Merhabalar,

Öncelikle projenizde başarılar dilerim ancak bence bu videoda anlatılan yayıncılık anlayışı bence ileriye değil geriye doğru bir adımdır. İlerici yaklaşım bence Teknoseyir'de devam ettirdiğiniz yayın politikası olan, podcast ve video incelemeleridir. Günümüzde insanların okumaya karşı ilgisi ve vakti gitgide azalırken video ve podcast'ler okuma alışkanlığının yerini alıyor. Bunun en önemli sebebi işlerinizi yaparken video veya podcast'leri dinleyebiliyor olmak. Bazen ilginizi çeken konularda videolara göz atılıyor. Sonuçta daha çok videonun sesi dinleniyor.

Geçmiş senelerde takip ettiğim bazı yayın organları e-dergi veya interaktif dergiciliğe geçiş yaptılar. İstisnasız hepsinin yaptığı yatırım patladı ve video incelemeleri ile eski popülerliklerine döndüler.

Benim de hobim ile alakalı bir web sitem olduğu için bu konuları ve gelişmeleri yakından takip ediyorum. Benim tespitlerim dolayısıyla şu şekilde;

1- İnternet yayınlarında büyük ölçüde uzmanlaşma artıyor. Teknoloji sitelerinde her alan değil belirli alt bölümler konusunda uzmanlaşma söz konusu. Örneğin müzik sistemleri ile alakalı yayın yapan siteler genelde ikiye ayrılmış durumda, ev sineması sistemleri ve stereo sistemler. Hatta konuları daha mikro ölçeklerde inceleyen daha da uzmanlaşmış yapılar var. Sizin Fragtist, Bas Çek ve Teknoseyir konseptleriniz yeni dünyanın bu yapısına güzel bir örnek.

2- Önemli tüm siteler maistream cihazları yani genel kitleleri ilgilendiren ürünleri videolarla inceliyor. Daha spesifik sitelerde ise bol fotoğrafa yer verilerek resmen fotoroman tadından incelemeler yayınlanıyor. Konsept genel olarak az yazı bol fotoğraf.

3- Belirli alanlarda özelikle de mikro düzeylerde uzmanlaşmış siteler daha eski tarz yayınlara devam ediyorlar. Makale diyebileceğimiz bu yazıları yayınlayan siteler çevresinde kemikleşmiş okuyucu kitleleri var. Referans noktası kabul edilen bu sitelerin ilginç bir şekilde reklam pazarında aldıkları payda yıllar geçtikçe artıyor.

Aslında üçüncü maddenin hipotezi ilk bakışta mantıksız gibi görülebilir. Ancak konunun ayrıntılarına göz atarsak olaylar daha iyi anlaşılabilir. Son yıllarda firmalar özellikle de büyük elektronik devleri kendi aralarındaki ve diğer üreticilerle rekabetlerinden dolayı az kazanç ile çok satış stratejisini seçmiş durumdaydılar. Ancak gelişmeler dikkatle takip edildiğinde bu büyük firmaların daha üst gelir grubundaki tüketicilere yönelik ürünleri pazara sunmaya başladıklarını görüyoruz. Misal olarak iPhone ve iPad için üretilmiş dock pazarına bakmak yeterli. Bugün pazarda Logitech gibi firmaların nispeten ucuz fiyatlarda ürünleri var. Ancak pazarın üst kısmında B&W, JBL gibi sektörün dışında ancak kendi alanlarında önemli üreticilerin çok yüksek fiyatlara satılan ürünleri de mevcut. Mesela B&W Zeppelin gibi. Şu günlerde Sony, Samsung gibi dev firmalar bu üst gelir düzeyli pazara yönelik geliştirdikleri ürünler ile dikkat çekiyorlar. Bu durumda bu ürünlerin incelemeleri veya yorumları bilişim sitelerinden ziyade mikro düzeyde özel ses sistemleri konusuna odaklanmış yayınlara doğru kayıyor. Bu alanda okuyucu beklentileri, profili ve en önemlisi alım gücü farklı. Haliyle reklam pazarı da çok farklı oluyor. Bilişim siteleri kendi aralarında Sony ve Samsung reklam pazarından pay almak için mücadele ederken belirli konulara odaklanan siteler hem sektöre uzak ancak kendi konularında dev olan firmaların pazarlama ve reklam bütçelerini kullanırken, hemde örnek olarak verdiğim dev firmaların bilişim sektörüne ayırdıkları payın bir kısmını kapıyorlar.

Benim bir amatör olarak görebildiğim kadarı ile ülkemizde bu alandaki en büyük sıkıntı reklam veren firmaların bağlı bulundukları dev firmaların uluslararası pazardaki stratejilerinin aksine internet reklamcılığı olayına ayak uyduramamaları. Bugün reklam bütçeleri halen üç beş bin satan dergi ve gazetelere aktarılıyor. Bunların geri dönüşleri konusuna çok odaklanan firmalar veya ajanslar yok. Bir şekilde reklam pastası küçük bir çevre içerisinde dönüyor diye düşünüyorum. Aslında Teknoseyir ekibi bu konulara çok vakıftır ve zaman zaman dem vuruyorlar.

Ancak yurt dışı örnekleri incelediğinizde çok farklı konulardaki sitelere bu dev firmalar büyük reklam bütçeleri ile destek veriyorlar.

Tabii ki ortalıkta karışık bir durum var. Üç beş bin satan dergiler reklam havuzlarından en büyük payı alırken Teknoseyir gibi konusunda referans sayılabilecek siteler ya çok cüzi bir pay alıyor veya hiç pay alamıyor.

Tahminen sizlerde reklam pazarından pay alabilmek için klasik dergiciliğin elektronik versiyonuna dönüş yapıyorsunuz. Bu dönüşü de en azından ülkemizde denenmemiş bir tarz ile yapmak istiyorsunuz. Umarım beklentileriniz karşılanır ama şahsım adına bu zamanda herhangi bir elektronik formatlı veya interaktif bir derginin yoğun ilgi çekeceğine emin değilim.

Bence gücünüzü fazlaca bölmeden şu an gittiğiniz yola odaklanarak liderliğinizi pekiştirmeniz bazı kapıların açılmasında size daha önemli fırsatlar sağlayabilir. Tabii ki bilişim sektörünün tam olarak içerisinde olan bir insan değilim. Farklı bir alanda kendi deneyimleri paylaşmak istedim.

Hayırlısı olsun ve umarım ben yanlış çıkarım.

Selamlar

not: Yazı biraz uzun olmuş kusura bakmayın. Herhalde pek okuyan çıkmaz. Okuyanlara da ayrıca sevgiler selamlar....