Haftalık Gündem Değerlendirmesi 2015/11
Teknoloji Gündemi
- Apple etkinliği
- Apple Watch ve özel şarj cihazı. Android Wear ve Apple Watch yaklaşım farkı.
- HBO Now duyuruldu ve Apple TV fiyatı düştü 69 $ oldu.
- Tıbbi araştırmalar için ResearchKit
- Yeni MacBook, Air, Pro (fiyat) (USB adaptörü) (PC üreticilerinden tepkiler) (Teknik özellikler) (pil detayları)
- iOS 8.2
- Rekabet kurumu Aral ve mağazalara soruşturma açıyor.
- Apple hissedarları, otomobil üreticisi Tesla’nın satın alınmasını istiyor.
- Düşük gelirli ailelere bedava internet verilecek.
- Şifreleme tuzağı içeren emailler yine gündemde.
- Yabancı telefon üreticileri bakanlığa çağrılmış.
- Erişim Sağlayıcıları Birliği, Danıştay tarafından iptal edildi.
- Yeni hack konsepti, bellek teknolojilerindeki yapısal zayıflığı sergiledi.
- Google, Nexus 5 satışlarını sonlandırdı.
- Google’dan iPhone için takvim uygulaması.
- Google, büyük miktarlarda veriyi depolamak isteyenlere Google Cloud Storage Nearline hizmetini sunacak.
- Google Code servisi kapanıyor.
- Google ilk dükkanını Londra’da açıyor.
- Google’ın hatası 280.000 alan adının kayıt bilgilerini açık etti.
- Cortana, iOS ve Android’e de gelecek.
- Hindistan merkezli bir ISP’nin hatası, Google’a erişimi aksattı.
- Microsoft, Android patentleri konusunda Kyocera’yı dava etti.
- VAIO, akıllı telefon olarak karşımızda.
- Minecraft yasağı ciddiye bindi.
- DOGED’in yayınladığı açıklama.
- Geliştirici firma Mojang’ın açıklaması.
- Friendfeed kapanıyor.
- Teknoloji yayını Gigaom kapanıyor.
- NSA’ya dava açılıyor.
- Sony, 185TB kapasiteli manyetik bant medyayı duyurdu.
- Microsoft, Windows 10 önizleme sürümlerini günlük olarak yayınlayacak.
- Windows 10 PC’lerde multiplayer için Xbox Live Gold üyeliği gerekmeyecek.
- Yeni teknoloji sayesinde kredi kartları kalp ritmi ile şifrelenecek
- Yeni Star Wars filmleri 2016 ve 2017 yıllarında gelecek.
Oyun Dünyasından
- League of Legends, nasıl interneti daha iyi bir yer yapıyor?
- Titanfall DLC’leri ücretsiz. Titanfall 2, Xbox’a özel olmayacak.
- GTA V’in beklenen Online Heists modu, kullanıma sunuldu.
- Efsane firma SSI’ın yeni hali TSI, ilk oyununu Kickstarter’da duyurdu.
- İlk 3D oyunlardan Descent de Kickstarter üzerinde şansını deniyor.
- Star Citizen diskte 100GB kadar yer tutacak, güncellemeleri 20GB paketler halinde gelecek.
Podcast olarak dinle
Dosya olarak indir - iTunes - Spotify - RSS
Hücum
Bir gün bu gündemlerin canlı olması dileğiyle
hemen dinlemek gerek
Doyurucu olacağa benziyor. Son gündemlerden çok memnunum. 1:50, 1:55 gibi gayet doyurucu süreler görüyoruz. Devamını diliyorum. 😀
Dinlemeyi ne kadar istiyorsam uyumayı da aynı derece de istiyorum 🙂
Otomatik kapatma mı 😀
Nays 🙂
google haftası olmuş 🙂
Ooo geldi
140 la indiriyor 🙁
dua et 10-15kb arası bende
20
şuan 70 lere düştü
indirme durdu bende youtubeden çekiyorum video olarak 6 dakikada inecekmiş bakalım
indi sonunda
İnmesi bir dakika sürmedi.
gece herkes yükleyince anca 15-20 dk da inmişti
Dinleyelim bakalım.
Seven Dragon Saga'ya bir 25 papel çalışır eski SSI günlerinin hatırına.
@gamsizm nitro upload konusunu koysaydınız gündeme 1 dk bile olsa iyiydi
inmiyor be abi.
7:24 ü sarıp tekrar dinleyen var mı 😀
https://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=0noFdztHAWk#t=444
Gündemi indirmek isteyenler : http://bit.ly/1NU2Gs2
(Link sadece kısaltmadır.)
Burdan hızlı hızlı indirebilir.
Bahsedilmemeiş ama bence MacBook' larda benim en şaşırdğım nokta mıktanıslı şarj adaptöründen vazgeçilmiş olması. İnsanın aklıma ister istemez kötü şeyler geliyor 🙁 İnşallah kimsenin canı yanmaz.
Yeni Macbook için araba satmak lazım.
dinlerken tam uykuya dalacağım öksürük sesine uyanıyorum 🙂
aile ve sosyal dinamikler bakanlığı 😀 @leventp abi fenasın.
-Bluray yazıcıyı 450 TL, yazılacak medya paketini de 25 adet yazılabilir medyayı 95 TL ye satar isen. 3D gözlüğü çiftini 400 liraya sattıkları gibi zamanın da çok fazla süren pahalılık yüzünden tutmadı. 2015 de de fiyatlar aşşağı yukarı aynı. 25 GB 25 adet 65 TL çift alırsan 110 TL gibi kampanyalarla ürünleri satmaya çalışıyorlar günümüz de.
USB cihazlar ve 200 TL ye satılan 1 GB - 2 GB depolama sayesinde bu yazılabilir medyalar rafa kalktı.
Anladığım kadarı ile 4K içeriği ya HDD de yada tek baskı ve maliyeti ucuz alternatif depolama çözümlerine geçeceklerdir. Ben iki yıl önce 350 TL ye indirimle almıştım Bluray yazıcıyı.
Boş medya bulmak için zaten bir kaç toptancı var.
Titanfall DLC'leri tekrar ücretli olmayacak. Hep ücretsiz kalacak.
Kaynak: http://www.bolumsonucanavari.com/Haberler-Titanfall_DLCleri_Tamamen_Ucretsiz_Kalacak-77394.htm
@leventp @gamsizm @hkellecioglu Evvela, her zamanki gibi gayet güzel bir gündem değerlendirmesi için teşekkürler. Gündemde bahsi geçen REKABET KURUMU SORUŞTURMASI üzerine, teknolojiye ilişkin meselelere hayli alakadar bulunan bir hukukçu kimliği ile birkaç kelam edebilirim. Yazıyı mümkün mertebe kısa tutmaya çalışacağım, lakin meselenin mahiyetinin doğru anlaşılması adına bazı temel meselelere de hiç değilse yüzeysel olarak değinmek lüzumu mevcut.
Bahsi geçen soruşturmayı yürüten Rekabet Kurumu, özel kanunu (4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun) ile kurulmuş; idare hukuku çerçevesinde bağımsız idari otorite olarak adlandırılan bir kamu kurumu. Kurum ve ilgili kanundan maksat, en geniş ve temel anlamı ile ifade edecek olursak “teşebbüslerin [teknik dilden uzaklaşacak olursak; firma, şirket vs…] mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti sınırlayıcı anlaşma veya uygulamalarını” önlemek ve bu hususta gerekli düzenleme ve denetimi yapmaktır.
Gündemde yer alan soruşturma, yukarıda adı geçen 4054 Sayılı Kanunun m. 4 hükmü çerçevesinde yürütülecek bir soruşturmadır. En mühim ifade tarzı kanunun kendi olduğu veçhile, 4’üncü maddenin metnini okumakta fayda var: “Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama [yani, rekabeti sınırlama] amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.” Kaynaklarda pek çok kere “kartel hükmü” olarak da adlandırılan bu hüküm, birden fazla teşebbüsün bir araya gelerek kendi aralarındaki veya başka teşebbüslerle aralarında olan serbest rekabeti sınırlamaya yönelik davranışlarını yasaklar. Bu hükmün kapsamına girecek davranışlar pek çoktur. Çok yüzeysel bir örnekle, A şehrinde elma satmakta olan B ve C teşebbüsleri, aralarında anlaşarak “B teşebbüsü X semtine, C teşebbüsü Y semtine mal satacak; kimse de diğerinin bölgesine ilişmeyecek” derlerse ağır bir rekabet hukuku ihlali yapmış olurlar ve cezalandırılmaları gerekir. Her ne kadar sebepleri üzerine çok tartışma varsa da, bu davranışın cezalandırılıyor olma gerekçesini şöyle basitçe izah edebiliriz:
Bölge (semt) paylaşımı yapıldığı anda, iki teşebbüsün de satacakları elma miktarı üç aşağı beş yukarı sabit hale gelecektir. Bir semtte oturan insanlar sadece tek bir teşebbüsün sunacağı elmaya mahkûm olacakları için, daha iyi ve/veya ucuz olacak bir alternatifi tahayyül edemeyeceklerdir. Halbuki, bu iki teşebbüs tüm şehirde normal rekabet koşulları altında mallarını satmaya çabalasalar, birbirlerini geçmeye çalışarak daha fazla tüketiciye ulaşabilmek adına belki fiyat kıracak, belki sundukları elmaların kalitesini arttırmaya çalışacak yahut elma teslim altyapılarını geliştirerek tüketicilere daha taze elma sunmayı deneyeceklerdir. Hal böyle olunca, iktisadi manada ekonomik verimlilik ve hatta inovasyon sağlanacak, tüketici refahı artacaktır. İşte bahsi geçen iki teşebbüsün rekabeti sınırlayıcı faaliyetleri, bu yararlı sonuçların oluşmasını engellediği ve hem iktisadi verimliliği hem de tüketici refahını olumsuz etkilediği için yasaklanır. Elbette, bu bahsedilen örnek, kanunun m. 4 hükmünde yer alan davranışlardan yalnızca birisini oluşturur; en başta da belirttiğim üzere bu hükmü ihlal edebilecek sayısız yöntem akla gelebilir.
Bu genel açıklamalardan sonra esas konu olan soruşturmayla ilgili, gündemde konuşulanları da dikkate alarak söylenebilecekler şunlar olur:
1) 4054 Sayılı Kanunun m. 4 hükmünün yasakladığı en tipik ihlal, fiyat belirleme (price fixing) ile oluşur. Senaryo basittir: Normalde birbirleri ile rekabet ederek tüketici için daha düşük fiyatlar yahut inovasyon sağlayacak olan teşebbüsler bir araya gelerek “Aman abi, birbirimizi kırmayalım durduk yere; efendi gibi koyalım bir fiyat, herkes ondan satsın. Kârımıza bakalım biz.” derler. Böyle bir durumun varlığı, pek tipik ve ağır bir rekabet hukuku ihlalidir. Şayet Aral’dan mal almakta olan teşebbüslerin yöneticileri, bir akşam JW Marriott’ta ortak bir arkadaşlarının düğün yemeğinde sohbet ederken “Arkadaşlar, Aral’dan X fiyata almakta olduğumuz ürünleri Y fiyata satalım; ortalıkta zaten bizden başka kutulu oyun satan hatırı sayılır firma yok, birbirimizi üzmeyelim” derlerse rekabeti sınırlayıcı bir anlaşma yapmış olurlar ve bu bir ceza gerektirir. Rekabet Kurumunun yaptığı açıklama da, böylesi bir olası davranışı kapsar durumdadır.
2) İkinci ihlal edici davranış, biraz daha kompleks bir yapıda olabilir. Girişte verdiğim elma örneğine dönelim. B ve C teşebbüsleri ‘aynı piyasada’ bulunan ve elma satımı noktasında ‘aynı işlemi yapan’ teşebbüslerdir. Bir başka deyişle, aynı seviyededirler. Bu duruma ‘yatay rekabet’ adı verilir. Şimdi B ve C teşebbüslerine elma veren ‘dağıtımcı’ bir D teşebbüsü olduğunu düşünelim. D, dağıtımcı konumundadır ve B ile C’den bir seviye yukarıdaki bir pazarın oyuncusudur (kendisinin de son tüketiciye örneğin internet üzerinden elma satması bu hususu değiştirmez). Bu durumda, D ile B ve C arasındaki ilişki ‘dikey’ olarak adlandırılır. Rekabetin yatay olarak sınırlanması yasak olduğu gibi, dikey olarak sınırlanması da mümkün değildir. Örneğin D, “yahu, senin genelde satış yaptığın X semtinin müşterisi zengin. Orada bu elmaları daha pahalıya satalım, fazla parayı da kırışırız” derse B’ye; rekabet hukukunu ihlal etmiş olur. Yahut son tüketiciye elma satmak isteyen bir başka E teşebbüsü, B’den düşük fiyatla X semtinde işe atılmak istediğinde dağıtımcı D ve satıcı B, ona, ‘kardeş, biz burada bu elmaları bu fiyattan satmıyoruz; fiyat kırma, mal alamazsın’ derlerse; E de, ‘eyvallah abi, bilmiyorduk, affola’ deyiverirse yine bir rekabet hukuku ihlali oluşur. Hele hele, bir başka F firması ‘biz artık elmaları internetten satacağız, o yüzden de sen ne koyarsan koy fiyatı; biz ucuza satmak istiyoruz’ dediğinde D, B, C ve E bunu engellemek adına D’nin F’ye mal vermemesine karar verirlerse, ihlal katmerli olur. Bu tip davranışlara örnek olarak, GSM ve telefon şirketlerinin bayilikleri ve satıcıları ile beraber yahut onlara karşı uygulamaları (ki esasen m. 4 değil, m. 6 konusu olurlar – aşığıda değineceğim) ile alakalı kararları çoktur Rekabet Kurumunun. Levent Beyin örneği de, bu bağlamda fazlası ile yerinde; lakin bir eksiği mevcut: Bu kural, öyle bazı piyasalara özgü bir kural değildir, tüm piyasalarda vardır; yalnızca kamu eliyle düzenlenen kimi istisnai piyasalarda mevcut değildir.
Velhasıl Aral, diğer dört teşebbüsü karşısına alıp “abiler, gelin birlik olalım, gün rekabeti kısıtlayarak fazladan kar etme günüdür, haydi el ele tutuşup fiyatları yukarı çıkaralım” dedi ise yine bir ihlal ile karşı karşıyayız demektir.
3) Üçüncü bir ihtimal, adına “uyumlu eylem” denilen bir ihtimal, ki, yukarıdakinden daha da zordur kavranması. Öz bir tanımla uyumlu eylem, teşebbüslerin açık veya örtülü bir anlaşma olmaksızın aralarında bir işbirliği/danışıklılık doğurmak suretiyle rekabeti sınırlamalarıdır. Şayet bir piyasadaki iktisadi görünüm, rekabetin kısıtlanmış olduğu bir piyasadaki görünümü andırıyor ve fakat herhangi bir anlaşma veya karar mevcut değilse, teşebbüslerin bir uyumlu eylem içinde olduğu varsayılır ve kendilerinden bunun aksini ispat etmeleri istenir. Uyumlu eylem halinde, teşebbüsler birbirleri ile temasa geçmeden paralel hareket ederek rekabeti kısıtlamış olurlar. Bir örnek vermek gerekirse: İki veya üç teşebbüsün var olduğu piyasalarda, teşebbüslerden birisi “zam yapacağım… yapıyorum… yaptım…” şeklinde bağıra bağıra konuşan bir yol tutar da; diğerleri onu bu zamda izlerlerse; ortada bir uyumlu eylem olduğundan bahis mümkündür.
Rekabet Kurumunun konumuz olan soruşturmada nereden bir uyumlu eylem yakalayabilecek olduğu pek aklıma gelmiyor. Bir ihtimal, Aral’dan oyun olan diğer dört teşebbüsün bir şekilde, diyelim ki D&R’ı son kullanıcıya satış fiyatı hususunda takip etme pratiği geliştirmiş bulunmaları olabilir. Yahut Aral’ın kendi sitesinde uyguladığı fiyatların da bu işlevi görüyor olması ihtimal dahilinde.
4) Dördüncü ve son olasılık, hakim durumun kötüye kullanılması. Hukukun inceliklerini bir yana bırakarak hukukçu olmayan biri için kısaca anlatmaya çalışacağım.
Yukarıda parantez arasında da bahsettiğim üzere, 4054 Sayılı Kanunun bir de m.6 hükmü var çeşitli ihlal durumlarını düzenleyen. Maddenin giriş şöyle: “Bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hakim durumunu tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanması hukuka aykırı ve yasaktır.” Buradaki mesele, hakim durumda olan bir teşebbüs (ya da birlikte hakim durumda olan teşebbüslerin) tek taraflı bir takım davranışları ile rekabeti sınırlayıcı davranışlar içerisine girmesidir. Hakim durumda olmak, piyasanın ağırlıklı dominant gücü olmayı gerektirir. Tek ölçütü pazar payı değil ise de, en önemli ölçütünün bu olduğu söylenebilir. Örneğin, Rekabet Kurumunun kararlarıyla tescillenmiş olduğu üzere Efes Pilsen, kendi piyasasının %85’inden fazla bir kısmına sahiptir ve piyasada hakim durumdadır. Bir teşebbüsün hakim durumda olması demek (ki bu tekel ile aynı şey değildir, tekelde; adından da anlaşılacağı üzere “tüm pazarın tek bir oyuncuya ait olması” durumu vardır), tüketicinin alacağı mal ve hizmet hususunda o teşebbüsün kararlarına fazlasıyla bağlı olması demektir. Bunu şöyle bir örnekle izah edelim: Şayet bir pazarda hakim durumda iseniz, zaten yeterince iyi kar elde ediyor yahut ürün satıyorsunuz demektir. Dolayısıyla, ar-ge çalışmalarına yeterince bütçe ayırmak, sizin için manasız gelebilir. Şayet bu davranışınızla, normal koşullarda rekabetçi bir piyasadaki bir oyuncudan beklenebilecek inovasyonu sağlamıyorsanız tüketicinin zararına teknik gelişimi kısıtlamışsınızdır demektir; hukuku çiğnemiş olursunuz. Veya çıkıp da, “zaten herkes benim ürünlerimi/hizmetlerimi alıyor; üç kuruşa değil de on kuruşa satayım’ diyemezsiniz. Pazardaki payı %2 olan bir oyuncu, canı isterse beş yüz kuruşa da satar elbette; ama piyasanın dinamiğini yönlendiren, tüketici davranışını belirleyen; hele hele de tüketicinin bir şekilde size mecbur olduğu hallerde dilediğiniz fiyatı çekemezsiniz; bunun bir sınırı olur. Yani Murat Beyin ifadelerinin bütün teşebbüsler açısından hukuken isabetli olduğunu söylemek mümkün değil.
Gelgelelim, mevzubahis soruşturma Kurumun ifadesine göre “m. 4 üzerinden” açıldığı için olayda bu gibi bir pürüz olmadığı söylenebilir. Yani aslında bu son ihtimal, halihazırda zaten ihtimal olmaktan çıkmış durumda; ancak Teknoseyir kullanıcılarını bir miktar daha bilgilendirmek adına bu meseleye de değindim.
Son olarak önemle eklemem gereken şeyler var:
Elbette, bu yazı ve örnekler tamamen anlatım ve bilgilendirme amaçlıdır. İhtimaller üzerine genel geçer yorumlar ihtiva etmektedir. Hukuken bazı ifadelerin de bir hayli noksanı vardır; lakin bu meseleleri bu kadar kısa bir alanda rekabet hukuku hususunda uzman bilgisi bulunmayan ve hukukçu olmayan bir kitleye izahın başka bir yolu da yoktur. En ehemmiyetli husus ise elbette şu: Bahsi geçen teşebbüsler ve bunların piyasaları hakkında hiçbir fikir sahibi değilim ve asla soruşturmanın nasıl sonuçlanacağına dair bir öngörüde bulunmuyorum. Aslolan, kusursuz olmaktır; kusur, varsa ispat edilir. Haliyle, an itibarıyla benim nazarımda kusursuz bulunan, her biri alanında saygın ve yüz binlerce tüketiciye ulaşan bu teşebbüslerin vaziyetini ve işin doğrusunu Rekabet Kurumu ve olası bir başvuru halinde Danıştay takdir edecektir.
Epeyce uzun bir yazı oldu. Umarım açıklayıcı olabilmişimdir. Buraya kadar okuma zahmetinde bulunanlara teşekkürü bir borç bilirim.
Tüm Teknoseyir camiasına en iyi dileklerimi sunarım.
Ayrıntı için teşekkür ederim
Bu rekabet kurulu meselesinde sanıyorum ki olay aral'dan kaynaklanıyor. Tahminimce aral 100 liraya satılacak oyunu, diğer ürün tedarik ettiği, bahsi geçen firmalar ile anlaşıp belli bir fiyata(örn %150 karla) satıyor ve daha düşük fiyattan satmalarına da izin vermiyor. Dolayısı ile de tekelcilik ve rekabeti engelleme gibi şeylerden inceleme altına alınıyorlar şikayet üzerine.
Daha önceki aral-steam meselesinde de gerçeklik payı olduğunu düşünüyorum. Aral steam e deseki "ben bu kadar kar yapıyorum bana uyarsan sen de çok kazanırsın", hayır diyebilir mi tabi ki demez.
Masa çöken çekim hatasını izleyebilseydik keşke 😀
100 mü GB yer tutacak yok artık.:) Gerçekten oyunun kendisi için bile 120 lik SSD lerin hiç şansı yok.:)
@gamsizm iyi olmayan macbook'un nesini beğendiniz ki bu kadar? mobil işlemci, usb girişi yok, fiyatı uçuk...
@batisonline Anlayamazsın.
@denizetkin https://www.youtube.com/watch?v=dAuB0konzzQ
Umarım Google'ın yeni nesil Chromebook Pixel ide bir yerde bahsedilir artık. Konu Apple olunca sahiden bu kadar ayrıntı olması şaşırtıcı, Chromebook ve Linux'un gelişimini konuşan diğer Dünya ülkeleri gibi sizde fark etseniz hani
canli gündem israri yerine konferans salonunda gündem olayi bence daha mantikli.
Konferans salonunun maliyeti var diğerinin yok.
bedava yapin demiyorumki. tabii önden bir bilet fiyati - talep iliskisi arastirilir.
İnşallah Tesla markası böyle bir aptallık yapmaz.
2 aydır spartan gelecek diye bekliyoruz windows10 da
ilk yarım saat uyumuşum. fazla doz apple nedeniyle sanırım...
200 Tl'ye pc oyunu mu? Aral batmalı!
Birde sadece düşük gelirli ailelere internet hizmeti konusuna değinilmiş. Aslında bununla birlikte, bu stratejik planda yer alan alt yapının yine devlete yıkılmak istenmesi de değinilebilinirdi. http://dap.gov.tr/yeniDosyalar/Kaynaklar/Bilgi_toplumu_stratejisi_ve_eylem_plani_taslagi_2014_2018.pdf , sayfa 24 madde 53. Bir önceki versiyonda böyle verilmemişti bu. Tabi şimdi biraz değişime uğramış ama benim düşüncem verilen örneklere rağmen hala aynı çünkü, TTNet'in burada tekel olması ve pastadaki en büyük payı almasına rağmen hala devlet yardımı beklemesidir.
Aral'ı eleştirmeyip, bilmiyoruz moduna girmeniz hoş olmamış. Her ne kadar ihtimal vermemeye çalışsamda oyun incelemelerinde Aral'dan oyun aldığınız için yaycı yayın yaptığınız izlenimini oluşturuyor. Sizki Apple'ı ürünlerini pahalı sattığı için eleştiriyordunuz fakat Aral'ın 200 TL'ye dijital oyun satması konusunda nasıl "satar mı satar" diyebiliyorsunuz gerçekten hayrete düştüm. Açık söyliyim geçen seneye kadar gerçekten objektif bir yayıncılık yaptığınızı düşünüyordum ve sohbetlerinizi samimi buluyordum ama son zamanlardaki özellikle Aral gibi size oyun tedarik eden bir firmayı yüksek oyun fiyatları konusunda eleştirmeyip, üç maymunu oynamanız hiç hoşuma gitmedi ve özellikle bu videodan sonra emin oldum ki sizde (belki haklı olarak) objektik yayıncılıktan uzaklaşmışsınız. Dediğim gibi belki maddi sebepler yüzünden mecur kaldınız ama ne yazık ki Aral'ın 200 TL'ye dijital oyun satmasına "satar mı satar" demenizden sonra ne derseniz diyin benim için objektifliğiniz kalmamıştır. Bir kere bu işte bir tezatlık olmasa Rekabet Kurulu durup dururken devreye girmez. Bir şey çıkar çıkmaz orası ayrı konu. Fiyatların Aral'la ne ilgisi var, onlar %5 ucuzlatmanın rekabetini yapıyorlar diyorsunuz. Ubisoft ve Steam birinci ağızdan açıkladılar "Türkiye'deki yüksek oyun fiyatlarının tek sebebi dağıtımcı Aral firmasıdır. Biz ülkeniz için oyun fiyatı belirlemiyoruz" diye. Aral'mı oyunları ucuzlatmaya çalışıyor? Bana bir örnek gösterebilir misiniz peki Aral'ın ucuza demiyorum normal fiyata sattığı bir oyun? Ben size normal oyun fiyatında satılan oyunları sayayım mı?
1. Football Manager 2015 - 80 TL (hemde %100 Türkçe)
2. Call of Duty Advanced Warfare - 99 TL
3. Shadow of Mordor - 75 TL
4. Batman Arkham Knight - 89 TL
*5. The Witcher 3 - 60 TL (istenince bu fiyata satılabiliyormuş değilmi, rekabet böyle birşey)
vs vs daha bir sürü var bunlar en popülerleri.
Ayrıca yine sizinde ayrı video çekerek değindiğiniz başka bir konu üzerinden örnek vereyim. Steam TL'ye geçtiğinde ve fiyatlarla bizi epey bir şaşırttılar hatırlarsınız. İlk 2 gün Ubisoft'un dağıtımcılığını yaptığı oyunlar 75-100 TL arasındaydı. Ne hikmetse o fiyatlar 2 gün sonra 180 liralara çıktı. Alla alla bu sefer kim fiyatı daha çok yükseltir diye rekabete girdiler galiba?
Aral'ın savunulacak hiçbir yanı yok, kimseye masal anlatmayın. Şuan sadece Aral'ın dağıtımcılığını yaptığı oyunlar 180 TL civarında. Diğer tüm oyunlar normal fiyatlarında. Bunun sebebini de Steam ve Ubisoft açıkladı.Sonrada sizler gelmiş burada "İsterse 500 liraya satar" diyorsunuz. Tabi oyunlar elinize Aral'dan ücretsiz geldiği için dersiniz, eleştirirseniz bir daha gelmez. Aynı yorumu iPhone'lar iPad'ler içinde yapsanıza. Apple Türkiye ürün göndermiyor diye "çok pahalı o kadar para verilir mi" şeklinde eleştiriler yapıyorsunuz ama. Onlara da desenize "isterse 5 bin liraya satarlar" diye?
İşte objektiflik böyle birşey. Malesef objektifliğinizi yitirdiniz.. Geçen seneden beri bazı konularda huylanmaya başlamıştım ama bu konudan sonra emin oldum. Ama sizde bir yerde haklısınız, babanızın hayrına yapmıyorsunuz bunca işi.
İyi dinlemeden yorum yapmışsınız. Öncelikle oyun incelemelerindeki oyunların %99'u PlayStore'dan geliyor. Dikkat edin konsolda incelediğimiz oyun sayısı bir elin parmağı kadar. PS4 oyunu ise genelde Sony'nin kendi oyunu oluyor ve Sony gönderiyor. PS3 ve XBOX 360'ı emekli ettik geçen sene. Aral'a sadece XBOX One tarafında muhtacız. Ama o da ne? XBOX One'ımız yok. Yani bırakın oyun göndermeyi daha konsolu sağlamamışlar.
Dolayısıyla yazınıza temel olan düşünceniz tamamen yanlış. Steam'in bahsettiğiniz türde bir açıklaması da yok. Çünkü onlar sizin yaptığınız gibi ellerinde kanıt vs olmadan doğrudan Aral demezler. Bunun hukuki sonuçları olur. Bir şeyler döndüğü açık ama sorumlusu kim bilmiyoruz. Aral sadece bir tahmin. Bizim Aral'ın yurt dışına da etki edecek kadar büyük olduğu konusunda şüphelerimiz var. Ubisoft'u hiç hesaba katmayıp Aral istedi oldu demek için elinizde sağlam kanıt olması gerekir.
Steam'in açıklaması sadece tek bir şey söylüyor. Fiyatları biz arttırmadık diyorlar. Ki doğrudur. Maalesef konu Aral Steam'e baskı yaptı fiyatlar arttı şeklinde tartışıldı bu yanlış. O kadar da değil. Bu artış Ubisoft-Aral ikilisinin bizim bilmediğimiz bir kararı sayesinde oldu. Sonuçta resmi dağıtıcı iseniz arada bağlayıcı anlaşmalar vardır. Uymayan taraf tazminat öder. Belki de Ubisoft ile Aral arasındaki anlaşmada Aral'ı koruyan bir madde vardır. Bunları bilmeden oturduğumuz yerden atıp tutamayız.
Bizim için tek gerçek şu, Türkiye'de konsol oyunları çok pahalı.
Ve evet Aral isterse bir oyunu 500 liraya satar. İstediği fiyatı koymakta özgür. Ama bunu yaparsa oyun satamaz hale gelir. Dolayısıyla oyun fiyatlarını belirleyen şey aslında onu alan kesimdir. Geçenlerde bir örneğini vermiştim. Adamın biri gözümün önünde dört PS4 oyunu alıp gitti. Hepsi Aral'ın getirdiği oyunlar. Hepsi çok pahalı ve hepsinin online ortamda daha ucuzu var. Aynı alışverişi ben yarı fiyatına yapabilirdim. Yani o paraya sekiz oyun alırdım.
Sizin anlamadığınız şey, bu oyunlar pahalı bile olsa birileri alabiliyor ve bu da Aral'ı mutlu ediyor ki fiyatlar böyle. Satamadıktan sonra oyun ithal etmenin ne anlamı var? İnsanlar hem şikayet edip hem de oyunları almaya devam ettikleri sürece fiyatlar değişmez. Bu iş Change.org'ta sanal imza kampanyası düzenleyerek olmaz. Oyunlar pahalı mı? Almayacaksınız o zaman. Ondan sonra bakın bakalım ne oluyor.
Murat bey öncelikle beni iyi dinlemeden yorum yapmışsınız diye nitelendirmeniz çok yanlış. Ben gayet iyi dinledim sizi. Hatta size şunu söyliyim. Bu haftaki Gündem Değerlendirmesini daha dinlememiştim. Bu sabahta Donanimhaber'de bu haftaki gündem değerlendirmenizle ilgili yorumlar okudum ve hoşnut kalmadım. Hatta cevap yazacaktım ama önce gelip bir dinliyeyim dedim. Fakat gördüm ki DH'deki eleştirilerin %80'i doğru, bazıları abartarak biraz trollemiş. Her neyse ben gayet iyi dinledim sizleri ve çokta iyi anladığımı düşünüyorum. Öncelikle Steam ile ilgili cevabınıza geleyim. Steam direkt olarak isim vermedi, Aral demedi ama dağıtımcılar ve yerel perakendeciler dedi. Aral'dan bahsettiğini 5 yaşındaki çocuk bile anlamıştır, siz anlayamadıysanız orasını bilemem.
Steam tarafından yapılan açıklamanın birebir copy-paste hali.
"We apologize for the delay.
We appreciate your feedback regarding the pricing in Steam.
Prices in the Steam Store are set on a region by region basis. The price and currency displayed are the set prices for those games based on your location.
We are always working with publishers to adjust prices to be in line with what can be found at local retailers and online shops.
If you have any further questions, please let us know – we will be happy to assist you."
Benzer açıklamayı Ubisoft'ta yaptı isterseniz onu da bulup gönderebilirim. Yasal olarak sorun yaşamamak için isim veremiyorlar ama MediaMarkt'tan bahsetmiyorlar herhalde dimi. Sizde biliyorsunuz ki fiyatı yükselen oyunların resmi dağıtımcısı Aral Game'dir.. Aral'dan kaç tane oyun alıp almadığınız beni ilgilendirmiyor ama şimdiye kadar Aral'dan oyun tedarik ettiniz ve edeceksiniz de muhtemelen. Bu yeterlidir objektifliğinizin sorgulanması için.
Ve ne ilginçtir ki koskoca yazı yazmışsınız ama sorduğum en önemli soruya cevap vermemişsiniz. İsterse 500 TL satar diyebiliyorsunuz Aral içinde, neden aynı yorumu Apple için yapamıyorsunuz. Niye Apple 2500 liraya telefon satarken "çok pahalı o kadar para verilmez" diyebiliyorsunuz da, aynı yorumu Aral'a yapamıyorsunuz? Yukarda da söylediğim gibi Apple Türkiye ürün göndermiyor çünkü bu yüzden de vur gitsin. Ama Aral'dan oyun geliyor aman papaz olmayalım düşüncesi. Değinmek istediğim nokta burasıydı. Yoksa Aral isterse 1000 TL'ye satsın oyun beni alakadar etmiyor, ben oyunu mu yine 100 liraya alabiliyorum öyle yada böyle. Hala da gelmiş kanıttan, atıp tutmadan bahsediyorsunuz. Hakikaten affınıza sığınarak söylüyorum konuştukça batıyorsunuz. Gözün gördüğü, kulağın duyduğu şeylerin kanıta ihtiyacı yok herşey ortada. Sanıldığı kadar gerizekalı değil bu ülkenin insanları. Aral'ın dağıtımcılığını yaptığı oyunlar uçuk kar marjlarıyla satılıyor ve eğer bu konunun üstüne gidilirse Aral bu konuda rekabet dışı davrandığı için ceza almalı ama çok daha kötüsü de olabilir. Fiyatlarda bir değişme olmaz aksine Aral'ın kar marjını düşürüp aradaki açığı vergiyle doldurabilirler. En kötüsü de bu olur. Olmamış yada olmayacak şey değil bunlar, daha önce pek çok kez örnekleri yaşandı bu ülkede.
Bilkom öyle büyük bir işi öyle bir zamanda başardı ki hakikaten helal olsun. The Witcher 3'ten kazandıkları ve kazanacakları her kuruş sonuna kadar helal olsun. İstendiği zaman 60 TL'ye kutulu oyunda satılabileceğini tüm Türkiye'ye gösterdi hemde Aral rezaletinin patlak verdiği bu dönemlerde. Sizlerde hala utanmadan sıkılmadan dijital oyunlara bile isterse 500 TL satabilir gibi saçma yorumlar yapmaya devam edin. Tüm Türkiye bilinçlendi zaten bu konuda, siz Aral'ı ne kadar savunsanızda boş. Benim gibi gülüp geçerler ve objektifliğinizi yitirdiğinizi düşünürler sadece.
Merhabalar @wolfallen
Aral konusundaki öfkenizi çok çok iyi anlamakla birlikte, tam olarak sizin gibi düşünmeyen herkesi Aral'ı savunuyorsun şeklinde yaftalamanız pek doğru gelmiyor bana açıkçası. Bence birazcık sakinleşip yaşanan bu garip süreci daha sağlıklı analiz etmeye çalışmak gerek.
Mesela, hepimizin bildiği gibi SEGA oyunlarının Türkiye temsilciliğini çok çok uzun yıllardır Aral yürütüyor ve yine bildiğimiz gibi çok çok uzun süredir, Steam henüz her eve girmediği günlerden bu yana, Football Manager ve Total War gibi SEGA'nın dağıtımcısı olduğu oyun serilerini kutulu olarak raflardan çok makul fiyatlara alabiliyoruz. Şu an Football Manager 2015 50 TL mesela Aral'da. Total War: Attila ise 72 TL. Aynı şekilde geçen yılın en iyi oyunlarından biri olan Alien: Isolation da oldukça iyi bir fiyata (hatta Steam fiyatından biraz daha ucuza) kutulu olarak alınabiliyordu ilk çıktığında.
Football Manager'ın Türkçe desteğine sahip olması konusunda da Steam'in ya da başka bir oluşumun, yıllardır yapılan gönüllü çevirilerin falan bir payı yok. Tamamen adamların Türkiye sempatisiyle alakalı bir durum. Zira oyun defalarca, önceden belirlenmiş Türkiye satış hedeflerinin gerisinde kalsa da, yine de sonunda Türkçe desteğine kavuştu. SI Games'in sahibi iki kardeşten biri olan Oliver uzun zamandır Türkiye'de yaşıyor dönem dönem. Hatta evi de Beşiktaş tesislerine çok yakın.
Yine benzer bir şekilde, bir Namco Bandai oyunu olan Dark Souls 2 de gayet makul bir fiyata, hatta Steam fiyatından da ucuza raflara çıkmıştı kutulu olarak.
Witcher 2 de zamanında Aral tarafından getirildiğinde Steam fiyatından daha ucuzdu. Kimse çıkıp övgüler dizmemişti mesela Aral için. Fiyat çok uygun olmasına rağmen satışlar muhtemelen yerlerde sürünmüştü.
Ha, bana da Aral'ı savunuyorsun demezsin umarım. Ben sadece birazcık gölgede kalmış, zaten bilinen şeyleri hatırlatıyorum sadece. Yoksa bugün gelinen noktada Aral'ın bu işi çok iyi beceremediği çok açık.
Kısacası bence bir şeyleri sorgulamak için bir hareket noktası arıyorsak, şunu sorarak başlamalıyız işe: Nasıl oluyor da ülkemize aynı firmanın getirdiği Ubısoft veya 2K oyunları el yakıyorken, mesela SEGA oyunları bu kadar makul fiyatlarla raflara çıkabiliyor?
Bunun nedeni de gayet açık aslında: Söz konusu büyük dağıtımcı firmaların Türkiye'yi kendi başına değerlendirilecek kadar ciddi bir pazar olarak görmemesi ve bizi ısrarla Euro bölgesine ya da daha da kötüsü "other" yani tabiri caizse kıytırık ülkeler havuzuna koymaya devam etmeleri. Yani aslında bu tuhaf durum, Aral'dan ziyade, kalın enseli amcaların bölgesel fiyatlandırma ısrarı ve yetersiz/eksik/başarısız piyasa analizlerinden kaynaklanıyor gibi görünüyor. Mesela benzer fiyatlandırma saçmalıkları Euro bölgesinde olmamasına rağmen bazı büyük firmalar tarafından inatla o bölgede tutulmaya devam edilen Norveç'te de geçerli, ya da satın alma gücünün çok çok daha düşük olduğu Polonya'da da.
Ha ayrıca şunu da belirteyim. Aral ya da bir başkası, hiçbir temsilci, oyunun asıl sahibi olan gerçek dağıtımcısından habersiz ya da onun onayı olmadan, kafasına göre fiyatlandırma yapamaz. Yani Aral canı isterse bir oyunu 500 liraya satamaz. Bunu daha önce Activision ve EA gibi firmalarla yaşadıkları fiyatlandırma problemlerinden sonra gördük. Yani aslında oyun fiyatlarının, çok büyük oranda, bu büyük abiler tarafından belirlendiğini biliyoruz.
Steam'in yayınladığı mesajda belirtmek istediği nokta da işte tam olarak buydu. Biz fiyatlarımızı dağıtımcılarla birlikte belirliyoruz diyor adamlar. Eh, söz konusu dağıtımcıların da bir takım bağlayıcı yerel anlaşmaları olabiliyor haliyle. Bu durumda Steam de bu fiyat anlaşmalarına uymak durumunda.
Sonuç olarak, Aral'ı bu tür distribütörlük ilişkilerini adam akıllı kuramadığı, ülkenin pazarını oyunun gerçek sahiplerine doğru düzgün anlatamadığı için eleştiriebilir, bazı fiyatların bu kadar yüksek olmasından dolayı onları sorumlu tutarak yerin dibine sokabiliriz belki. Ancak art niyetli davrandıkları konusunda çok kesin konuşmak bence pek sağlıklı bir çıkarım değil, özellikle de SEGA, Square Enix veya Namco Bandai gibi diğer dağıtımcıların oyunlarını makul fiyatlarla getirebildiklerini gördükten sonra.
Tabii bunlar madalyonun PC yüzü. Öte yandan konsol oyunları konusunda neler döndüğünü asla tam olarak bilemeyeceğiz.
@nuguryurtsever
Siz beni yanlış anlamışsınız. Ben burada Aral'ı veya fiyatlarını tartışmıyorum. Böyle bir konu da tartışmam zaten, tartışılcak bir konu değil benim için. Aral'a olan öfkemi Steam fiyatlarında yaptıkları değişiklikten sonra hem e-mail olarak hemde diğer platformlarda kustum zaten.
Benim burada bahsettiğim dikkatli okursanız üstüne basa basa söylediğim "objektiflik". TeknoSeyir ekibi her Apple ürünü incelemesinde "çok pahalı, bu fiyat verilmez" şeklinde eleştirilerini defalarca vurgulayarak dile getiriyolar. Evet o konuda bende aynı şekilde düşünüyorum. Apple ürünleri ülkemizde çok pahalıya satılıyor. Ama Apple ürünleri için bu eleştiriyi yapıyorsanız, objektif yayıncılık gereği fiyatın yüksek olduğu her konuda belirteceksiniz aksi halde objektiflikten uzak bir yayıncılık olur. Eğer Aral ürün gönderdiği için 200 TL'ye dijital oyun satmasına "isterlerse 500 TL satar" diyorsanız ama Apple Türkiye ürün göndermiyor "çok pahalı bu fiyata alınmaz" diyorsanız bunun adı yancı yayıncılık olur. Apple Türkiye ürün göndermediğini de yine her Apple ürünü incelemesinde üstüne basa basa söylüyorlar. X isimli arkadaşımızın gönderdiği iPhone yada ekibimizden X isimli arkadaşın aldığı iPhone'u şeklinde video başında özellikle vurguluyorlar. Ama Aral oyun gönderiyor diye "isterlerse 500 TL satarlar" demek hiç doğru değil. Bunun adı objektif yayıncılık değil. Bu sebeple TeknoSeyir'in objektifliğini yitirdiğini belirtiyorum. Daha ne kadar açık konuşabilirim bilmiyorum.
NOT: Bu arada Apple fanboyu falan değilim aksine Android kullanıcısyım ve hayatımda Apple ürünü kullanmadım. Bende Apple ürünlerinin normalden pahalı olduğu düşüncesindeyim.
@wolfallen
Açıkçası benim "isterlerse 500 liraya satarlar" cümlesinden anladığım, bir Aral savunmasından ziyade, Aral'ın isterse 500 liraya satmasının şu anki ortamda bir suç teşkil etmediği. Zira ortada başka bir yetkili dağıtımcı yok ve soruşturmaya konu olan incelemede adı geçen diğer isimler birer perakendeciden fazlası değil. Yani Aral'ın fiyat belirlemesinde herhangi bir rollerinin olması pek olası görünmüyor. Ha ayrıca ben, 500 TL ibaresini olayı daha iyi vurgulamak için kullanılmış ufak bir abartı olarak algıladım, Aral tabii ki oyunları istediği fiyattan satamaz, hele 500 liraya hiç satamaz. En nihayetinde söz konusu olan ürünler kendi fikri mülkleri değil. Bu fiyatların belirlenmesinde en büyük rolü oynayanlar oyunun gerçek sahipleri, dağıtımcıları, yapımcıları vs... Zira bu ürünlerin bütün bölgesel ve yerel fiyatlandırma politikalarını bu dev firmaların ilgili departmanlarındaki ekseriyetle oyunlardan falan da hiç anlamayan kalın enseli abiler yürütüyor. Yıllarca EA'in başında pastacı vardı yani, gerisini siz düşünün artık. 🙂
Bana kalırsa tüm bu süreçte Aral'ın en büyük yanlışı halkla ilişkiler kanalını hiç kullanmamış olması. Daha önce Activision ve Blizzard'la da yaşadıkları bir takım problemlerde olduğu gibi, oyunseverlerden negatif tepkiler alsalar da, birkaç düzgün açıklamayla bu acayip durumu daha anlaşılır kılabilirlerdi.
Ha ortada gerçekten bir takım usulsüzlükler de varsa belki incelemelerin sonunda ortaya çıkar. Ancak birçok oyun gerçekten güzel fiyatlarla raflara çıkıyorken ve acayip fiyatlara sahip oyunların başında Ubisoft gibi son dönemde bölgesel fiyat politikalarıyla herkesi bezdirip G2A veya Kinguin gibi grey market platformlara yönlendiren bir firmanın oyunları varken bu bana pek mantıklı gelmiyor nedense. Bana sanki biraz kolaya kaçıp en yakındaki hedefe sıkıyormuşuz gibi geliyor. Aral'ın da savunulacak bir tarafı yok elbette, ancak daha büyük sorumlular var ortada, ve onlar da her sene aynı oyunlara farklı makyajlar yaparak ikişer ikişer piyasaya süren firmalardan başkası değil dürüst olmak gerekirse. Gerçek sonuçlar almak istiyorsak, enerjimizi o tarafa doğru kanalize etmek gerekiyor.
@nuguryurtsever
Ben ne diyorum siz hala neden bahsediyorsunuz. Çok ayrı bir alemdesiniz. Banane Aral'dan, diğer oyun firmalarından. Siz hala gelmişsiniz Aral şu kadar satar, EA şöyle yaptı, Ubisoft şöyle yaptı diyorsunuz.
Yazdıklarımı anlayarak tekrar okuyun lütfen. Size vereceğim son cevap bu. Lütfen sizde zahmet edip parmaklarınızı yormayın benim için.
VLC'den %30 hızlandırdığım zaman hiçbir anlaşılabilirlik problemi yaşamadan dinleyebiliyorum 🙂 Kahve falan mı içseniz acaba kayıttan önce, espresso tarzı demini almış bir şeyler falan 🙂
Eğlenceli sohbetti, teşekkürler.
Teşekkürler Atacan K.
@gamsizm @hkellecioglu Rekabet Kurumu olayında atladığınız bir yer var. Hatırlarsanız Ubisoft oyun fiyatlarının yüksekliği nedeniyle resmi açıklamasında Aral'ı suçlamıştı, fiyat indirmemize izin vermiyorlar demişti. Olay bu yani aslında.
Hayır olay bu değil. Burada yapılan araştırma adı geçen firmaların oyun fiyatlarının yüksekliği konusunda anlaşıp anlaşmadıklarını bulmak. O yüzden bir şey çıkmaz diyorum. Çünkü satış kanalları oyunların fiyatının yüksek olmasını değil düşük olmasını ister. Yani aralarında anlaşıp fiyatları yüksek tutmaya çalışmaları akıl karı değil. Diğer bilişim ürünlerinde böyle bir şey yokken oyunda olması da ekstra saçma olurdu. Burada Aral'ın oyun fiyatlarını belirlemede tek güç olmasından dolayı misal Vatan'ın yapabileceği bir şey yok. X oyununu Aral 225 liradan satıyorsa Vatan'ın da satışı doğal olarak 225'ten az olamaz.
Aral birçok oyun firmasının yasal dağıtıcısı. Fiyat konusunda belirleyici unsur onlar. Yapılan araştırmada olsa olsa bu sonuca ulaşılır. İstedikleri fiyata satmakta da özgür olduklarına göre ortada bir suç gözükmüyor. Yani oyun fiyatlarının düşmesi için bu araştırmaya bel bağlamak yanlış.
Oyunları bu fiyatlardan almaya devam ettiğiniz sürece Aral'a geri adım attıracak bir güç yok.
@gamsizm Açıkçası Aral'a verilmeyen oyunların ucuzluğunu gözden kaçırmamak gerek. Örneğin Witcher 3. D&R'da 59 TL, Steam'de 80 TL. Ve Türkiye dağıtıcısı Bilkom. Hâl böyle olunca Aral'ın yüksek fiyattan sattığını düşünmek çok da saçma gelmiyor. Tam da dediğiniz gibi insanlar alıyor nasıl olsa deyip iyice fiyatı yükseltiyorlar diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye'nin şöyle bir özel durumu var. Orijinal ve kutulu oyun alan kesimin %95'i zaten hiçbir şekilde para sıkıntısı çekmeyen kesim. Bütçesi az olanlar ise ya korsan oynar ya da Steam indirimlerini bekler veya g2a'dan falan alır. E adam 500'e de satsa kaybedeceği müşteri çok çok az olacak. Ama kârı hep yüksek kalacak. Niye ucuz satsın. Ama belki Witcher 3 ders olur. D&R geçen hafta resmi olarak şu ana kadar Türkiye'de en çok önsipariş alan oyun olduğunu açıkladı. 59 lira AAA oyun için mükemmel bir fiyat. Ubisoft oyunlarına bakıyoruz. 200 liradan giriyor. Witcher yurtdışında da çok ucuz değil g2a'da 35 dolar. 90 lira eder sadece kuru çevirirsek. E bir de bu dijital key, D&R'ın vereceği kutulu daha pahalı olması gerek. Demekki ucuza satılabiliyormuş. Bu durumda Aral'ın pahalı sattırdığı mantıklı geliyor.
Dediğiniz gibi fiyatı Aral belirlediği için diğer yerlerde de fiyatı pahalı mecburen. Burada şikayet esnasında bu kısım atlanmış sanırsam ama sonuca gelindiğinde Aral'ın başına patlayacak gibime geliyor. Yani o sonuca ulaşıyorlar diye umuyorum. Ubisoft da Aral'ı suçladığı için altında mutlaka bir iş vardır. Amerika'da falan olsak bu haber çıkar çıkmaz sevinirdim de, Türkiye'de oyun konusu vs. çok üstüne giderler mi bilemiyorum...
Ha belki ne olur. Olması gerektiği şekilde bir kâr sınırı belirlenir. Tavan fiyat uygulaması gibi. Sanmıyorum pek ama, olması gerek bu gibi şu anda. Keşke oyun firmaları hep Bilkom'a verseler şu işleri..
Aral'ın oyunları yüksek fiyattan verdiğinden kimsenin şüphesi yok zaten. Buradaki soru şu. Bu suç mu? Suç olması için aynı oyunu Aral dışında bir başkasının da getiriyor olması ve aralarında anlaşıp pahalıya satması gerekiyor. Ama adı geçen satıcı firmaların hepsi zaten Aral'dan alıyor.
Witcher olayını yakından takip ediyorum. Orada sadece Bilkom'un değil yapımcı firmanın da çok rolü var. Adamlar Türkiye'nin şartlarına göre fiyat belirlediler. Burayı yok sayıp Avrupa'da neyse o diyebilirlerdi ve Bilkom'un yapabileceği bir şey kalmazdı.
O yüzden siz Ubisoft'un sözde açıklamalarına inanmayın. Madem şikayetçiler, anlaşmayı bozsunlar yapabiliyorsa. Ya da açıklasınlar biz Aral'a oyunlarımızı 50 liradan veriyoruz onlar 250'ye satıyor desinler. Hiç biri yok. Ne var? Steam'den oyun almamızı engellemek var. Eylemler ve sözler birbirini tutmuyor.
PC oyunları için konuşursak Ubisoft'un Türk müşterileri Steam'den oyun aldıklarında Ubisoft X bir para kazanıyorsa, Aral'dan aldıklarında Y kadar kazanıyor. Eğer Aral daha çok para kazandırıyorsa, yani Y X'ten büyükse, Ubisoft Steam kanalını tıkar. Günün sonunda her zaman iş para hesabıdır. Medya önünde yapılan şovlara kanmayın.
@gamsizm Belki Aral'a tekelleşme gibi bir suçtan ceza verilebilir. Birşey yapılması gerek yani sonuçta Amerika'da olsa içimiz rahat olurdu da Türkiye'de hiçbirşeye güvenemiyoruz kimin işine nasıl geliyorsa öyle sonuçlanıyor.
Ubisoft'un da var bir derdi. GTA olayı da aynı oldu. Bir yerlerde bir işler dönüyor orası kesin de devletin de buna bir şekilde müdahale etmesi gerek.
Witcher'da evet CD Project bugüne kadar en çok takdir ettiğim firma. İnşallah resmi türkçe dil eklememe kararlarından vazgeçerler. oyunçevirinin yapıp onlara verdiği yamanın kontrolü eklenmesi vs. hepsinin maliyetinin, Tükiye'deki satış kârından fazla olduğunu söylemişlerdi. Belki bu önsipariş olayını görürlerde Türkçe desteğiyle gelir yine. Yine de Bilkom da 100 TL üstüne satabilirdi. Şayet Steam'de daha pahalı olduğundan Bilkom'un da etkisi var diye düşünüyorum.
Keşke podcast dosya isimlerine eskiden olduğu gibi düzgün isim verseniz. örnek:14.03.2015
erkenden indirilmesin diye öyle yapılıyor ama bence çok saçma. 00:00 da ismini düzgünce değiştirip de yayınlayabilirler halbuki. @gamsizm
apple watch sport edition diğerlerine göre daha küçük değil hepsinin büyük ve küçük boy modeli var
Tabi ki içinde bulunan durumu bilemiyorum ama önce Vestel sonrada Aral konusunda çok net ve sert yorumlar beklerdim. 200 dolara çok yüksek maliyetli kart aldım diyorsunuz. Bu cümleleri sarf ettiğiniz yerde kutulu oyun fiyatlarını 70-80 dolara çıkaran firmaları yerden yere vurmanız gerekir. İyi gelirim var ve 50'den fazla kutulu oyunum var (100'ün üzerinde de dijital)... Ama artık kendimi enayi gibi hissettiğim için Aral'a ait ürünleri korsan indirme kararı aldım. Zaten artık çıkan oyunların 10 tanesinden 1 tanesi sorunsuz ( bırakın güzel olmayı) çıkıyor.
Yerden yere vurunca bir şey değişmeyecek siz satın almadığınızda değişecek.
@leventp gta ile ilgili konuşurken minecraft'ta soygun yok demiş ama multiplayer'da sunuculara yüklenen soygun, çalma-çırpma modları var. yaş sınırı olmadan (zaten nasıl olacak ki?) isteyen oynayabiliyor. (bence sorun bile değil)
yanlışa karşı çıkarken bunu doğru savlarla yapmak gerek. ben bilmiyorum ama bana anlattılar diyerek hiç yapılmaz.
soruşturma falan yok yemeyin bunları ,rekabet kurumu iş yapıyo gibi görünmek amacıyla arada milletin gazını almak için böyle duyurular yapıyolar aynen avmlerin pazar günleri kapatılmasını öngören ama olmayacak bi dedikodu gibi ,yemem bu numaraları seçim öncesi ,istanbula 100 adet avm açılmasına izin veren bir hükümetmi bunu yapıcak mantık almaz.
@gamsizm Eğer kurumsal bir internet kullanmayı düşünürseniz size tanıdık bir şirket yönlendirebilirim. AirFiber teknolojisi kullanıyorlar. Yani tek bir antenle simetrik internet.
Biz mevcut bağlantıya 89 veriyoruz. Daha ucuza mal olacağını sanmıyorum.
Şimdi bilgi aldım 5 Mbit simetrik download-upload 500 tl'ymiş. 1 gbit'e kadar çıkabiliyor. Ama size uygun değil gibi.
şu zorla izlettiğiniz reklama lanet girsin. ne zaman açsam çıkıyor.
.
Daha önce de yazmıştım ama tekrar yazayım, akıllı saat devrimi için bakmamız gereken saat Pebble Time. Apple'ın müşteri kitlesini resmen aptal yerine koyduğu Apple Watch değil. Daha 13 günü varken bir önceki en çok para toplayan projeden 5 milyon dolar daha fazla toplamışlar.
https://www.kickstarter.com/projects/597507018/pebble-time-awesome-smartwatch-no-compromises
Pil konusunda daha uzuun yıllar yeni bir çığır açılmayacağı dev firmaların hala daha iyi pil ömürleriyle ürünlerini pazarlamalarından belli ama renkli e-ink kullanarak 1 haftaya kadar pil ömrü sunuyor adamlar. Küçük ve girişimci ruhlu işletmelerin gözünü seveyim, bir de saat severlerin de kanına girebilecek bir model yapsalar da alsak, Günü çıkaramayacak saat mi olur yahu?
-Pardon, saat kaç acaba?
-Bilmiyorum, şarjım bitti.
Böyle bir diyalog karşısında hangi yürek dayanabilir? Yapmayın etmeyin, analar ağlamasın.
Tamam almıyorum 🙂
Bu arada Pebble kadar iğrenç tasarımlı bir saat görmedim 🙂
Aslında saatlere de ultra güç tasarrufu ayarı koysalar ve %100 gelince o ayara geçse ve sadece saat özelliği açık kalsa keşke.
"Ya bu firma daha önce de işte Serious Sam'i yapan firma falan şeklinde detayına girmesi" LP'nin bu sözlerinden yakın zamanda Uğur Yurtsever'den bir "The Talos Principle" incelemesi geleceği izlenimine kapıldım.Umarım haklı çıkarım.
Spoiler olmuş galiba. 😉
@nuguryurtsever Bir de kadroya dahil olma durumunuz ihtimaliniz nedir o konuda bir spoiler alsak 😀
youtube 100 bin kullanıcı plaketine sosyalle işim olmaz, yazmak istemiyorum diyen levent pekcan niye teşekkür ediyor anlamadım. samimiyet yok. bari bu işe günlerini harcayan murat gamsız yasaydı teşekkürü. işin kaymağını levent pekcan yemeye çalışıyor
Çok sağol ya sayende apple haberlerini geçtim. 🙂
Eğer ARAL mağazalarla gidip hepiniz aynı fiyattan satacaksınız derse bu bir suçtur. Ya da başka bir firmayla da anlaşıp aynı fiyata satalım bu ürünleri derse de bu bir suçtur. Her ne şekilde olursa olsun rekabeti etkilemek suçtur. Aral malını satar alan firma da istediği fiyattan verir pahalı olur ucuz olur önemli değil, hatta başka mağazalarla aynı fiyata satar bu da önemli değil fakat satıcılar arasında iletişim kurularak son kullancıyı etkileyecek bir fiyat anlaşması varsa direk suça girer.
USB portu sıkıntısı için bir apple mühendisinin(!) açıklaması 🙂
https://www.youtube.com/watch?v=KHZ8ek-6ccc
@leventp @gamsizm @hkellecioglu Murat bey siz rekabet kurulunun soruşturma konusunu anlamamışsınız. daha doğrusu eksik anlamışsınız. bakın rekabet kurulunun araştırma konusu şu şekilde.
1-Aral Oyun Konsol ve Aksesuar Ticaret A.Ş.’nin dağıtımını yaptığı bilgisayar ve konsol oyunlarını yüksek fiyattan satışa sunduğu,
2-ana oyun dağıtıcıları ile anlaşma/uyumlu eylem içinde olduğu
3- nihai satış noktalarında yeniden satış fiyatını belirlediği iddası
ile yapılan başvuruya ilişkin yürütülen önaraştırma, Rekabet Kurulunca karara bağlandı.
yani ilk kısımda diyor ki aral kazıkçı mı?
ikincisinde diyor ki aral ubisoft, 2k gibi firmalarla anlaşıp fiyatları mı yükseltiyor.
yalnızca üçüncü madde vatan, bimeks, doğan gibi firmalarla ilgili ve en önemsizi ama siz haberi dikkat etmeden okuduğunuz için sadece isimlere bakıp bunu mu araştırıyorlar, bundan bişey çıkmaz ki canım diyorsunuz.
nihayetinde herşey biraz daha dikkat, biraz daha özen istiyor. yanlış anlamanız yüzünden aral'ın rekabet ihlali yapmadığını iddia eder gibi gözüktünüz.
@zankoku Saydığınız maddeleri yazdıktan sonra soruşturma açılan kısmı da ayrıca belirtmişler ve benim yorumum üçüncü madde üzerinde durdukları yönünde. İlk iki madde üzerinde soruşturma açılsa sadece Aral'ın soruşturulması gerekirdi.
Öncelikle şu konuda hiçbir tereddüt yok. Oyun fiyatları özellikle konsollarda aşırı yüksek. Bu konuda tartışıp zaman harcamayalım. Soru şu. Aral suç mu işliyor?
İlk madde zaten herkesin malumu. Oyun fiyatları yüksek. İkinci maddede ana dağıtıcı ile anlaşma ve uyum kısmı var. Aral eğer Ubisoft'un yetikili dağıtıcısı ise, fiyatı beraber belirlemeleri normal değil mi? Ubisoft şikayetçi ise neden Aral ile anlaşmayı bozmuyor?
Misal tersten gidelim. Bir fiyatı yükseltmek kadar, aşırı düşürmek de rekabeti bozabilir. Şimdi tutup birisi CD Projekt ve Bilkom anlaşıp oyun fiyatlarını düşürüyor diye rekabet kurumuna şikayet edebilir mi? Bunu @rind cevaplayabilir belki.
Benim iddiam şu. Ubisoft da Aral da oyunların mevcut fiyatından güzel kar elde ediyorlar ve memnunlar. Aksi takdirde Ubisoft'un mutlaka bir şey yapması gerekirdi. Bunun suç olup olmadığını söyleyecek bilgimiz yok. Çünkü aralarındaki anlaşmayı bilmiyoruz. En basiti bir dağıtıcı daha atanır dağıtıcılar arasında rekabet sağlanırdı. bkz. Aral vs PlayStore.
İkinci iddiam ise oyun fiyatlarının Aral'dan bağımsız olarak pahalı olması. Sanki tüm oyunları Aral getiriyor gibi tartışılıyor konu. Halbuki biraz araştırınca durumun genel olarak felaket olduğunu görebilirsiniz.
Sony'e bakalım. Sony 1886'yı 200 liradan satıyor. Destiny de 200 lira. arada kampanyalar oluyor iniyor ama bu bize taban fiyat konusunda bir fikir verir. Bana sorarsanız 200 lira da çok. Aral da 225 liradan satıyor kendi sitesinde kendi oyunlarını.
Herkesin takdir ettiği Bilkom'un getirdiği Wolfenstein şu an indirimde ama normal satış fiyatı 229 TL. Bunlar PS4.
PC oyunları genelde daha makul fiyatlarla geliyor. Orada Aral rakipsiz değil. GTA V ve Hardline 180 TL Aral'da. Rakibi PlayStore' da ise ikisi de 168 lira.
Açıkçası ben bu araştırmaları yapınca Aral açık ara oyunları pahalı satıyor sonucuna ulaşmakta zorlanıyorum. Ulaştığım tek sonuç konsol oyunlarının tüm dağıtıcılarda PC'ye oranla anormal bir fiyatla satılması.
Eğer bir anlaşma varsa ortaya çıksın ve herkes cezasını bulsun. Ama şahsi görüşüm konsol oyunlarında artık vergi mi başka bir şey mi bilmiyorum toptan bir sorun olduğu ve bu araştırmanın ona çare olmayacağı.
Murat abi samimiyetine dayanarak direkt dalıyorum: rekabet olayını çok yanlış anladığın için olayın üstünü örtmeye çalışıyormuşsun gibi bir havan var.
sen firmalar arası rekabeti baz almışsın hep ama bunun bir de tüketici tarafı var. aral çıkıp '500 liraya satıyorum' diyebilir, haklısın. ama 'gelin hep beraber 500 liraya satalım' diyemez.
'neden en yüksek fiyattan satmak istesinler ki?' sorun ise akıl alır gibi değil. herhangi bir şirketin ilk amacı bu zaten.
gece gece daha ayrıntılı yazamayacağım.
araştırmanın merkezinde aral var. "nihai satış noktalarında yeniden satış fiyatını belirlediği" ifadesini farklı bir şekilde yorumlarsak steam'deki fiyatlara yapılan müdahale de kastediliyor olabilir. steam'in konuyla ilgili geri dönüşünde de zaten "local retailers" gibi bir ibare vardı ve bunda kastedilen şey araştırma konusu mağazalar vatan bimeks vs. olabilir.
steam'de fiyatlara birilerinin müdahale ettiği çok açık. serbest fiyatlara birileri müdahale etti. bu şüphesiz ortada olan bir gerçek. araldır ya da başkasıdır orasını bilemem.
ubisoft aral'la kafa kafaya verip tekelci fiyatlamaya giderse bu da rekabet ihlali sayılabilir. neticede abd'de söz gelimi 50 dolar olan fiyat neye dayanarak ülkemizde 100 dolara çıkarılıyor?birileri sorgulamalı.
sony de yüksek fiyatlamaya gidiyor olabilir. haklısınız. ama lider firma aral ise bu adamların çalışma şekli de piyasanın genelini etkiliyor.
@gamsizm Yine elimden geldiğince alanda uzman olmayan birisinin kavrayabileceği bir şekilde durumu geniş perspektiften izaha çabalayayım.
Meseleye en temelden girmek gerekirse, rekabet hukuku denilen şeyin ne yaptığını şöyle basit bir formülle ifade edebiliriz: “Rekabet hukuku, rekabet süreçlerini korumak sureti ile iktisadi etkinliği hedefleyerek refahı en çoklaştırmaya çalışan bir hukuk disiplinidir.” Bir başka anlatımla Rekabet Kurumunun işi, “rekabeti” “rekabet için” korumak değildir. Arka planda yatan bir refah ve iktisadi etkinlik unsuru vardır. Refahın (welfare), kimin veya neyin refahı olduğu hususunda ileri tartışmalar vardır ancak bugün, ABD de; AB de; Türkiye de söz konusu refahın ‘tüketici refahı’ olduğunu kabul eder haldedirler. Pek tabii, refah denilen şeyin tespiti iktisadi olarak bir hayli güçtür. Dolayısıyla, burada devreye iktisadi etkinlik girer. Bir anlamda bir kısa yoldur bu. İktisadi etkinliği gördüğüm yerde, refah da vardır diyerek hareket eder Rekabet Kurulu. İktisadi etkinliğin üç farklı başat türü olur: “Dağılım etkinliği”, “maliyet etkinliği” ve “dinamik etkinlik”. Maliyet etkinliği en kolayıdır, piyasadaki bir hareket sonucu (diyelim ki bir devralma) maliyetlerin düşmesidir. Dinamik etkinlik, kavranması en güç fakat kavranırsa kesinlikle refahı tescil eder olan bir etkinlik türüdür. On yıl önce kullandığımız telefonlardan bugün elimizde bulunan akıllı telefonlara geçişimiz, bir dinamik etkinlik örneğidir. İnovasyon içerir. Nihayet, çoğunlukla rekabet hukuku ihlallerinde belirleyici olan dağılım etkinliği; halihazırda sınırlı olan kaynakların en optimal şekilde dağıtılmasına yöneliktir ki bu bunun başlıca elemanı ve belirleyicisi de “fiyattır” (iktisadi bir anlatımla, fiyatların marjinal maliyetlere yakın veya eş bulunduğu hallerde dağılım etkinliği sağlanmış olur). Bu tanım çerçevesinde son bir kritik nokta ise meseleye anlık bir fotoğraf karesi şeklinde değil, bir süreç olarak bakılması gerektiğidir.
Yukarıda bahsettiğim etkinlikler, aynı zamanda bir piyasada rekabetin doğal koşullarda işleyip işlemediğini de gösterirler. Tüketici refahı noktasında da en büyük önemi haiz olduğu için, hemen tüm suni rekabet sınırlamaları, yani rekabet hukuku ihlalleri, kendilerini fiyat üzerinden ele verirler.
Bu genel bilgilerden sonra, üzerinde tartıştığımız soruşturmaya dönebiliriz.
Evvela şunu tespit etmek lazım: Rekabet Kurumunun soruşturmaya dair açıklaması, pek de bir “açıklama” değil açıkçası . İlk cümlede ifade olunan hususlar, Aral hakkındaki “iddialar”. Yani, Kurumun önüne mesele, bir kişi ya da kuruluşun bu şikayetleri ile gelmiş. O iddiaları buraya da alarak rekabet hukuku kapsamında nereye düştüklerini de göstereyim:
a) Aral Oyun Konsol ve Aksesuar Ticaret A.Ş.’nin dağıtımını yaptığı bilgisayar ve konsol oyunlarını yüksek fiyattan satışa sunduğu iddiası. Bu iddia, önceden de konuştuğumuz üzere, 4054 Sayılı Kanun m. 6 hükmü ile ilgili tamamen, yani bir piyasada hakim durumda olan bir teşebbüsün bu hakim durumunu kötüye kullanarak rekabeti sınırlaması. Hakim durumda olmak ne demektir? Kurulun kendi tanımı şöyledir: “Bulunduğu piyasada rakipleri ve müşterilerinden bağımsız hareket ederek fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleme gücünü haiz bir veya birden fazla teşebbüsün sahip oldukları” güç. Bu gücün, rekabeti sınırlamak amacıyla, dolayısıyla hakkaniyetli rekabete aykırı olarak kullanması yasaklanmakta, böylelikle piyasalarda rekabetçi olmayan uygulamalarla oluşacak suni bir tekelleşmenin önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Önceden de söylediğim gibi, hakim durumun tespiti son derece kompleks iktisadi analizler çevresinde olur. Ancak bir teşebbüsün bir kere hakim durumda olduğu tespit edildiği zaman, o teşebbüsle ilgili yasaklar, bu pozisyonda olmayan sıradan bir teşebbüs için öngörülen yasakların çok ötesine geçer. Çünkü burada, teşebbüsün tabiri caizse “dilediği gibi at koşturması” durumu vardır ve yapmak isteyeceği ilk şeylerden biri, fiyatları marjinal maliyetlerden aşırı uzaklaştırıp karını katlamak olacaktır. Rekabet Kurulunun verdiği birçok kararda, bu husus, “aşırı fiyatlandırma” olarak adlandırılır ve örneğin 17.01.2014 tarih ve 14-03/60-24 sayılı kararda anlatıldığı şekli ile “hâkim durumdaki bir teşebbüsün fiyatının sürekli bir biçimde ve önemli ölçüde rekabetçi fiyatın üzerinde olması hali” olarak tanımlanabilir. Aşırı fiyatın tespitine yönelik olarak, öncelikle fiyat karşılaştırması testi (yani Türkiye’de veya dünyada aynı veya benzer pazarlardaki fiyatların) ve fiyat-maliyet analizinden oluşan ekonomik değer testi uygulanır. Bunlar, dediğim gibi, hayli sofistike iktisadi analizler, ama işin temelini aktarmak adına buraya yerleştirdim yine de. Şurası açıktır: Hakim durumda iseniz, aşırı fiyatlandırma yapamazsınız. Yani fiyatın üzerinde net bir şekilde sınır vardır Murat Bey, tabii ancak hakim durumda iseniz ve Kurulun tanımladığı şekilde bir aşırı fiyatlandırma yapıyorsanız. Pazarın sıradan bir oyuncusu iseniz, isterseniz yüzde bin arttırın fiyatları, kimsenin umurunda olmaz. Zira siz bunu yaptığınız anda müşteri de gider başka bir teşebbüsün ürününü alır, piyasa kendini doğal yoldan dengeler (Adam Smith’in meşhur “görünmez el”i devreye girmiş olur). Ancak ortalıkta böyle bir imkan yoksa (yani fiyat arttıran teşebbüs hakim durumda ise), o teşebbüsün malını veya hizmetini almaya mecbursunuzdur demektir; bu halde, sizin fiyatınıza tüketicinin veya başka herhangi bir teşebbüsün hiçbir cevabı olmayacağı için, suni bir “levyeleme” (leverage) yapmakta olursunuz ve bu ağır bir rekabet hukuku ihlali olur. Hülasa, Aral’ın hakim durumda olduğuna kanaat getirilir ise oyunları dilediği her türlü fiyattan piyasaya sürme imkanı kalmaz. Ancak tabii, en baştan beri belirttiğim üzere; Aral’ın bu konumda olup olmadığı ve olsa dahi aşırı fiyatlandırma yapıp yapmadığı ancak Kurul ve olası Danıştay kararının sonrasında ortaya çıkacak bir şeydir. Şu an itibarıyla, Türk Ticaret Kanunu tarafından itibarı korunan bir şirket olan Aral hakkında kamuya açık bir platformda kusur atfedici konuşmak hukuken çok doğru olmaz.
b) Aral Oyun Konsol ve Aksesuar Ticaret A.Ş.’nin ana oyun dağıtıcıları ile anlaşma/uyumlu eylem içinde olduğu iddiası. Burada bahsedilen ana oyun dağıtıcıları sizin işaret ettiğiniz Ubisoft (veya onun oyunlarının dünya genelindeki dağıtıcları) gibi isimler oluyor Murat Bey. İlk yazıda, olası 4054 sayılı m. 4 ihlalleri üzerine anlattığım şeylerin, Ubisoft gibi teşebbüslerle Aral arasında olan ilişkilerle alakalı halleri. Yani şu iddia: Ubisoft geliyor Aral’a “Güzel abim, senden başka mal satan adam yok doğru düzgün, gel sen şu oyunları x liradan sat da yüksek yüksek karlar elde edelim.” diyor. Burada önemli bir şeyi zikredeyim ancak, şayet bahsi geçen ana oyun dağıtıcılarının Türkiye’de resmi ve ticari bir varlıkları yoksa, yani Aral onların oyunlarını uluslararası anlaşmalar yaparak sadece ithal eden konumunda ise; Rekabet Kurulu’nun eli onlara uzanamaz, zira 4054 sayılı kanun m. 2 çerçevesinde böyle bir yetkisi mevcut olmayabilir; olsa da bu yetkinin uygulaması akim kalır.
c) Aral Oyun Konsol ve Aksesuar Ticaret A.Ş.’n,n nihai satış noktalarında yeniden satış fiyatını belirlediği iddiası. Bunun iki yönü var: 1) İlk yazıda bahsettiğim 4054 sayılı Kanun m. 4 çerçevesindeki meseleler. Orada çeşitli senaryoları tartışmış idim. 2) Yine m. 6 çerçevesinde, Aral’ın satıcılara “ben size oyunu x liradan veriyorum, siz de y liradan satacaksınız” baskısı ihtimali. M. 6 meselesi olduğu için, buradan ihlal kararı çıkması için en başta Aral’ın hakim durumda olması gerekiyor.
Şimdi, Kurumun “açıklamasının” “açıklayıcı olmadığını” söylemem şundan ileri geliyor: Yukarıda bu üç iddiayı zikreden kurul, aşağıda Aral’la beraber diğer oyun satıcılarını soruşturmaya aldığını ifade ediyor; hemen ardından da 4. Maddeyi hatırlatıyor. Bundan benim anladığım mantıki sonuç, Murat Bey’in de dediği üzere, Kurum soruşturmasının yukarıda sayılan iddialardan yalnızca “c”ye (ama onun da m.4 ile alakalı olan kısmına) yönelik olduğu; zira m. 6’dan ve dolayısıyla hakim durumdan hiçbir bahis yok. Ancak, ana oyun dağıtıcılarına uzanamadığı için Kurumun “b” iddiasını da soruşturma kapsamına almış olması mümkündür. Dolayısıyla burada mesele, Aral’ın kendi satış fiyatlarından ziyade, satış noktalarındaki fiyatın Aral ve satıcılar tarafından ortaklaşa belirlenmesi hususu gibi duruyor. Yani en muhtemel senaryo şu olur: Aral, “Benim canım kardeşlerim, şimdi bu oyunların bana gelişi x lira, size y liradan versem; siz de (ve aslında ben de, zira ben de son kullanıcıya oyun satıyorum) kafanıza göre değil de, elbirliği ile z liradan satsanız; z-y’yi hep beraber cebe indirsek ya” der ve diğerleri de kabul eder. Kanaatimce, bu hususta Aral’ın kendisinin de bilfiil son kullanıcıya mal satmasının kilit etkisi mevcut. Gelgelelim, bunların hepsi zayıf tahminler. Hakiki meseleyi ancak soruşturma bittiğinde mesele Kurulun önüne gelirse bilebileceğiz. Pek tabii, Kurulun açıklamasında m. 4 zikredilmesine karşın; aslında m. 6 kapsamında da soruşturma yürütülüyor olabilir. Hatta hatta, m. 4 çerçevesinde bir soruşturma yürütülür iken m. 6 ihlaline ilişkin bir veri bulunup soruşturma genişletilebilir de.
Bir de şuna işaret edeyim. Bütün bu incelemelerde en mühim hususlardan birisi “piyasanın” tanımını yapmaktır. Yine teknik analizler sonucunda varılır bu tespite (talep ve arz ikameleri ölçülür, coğrafi unsurlar değerlendirilir vs.). Yani, “oyun piyasası” diyebilirsiniz örneğin ve öyle der iseniz Steam ve Playstore da pazarda oyuncu sayılır; Aral’ın o pazarda hakim durumda olma ihtimali de bir hayli düşer. Lakin “kutulu oyun” piyasası derseniz, işler değişir zira Steam ve Playstore gibi oyuncular devre dışı kalmış olur. Kurumun kullandığı “bilgisayar ve konsol oyunları alanında faaliyet gösteren” ifadesi, henüz bu pazar tanımı çok sağlıklı yapılmamış olduğu için geniş bir ifade. Gerçek Pazar tanımını da, ancak mesele Kurulun önüne gelirse öğrenebileceğiz.
Son olarak, sorduğunuz soruya doğrudan cevap vererek bitireyim Murat Bey. Bahsettiğiniz türden bir uygulama (yani fiyat indirme), rekabetin doğal olmayan (suni) yollardan kısıtlanması sayılmaz. Bilakis, rekabet hukukunun tam da olmasını istediği şeydir, zira en baştaki temel bilgiler çerçevesinde fiyatın marjinal maliyetlere yaklaşmasını ve dağılım etkinliğini haber verir. Doğal bir hamledir, zira siz fiyatı düşürdüğünüz zaman; karşıdaki de düşürmek zorunda kalır, yani sizi takip etmesi doğal dinamiklerin eseridir; ancak siz fiyat yükselttiğinizde, rakibinizin sizi izlemek için kendine ait sebepleri yoksa sizi izlemeyecektir ki sizin yüksek fiyatla kaybettiğiniz tüketiciyi kendisine çeksin. Yani fiyat indirirken arkanıza bakmazsınız. Tam da bu noktada, güzel bir illüstrasyon var aslında. Hakim durumun aşırı fiyatlandırma ile kötüye kullanılması örneğinde, rakibiniz olmadığı için tüketici sizin insafınıza kalmış oluyor ve rekabet hukuku çerçevesinde fiyat artışınıza bir sınır koyuluveriyor. Hakim durumda olmasanız, kimsenin umurunda olmazdı sizin yüksek fiyatlarınız zira piyasanın doğal işleyişi (görünmez el) durumu düzeltiverirdi. Şayet fiyatı indiren siz kendiniz hakim durumda iseniz ve bu fiyat indirmesi “marjinal maliyetlerin altında” bir fiyata doğru ise; işte ancak o zaman rekabet hukukunu yine ihlal ediyor olurdunuz. Bu son duruma “yıkıcı fiyatlama” veya “fiyat sıkıştırması” adı verilir. Yukarıda bir fotoğraf karesi değil, süreç olarak bakılmalı demiştim. Burada olan şudur: Hakim durumda bir teşebbüs vardır, piyasaya gelecek vaat eden yeni bir oyuncu girmiştir. Hakim durumda olan teşebbüs “Aman diyeyim, vallaha bunlar bizi tahtımızdan edecek; ben zaten yeterince güçlüyüm, iyi de kar ediyorum, üç beş ay zarar etmeyi göze alarak zararına satayım, bu adamlar dayanamayıp gidince ortam yine bana kalır” der. Bunu yaptığı anda da, hukuku ihlal etmiş olur ve Rekabet Otoritesi bunu cezalandırır. Örneğin THY ve Pegasus arasında bu minvalde pek çok şikayet ve soruşturma mevcuttur.
Bu kadar uzun bir yazıyı buraya kadar okuma zahmetinde bulunan herkese teşekkür ederim. Umarım aydınlatıcı olabilmiştir. Şayet akılda kalan başka hususlar var ise, onları da izaha çabalarım.
@rind Yine süper açıklayıcı oldu. Kurulun açıklaması çok fazla eksik olunca farklı yorumlar olması da doğal. Peki bana fiyat baskısı yapıldı ve ben de kabul ettim yoksa bana mal verilmeyecekti diyelim. Bu durumda ben kurban mıyım suç ortağı mı? Firma suçlu bulunursa ben de o şartı kabul eden taraf olarak ceza alır mıyım? Niye şikayet etmedin denebilir mi?
@gamsizm Teşekkür ederim Murat Bey. Sorunuza cevap vermeye çalışayım. Ancak evvela ufak bir düzeltme yapayım. Burada teknik anlamı ile bir “suç” söz konusu değil. Suç, ceza hukukuna ait bir hukuka aykırı davranıştır. Örneğin herkesin aşina olduğu insan öldürme, yaralama, rüşvet gibi hukuka aykırı fiiller suç olarak adlandırılır. Rekabet Kurumu ise idari bir otoritedir, teşebbüslerin ihlalleri suç anlamında “cezai” değil kusur yahut kabahat şeklinde “idari” bir niteliktedir, kendilerine uygulanan cezalar da “idari yaptırım”dır. Zaten, olası bir itiraz başvurusunda mesele Danıştay’ın (yani ülkedeki idari mahkemelerinin en yükseği) önüne gelir.
Söylediğiniz senaryoda, şayet size uygulamanız yönünde baskı yapılan fiyat, dağılım etkinliğini sağlamaktan uzak bir rekabeti sınırlayıcı fiyat ise ve siz de bunu kabul edip o fiyatı uyguluyor iseniz 4054 sayılı Kanunun m. 4 hükmünü ihlal etmiş olursunuz. Burada, sizinle size mal veren teşebbüs arasında bir anlaşma durumu söz konusu olmuş oluyor zira. Kurulun önünde “ama ne yapalım biz sayın Kurul, mal vermeyecekti adam bize; alacağımız başka kimse de yok; zarar mı edelim?” derseniz, Kurul size “umurumda bile değil, zarar ediyorsanız edin; benim meselem sizleri ayakta tutmaya çalışmak değil” diyerek cevap verir. Nitekim buna benzer örnekler geçmişte yaşandı. Kuş gribi vs sebebiyle tavukçuluğun zor günler yaşadığı dönemlerde tavukçuluk meslek birlikleri toplanıp bir arada hareket ettiler, ağır 4. Madde ihlalleri yaptılar. Kurulun önüne çıktıklarında “ama biz ne yapalım, satışlar felaket; yetiştirme şartları uygunsuz; kamuoyu baskısı var; batalım mı?” dediler; Kurul da “beni ilgilendirmez” dedi, yaptırımı uyguladı. Serbest piyasa böyledir çünkü. Rekabet Kurumunun tüm müdahaleleri “suni” niteliktedir, dolayısıyla ancak teşebbüsler tarafından “suni” bir sınırlama yapıldığında bunu dengeleyerek tekrar “doğal” işleyişe dönmek arzusunda olur. Kendi kendine değişen piyasa şartlarında bir teşebbüsün canının yanması, doğal bir durumdur. Teknoloji için tanıdık örneklerle, Blackberry ve Nokia’nın hali buna iyi bir örnektir. Köşeye sıkıştılar diye kalkıp olur olmaz anlaşmalar yapsalar, buna sessiz kalınmaz. Diyeceksiniz ki, e peki fiyat baskısı yapan adamla buna boyun eğen tamamen aynı şartlarda mı değerlendirilecek, hakkaniyete aykırı olmaz mı? Burada devreye, verilecek para cezasının miktarı girer. Örneğin fiyat baskısı yapan teşebbüs, yıllık cirosunun binde üçü gibi bir cezaya çarptırılırken; fiyat baskısına boyun eğen teşebbüs binde birle cezalandırılabilir durumun mahiyetine göre. Ancak elbette, bu bir ispat işi haline gelir ve 4. madde ile ilgili hususlarda Kurum bir kere delil buldu ise, sizin “ama yok şöyleydi, böyleydi” deme imkanınız pek kalmaz. 4. Madde soruşturmaları, daima çok daha fazla oranda ceza ile sonuçlanan soruşturmalardır m. 6’ya göre, zira Kurum kayda değer bir delili bulamadıkça 4. maddeye yönelmez zaten.
Şu halde, kendisine fiyat baskısı yapılan teşebbüs şöyle bir yol izlemeli: İlk olarak, kendisine fiyat baskısı yapan teşebbüse, “aman diyeyim sayın abim, bir rekabet hukuku ihlali yapmaktasın, Kurumun haberi olursa canımıza okur, sen bana fiyat dikte edemezsin, ben karar veririm kaça satacağıma, gel sıkıntı çıkarma” demeli; şayet fiyat baskısı yapan teşebbüs ısrarcı olursa, bu hususla ilgili olarak derhal Rekabet Kurumuna bir şikayette bulunmalıdır.
Umarım yardımcı olabilmişimdir. Sadece rekabet hukuku ile ilgili değil ve fakat genel olarak hukukla ilgili daha başka meselelerde de bir görüş almak icap ederse bana ulaşabilirsiniz, elimden geleni yapmaya çalışırım.
geliş fiyatı+kar ile birlikte 140tl olarak satılması gereken bir oyunu aral 200tl olarak satıyor ve sattırıyor. steam 160tl'den satıyorken ona da diyor ki "ben bunu 200tl'ye satıyorum sen de o fiyata çek sen de çok kazan". hop steam fiyatları aral'ın seviyesine çekiyor. vatan bilgisayar bu oyun için web'e özel yine kar yapacak şekilde 160tl'den satmak isteyince aral dur çekiyor. yapılacak indirimler için de aral "benim indirdiğim oranda ve zamanda siz indirebilirsiniz" diyor.
bütün olay buradan çıkıyor.
Titanfall oyunu tavsiyenşz üzere aldım 🙂 hemde delux şimdi bedava oldu 🙁