette satılan gofret 50 kuruş. Senin saydığın giderler gofrette yok mu? 19 litrelik damacana su alıyorsun evine kadar geliyor. 7-8 liraya alıyorsun. Saydığın masraflar bunun için geçerli değil mi? Et bile daha ucuz. Ha dersen kuruyemişin toplanamsı falan zahmetli, zeytin alıyorsun en pahalısının kilosu 20 lira. Zeytin de bir yemiş. Hiçbir gıda ürününde kuruyemişte olduğu gibi fahiş fiyatlar yok. Soygun bu resmen
@protego Toplanmasının zahmeti değil etki eden, çiftçi topluyor ve çiftçi bu sektörde en az para kazanan kesim. Araya farkındaysan en az 3-4 aracı giriyor. Çiftçiden mal toplayan adam, fabrika sahibi, fabrikadan malı nakleden adam, büyükşehirlerde haldeki toptancı ve son olarak perakendeci. Bu arada fındık özel bir ürün. Dünya üretiminin %60-70 ini (yıllık üretim miktarına göre dalgalanma gösterir) biz üretiyoruz ve çoğunluğunu ihraç ediyoruz. Yani iç piyasaya arzı görece olarak az. Ben her zaman söylerim, çiftçi örgütlenip kendi ürününü pazarlamadığı sürece, aradaki aracıları azaltmadığı sürece ne kendisi kar edebilir, ne de biz ucuz ürün yeriz
@manikdepresif Bu sadece fındık için geçerli değil, badem antep fıstığı.. Hepsinin kilosu 60 lira dayanmış vaziyette. Araya giren aracılar var ama herşeyde var. Kuru kayısı da örneğin kurutulması paketlenmesi taşınması aynı süreçlerden geçiyor. Ama ucuz. Ramazanda sürüsüyle hurma ithal ediliyor ona bile bu kadar kâr eklenmiyor. Kuruyemiş işinde başka birşeyler var. Birileri fena para kazanıyor herhalde yetkili kimse ses çıkartmadığı için. O aracıların 40-50 lira masrafı olamaz yani kilo başına
@protego Kar payını yüksek tutuyorlar. Dediğim gibi aracı sayısını azaltmak lazım. Badem ve antepfıstığı da az yetişen ve ikamesi zor ürünler. Kuru kayısı tüketmezsen, kuru üzüm tüketirsin, taze kayısı yerine şaftali tüketirsin vb. Ama fındık, badem, antepfıstığının kullanım alanı kuruyemiş sektörü ile sınırlı değil. Çikolata sektörü özellikle fındığa, sonra antepfıstığı ve bademe aşırı ilgi gösteren bir sektör. Ayrıca dondurma sektörü falanda var. Yani talep çok fazla. Ama yine de dediğine hak veriyorum. Çiftçiden 10 liraya çıkan ürünün 60 liraya tüketiciye ulaşması kabul edilemez. İşte bu da aracı sayısının çok olmasından kaynaklanıyor
@horizonn Türkiyede oltan fındığı nutella almış. Bence fındık almama gibi bi lüskleri olmaz 🙂
@manikdepresif Belki basit düşünüyorum ama tek bir devlet kontrollü bir kurum yapsa bu işleri, belki maliyetler daha ucuza getirilebilir. Ve evet kabuklu fındık fiyatı o. Gerçi çiftçisine kabuklu derseniz yeşil kabuğunu anlar ama onu almıyorlar zaten 🙂
Beyin konusunda Beyin Omurilik Sıvısı (BOS) birikiminde korteks değil öncelikle beyin dokusu kaybı olur. Bebeklerde ileri safhaları hidrosefali (kafanın büyümesidir). Büyüklerde kafatası kemikleri kaynadığından bu büyüme olmaz. Ama beyin dokusunda kayıp olduğunda (hele hele %90 oranında) o insanın hiç etkilenmeden hayatını sürdürmesi zor. Bir yakınımda sağ ön ventrikülde BOS sebebiyle büyüme ve beyinde doku kaybı var, bu sebeple sol kol ve bacağında spazm var. Yani mutlaka bir iz bırakıyor
Murat gamsız,zaten şeker bayramı diye birşey yok,bilirsiniz ramazan bayramı yada fıtır bayramı olarak bilinir.
aktar mı?
yarım bilgi ile ilgili güzel bir atasözü vardı sanırım..
Aktar evet siz nerden alıyorsunuz?
@gamsizm ilgili bitki ya da son ürünün, kaynağının nereden toplandığı, ne zaman toplandığı, nerede muhafaza edildiği belli olmadığı için; saklama koşullarına genellikle dikkat edilmediği için, içinde ne tür böcek-mantar vs ilacı olduğu belli olmadığı için, ne tür bakteriyel üreme, küflenme olduğu belli olmadığı için; daha da kötüsü satılan bitkinin/son ürünün gerçekten bahsi geçen bitki olup olmadığı belli olmadığı için, olsa bile türler arası değişiklik ve saklanma koşuluna bağlı olarak içindeki etken madde var mı yok mu belli olmadığı için, varsa bile diğer olası yan etkileri nedeniyle istenmeyen durumlar yaşamamak için, ya da çok potent bir tür ise yan etki ötesinde etkiler ve zehirlenmeler yaşamamak için, hayır, kişisel olarak ben aktarlardan daha doğrusu açık denetimsiz ürün almıyorum.
Kişisel tercihim, ve tavsiyem, içeriği ve etkisi standardize edilmiş ürünlere yönelmeniz.
Her şeyin standardize hali elbette bulunmuyor, o zaman mümkün olan en denetimlisi..
Tabi ki ıhlamur gibi basit günlük kullanılan ürünler için belki aktarlar/açık poşet ürünler belki tercih edilebilir, ki zaman zaman ben de tercih ediyorum bu yolu (ki onda bile yaprak mı çiçek mi kullanmanız gerektiğini, yine bahsettiğim üzere ıhlamur mu bitkisi mi yoksa içinde başka bitkiler de var mı, nerede nasıl saklandığı gibi durumların yanı sıra demleme türü, demleme sonrası bekleme ile beklenecek/çıkacak/görülecek farklı etkiler var ki zor ve uzun bir konu bunlar; bu sorulara aktar çalışanlarından belki cevap alabilirsiniz; ve muhtemelen ve ne yazık ki kime sorsanız farklı bir şey söyleyecektir). Ben çay için bile poşetlenmiş/bohçalanmış ürün öneririm yine de.
Standardize ürünler, standardize son ürünler evet ne yazık ki pahalı, açık ürün belirttiğiniz gibi 5 lira standadize ürün 50-100tl.
Bütün bunlar kişisel seçimler ve kararlar olsa da, her tür "sağlık" ile bilgi paylaşımlar ve yorumlar, doğru bilgi doğrultusunda yapılmalı, asıl olan, etik olan budur bence.
(Tartışmaya girmeye çabalamıyorum, doğru yönlendirmeye çalışıyorum.) (Fitoterapi gibi alanlarda yüksek lisans yapmış olanlar tercih etmek üzere, eczacınıza danışın bu konularda yol göstermesi için..)
@onurkenan Bu konularda vatandaş olarak yapacak fazla bir araştırma şansımız yok maalesef. Sizin bu yazınız muhtemelen %100 oranında doğrudur. Ancak akademisyenlerin çoğunun yaptığı temel hataya sahip. Çözüm sunmuyor. Dolandırıcıların en vurucu noktası çözüm oldukları konusundaki ikna kabiliyetleridir. Çünkü burada müthiş bir açık var. Konuşması ve yol göstermesi gerekenler konuşmuyor, taşın altına elini koymuyor.
Benim vatandaş olarak bulduğum çözüm seçtiğim aktarın min 50 yıldır o işi yapıyor olması. Ve aldığım şeylerin olumlu/beklenen etkilerini görmem. Bitki karıştırmak işine girmiyorum. O konuda dozu ayarlanmış hazır ürünler tercihim. Sonuçta o da bir güven unsuruna dayalı. Paketteki şeyi analiz şansım yok.
Mesela eczane konusunda da ben hala ilaç yaptırıyorum. Hazır ilaçlardan daha etkili olan çözümlere ulaşabiliyorum. Niye? Çünkü o eczacı 70 yıldır aynı işi yapıyor ve bu işin uzmanı. Güveniyorum. Ama yaşı ilerledi, ölünce artık bir daha bu yola başvuramayacağım. Tabi bahsettiğim ilaçların antibiyotik vs olmadığını tahmin edersiniz. Merhem düzeyinde şeyler.
@gamsizm vatandaş olarak aklı karışık olma hususunu anlıyorum.
ama "biz" akademisyenlerin bu konuda hata yaptığını düşünmeniz biraz haksızlık oluyor.. Sanırım burada tam olarak istediğiniz-beklediğiniz cevabı almadığınız/alamadığınız için "yardım etmiyorlar" gibi görünüyor olabilir durum size.. Şöyle örneklemeye çalışayım aslında durumu, muhtemelen size de (izin verseniz) günlük 50-100 arası "abi şu kadar param var, nasıl bilgisayar alayım" "hangi laptopı alayım" gibi sorular geliyordur/gelecektir. hepsine cevap vermeniz mümkün olmadığı gibi LP'nin de videolarında belirttiği üzere o kişiyi tanımanız, tam olarak koşul/durum nedir bilmemeniz nedeniyle yanlış bile yönledirebilirsiniz. Tamamen yardım elini çekmiyorsunuz aslında, son ultrabook incelemenizde belirttiğiniz yorum ile yardımcı oluyorsunuz yol gösteriyorsunuz yine de: "1000dolar'lık laptop cihazlar iyi cihazlardır, altı çöptür, alacaklar bunları düşünsün" gibi..
Aslında benim yaptığım yorum da aynı şartlar ve koşullara tabii.. Durumunuzu, neye ihtiyacınız olduğunu, ne beklediğinizi bilemem (hatta yanlış yönlendirebilirim, bir de işin ticari boyutu var), ama diyorum ki "açık ürün almayın, denetimi olmayan ürün almayın, standardize edilmiş ürün alın". Zaten siz geri planda görmeseniz, bilmeseniz de, bu ve bir çok ürünün denetiminde, sağlık risklerinin değerlendirilmesinde, incelenmesi ve yorumlanmasında akademisyenler ve akademisyenlerin yol gösterdiği/eğitimini verdiği araştırmacılar, ilgili araştırmaları yapıyor yorumlamalar/değerlendirmeler yapıyor, ürünlerle ilgili zararsızlık limitleri belirlemeye çalışıyor/çalışıyoruz/çalışıyorlar. her şeyi engellemek zaten hiç mümkün değil. Kamu spotu gibi oldu ama durum aşağı yukarı bu şekilde işliyor. Keşke bu basamaklar çok hızlı işlese, sanırım asıl sorun gerçekten bu noktada..
Konunun, tartışmanın sonu yok.
Ben de elimden geldiğince teknoseyirde hatalı yorumları görünce, bu hatalı yorumlara yorum yaparak konuya dikkat çekmeye / düzeltmeye çabalıyorum.
dip not: Eczacılık öğrencileri majistiral ilaç hazırlanmasında çok iyi bir eğitimden geçiyorlar, eczacınız değişse bile iyi/düzgün bir "reçete" ile ürünün başka yerlerde rahatlıkla hazırlanabilir..
@onurkenan Benim itirazım şuradan alın denmesinden ziyade, eldeki belgelerden ve araştırmalardan yola çıkıp çok açık bir savaş verilmemesinde. Sizin söylediğinize göre benim aktarın çoktan kapanmış/kapatılmış olması gerekiyordu.
Misal şekere karşı şu an nihayet bir ses yükseliyor. Şeker yasaklanmıyor ya da insanlar almayı kesmiyor ama eskisi gibi de değil. Bunu da içinde şeker ve koruyucu olmayan şeyler satmaya başlamalarından anlıyoruz. Pazar olacak kadar büyük bir kitle oluşmuş.
Örneğin aktardan neden tarçın almamalıyızın cevabı bende net değil.
@gamsizm 🙂
Son bir yorum/konu özetlemesi yapmak gerekiyor sanırım: aktarın kapanmasını önermiyorum, aktarların bilinçlenmesini ve denetimli ürün satmasını öneriyorum. Vatandaş olarak bir soru'nuz olduğunda bunun eğitimini almış kişilere danışmanızı öneriyorum (eczacı gibi).
reklamla hareket etmeye, bilinçsizce yapılan önerilere kulak tıkamayı öneriyorum ben. Konunun çıkış noktasında aktar örneğindeki konu da buydu aslında (hatta bazı aktarların önünden geçerken ölümsüzlüğe çare bulduklarını zannedersiniz, her derde deva şeklinde her şey..) tarçınınızı tabiki aktardan alın, kurutulmuş mevsimlik dolmalık biberinizi de, tatlı baharatınızı da.. ama ne olduğu belirsiz ne karışımı belli olmayan bombastik çay almayın immün sistemi destekleyeceğim diye. öksürüğe iyi gelecek diye ishal yapan senna yaprağı almayın.
bahsettiğiniz diğer tüm konular bilimden çok ticari evet. pazar-ticari denge-halk yönelimi-maliyet...
eskiden aynı ürün için askorbik asiti koruyucu olarak kullanırken şimdi aynı ürünü koruyucusuz ama vitamin c katkılı olarak pazarlanıyor ve alıyor olabilirsiniz. paketleme teknolojisinin ilerlemesi ile koruyucu koymaya gerek olmayan ürün için reklamla yanlış yönlendiriyor ve koruyucusuz ürün alıyor olabilirsiniz. şekersiz olması yönünde halkta pazarda bir bilinçlenme olursa tabiki buna yönelik ürünler çıkacaktır.
şimdi vatandaş olarak "eyi de ben de bunu diyorum nerede bilim" diyeceksiniz. ama alakası yok. bilim yapacağını yapıyor yine. bütün gıda katkı maddeleri ve koruyucular çok sıkı denetim altındadır, hayat boyu maruziyeti ile sağlık riski oluşturmayacak oranlarda izin verilir, uluslararası olarak düzenleyici kuruluşlarca kontrol edilir. eğer bu limitler çerçevesinde hareket ediliyorsa o ürün satılmaya tabiki devam edecektir. eğer yeni bilimsel veriler ortaya çıkarsa bilim insanları ve düzenleyici kuruluşlar hızla bu konuda atım atar ve gerekli düzenlemeleri de yapacaktırlar.
- vatandaş olarak dikkat etmeniz gereken konu burada sadece ürünün merdiven altı üretim olmaması ve denetimli olmasıdır. ticari üründe bir maddeye izin verilen değerde kullanılırken merdiven altında tadı ve rengi güçlendiriyor diye 10 kat daha fazla alıyor olabilirsiniz.
yani göreceğiniz üzere konu her yerde, her şeyde geçerli, sadece bitki için değil. ki bu işte de işte asıl ilk an'a dönmüş oluyoruz.
reklam ve yanlış yönlenme az, denetimli ürün çok.
kalın sağlıcakla.
Sabah yeni bölümü görünce çok sevindim 🙂
Yine sabah gördüğüm bir başka haberi paylaşayım.
Fransa'da nükleer füzyon reaktörü yapımına başlanmış, 2035'te devreye girecekmiş. 35 ülkenin destek verdiği 20 milyar $'lık bir proje. Nükleer ya da karbon atığı üretmiyor. O yüzden geleceğin kesintisiz yeşil enerjisi gözüyle bakılıyor. Yakıt olarak deniz suyu kullanacakmış. Ancak kimi bilim insanları projenin çok maliyetli olduğundan kolay kolay kullanılamayacağını düşünüyor.
https://www.facebook.com/quartznews/videos/1314868391880193/
Bunun kadar büyük olmasa da küçük bir füzyon reaktörü geçen şubatta Almanya'da açılmıştı.
https://www.facebook.com/ScienceNaturePage/videos/914493692016223/
Güzel bölüm olmuş teşekkürler, devamını tabiki bekliyoruz. Favori başlıklarım;
07:36 NASA uzaydan 7/24 canlı yayına başladı.
13:59 Bill Nye: GDO’lu ürünler hakkındaki fikrimi değiştirdim. Türkçe kaynak GDO hakkında genel Türkçe bilgi.
19:13 Fransa, elektrik üretmek için 1984 yılındaki kadar kömür yakmaya başladı.
21:28 Sahra çölüne güneş panelleri dizerek tüm dünyanın enerji ihtiyacını karşılamak mümkün mü?
25:27 HIV’in tedavisini bulmaya bir adım daha yaklaşıldı.
32:06 Bilim insanları karbondioksiti kolayca etanole dönüştüren bir katalizör keşfetti.
33:33 Dünya Sağlık Örgütü, gazlı içeceklerin vergisinin artırılması gerektiğini açıkladı.
46:38 Beyninin %90’ı olmadığı halde normal bir hayat geçiren adam nörologları şaşırtıyor.
@hkellecioglu
Bilim notları için Teşekkürler.
Dünya çalışıyor. Türkiyede de beyin yok yaşıyor bi şekilde.
07:36 NASA uzaydan 7/24 canlı yayına başladı.
haberindeki linke gidin sürenkli bi adam kamerayla oynuyor ne zaman açsam. Bence bi sakatlık var. AYnı videoyumu çeviriyor bunlar sabitleyin dünyayı görelim bu ne ya? @hkellecioglu
@gamsizm
@hkellecioglu
Mukemmel, bence bu seri devam etmeli.
Dunyada sizin bu yaptiginiz yapab/yapabilecek yayin yok gibi.
Böyle bir icerigi hicbir yerde bulamayiz.
Çok güzel bir seri oluyor. Efsane seriler arasına girecek.
efsane
Ulan bütün atayizler uzay bilimi seviyor.
Neden bende seviyorum,ama ateyiz değilim ne olcek şimdi.
ben bu muhabbeti pek bi sevdim.. Hamdi abi'nin pek emeği geçmiş severek de anlatıyor zaten. Devamı sıkıntısız gelir inşallah. Sağolun
Nefis bir seri. Umarım süreklilik kazanır. Verdiğiniz emek için çok teşekkürler Hamdi Bey.
11:55 "+Biz de burada göçüp gidiyoruz işte. -Aynen..." Tam bir sessiz haykırış olmuş 🙂 acı gerçek..
Aziz Sancar çifte vatandaş, sadece ABD vatandaşı değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı devam ediyor. @hkellecioglu
Nükleer santral yerine Almanya gibi güneş enerjisine yatırım yapsaydı Fransızlar, geçenlerde Almanya'da olduğu gibi artıya bile geçerlerdi. #NükleereHayır @hkellecioglu
yanlış aslında biraz bu. fransız nükleer tesisleri fransız malı, yani fransız teknolojisi üretimi ve aynı zamanda üretim kısımları da dahil olmak üzere yerli. para ülkede kalıyor. photovoltaik panel(güneş paneli türü) üretiminin %90 ı çinde. almanya da oradan alıyor zaten.
hatta 2 sene önce almanyada olay oldu bu, çinden panel alımına kota getirmek düşünüldü, çinde siz ona kota koyarsanız bizde alman otomobillerine kota koyarız noktasına geldi, dolayısıyla çinden alınmaya devam edildi.
bunun yanında nükleer enerji öcü değil. havayolları gibi uluslarası standartları olan bir sistem enerjide. hiç bir ülkede zaten güvenmediği ülkeye yaptırmaz bunu. türkiyede sorun çıksa 1 gün sonra rusyada, 2-3 gün sonra avrupada, 1 haftada dünyanın tamamını gezer radyoaktif partiküller.
@sgur Nükleer enerji tam olarak "öcü". Fisyon temelli santrallerin sistemik ve asla çözülemeyecek bir atık problemi var. Gelişmiş ülkeler bu sorunu fakir ülkelere atık satarak "çözüyor". İleride çevreye zarar vermeyen füzyon temelli santraller kurulursa nükleer enerji ancak o zaman öcü olmaktan çıkabilir.
@cinnabon hangi fakir ülkeler onlar acaba? lütfen sağdan soldan kulaktan duyma bilgilerle yazmayın. bu işin yönetimi ciddi ve sıkıntılı bir süreçtir. Merkezi Viyandaki Atomic Energy Agency tarafından yapılıyor her türlü kontrol. Yani bu işin ciddiyetini kabaca anlatırsak, İranın ambargo olayını başlatan kurumdur bu.
Tek sorun ise kontrollerin daha iran izninde olması idi, Birleşmiş Milletler böyle bir şeyin olmayacağını söyleyerek ambargo başlattı. bu kadar ciddi yönetilen bir durumda el altından iş yapmamazsınız.
ek olarak bunun tratment denen yöntemleri var, saklanma koşulları yaratabiliyorsunuz artık eskisi kadar pahalı olmayan. hala pahalı bu atık yönetim süreci ama eskisi gibi de değil.
kısaca nükleer enerji öcü değildir, korkutucudur doğru ama kömür ya da fosil yakıtlarla üretilen enerji milyonlarca insanın kanser olmasına neden olabilecek atıklar yayıyorlar ve iklim değişikliğini exponansiyel olarak arttırıyorlar, ingilizceniz iyi ise IPCC'nin çok güzel makaleleri ve her sene yayınladığı döküman ve kitapları var, orada bu sorunların işlenişi ve iklim üzerine etkileri okuyabilirsiniz.
@horizonn yenilenebilir enerji pahalı. en ucuzu da pahalı.
almanya ve izlanda çok extreme güzel örnekler, ortak paydaları ne? zengin ülke olmaları. ortalama kişi başına gelirin yüksek olması.
almanyada kimse size pv panellere yaptığınız yatırımı sorgulamaz. ama çin, türkiye, rusya gibi ülkelerde kirli olsa da ucuza enerji elde etmek zorundasın gelişebilmek için. bu konuda çok güzel makaleler var, gelişmiş ülkeler temiz enerji yasaları koymaya çalışıyor ama bu ülkeler o seviyeye gelirken çevreyi düşünmeden iş yaptılar ve en çok kirleten ülkeler oldular, gelişmekte olan ülkelerin bu hakkını ellerinden almaya çalışıyorlar. kötü, buna lafım yok ama gelişmek için enerjiye ihtiyacınız var bununda ucuza olması gelişimi hızlandırır.
buradan sonrasını bilimsel ve ekonomik enerji tecrübesi ile yazıyorum.
1. türkiye için birincil öncelik temiz elektrik olması gerekse de bu realist değil. türkiye güneş enerji potansiyeli yüksek olan bir ülke ama bunu pv panel olarak install etmesi çok ciddi maliyet, bu imkansız tr için, birincil işlem su ısıtma sistemlerini güneş temelli yapmak olmalı bu dünyada ortalama %20 demek, tr de benzerdir rakamlar. %20 enerji tasarrufunu ucuza yapabilir yani. %20 kısmı ev enerjisinin kullanımı sadece totalde %4-5 civarı, düzeltme yaptım.
2. toplu taşıma ve tren, türkiyedeki maalesef toplu taşıma kalitesi ve tren ağ sisteminin gelişmesi ve geliştirilmesi lazım, %25 enerji gideri ortalama böyledir dünyada, ulaşım. bunda %5 lik gelişim çok ciddi fayda getirir.
3. hes ve small hydro(küçük baraj) denen sistemler, ufak hane ve köylerde inanılmaz bir enerji tasarrufu getiriyor. ve ucuz.
4. kaçak elektrik, türkiyede bu rakamları bilmesemde en önemli elektrik gideri. bunu azaltmak lazım. hindistan bunu nano sensörlerle azaltmaya çalışıyor.
daha çok var maddelecenek şeyler ama türkiye için nükleer bence bir alternatiftir, çeşitlilik sağlar, açık söylemek gerekirse türkiye maliyetlerini billmiyorum, işletme maliyetlerinide öyle, ama temiz enerji kısmında, temizdir.
realist olarak bir başka sorun ise yabancı yatırımcının kaçması, bireysel olarak son 1 senede 3-4 olay gördüm enerji sektörü bazlı. bu güneş enerji yatırımlarını ciddi kesecek bir şey. yerli yatırımla karşılamak zaten imkansız dediğim gibi.
@sgur "fotovoltaik panel çok pahalı, Türkiye için imkansız", ama Rusya'ya para vererek mülkiyeti de Rusya'ya ait olacak iki nükleer santral yaptırıp elektriği Rusya'dan satın almak mümkün öyle mi? Anladığım kadarıyla siz de konu hakkında eğitimi olduğu için başka kimsenin söz hakkı olmaması gerektiğini zanneden nükleer enerji lobicilerinden birisiniz. Neyse ki kimsenin diploma ibraz etmesi falan gerekmiyor nükleer enerjinin tehlikelerinden bahsetmesi için.
Nükleer enerji, atık sorunu "inherent" bir fisyon reaksiyonuna dayalıdır. Ürettiği atıkların yarı ömrü binlerce yılla ölçülüyor ve %100 güvenli depolanmaları mümkün değil, her ne kadar sizin gibiler aksine dezenformasyonlara devam etseler de. Nötron bombardımanıyla yarıömrü yüzyıllar mertebesine indirdiklerini söylüyorlar ama yılda 30 ton civarı nükleer atığın sonsuza kadar her türlü deprem, fırtına, savaş vs.'den korunaklı saklanabilmesi imkansız, bu yüzden uzaya gönderelim falan demeye başladılar şimdilerde.
Hangi fakir ülkeler diye sormuşsunuz, bu konudaki cehaletinizi hoşgörebilirdim ama basit bir iki internet aramasıyla öğrenilebilecek bu konuda beni amiyane tabirle "sallamak"la itham ettiğiniz için nasıl bir "atık karaborsası" olduğuna dair yüzlerce haber ve rapordan bir ikisini paylaşmakla yetineceğim: https://www.rt.com/news/e-waste-illegal-environment-uk-043/ https://en.wikipedia.org/wiki/Toxic_waste_dumping_by_the_%27Ndrangheta
Bence nükleer enerji hakkında daha etraflıca bilgi edinip öyle gelin, özellikle enerji mühendisiyseniz. Genelde nükleer atıklar konusunda zırcahil yetiştiriliyorlar gördüğüm kadarıyla, çünkü. Atık sorunu eskisi kadar yoktur demek düpedüz doğruyu söylememek, hadi yalan demeyeyim.
Nükleer enerji temiz değildir.
Kabuklu ceviz , kabuklu badem kilosu 10tl geçen gün aldım , hem kabuklusu daha makbul...
iyide yarısı kabul onun 🙂 sana ne kalıyor onu düşün 🙂
@fsh77 olsun sağlıklısı bu
🙂
bence bu serinin devamı gelmeli hatta işin uzmanı kişilerler konuk edilerek daha ilginç videolar çekilebilir.
Bu seriyi aşırı çok sevdim bilgilendirici olmuş malzeme oldukça haftalık yapmalısınız.
monsanto dan hayırlı bişey çıkması zor gibi https://www.youtube.com/watch?v=1v_9R2RHYVk faydalı bir programdı bence.
Dış mihraklar bizi tutmasa uzay gemisi bile yapacağız. En kötü ihtimal ecdadımız gibi karadan giden uzay gemisi yaparız, Uzaya birde duble yol döşedikmi artık kimse bizi tutamaz 😀
Bu arada Trump göçmenlere karşı değil. Çomar, bilgisiz, cahil göçmenleri istemiyor ABD de haklı olarak. Bende istemiyorum kendi ülkemde cahil insanı.
@don-giovanni vatan 😉
@don-giovanni Oda bir şeymi çok gizli uzay üssümüz bile var. Dünyada bizden başka kimse yerini bilmiyor. O kadar gizli yani. Kıskançlığından çatlayan dış mihraklar özel japon yapıştırıcı geliştirmiş. Çatladıkça kendilerini yapıştırıyorlar 😀
Cok haklisin. En buyuk sorun cahillik, yan etkisi olarak ta issizlik. Ornegin S. Urfa en yuksek issizlik oranina sahipmis %17. Ote yandan bakiyorsun ilin nufus artis orani %25. Anketlerde baskanlik sistemine %82 destek cikmis buradan. Sen bu insanlara ne anlatabilirsin. Sonra dagdaki cobanla benim oyum niye bir oluyor deyince kotu sen oluyorsun. Sanki baskanlikla yonetilen ulkeler gulluk gulistanlik. Silah gucu disinda ekonomisi bitmis ABD yi saymassan 30 kadar baskanlik ile yonetilen ulke var. Ve hepsi ya ic savasta ya da ekonomisi Irak- Suriye seviyesinde. Sanki baskanlik gelecek asgari ucret aclik seviyesinin ustune cikacak. Fakirden zorla alinan vergi azaltilip zenginin cebine el atilacak. Insanlari hayal aleminde yasatip kendi amaclari dogrultusunda ulkeyi sekillendirmeye, daha dosrusu seklini bozmaya calsiyorlar. Yaptiklari ortaya cikinca da yuzsuz yuzsuz aldatildik diyorlar.
@mehdi-tensi Herkes hakettiği şekilde yönetilir. Benim umrumda değil açıkçası gittiği yere kadar gitsin diyorum.
@oxygen zaytung'a çok gülüyorum
Çok keyifli olmuş ilk program gibi
Bilim gündeminzin ilkini keyifle izledim,henüz bu videoyu izlemeden yorum yapıyorum, tamam sitenizin gelir modeli için videoların ayrıca podcast yayınlarını kaldırdınız ama bu tarz gündem tarzı programları ekstradan mp3 olarak indirilmesini sağlarsanız bizler için iyi olur. Yolda haftalık gündemi dinlemeyi seviyorum, bu videolarınızın içinde görsel pek birşey yok, önemli olan anlattıklarınız ve mp3 olarak dinlenebilesi şeyler. İndirmek için bir link falan verirseniz en azından güzel bir alternatif olur. Teşekkürler.
Murat bey o kadar sıkılmış ki çokta fifi der gibi 😀
Vay arkadaş! Ne kadar da lezzetli bir bilim haber & sohbet programı oluyor 🙂 Teşekkürler.. 😉
Bu bilim söyleşilerinin devamı gelmezse yakarım kendimi
Tekonoloji ve bilim notları podcast olarak da yayınlanmalı.
Çok faydalı bir program oluyor bence. Keyifle dinliyorum. Bu programı da podcast yapmalısınız. Bu kadar bilgi ve ilgiyle sunulan bir program geniş kitlelere hitap edebilir. Ayrıca ben isim önereceğim. "Bilim Gündemi" veya "Bilimsel Gündem" çok güzel olabilir (bir de baş harfler büyük lütfen :)).
Yayın içeriğinde benim gözümde bir numaraya çıktı bu bilimsel gündemler, ellerinize sağlık.
Radyoaktiviteden beslenen bakteri ?
Bildiğin süpermen yahu. 🙂
efsane muhabbet. TEşekkürler
Türkiye ve bilim. Gülmek geliyor ikisini bir arada görünce 😀
https://eksisozluk.com/cosmos-belgeselinin-sikayet-edilmesi--5212183?p=1
Böyle mükemmel bir başkan daha gelmedi ABDye... İşte bilimsel kanıtı. ABDyi ortadoğu bataklığından kurtarıp, yıllarca avrupanın savunma maliyetinin yükünü çeken Natoyuda bu beledan kurtaracak. Meksikadan kaçak olarak gelip, illegal yollarla ucuza çalışıp amerikan halkının aç kalmasını sağlayan aynı zamanda uyum sağlayamadığı için çeteleşen yasadışı işlere bulaşan vasıfsız insanlara savaş açmış durumda. Meksikaya duvar örerek başlayacak. Milli irade trumpın arkasında.
Yine güzel bir program oldu. Sağlık ve beslenme ile ilgili bir program da bekliyoruz
Harika!
https://teknoseyir.com/teknoloji-bilim-notlari-20162#comment-2293611
@mfeyzifar pardon şimdi anladım
enerji tasima olayina gelince, cözum hazir olabilir...
NIKOLA TESLA
Abi harikasınız ve ülkemize cidden fazla insanlarsınız. Umarım bu video serisi de haftalık gündem gibi sürekli bir hale gelir. Levent abi olsa da güzel olurmuş ya neyse 🙂 Bir de Popular Science'da da yanılmıyorsam yazdınız bir sayıda. Murat ve Levent abi vardı sanırım. Teknolojik inceleme bölümünde ama yanlış hatırlıyor da olabilirim. Video için emeğinize sağlık önümüzdeki haftayı iple çekeceğim.
hocam podsync ile linki atarak çevirebilirsiniz
mp3 olarak indirme olsaymış iyiymiş ben genelde gündem değerlendirmelerini indirip dinliyorum böyle bir seçeneğin olmaması üzücü benim için.ilerki bilim notları video larında podcast gibi indirme şansımız olur inşallah
daha fazla böyle videolar bekliyoruz 🙂
teknoseyirin ilk günlerinde olduğu gibi tüm videoların podcastlerinin devam etmesini istiyoruz.
Günü yoğun olan kişiler için bir noktada sesini dinlemek (araçta, işte, yolda, yatmadan) başlı başına bir keyifti!!!!! @gamsizm
@gamsizim Buradan iyi malzeme cikar : http://stapico.ru/tag/bilimturkiye
Harika olmuş, elinize sağlık. Umarım Haftalık gündem değerlendirmesi gibi haftalık yaparsınız 😉
@hkellecioglu
Sondaki haberden emin misiniz? Bende bir hidrosefali hastasıyım. Şant kullanıyorum ve hâlen çıkartılmış değil kullanmaktayım. Erken tespite ve beynime neredeyse minimum zarar vermesine rağmen ufak bazlıda olsa denge problemi gibi hassasiyet sorunu yaşıyorum.
Aynı hastalıktan tedavi olan küçük bir yakınım ellerini kollarını hareket ettirebilmesine rağmen hâla yürüyemiyor,bacaklarını hareket ettiremiyor.
Geçmiş olsun. Haberin kaynakları güvenilir. Zaten haber olmasının nedeni gerçekten şaşırtıcı bir durum olması.
@hkellecioglu
Teşekkür ederim. Çok şükür yine bende ciddi bir şey yok fakat herkes için aynı sağlıklı geri dönüş yakalanamıyor ne yazık ki.
Gerçekten inanılmaz.
Bu arada bilim ve teknik videolarınızı inanılmaz keyifle izliyorum teşekkür ederim hem size hemde murat abi,levent abi ve tüm ekip üyelerine.