Anime sevdalısı büyümüş ama küçük kalan her konuda bir oradan biraz buradan bilgisi olan, en önemlisi pokemon un bütün bölümlerini hala izleyebilecek kadar genç ruhlu bir kişi. Dahada önemlisi r ve l leri yazarken ve konuşurken hata yapabilen bir kişi
4 MB ramli 8 MB hafıza kartlı cep bilgisayarı. Symbian'ın atasını çalıştıran bu telefon 1999 model olup 253 gramdır. 64 MB'a kadar hafıza kartını açabilmektedir. Telefonun kendi hafızası 4 MB olup 2 MB işletim sistemine, 2 MB'ta kullanıcıya ayırılmıştır.
Birde 9110i diye modeli vardır onda kızılötesi ve wap tarayıcı özelliği gelmiştir. Klasik Nokia anlayışı anlayacağınız. Bir modelde iki sefer yararlanıyor.
Tıpkı Apple'ın şimdi yaptığı gibi iPhone 4 ve sonrasında iPhone 4S'te yaptığı gibi.
Yıllar sonra yani 2007 yılında Nokia E90 adı altında yeni modeli çıkmıştır.
Oncelikle incelemeden cok kisa tanitim gibi olmus 🙂
Fakat malesef yine de bazi bilgiler yanlis.
Ilk olarak bu modelin atasi Nokia 9000 Communicator'dur, yazida bahsedilgi sekilde ilk bu modelmis gibi gorunmekte, oysa degil.
Bir diger yanlis da Symbian olarak lanse edilmis, hayir degil.
GEOS isminde X86 tabanli bir sistem, bugun halen kullananlar var. Symbian ile uzaktan yakindan alakasi olmayan bir sistem 😀
Ek bilgi: Daha sonra GEOS'un Arm uyumlu versiyonuda cikti ama tutulmadi.
Symbian kullanan ilk Communicator bundan sonra cikan 9210/9210i modelidir.
Son olarak da...
E90 modeli gelene kadar arada tam 3 model daha var 😀
9210, 9300 ve de 9500 (Pespese).
Daha sonra 9300 modeli E serisi olarak devam etti yani E90'in atasi aslinda 9300.
Yanlis anlamayin amacim hata arama degil sadece bilgilendirmek.
Inceleme olarak yaptiginizda icerigi kontrol etmek faydali olabilir.
Yine de emeginiz icin tabii ki tesekkurler.
Bu seferki animemiz konusuyla ilgimi çeken, zamanında durum olarak paylaştığım bir yapım olan ReLIFE. Anime; Romantizm, Okul ve Slice of Life türleri olarak etiketlenmiş ve birçok kişinin çıkarımlar yapacağı tarzda işlenmiş. Kısmen bir grup insanın lise yaşamı etrafında geçen bu yapım; özellikle ilk yarısında yoğun şekilde komedi unsurlarına yer verse de, komedi animesi izleme maksadıyla tercih edilmemesi gerekiyor. İnsan ilişkileri, tartışmalar, duygular fazlasıyla yer kapladığından bir kısım kişileri sıkabileceğinden dolayı, herkese hitap edeceğini düşünmüyorum. Bu durum olumsuz gibi görünse de sıkıntılı durumlar karşısında insanların tutumları olsun, karar vermelerini etkileyen unsurlar ve verdiği kararlar falan beni cezbeden konulardan. Bir roman okumak gibi, farklı diyarları veya durumları deneyimleme konusunda ufku açtığı ve insanlara bir şeyler kattığı düşüncesindeyim. Daha fazla uzatmadan konuya geçelim 🙂
As elemanımız, Kaizaki Arata isminde 27 yaşında bir erkek. Üniversiteye gitmeden önce 2 yıl boşluğu olan ve Yüksek Lisansı bitirirken hali hazırda bir işte çalışan Arata sadece 3 ay çalışıp işinden ayrılıyor. Burada araya girmem gerekiyor ki, Japonya'da bir işte kısa süre çalışıldığında insanlar size kötü gözle bakar. Firmadan kaynaklanan bir sebepten dolayı bile olsa, bir işi kısa sürede bırakırsanız; sizin uyumsuz, çalışmaya uygun olmayan biri olarak görülmenize neden olur! Bu tarz durumda olup geçinebilmek için yarı zamanlı işlerde çalışan gencimiz, bir iş görüşmesi sonrası annesiyle telefonla konuşurken, "27 yaşına geldin, bu aydan sonra sana para göndermeyeceğiz!" cevabıyla bir darbede ailesinden yiyerek iyice yıkılır. Avare şekilde bir gece vakti sokakta ilerlerken karşısına kendisini çok iyi tanıyan bir yabancı çıkar ve bir teklifte bulunur. Bu teklife göre, ReLife şirketi adına 1 yıl boyunca bir deneye katılacak ve bu süreçte bütün masrafları karşılanacak, işin gidişatına görede deney sonrasında bir iş imkanı sunabilecekler. Deney kapsamında, şirketin geliştirmiş olduğu hapı kullanarak lise çağlarında ki gibi genç görünüme sahip olacak ve öğrenci olarak liseye geri dönecek. İnsanlarla olan ilişkileri neredeyse bitmiş olan Arata, teklifi kabul etmenin ardından transfer öğrenci olarak başladığı sınıfta tekrardan insanlarla olan iletişimini oluşturma çabalarıyla bizleri karşılıyor.
Animede özellikle karakterler çok başarılı seçilmiş. Ana karakterimiz kendini toplumdan soyutlamış birisi, buna rağmen çoğu zaman sınıftakilere ders veren babacan bir karaktere bürünmek zorunda kalıyor 🙂 Anime, bu senenin yaz dönemi yapımlarından. 13 bölümden oluşuyor ve şu an için ikinci sezona sahip değil. Halen mangasının devam ettiğini düşünürsek (an itibariyle 139. bölüm) ilerleyen dönemlerde devamının gelmesi olası ancak ne zaman gelir bilemiyorum.
İzlediklerim arasında aklıma gelenler bunlar. Romantizm konulu olan seriler de eklenebilir ancak bunlar şu an için kâfi 🙂
@msarakaya al sana da tavsiye olsun 🙂 bu arada ne yaptın? dinledin mi hiç bir radyo bölümünü?
*Son olarak favori animem Ergo Proxy'i de izlemeniz önerilir. Felsefik bir yaklaşımla yaşamı, dünyayı sorgulatan bir yapım şeklinde özetleyebilirim sanırım ^^
Yönetmen ve yazar olan Shinichiro Watanabe eseri, 26 bölümlük bir anime bulunuyor karşımızda. Animemiz alternatif bir zamanda Edo Dönemi (1603-1866) Japonya’sında geçiyor. Aksiyon, Macera ve Dram olarak sınıflandırabileceğimiz kurguda, el çizimleri ile görsel şölen oluşturan anime, çizim açıları ve müzikleriyle birlikte insanı içine çekiyor.
Hikayemizde Fuu adındaki karaktemizle bir çay evinde çalışırken karşılaşıyoruz. Bölgesel yöneticinin oğlu çay evinde olay çıkartıp, insanları ve karakterimizi aşağılarken içeriye serseri, kavgacı, güçlü insanlarla dövüşmeyi seven Mugen giriyor. Fuu tarafından karşılanan Mugen, bir miktar yemek karşılığında olay çıkartanların içabına bakmayı teklif ediyor. İlk başta buna pek sıcak bakmayan Fuu, öldürülmek üzereyken yardımı kabul ediyor. O anda bölgesel yönetici, kendisine iş yapabilmek için izin istemeye gelen bir adamın verdiği rüşveti az bularak, adamlarına öldürme emrini veriyor. Bir diğer karakterimiz; zeki, sessiz ve güçlü bir samuray olan Jin bu olaya sessiz kalamayarak yöneticinin adamlarını öldürüyor. Oradan ayrılıp çay evine gelen Jin, Mugen ile kavgaya tutuşuyor. İki karakterimiz, alevler arasında dövüşürken baygın düşüyorlar. Yangında bölgesel yöneticinin oğlu ölürken, bunlar idam edilmek üzere yakalanıyor. Olayda çalıştığı yer yıkılmış ve gidecek bir akrabası olmayan Fuu, gizlice sızıp ikilimizi kurtarma karşılığında kendisiyle birlikte ayçiçeği kokan bir samurayı aramalarını istiyor. Ve kahramanlarımız bir dizi kargaşanın ardından maceraya atılıyorlar
Fuu
Jin Mugen
Hikaye gittikleri yerlerde başlarından geçen olayları konu aldığından sürükleyicilik konusunda bir kısım kişileri sıkabilir. Benim önerim boş anda 1-2 bölüm izleyerek keyfine varılması yönünde. 2004-2005 yılları arasında yayınlanan anime yer yer güldürürken, kimi kısımlarda dramı hissetmemizi sağlıyor. Ülkemizde çeşitli kanallarda da yayınlanmış olan yapım, kimi Türk çeviri gruplarınca çevrilmiş olmakla birlikte altyazı.org sitesinde de çevirisi mevcut.
Son olarak kapanış şarkısını sizlerle paylaşıyorum;
Bir bölümde onun gözlüğünü tefeciye bırakıyorlar, adam şaşırıyor çok yüksek değer biçiyor 😀 Japonya'da pek bulunmayan bir ürün olduğunu söylüyor 😀 İşin aslı bir çok zamanının ötesinde konuyada değiniyor anime. https://tr.wikipedia.org/wiki/Samurai_Champloo konu bölümüne bakarsan bir kısmını görebilirsin. @arandur
@arandur yalan söylemenin alemi yok henüz sonuna ulaşamadım 😀 profilimde myanimelist linkim bulunuyor, oradan da görülebileceği gibi 12. bölümdeyim henüz. Çok geçe bıraktım bu animeyi.
Merhaba Sevgili Tekno Seyirler. Evimdeki AirTies teknolojilerine yer veriyorum ve evim fazla büyük olduğu için iyi bir accespointe ihtiyacım vardı.
Bende bir mağazaya gidip AirTies markalı çok fonksiyonlu bir acces point aldım. Bunun inceleme ve kutu açılış videosunu sizlerle paylaşmak istedim.
2 adet yönlendirilebilir anteninin olması oldukça iyi ana modemimden salona sinyal gitmezken salona koyduğum cihaz ana modemin orada 4 çizgi çekiyor ve 190 mbps aktarım hızının olduğu gözüküyor. Speedtest sonuçlarında ping ve download hızlarında oldukça iyi değer aldım.
Çekim gücünü cidden beğendim.
Arkasındaki usb portundan medya paylaşımı ve 3G doungle bağlayaibiliyorum.
Ana modemden salona giden 1 adet CAT6 kablonun ucuna bu cihazımı bağladım ve cihazın arkasındaki 3 adet ekstra ethernet portunun olması benim için çok iyi. Çünkü bir swict veya ana modemden 2-3 adet daha kablo çekmeme gerek kalmadı.
TiviBu Set Box Cihazımı
Televizyonumu
PS4'ümü bu cihazın arkasındaki ethernet portuna takarak besledim 🙂
Cihazda yoğun kullanımda takılma ve donma gözlemlemedim. Fiyatına göre gerçekten çok iyi ürün ben beğendim açıkçası. Çok fonksiyonlu olması hoşuma gitti. Tabi bundan iyileride var ama bu fiyata bu cihaz gerçekten bana göre harika.
Ben cidden beğendim cihazı ve sizlere önermekteyim.
Merhaba sevgili HelpMert izleyiciler. Bir arkadaşımın evindeki sinyal yetersiz olduğu iin onun evine uygun olan ve ihtiyacını karşılayabilecek bir AirTies Ai...
Yok yanlış mı anladım bilmiyorum? Siz bunun çalışması için ana modeme ethernet kablosu ile bağlanması gerektiğini söylediniz yanılmıyorsam. Bu model kablosuz sinyali ana modemden alıp güçlendiren özelliklere sahip değil mi?
Evet Airtouch ile sinyali alip güçlendirebiliyor videoda da bahsettim
Ana modemden airtouch yada WPS dügmesine 3 saniye basılı tut sonra bu cihazdan airtouch dügmesine 3 saniye basılı tut ve cihazlar birbiirni görüp 2 dakika içinde kurulum tamamlanmış olacaktır.
Bu kadar basit ama ben ethenet ile bagladım cunku salonda wifi sinyali 1 diş bile cekmiyor 😀
Vay Help Mert burda hesap açtığını görmek sevindirici. Havucu mikrofon olarak kullanmayı bırakmışssındır umarım 🙂 Şaka bir yana o Note 3 ölüm gibi bir şeydi ama kimse ölmedi.
Aynen. Yaw öyle çekeceğini bilseydim gökhan yemin ederim ki mixere yaka mikrofonu bağlar çekerdim. Ne bileyim mikrofonun sıkıntılı olduğunu pc ye attığımda farkettim sesi bir daha çekmeyle ugrasmayayim dedim attım youtubeye 🙁 Saaç geçti zaten 00:30 falandı.
Ve beklenen kupa geldi...
Yurtiçi Kargo'nun beni evde bulamaması ihtimaline karşı şubeye gittim, yine de içimde beni bulamayıp ürünü vermeyecekleri korkusu vardı. Neyse ki problemsiz teslim aldım ve koştum hemen.
@gamsizm origami derken abartmıyormuş, kartondan kasa yapmışlar; açmak için hayli zorlandım! (makasla açılıyor testereye gerek yok)
Kartonun içinden yeşilli bir başka kutu çıktı, sanırım üreticinin koyduğu ambalaj. Kupa içeride pıt pıt kağıtla sarılıydı, gerekli özen gösterilmiş anlayacağınız üzere.
Bardak görünenden ufak geldi bana ama perspektif vs. durumları sebebiyle normal; ekstra küçüklüğü söz konusu değil. Kırmızının tonu güzel, dedikleri kadar var. Devrenin siyahı ise, hmm bizim jargonla nasıl desek; ips-amoled farkındaki gibi, simsiyah değil. Detaylar başarılı, kalitesine nazaran çözünürlüğü yüksek bir panel kullanmışlar; buna da 720p diyelim(ppi ölçemedim takdir edersiniz ki).
Şaka bir yana, ürünü alış amacım tamamen destek olmak. Yine de, iş yerine götürüp reklam olsun diye çay ocağına vereceğim, isteyen istediği gibi kullansın diyeceğim. Bir sonraki tasarımlar güzel olacak gibi, onu da kendime alırım artık.
#teknokupa #akış
henüz bir şey içmedim ama ağır kupalardan değil, kulbu ise ortalama genişlikte; 3 parmağım tam olarak geçmiyor ama tutabiliyorum uçlarıyla. ağızla temas edecek kısımlar çok kalın değil ki bence iyi bir özellik bu, içimi kolaylaştırıyor. sızdırmaz bence, neticede kupanın kendisi halihazırda satışta; bu sadece üzerine baskı giydirilmişi, en temel vazifesini yerine getiremeyen bir ürünü siparişe açacaklarını sanmıyorum.
o kutunun içindeyken kırmayı başarsalar tebrik ederdim. gerçi belli olmaz diye alır almaz bi salladım kutuyu, yurtiçi bu temkini elden bırakmamak lazım.
İyi günler teknoseyir takipçileri. Bu bölümde son zamanlarda severek ve beyenerek oynadığım bir oyunu tanıtmak istiyorum. CHampionshipmanager 2010. Efsane menejerlik oyunlarından olan Championship managerlik oyununun son çıkan versiyonu. İlk türkçe menejerlik oyunu olarak tarihteki yerini alan 2010 serisi. Bu oyun yanında fifanın çıkattığı menejerlik oyununu da deneyen biri olarak gayet yeterli bulduğum bir oyun.
Tanıtıma geçmeden önce şu sorua cevap vereyim. Niye 6 sene öncesinin oyunu. Cevap basit şuan gözlerimizin pasını silen oyuncuların çıkış seneleri olduğu için bu oyuncuları ucuz bir fiyata bulmak mümkün. Ayrıca gelecek vaat eden oyuncuların iyi oynadıkları sezonlar oldukları için gayet geniş bir oyuncu havuzuna sahip. Mesela ben Di Maria gibi bir oyuncuyu 3,5 milyon euroya kapattım.
Oyunun iyi yönleri:
Geniş oyuncu havuzu, Alt yapı ve genç takımı özel olarak yönetebilme, Detaylı taktik ekranı, İyi antreman yapısı, Geniş lig havuzu
Oyunun kötü yönleri:
Rakiplerin transfer mantığı bulunmamakta, oyuncu kiralamada rakiplerin aşırı gıcık olması, Takımların taktik yapısının iyi yansımamış olması, kulüp yönetiminde fazla detayın olmaması, Antrenörlerin sağının solunun çok oynaması(çok iyi dediği geleceği parlak dediği oyuncunun bir hafta sonra bu oyuncu berbat demesi) Scout ekibi dışındaki antrenörlerin oyuna etkisinin anlaşılamaması, alt yapıya oyuncu takviyesi anlamında sıkıntı yaşatması. Çok gelişmiş 3d engine yada oyuncuların gerçek fotolarının bulunmaması. Diğer kulüplerin alt yapılarındaki cevherleri A takımlarına çıkartamamaları.
Oyun şuan Steamde 3 ytl ye satılmakta. Ne yazıkki kadro güncellemeleri desteği Eidos tarafından kesilmiş. Firma yeni 2010 ocak ayı transferleri yamasını kendi serverlarından sildiği için bu yama bulunmamakta.
İpucu: Alt yapı takımı olmadığından mı şikayetçisiniz. İkinci bir menejer açın. Alt kulüplerden birinin başına geçin ve as takımınzdaki maç eksiği olan oyuncuları kiralayıp bu takımda oynatın. İki takımla uğraşamam diyorsanız ikinci takımdaki yardımcı menejere takımı yönetmesini söyleyebilirsiniz.
Alt liglerde bir kulüp mü seçtiniz, parası mı az. Gidip gıcık olduğunuz yada tuttuğunuz takımın karşısındaki takıma menejerlik açıp bütün kurtulmak istediğiniz oyuncuları buraya atabilirsiniz. Fenerbahçe bu konuda iyi. Adamların bir senelik bütçesi var ağız suyu akıtacak seviyede.
Fenerli arkadaşlara Not: Kızmayın gelecek vaad eden süper bir oyuncuda aldım(ingilterede kulüp çalıştırdığım için Eu olmayan oyuncuyu alamadım. Ziyan olmasın diye Fenerbahçeye aldım).
Öneri: Almanya,İngiltere ve Almanyadan uzak durun. İspanya iyidir. Ancak oyuncular takımlarda aşırı seçicilik yapıyor. Di maria yı Psg alamadım gittim Leister City e alabildim(Ligi 8 inci bitirdi diye. Di maria da ikinci lige düşen Boltondaydı).
Not2: Fazla aç gözlü davranmayın. Yoksa benim gibi 8 tane kanat oyuncusu, 5 tane forvet arkası 6 tane orta saha oyuncusu ile kadronuz şişer. Neyseki yabancı oyuncu yasası benim 1 kanat oyuncusu ve 2 tane de forvet arkası oyuncusu almamı engelledi.
Banner Mania programını kullanan, hatırlayan var mı? Doksanların başında bu program ile tek veya çift satır yazılarımıza şekil ve efekt vererek baskıya hazırlardık. Pek çok yazı fontu, yönlendirme şekli, renk seçimi içerirdi. Kullanımı son derece basitti ve anlık ön izleme sayesinde sonucu görebiliyorduk. Seçtiğimiz yazıcıya göre baskı ön izleme siyah beyaz dahi oluyordu. 1989 yapımı tek disketlik bu programı yıllarca memnuniyetle kullanmıştım. Dos ve Wİndows 3.1 ortamlarında sorunsuz çalıştığına şahidim. #akış #tozluraflar #banner #bannermania
Normaldir. Ama o zamanlar biz çok beğeniyorduk ve yazıcı da varsa güzel baskılar alıyorduk. Bu program kadar janjanlı ve kullanışlı programlar da pek bulunmazdı.
Gençler en alttaki linkten verdiğim sipariş atari bugün geldi, bende bir inceleme yapayım dedim. 16$ a aldım (yaklaşık 45 lira) .
Evde kardeşim sürekli sıkılıp telefonlara musallat oluyordu, 3g si filan fazla radyasyon yemesin hemde oyun oynasın diye eski renksiz el atarileri alternatiflerine bakınırken bunlar gözüme ilişmişti.
Bizim çocukken başından ayrılmadığımız tvde konsolla oynadığımız oyunları "el atarisi" formatına getirmiş çinli ağbiler 🙂 ben de görünce dedim bir sipariş vereyim,(Sanki kendime almışım gibi bir histe yok değildi içimde 🙂 ) neyse 25 günde filan ulaştı.
Ürüne gelecek olursak gerçekten sizi eskilere götürüyor.. Malzeme kalitesi yerinde dış plastiği kokan adi malzemelerden değil belli, ekran fena değil gayet keskin bir his veriyor , zaten oyunların çözünürlüğü düşük tv yerine küçük ekrandan daha değişik bir deneyim sunuyor oyunlar daha keskin.. Tuş basış hissiyatı kaliteli yani tuş tepkileri hoşuma gitti sandığım gibi kötü çıkmadı. Bu modelde birde kart girişi var içinde az oyun varmış gibi(360 civarı) eztra +60 oyun içeren kartıda yanında. Bu arada çocukken ne çok oyun kaçırdığımı farkettim cihazı tamamen kurcalamamama rağmen.
O eski kandırmacalı kasetlerdeki gibi aman işte 1001 tane oyun var deyip hep aynı oyunların bulunduğu tarzda bi konsoldeğil gerçekten her oyun farklı bu üründe. Zaten o kandırıkçı kasetlerden dolayı kaçırdık birsürü oyunu demekki.. Şimdi anlıyorum daha
Ürünün notunu kıracağım eksileri ses seviyesi ayarlanmaması olacak aç kapa düğmesi mevcut bir tek. Birde alt taraftaki iki büyük buton pasif belki üst modellerde aktiftir bilemem zaten kullanılmıyor onlar problem değil.. Yanındaki fişin avrupa dönüştürücüsü yoktu ama standart usb olduğu için pcden şarj ediyorum..
İçini de açtım kurcaladım sağlam bişi bir süre görürecektir. Benimde vaktimi alacak tekrardan bazı oyunları yad etmem lazım 🙂 Normal ps konsol alsam bu kadar zevkli olmaz heralde bunda sınırsız oyun var nerdeyse...
üstte mini kaset bölümü var onu takınca kasettekileri gösteriyor. yanında bi kaset geldi ama pek de gerek yok aslında... içindekiler, bay aseçilmiş bilindik oyunlardan oluşuyor..
O kaset mevzuu sonradan farkettimki yalanmış, kaseti takınca içerde bir buton var ona basıyorsun kaset takılmış gibi başka moda geçior alet, kasetin içi boş beyler çip filan yok 🙂
Laptopımı masaüstü gibi kullanıyordum. İdarelik 16 TL'ye Everest'in oldukça kıytırık klavyesini almıştım. Terleyince boyası elime geliyordu. Geçen ay topladığım sistem ile yeni bir klavye ekledim bütçeye. Logitech K310 yıkanabilir klavye aldım.
Klavyede dikkatimi çeken ve almamı sağlayan ilk nokta laptop klavyesi gibi ince yapısı oldu. Daha sonra ise tuşların arasında boşluk olması ve çok güzel gözükmesi.
Klavyeyi aldığım günden beri eski klavyeme göre yazma hızın ve yazma doğruluğum arttı. Çünkü diğer klavyelerde yazmakta zorlanıyorum.
Ek özellik olarak yıkanabilir olması. Daha kirletmedim, dolayısıyla yıkamadım. Altında küçük hoş bir fırçası var. (Tozları temizlemek için konduğunu düşünüyorum.) Sadece klavyeyi değil daha küçük eşyaları temizlemekte de kullanıyorum. 🙂 Ayrıca yıkandığında silinmesin diye tuşların yazıları özel bir teknik ile yazılmış.
Eksileri
Yükseltme ayaklarını açınca yapısı biraz bozuluyor. Güç uygulayınca hafiften esneme yapıyor. Plastiği biraz daha kalın veya kaliteli olabilirdi. 1 beğeniyi de o yüzden kırdım.
Önerir misiniz derseniz bu tarz klavye seviyorsanız kesinlikle öneririm. Çünkü yazma kalitesi çok iyi.
İş yerinde kullanıyordum ama şuan boşa çıktı. En sesli şakır şukur yazılan klavyelerden biridir kendileri. Hızlı yazıyorsanız yanınızdakiler rahatsız olur yani o derece.
Posta kutusu kirama işlemini nasıl yaptığımı, ne gibi şartları olduğunu açıklamaya çalışacağım.
Takipsiz gönderilerimin kaybolması üzerine posta kutusu kiralama ihtiyacı hissettim. Sadece kimlik fotokopisi vererek (postanede kendisi fotokopi çekti), adres ve telefon bilgilerinin istendiği bir form doldurdum. Ardından görevli bir dolap anahtarı uzattı ve bunu çoğaltıp getirmemi istedi. Gerekli kopyaları edinip geldiğimde işlemlerini halletmiş olan görevli postacıyla görüştürüp kutuyu gösterdi, işlem tamam.
Postacı, adres bilgisi yerine; "adımı ve soyadımı, posta kutusu xx (posta kutu numaram) Mustafakemalpaşa/BURSA" şeklinde yazmam gerektiğini belirtti. Bir paket geldiğinde mesaj, çağrı gibi bir bildirim gelip gelmeyeceğini müşteri temsilcisini arayarak teyit ettirdim ki malesef öyle bir hizmetleri yok. Kiralanan kutular, Postane içerisinde vatandaşların sıra bekledikleri alanda bir köşede bulunuyor. Kutu boyutları itibariyle malesef pek yüksek değil, tahminen 10 cm kadar bir yüksekliği bulunuyor. Derinlik ve genişlik ise a4 kağıt sığacak gibi geldi bana. Adı posta kutusu ancak gelen kargolarda durum ne olur hâlâ emin değilim, muhtemelen o posta kutusuna büyük bir paket geldiğinde bir köşede bekletirler. Bu arada doldurduğum formda ailemden birileri geldiğinde, gelen postanın kendisine verilip verilmeyeceğini seçtiğim bir bölümde mevcuttu.
İnternette, bazı alışveriş sitelerinin posta kutularına gönderim yapmadığının söylendiğini gördüm ancak sorun olacağını düşünmüyorum.
Ücret kısmına gelir isek ilk açılışta 12 liralık bir depozito ücreti alınıyor, bunun dışında yıllık kiralama bedeli olarak 9 lira isteniyor yani 21 lira vermiş bulunmaktayım. PTT'nin kendi sitesinde belirttiği üzere kiralama süresi en az 1 ay, en çok 1 yıl.
Bununla birlikte aylık kira süreleri, kiralandığı ayın ilk gününden, yıllık kira süreleri de ocak ayının birinci gününden başlar ve yıllık abone olmak istediği halde yıl içinde başvuranların kira süresi yıl sonuna kadar aylık olarak hesaplanır şeklinde bir ibare var.
Ekleme (28.02.2016): Şu ana kadar 3-4 ürün posta kutuma gelmiş bulunuyor, Bunlardan takipli olanı için kapılara yapıştırılan kağıdı kutuya bırakmışlardı. Nedenini sorduğumda, takipli gönderi için imza almaları gerektiğini söylemişlerdi ve bir köşede kargoların yanında bekliyordu ürünüm. Diğer gönderilerim ise kutuya sığacak boyuttaydılar ve birden fazla ürünü bir arada buldum. Yukarıda bazı sitelerin posta kutusuna gönderim yapmadığı ile ilgili söylentiler duyduğumu belirtmiştim ancak bütün siparişlerim farklı yurtdışı sitelerinden yapılmıştı ve hiç bir sorun teşkil etmedi. Postaneye girip elinizi kolunuzu sallayarak kutunuzu kontrol edip, kargonuzu alabiliyorsunuz kimseyle muhatap olmadan. Bir not daha düşeyim, 9 lira vermiş olduğum depozito miktarı konusunda farklı miktarlar ödeyenler varmış. 6 ve 3 lira isteyen şubeler olduğunu söylüyorlar, emin değilim.
Merhabalar, verdiğiniz link çalışmıyor. Konuyla ilgili bilgi yok ptt sayfasında, bulamadım maalesef. Birde şöyle bir sorum var, posta kutsunu doğru yazsak ama isim soyisim değişik versek sıkıntı olur mu?
Bu konuda bir bilgim yok maalesef. Postacının insafına kalmış. Ürün yanlış gelmiş diyerek geri de gönderebilir. Postaneye gidip, hem güncel ücret hem de başka isimle gelme durumunu sorun bence. Birkaç ay önce kasa ücretini yatırdım. Yıllık 20 lira gibi bir fiyata çıkmış.
Selam dostum birkaç sorum olcaktıda cevaplarsan cok sevinirim
1.Başka bir kargo şirketiyle mesela (aras) ile gelsede kutuya girebiliyormu
2.biliyorsun artık kargolara vergi veriyoruz bir miktar o işlem nasıl oluyor vergili ürünleri koymuyolarmı kutuya
3.örnek bir adres yazabilirmisin detaylı bişey alırken kullandığın
Selam hocam.1. sorunuzun cevabını ben de bilmiyorum, hep aklımda olsa da denemedim maalesef. 2. Sorunuzun cevabı yazıda var aslında. Bu tarz ödeme veya imza gerektiren durumlarda, "kapıya geldik bulamadık" mantığında bir kart bırakıyorlar kutuya. Onu görevliye vererek ürünü alabilirsiniz. 3. Sorunuzun cevabıda yazıda mevcut, "Ali Veli, Posta Kutusu 30, Mustafakemalpaşa/Bursa" şeklinde yazabilirsiniz.
Bazı yerlerde var mıdır bilmiyorum ama apartman bodrumunda posta kutuları bölümü olacak şöyle bir masaüstü bilgisayar sığacak kadar,kamerayla izlenen ahşap,kilitli,sürgülü dolaplar.Senin kargon geldiği zaman kargocu kutuna bırakıp,kapağını kapatıp gidecek.Kargonun bırakıldığı sana mesajla bildirilecek.Şunu düşünen apartman yöneticilerini tebrik ederim.
Arada 9310, 9500 gibi modeller de var.
O zaman bile 4 MB var, şimdi yok!!!
@tekir Konular karıştı..... 🙂
Oncelikle incelemeden cok kisa tanitim gibi olmus 🙂
Fakat malesef yine de bazi bilgiler yanlis.
Ilk olarak bu modelin atasi Nokia 9000 Communicator'dur, yazida bahsedilgi sekilde ilk bu modelmis gibi gorunmekte, oysa degil.
Bir diger yanlis da Symbian olarak lanse edilmis, hayir degil.
GEOS isminde X86 tabanli bir sistem, bugun halen kullananlar var. Symbian ile uzaktan yakindan alakasi olmayan bir sistem 😀
Ek bilgi: Daha sonra GEOS'un Arm uyumlu versiyonuda cikti ama tutulmadi.
Symbian kullanan ilk Communicator bundan sonra cikan 9210/9210i modelidir.
Son olarak da...
E90 modeli gelene kadar arada tam 3 model daha var 😀
9210, 9300 ve de 9500 (Pespese).
Daha sonra 9300 modeli E serisi olarak devam etti yani E90'in atasi aslinda 9300.
Yanlis anlamayin amacim hata arama degil sadece bilgilendirmek.
Inceleme olarak yaptiginizda icerigi kontrol etmek faydali olabilir.
Yine de emeginiz icin tabii ki tesekkurler.
Iyi gunler.
Aynı yıl çıkan gerçek efsane Sony cmd z7 tek geçerim.