Bu arada TeknoSeyir'in tarihini kurulum tarihi benzer diğer sitelerle beraber incelerseniz, telefonların piyasayı nasıl ele geçirdiğini adım adım görebilirsiniz.

TeknoSeyir'i iğrenç felaket ve başarısız bir yayın olarak kabul edelim ve piyasaya bakalım diğer şeyler aynı kalmış mı.

Bütün bilişim sektörü telefona dönüştü koca koca bilgisayar fuarları bitti telefon fuarları geldi.
TR her yıl düzenli olarak fakirleşti ve ve bu süreç son iki yılda artarak devam ediyor üstüne vergi yükleri geldi. İnsanların satın alma güçleri çok ciddi oranda düştü.

Alamayacakları şeyleri aratmamaya ve bizden kopmaya başladılar. Bu esnada Çinden çöp getiren kanallar doğal olarak yükseldi. Biz kabul etmedik. Gearbest'ten aldığımız ürünler bile çoğunlukla düzgün ürünlerdi. Zaten kendimize aldıklarımızı çıkardık çoğunlukla. Anlaşma imzalamadık.

Her gün bu tip sitelerden, Amazon.com'da tezgah açan Çinli adamlardan mail geliyor. Para verelim ürün verelim inceleyin diye. Aynı tekliflerin Alman sitelerine geldiğini pek sanmıyorum. Onlar bile fakirliğin kokusunu almış durumdalar ve çöplerini satmaya çalışıyorlar.

TR'de en çok satan ekran kartı 1050Ti
TR'de ortalama telefon satın alma rakamı 1500 TL

Globalde NVIDIA bile ürün çıkarmaz oldu. Hala 1080 diyoruz. Son iki yıldır toplanan sistemlerin kemik bileşenleri aynı. Heyecan verici bir ürün yok.

İnovasyon denen şey süper pahalı cihazlara LED takmakla eş değer hale geldi. Biz buna ilerleme gözü ile bakmıyoruz. Hala adam gibi kara kutu kasa bulunca sarılıp öpen adamlarız.

TS'nin 18 yaş altı kullanıcısı %5. Halbuki tüm piyasa o yüzde 5'e bir şey satmak için çalışıyor. TS'yi çocuk kanalına dönüştürmedik bu kesinlikle önemli bir hata ticari anlamda.

Ek olarak bu işe yeni girmiş bir çocuğun heyacanı bizimle aynı değil. Belki çocuk hala kendisine 'hediye' edilen bir anakart ile heyecanlanıp bunu izleyiciye yansıtabiliyor. Biz o anakartın yonga setinin kendi içinde dandik USB 3.1 ile ,gen 2 değil, geldiğini görünce bu ne biçim iş deyip kızıyoruz.

Firmaların ettiği laflar bizi etkilemiyor. Çünkü yirmi yıldır aynı pazarlama taktikleri ve ifadelerini görmekten bıktık. Bakacağımız iki üç detay var zaten teşhisi koymaya yetiyor.

TS yayına başladığında fenomen diye bir şey yoktu.
TS yayına başladığında Vlogger diye bir şey yoktu.
TS yayına başladığında canlı yayın diye bir şey yoktu (çok zahmetliydi)
TS yayına başladığında yayından para kazanmak diye bir şey yoktu
TS yayına başladığında kotalar video izlemek için hala çok ufaktı.

Nasıl ki internet dergileri bitirdi aslında gelişmeler bizim klasik yayıncılık formatını da bitirdi. Çünkü yine sizin pek bilmediğiniz şey, gelişen trendler ekonomiyi belirler. Bizi maddi olarak besleyen kaynaklar da bu değişime ayak uydurdu. 1 instagram fenomeni tek bir video/foto gönderisi için 25000 TL alabiliyor. Bu benim gözümle gördüğüm örnek. Bizim abonelik işi mantıklı mı burdan kıyaslayın. Şimdi benim ve LP'nin Plus vs uğraşmayıp kanallarımızdan ürün gazladığımızı hayal edin. Takipçi sayısı da birkaç tıkla 100.000 üzerine çıkabiliyor malum.

Fenomen pazarlama şirketleri de Çinliler gibi bize geliyor. Bizi fenomen diye kaydetmişler. Ürün pazarlama teklifleri ediyorlar.

Ben hep şunu tasviye ediyorum TS'yi eleştirirken diğer benzer yayınların eriştikleri rakamlara da bakın. Bizle kıyaslamak için değil, trend olup uçan giden kanallarla kıyaslayın. Yavaşlamanın benzer formattaki her yayında olduğunu göreceksiniz. Ben bunun için özel servisler kullanıyorum. Ama siz de biraz zahmetle görebilirsiniz. VidIQ öneririm.

Yani aslında değişen koşullar TS tarzı yayınların hem ayakta kalmasını zorlaştırıyor ama bir yandan da kişisel fonlama imkanları sayesinde daha farklı yollarla ayakta kalabilecek imkanları da sunuyor.

Sizin yayıncı olarak bildiğiniz firmaların aslında başka ne işlerle uğraştığını bilseydiniz epey şaşırırdınız. TS de dahil buna. Sizin tembellik dediğiniz şey aslında bizim TS dışı işlere koşturmak için harcadığımız zaman. Ama bırakmaya karar verdik. Plus abone sayısı bunu belirleyecek.