Dinlenilesi İngilizce Podcastler

Biliyorsunuz ki dinlenebilecek Türkçe podcastler oldukça az. Haftalık gündem de haftada bir geliyor, haftanın diğer kalan günlerinde dinleyecek pek bir şey bulamıyoruz. Biraz İngilizce anlayan, benim gibi podcast delileri için rehber/liste tarzında ufak bir yazı hazırlamaya karar verdim. Hadi başlayalım.

 

Öncelikle podcast’leri telefondan dinlediğinizi varsayıyorum. Eğer Android cihaz kullanıyorsanız İki uygulama işinizi fazlasıyla görecektir. Bunlar Podcast Addict ve CastBox. Ben Podcast addict tercih ediyorum. Ama CastBox da çok iyi uygulama. Sadece çok bildirim gönderiyor, kapatma opsiyonu var mı bakmadan kaldırdım 😀

 

Ios kullanıyorsanız pek bir bilgim yok. Ama siz bir yolunu bulursunuz, bilen arkadaşlarım buraya yazarlar.

 

Podcast aracını da bulduğumuza göre bölümlere geçelim. İngilizce podcastler size yıllarınızı geçirtecek kadar fazla. Radyo şirketleri gibi Podcast şirketleri var. Buralarda yayınlanan podcastler ya reklamlı oluyor ya da ücretli. Ücretli olanlar Howl.fm üzerinden dinlenebiliyor.

En büyük ikisi ise Feral Audio ve Earwolf. Açıkçası o kadar çok podcast var ki hepsine bakmak istemedim; birkaç tane favorim var aralarında, onları dinliyorum.

Feral Audio Family üzerinde dinlediğim Podcastler;

 

 

 

My Favorite Murder

Karen Kilgariff ve Georgia Hardstark, Amerika’da geçen bazı myth ve gerçek cinayet hikayelerini konuşuyor. Böyle olunca çok ciddi bir mesele gibi görünebilir ama fazlasıyla komik olduklarını dinleyince anlayacaksınız 😀

 

 

 

Vomit on the Web

Ingrid Haas ve Melissa Stephens internette yanlış gördükleri şeyler hakkında konuşuyor. Çok dikkatli bakmasam da ilki çekici bir konusu var.

Earwolf ‘te takip ettiğim tek podcast;

 

 

 

Who Charted?

Bu ismi kim bulduysa cezasını çekmesini istiyorum. Her neyse, Howard Kremer ve Kulap Vilaysack popüler film, dizi ve müzikler hakkında konuşuyor. Güzel muhabbet çıkıyor bazen, yeni şeyler keşfediyorsunuz 😀 Ama bu serinin tam versiyonu paralı. 6 aydan eski bölümleri dinlemek için Howl.fm üyeliğiniz olması lazım. Howl.fm’de de hem özel hem de normal bölümlerle birlikte yüzlerce podcast var. Ancak senelik üyelik 35 dolar.

Bir aileden olmayan Podcastler;

 

 

 

Radio Free Skaro

En uzun soluklu podcast serilerinden biri olabilir. İsminden de anlaşılacağı üzere Doctor who hakkında konuşuluyor. 10 yıllık süre içinde çekilmiş 600’e yakın bölüm var. İlk bölümlerin ses kalitesi pek iyi olmasa da sonradan standartları oturuyor. Çok fazla bölüm olsa da dinlemesi gayet hoş. 🙂 Doctor Who takip ediyorsanız tavsiye ederim. Etmiyorsanız Doctor Who izlemenizi de öneririm. 🙂

 

 

 

 

Rumor Flies

My favorite Murder’ın daha genele yayılmış hali. Yanlış hatırlamıyorsam 3 Disney çalışanı mythlerden (bunu efsane olarak çevirmenin tam olarak doğru olmadığını düşünüyorum), söylentilerden konuşuyorlar. Ses kalitesi iyi olsa da bazen çat pat sesler geliyor, uyuyorsanız yerinizden oynatabilir 😀 Yine de değindikleri konular ilgi çekici, bu podcast’i de öneririm.

 

 

Unpopular Culture

Sloganından da anlayabileceğimiz gibi “Bir psikoloji ve kültür” podcasti. Mutlaka dinleyin.

 

 

The Minimalists

Joshua Fields Millburn ve Ryan Nicodemus günlük hayatı nasıl fazla ve gereksiz harcama yapmadan yaşayabileceğimizi tartışıyor. Arasıra podcastlerde sesli mesajları dinleyip cevap veriyorlar. Bölümleri YouTube üzerinden dinlenebilir. Minimalizm ilginizi çekiyorsa dinlemenizi tavsiye ederim.

 

 

Bu yazının ikinci bir bölümü gelebilir. O kadar çok podcast var ki hepsini dinlemek mümkün değil. Zaten bir podcast’te yüzlerce bölüm olduğu için çok uzun bir süre sizi oyalıyor. Ben keşfettikçe güncellemeye devam ederim. Podcast kültürünü etrafınıza da yaymanızı tavsiye ederim. İyi dinlemeler 🙂

 

#podcast

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Merhaba arkadaşlar,

C# ve Visual Studio kullananlara bir sorum olacak. Elimde nokta vuruşlu bir yazıcı var(okidata) ve daha önce matbaada basılmış olan faturalar bu yazıcıya yüklü. Benim yapmak istediğim c# kullanarak girilen verileri bu faturanın belirli yerlerine yazmak ve çıktı almak. Takıldığım nokta ben bu faturanın template'ini nasıl programa tanıtacağım ve faturada hangi kısımlara ne yazacağını nereden ayarlayacağım? Bu konuda bir bilgisi olan var mı?
Şimdiden teşekkür ederim.

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Rus Savaş Pilotunun Sovyetler'den Trabzon'a Kaçış Hikayesi

 

Sovyet havacılık sanayi, efsane Mig serisinde adeta Nirvana'ya Mig-29 tasarımı ile ulaşmıştı. Uçağın müthiş akrobasi yeteneğinin yanı sıra pilot kaska monteli atış sistemi ile çok ileri teknolojiye sahipti. Bu uçağa karşı akıllara hemen 'ABD nasıl bir cevap verecek?' sorusu geliyordu.

Bu uçağın kullanan Sovyet Hava Kuvvetleri filolarından biri de Batum yakınlarındaki Tskhakaya Hava Üssü’nde konuşlanmış 34'üncü Filo'ydu. Bu filoda görev yapan pilotlardan biri de 28 yaşındaki Yüzbaşı Alexander M. Zuyev'di. Üs komutanının kızıyla evli Zuyev, Sovyet askeri kaynaklarına göre disiplinsiz bir pilottu. Bir dönem Test Pilotu Okulu'na başvuran Zuyev, sicilinin kötü olması nedeniyle kabul edilmemişti.

İddialara göre Zuyev ailevi sorunlar yaşıyordu. Son dönemde sık sık üsse alkollü gelmesi nedeniyle uçuştan kesilmişti. Üstleri onu pilotluktan ayırmayı planlıyordu. Ancak üs komutanının kızıyla evli olması, bu kararın gecikmesine neden oluyordu. Zuyev'le ilgili iddialar bunla da sınırlı değildi. Son aylarda iltica etmeyi aklına koyduğu istihbarat raporlarına yansımıştı. Ancak bu iddialardan bir bölümünün iltica sonrasında abartıldığı da gerçekler arasındaydı.

Zuyev, günlerce kafasında kurduğu planlarla kaçışını Türkiye üzerinden yapmaya karar verdi. Planına göre acil durumlarda hemen havalanmak üzere hazırlanan Mig-29'lardan birini alacak ve Türkiye'ye kaçacaktı. En yakın uçuş noktası olarak sivil amaçlı kullanılan Trabzon Havalimanı'ydı.

PLANINI HAYATA GEÇİRİYOR

Tarihler 20 Mayıs 1989'u gösterirken, içine uyuşturucu eklediği kekle birlikte votkaları aldı ve üsse girdi. Doğrudan alarm uçaklarının bulunduğu koruganlara geçti. Nöbetteki pilot ve teknisyen arkadaşları ile birlikte içkiler açıldı. Bir kaç saat içinde ekip sızmıştı.

Zuyev her şeyden emin olmak istiyordu. Önce alarm merkezine gelen telefon kablolarını kesti. Sonra uçuş tulumunu giydi ve kaskını taktı. Uçak başı yapıp hazırlıklara girişti.

Tam bu sırada yeni gelen bir nöbetçi (onbaşı Chomayev) durumu fark etti. Normalde bu hazırlıkların teknisyenler tarafından yapılması gerekiyordu. Pilotun yaptığı bu hazırlık onu kuşkulandırmıştı. Nöbetçi onbaşı Zuyev'e bağırıp yanına doğru koşmaya başladı. Zuyev tabancasını çekti ve nöbetçinin üzerine yürüdü. Tam bu sırada iki farklı silahtan mermiler çıkmaya başladı. Pilot nöbetçiyi vurmuş ama sol kolundan yaralanmıştı...

Motorlara güç vermek için hamle yaptı fakat hiçbir şey olmadı. Hava üssünde alarma geçilmesi belki de an meselesiydi. Motorları çalıştırmayı iki defa daha denedi ve yine hiçbir şey olmadı. Panikledi ve sonunun geldiğini düşündü. Ardından pilotaj hocasının vaktinde kendisine söylediği sözler aklına geldi: "Bir sistem çalışmıyorsa mutlaka bir sebebi vardır Zuyev. İyi bir pilot panik yapmaz." Ardından bir kere daha denedi ve o zaman yaptığı basit hatanın farkına vardı. Gaz kolu kilitli pozisyondaydı. Zuyev, çaylak bir öğrenciymiş gibi yapılabilecek en büyük hatalardan bir tanesini yapmıştı. Böylece sorununu çözdükten sonra motorlara güç verdi ve harekete başlamış oldu.

Yüzbaşı çok az zamanının kaldığını anlamıştı. Uçağı havadan havaya füzeleri taşıyordu. Başlıklarını çıkarmadan hemen kokpite oturdu ve motorları çalıştırdı. Hızlı bir şekilde taksi yaptı ve havalandı. Ama aklına 'Ya arkada kalanlar onu yakalarsa' sorusu geliyordu. Mig-29 ile geri döndü. Alarm uçaklarının bulunduğu alanı 30 milimetrelik topla taradı...

Bundan sonraki rotası Trabzon olacaktı. Yaptığı hesaba göre çok alçaktan bir kaç dakika içinde Trabzon'a ulaşabilecekti. Oradaki sivil havalimanına inmesi kurtulması anlamına geliyordu.

Zuyev, uçağı Türkiye'ye kaçırmayı planlamıştı. Çünkü Türkiye, Şili ve İsrail ile birlikte devletlerin hava korsanlarını ülkelerine teslim edeceğini garanti eden uluslararası havacılık antlaşmasına imza atmayan üç ülkeden bir tanesiydi. Ve tabi bu üçü arasında menziline giren tek ülkeydi. Zuyev 630 knot (1166 km/s) hızla birlikte 10 dakikalık uçuşla Trabzon'a varmayı planlamıştı.

Sovyetlerin toparlanması kısa sürdü. Hemen bir pilot üsteki diğer Mig-29'un motorlarını çalıştırdı ve Zuyev'in peşine düştü. Yakınlarda bulunan bir diğer hava üssüne de alarm verilmiştir. İki Mig-29 da oradan havalandı. Yerdeki tüm hava savunma sistemleri de alarma geçti. Herkes kaçak Mig-29'u arıyordu. Sovyet Hava Kuvvetleri uçağı düşürme emri vermişti.

Artık önündeki en büyük  engel Sovyet ve Türk radarlarıydı ve bu sorunu aşmak için çok düşük irtifada uçmak zorunda kaldı. Yolcu uçaklarının ortalama 30.000 feet (9000 metre) irtifada uçtuğunu söyleyebiliriz. Zuyev ise savaş jetiyle 600 feet (182 metre) ve 3000 feet (914 metre) arası irtifada büyük tehlike teşkil eden hızda uçtu. Olayın Trabzon'daki bazı tanıkları evlerinin camlarının kırıldığını iddia ettiler.

DİPLOMATİK KRİZ

Zuyev uçaktan indiğinde yaralıydı. Kulenin önündeki aprona uçağı park etti. Kanopiyi açtı ve atlayarak Mig-29'dan indi. O saatlerde uçuş olmadığı için havalimanında kimse yoktu. Zuyev yürüyerek havalimanından çıktı ve yoldan geçen taksiyi çevirip kolunu gösterdi. Bir kaç dakika içinde hastaneye gelmişti. Ancak Türkiye ve Sovyetler Birliği arasında büyük bir diplomatik kriz yaşanıyordu.

Trabzon'daki nöbetçi meydan sorumlusu hemen Ankara Esenboğa Havalimanı'ndaki Hava Savunma Bildirim Merkezi'ni aradı. Tüm trafik bilgileri bu merkeze ulaşıyordu. Telefonda heyecanlı konuşan meydan sorumlusu 'Burada bir Rus uçağı var! Askeri bir savaş uçağı!' sözleri olayın ne kadar önemli olduğunu bir kere daha ortaya koyuyordu!

Moskova'da çok gizli olan bir uçağın hem de bir pilot tarafından kaçırılıp Türkiye'ye götürülmesi nedeniyle ciddi bir panik meydana gelmişti. Hemen nota verildi ve uçağın iadesi istendi. Moskova'daki Türk Büyükelçi Volkan Vural da Sovyet Dışişleri Bakanlığı'na çağırıldı.

Herkesin gözü uçaktaydı. Mig-29 hemen güvenlik çemberi altına alındı. Yapılan incelemede, kokpitte pilota ait bir tabancı bulundu. Konuyu araştırmak üzere bir savcı da hastaneye gönderildi. İlk müdahalesi yapılan Zuyev, savcıya verdiği ifadede olayı anlattı ve ABD'ye iltica etmek istediğini bildirdi.

ABD MİG-29'U İNCELEMEK İSTİYOR

Amerikalılar ise Mig29'u incelemek istiyordu. Merakla bekledikleri uçak, ayaklarına kadar gelmişti. İki süper güç arasında kalan Türkiye ise hızlı karar vermek zorundaydı. Eskişehir'deki 1. Hava İkmal Bakım Merkezi'nde görevli askeri mühendislerden oluşan bir ekip kuruldu ve Trabzon'a acil gönderildi. Bu ekip, Mig29'u detaylı olarak inceledi. Aynı şekilde incelemeler için Diyarbakır üssünden de bir ekip Trabzon'a gitti.

Pazarlıklar sürerken, ABD'lilerin ise uçağı incelemelerine izin verilmedi. Bu karar muhtemel SSCB'nin talebi üzerine alınmıştı. Pilotu ABD alacak, uçak ise geri gidecek şeklinde üç ülke arasında bir anlaşma yapılması muhtemel senaryolardandı.

Görüşmeler tamamlandıktan sonra uçağın iadesine karar verilirken Pilot Zuyev'in ise ABD'ye ilticasına yeşil ışık yakıldı. Ertesi gün ise Sovyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir İlyushin 76 tipi nakliye uçağı bakım ekibi ve pilotla Trabzon'a indi. Ancak Rusların uçağı almasına önce izin verilmedi. Bir kaç saat içinde izin Ankara'dan çıktı ve uçağın iadesine karar verildi.

Sovyet ekibi, Mig-29' bakımdan geçirdi, silahlarını uluslararası kurallar gereği söktü. Türk Hava Kuvvetleri'ne ait uçaklar eşliğinde Sovyetler Birliği'ne geri döndü.

 

Zuyev'in ifadesi alındıktan sonra Amerikalılar Sovyet Pilotu ülkelerine götürdü. Mig-29'un sırları, Zuyev tarafından Amerikalılara anlatıldı. Bu teknolojiler arasında Kaska Monteli Görüş ile nişan ve ateş olanakları, radar kullanmaksızın 10-15 mil mesafeye kadar hedef tespit ve izleme olanağı sağlayan Kızılötesi Arama ve İzleme/Lazer Arama gibi sistemler yer alıyordu.

 

Zuyev, Birinci Körfez Savaşı'nın ardından Mig-29'ları düşüren iki Amerikalı pilotla bir araya geldi. Zuyev'in verdiği sırlar, Amerikalı pilotların Mig-29'ları düşürmesinde önemli bir role sahipti.

SIRLAR ORTAYA ÇIKIYOR

Zuyev yalnız MiG-29 hakında değil, Kore Hava Yolları uçağının düşürülüşü ile Vietnam’da yakalanan USAF pilotları hakkında da çok detaylı bilgiler vermiştir.

KGB devamlı Zuyev’i aradı. Öldürmek için değil, geri götürebilmek için. Ama çok yoğun bir CIA koruması altındaydı; değil görüşmek yanına yaklaşmak dahi mümkün değildi.

İddialara göre, Birinci Körfez Savaşı sırasında Zuyev'in anlattıkları, Amerikan Pilotlar tarafından uygulandı. Irak Hava Kuvvetleri'nin etkisiz hale getirilmesinde Mig-29'un sırlarının çözülmesinde Zuyev'in anlattıkları önemli bir ipucu olmuştu.

Soğuk Savaşın bitmesiyle birlikte Zuyev daha rahattı. KGB'nin dağılmasıyla birlikte Zuyev'in etrafındaki CIA koruması da gevşetilmişti. Zuyev, başından geçen tüm macerayı bir kitapta anlattı. Bu arada sivil pilot lisansı aldı ve öğretmen pilotluğa başladı.

Ancak pilotluk kariyeri ne yazık ki 2001'de feci bir kaza ile son buldu. Tarihler 14 Haziran 2001'i gösterirken kaçışının üzerinden 12 yıl sonra Yak-52 tipi akrobasi uçağı ile uçuyordu. Öğrencisi Jerry Warren ile uçarken Yak-52 anormal duruma girdi. Ancak Zayev uçağını kurtaramadı. Ne yazık ki düşen uçakta her ikisi de hayatını kaybetti.

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Fenix Fenerler BT10 - BC20 - BC30 inceleme kıyaslama.. 1800 lumen ışık mı yıldırım mı?

Merhabalar ;

 

Daha önce Fenix markasının BC20 modelini incelemiştim. Üzerinden geçen zaman zarfında BC20 yi sürekli kullandım. Sonradan BT10 da aldım. Bu ikisini ikinci el hesaplı bulduğum için aldım. Sonradan ise sıfır olarak BC30 modelini aldım.

 

Fenix in bisiklet fenerleri 2gruba ayrılıyor. BC ve BT serisi.

BT olan modeller 2 parça dizaynlı. Pil ayrı bir ünite olarak bisiklet kadrosuna vs takılıyor. Aydınlatma gidonda haliyle.

BC ise kompakt yapıda. Piller ve aydınlatma bir arada. klasik tasarım.

Bazı modelleri ise sonradan içine R harfi ekleyerek güncellemişler. BT20 yerine BTR 20 çıkmış. BC21R ve BC30R Bunda şarj edilebilir olarak tanımlanıyor.

En üst model sanırım BC30R Bunda diğer 30 serileri gibi anlık 1800 lumen ışık gücünün yanında en önemli özellik oled display olması. sürekli pil gücü , pil sıcaklığı saat gibi verileri ekrana veriyor.

 

Bir de bazı modellerde anlık ışık özelliği var. "Burst" olarak geçiyor adı. Fener kapalı bile olsa basıldığında son güçte yanıyor. Veya yanarken hangi modda olursa olsun son güce çıkıyor. bırakınca eski durumuna dönüyor. Bi nevi selektör veya flaşör gibi. bas bırak. Üst modellerden Bc21R modelinde bu özellik yok.

BC20 ve BT10 Normal kalem pillerle çalışıyor. 4 adet kalem pil ile son kademede yaklaşık 2 saat çalışıyorlar. Bu 2 saat boyunca ışık şiddeti sabit olmakla birlikte hemen kapanmıyor. Alt ışık şiddetine geçip ordan devam ediyor. Ucuz pillerle de çalışsalar bile son kademe gücünde yanmayabilir. Tercihen yüksek kapasiteli ve güçlü şarjlı pil istiyorlar. Benim gp pillerle BC20 modeli son güç yanmıyor.

BC30 ise 18650 piller ile çalışıyor. Kutusundan orjinal fenix piller çıkıyor. ( yurtdışından alınırsa çıkmayabilir ) 1200 lumen gücünde 2 saat gibi bir süre yanıyor. 500 lumende ise 5 saati aşıyor. Ancak şu sıralar hava sıfır derecenin altına indiği için bu verileri yakalamak çok zor.

Kutu içerikleri : ürünler montaj için kelepçe ( BC serisi ) veya "O"  ring kullanıyor. ( Bt serisi )

Gidona güzel sabitleniyor. Ve sürüş esnasında stabil kalıyor.Ancak sürekli sökmek takmak zor oluyor.

BT serisi için kask aparatı ve çeşitli boylarda o ring halkalar var.

 

Ayrıca gidon kelepçesi için kalınlık ayarlamaya yarayan kauçuklar var.

Kutu içerikleri sade. Ancak yeterli.

 

Asıl işleve gelelim. Aydınlatma.

3 fenerin de ortak özelliği özel tasarımları sayesinde ışığı yola çok homojen dağıtıyor. Kalitesiz fenerler gibi ışık tek noktada değil önden arkaya sağa sola iyi dağılıyor. Üstelik ışık karşıdan gelen aracın gözlerini rahatsız etmeyecek şekilde ayarlanmış.

Dual distance denen tasarımla 2 kademeli yayılım var. Araç farı gibi.

 

Genel olarak 200 lumen ile heryerde işinizi görürsünüz. Ancak Bt10 350 lumen ile en karanlık yerlerde bile yeterli ışık sağlıyor. BC20 yine 400 lumen max çıkış ile ciddi bir gece sürüşü deneyimi yaşatıyor.

BC30 : şaka gibi. normal modda 500 lumen ile 5 saat çalışıyor. Bu da en karanlık dağ yollarında bile efsanevi aydınlatma demek. Ancak bana yetmez diyenler için 1200 lumen ile araba farı seviyesinde ışık veriyor. son model xenonlu bir araba gibi değil ama halojen farlı bir aracın kısa farı ile yarışabilir. Daha etkileyici olanı ise kablolu uzaktan kumanda ile burst modunda anlık olarak 1800 lumen ısık saçabiliyor. ister anlık basıp çekin. ister 20 saniye kadar yakın. Fazlasını led ve devre tasarımını korumak için gereksiz görmüşler. Zaten 1800 lumen ile bir çok aracın kısa farından iyi bir aydınlatma sunuyor. Eski arabaların uzun farına yakın. Ancak ev ofis gibi yerlerde yakınca ciddi rahatsılık veriyor. sokakta gündüz yakınca yıldırım düştü sananlar oldu.

 

Fotoğraflar pek düzgün olmasa bile az çok bilgi verebilir. BC20 yeni bir cihaz olduğu için tam performansına ulaşması birkaç günü bulur. Ayrıca piller de rodajını tamamlaması lazım. Tam güçte foto çekemedim. Zaten tam güçte fotoğraflar çok parlıyor. Telefon ışığı optimum seviyede ayarlamaya çalışıyor.  Hiç ışık olmayan foto da aslında daha aydınlık olması lazım. Diğerleri de biraz daha aydınlık olmalı. Bir de ışığın yana dağılımı filan 3 fenerde de farklı. Modeline göre BC30 da önden arkaya sağa sola çok daha iyi yayılırken Bt10 da biraz daha dar. BC20 ise çok başarılı.

 

BeğenFavori PaylaşYorum yap

#Prisma Önceden kendim kara kalem ile jokeri çizmiştim (siyah beyaz) ve fotosunu çekip prisma ile renklendirince sonuç süper
(çizimin aslı DC Comics Sanatçılarından esinlendim, ama ben kendim bakarak ve birşeyler ekleyerek çizdim )

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Gerçek mi model mi? Japon usta #SATOSHIARAKI döktürmüş... #maket #diorama

BeğenFavori PaylaşYorum yap

35 ölçekte el yapımı çalışmam. Oyuncu camianın yakınen bildiği karakter, The Evil Within oyununun Silent Hill'den çakma karakteri "The Keeper". Altlık ve koruma olarak elde boş duran 50'lik CD kutusu kullandım.

Fotoğraflar ikinci el aldığım Canon IXUS 117 HS ile çekildi. Işık kaynağı olarak tek bir masa lambası ve mini tripod kullandım. Makine beklediğimden çok daha iyi sonuç verdi.
#akış #maket #theevilwithin

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 5 / 22

Bu web aracı sayesinde herhangi bir Youtube videosunu, MP3 veya MP4 olarak istediğiniz dakikadan itibaren indirebilirsiniz. #kullanışlısiteler #yararlısiteler #akış
https://yout.com/

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 4 / 10