İnternette Gecikme(Lag-BufferBloat) Önleme(Qos)

Herkese merhabalar.

İnternet erişiminde özellikle online oyunlarda gecikme oldukça can sıkıcı olabiliyor. Bununla ilgili neler yapılabilir üzerine bu konuyu hazırlıyorum. Hemen başlayalım.

 

Gecikme nedir diye anlatmaya gerek yok. Çünkü bu yazıya gelen kişi zaten bunun bilincindedir 🙂 Kaba tabiri ile PC/telefonda yapılan işlemin karşı tarafa erişiminde geçen süre diyebiliriz. Milisaniye(ms) olarak ölçülen bu değer haliyle can sıkabiliyor.

 

Öncelikle doğru DNS tercihi önemli bir konu. Hemen hızlıca kontrol edebilirsiniz. PC 'de windows + R tuşuna basın ve cmd yazın enter basın. Yapılacak işlem cmd ekranında ping(boşlkuk) DNS adresi yazıp enter basmak. Çok bilinen google DNS için: ping 8.8.8.8 enter şeklinde. DNS sunucuya 4 paket atıp gecikme değerleri yazacaktır. Genelde cloudflare daha hızlı oluyor. Bunu araştırıp siz tercih edebilirsiniz.

GECİKME TESTİ

Asıl konumuz olan bufferbloat 'a gelelim. Ping değeri normalde çok yüksek olmasa bile anlık olarak yükselip can sıkabilen bir konu oluyor. Bunu test etmek için 2 adresimiz var.

Şahsen dslrepors bufferbloat konusunda daha detaylı olduğu için genelde onu tercih ediyorum. Dslreports sitesinde aşağıdaki görsel karşınıza çıkıyor. Altyapınıza göre seçimler var adsl, fiber, kablo gibi. Eğer bulursa doğru olanı zaten yeşil işaretliyor. basıldığında test başlıyor.

Test başladığında ise aşağıdaki görsel çıkıyor. Burada sol altta "bufferbloat" yazan kısımdan gecikmeyi anlık olarak takip edebiliyorsunuz.

Kısaca fast.com ayarını da söyleyeyim. Site açılınca hemen hız testine başlıyor. Ancak daha fazla detay göster butonuna basıp aşağıdan ayarlar butonuna basın. Görselde belirtilen yerleri işaretleyin.

Kaydet basınca belirlenen ayarlarla test yeniden başlayacaktır. aşağıdaki gibi çıkan testte gecikme değerini okuyabilirsiniz.

Evet. Testler tamam. Bu testlerde gözünüze çarptıysa gecikmenin hem boşta, hem indirmede(download) hem de yükleme(upload) sırasında ölçüldüğünü fark etmişsinizdir. Yani aslında gecikmenin de kendi içinde değerleri var. Şimdi ben dslreports testi üzerinden devam edeceğim.

Test Sonuçları

Test sonucumuzda bufferbloat için "C" sınıfını aldık. Kalite "A" ve genel olarak "B" verdi. Aslında çok kötü durmasa da zaman zaman bufferbloat için D aldığım da olmuştu. "Results + share" butonundan birine basıyoruz ve bize daha detaylı bilgiler sunuyor dslreports. Burada bufferbloat için güzel bir grafik var.

Bakın burada boşta(Idle), indirmede(downloading) ve yüklemede(uploading) için ayrı ayrı bufferbloat değerleri yer alıyor. Gri, mavi ve turuncu değerler ortalama(avg.) gecikme(ms) iken; kırmızı çizgiler örnek(sample). Üzerine fareyi getirdiğinizde sitede sayı olarak değerleri yazıyor. Örneklem(sample) olan değer paketleri içerisindeki en yüksek değer oluyor anladığım. Burada upload için 800ms değerine kadar çıkmış. 1000ms = 1sn yani neredeyse uploadda 1 saniye gecikme var. Bu online oyunlar için çok yüksek bir değer.

ÇÖZÜM

Şimdi bunu nasıl çözeceğimize gelelim. Düşük gecikme süreleri için iyi bir ağ yapılandırması önemli. Ancak bufferbloat için ardığınızda karşınıza hep aynı şey çıkar: QOS. Bu modeminiz/routerınız tarfından yönetilen ve hangi paketlere öncelik verileceğini belirleyen bir sistem. Her modem veya router için ayarlar farklı olacağı için, burada anlattığım ayarları kendi modeminiz/routerınız için sizin bulmanız gerekli.

 

Ben daha önce incelemesini yaptığım Mi Router 4A üzerinden ilerleyeceğim. İnceleme için: https://teknoseyir.com/inceleme/mi-router-4a-ac1200-giga-versiyon-inceleme

Router'ın arayüzünde ileri(advanced) kısmında Qos kısmını açıyoruz.

Burada eğer varsa öncelik vermek istediğiniz türü(oyun, video gibi) seçebilirsiniz ama asıl ayarımız bu değil. Aşağıda bağlı cihazlar listeleniyor. Düzenle ile her cihaz için indirme(download) ve yükleme(upload) için hız sınırı koyabiliyorsunuz. Bizim yapacağımız işlem tam olarak bu. Evet yanlış okumadınız down ve up değerini sınırlayacağız ve bufferbloat dediğimiz gecikme sürelerimiz düşecek. Bunu ilk gördüğümde ben de inanamamıştım ancak işe yaradığı denemelerle ispatlanıyor 🙂

Ne kadar sınır olmalı? Bu herkesin internetine göre değişir. Bir de bu aşamada deneme/yanılma ile ilerlemeniz en doğrusu olacaktır. Ben 50mbit down ve 5 mbit up internetimde, kendi PC'im için 45mbit down ve 4,5mbit upload sınırı koydum. Aslında downloadda gecikme değeri ülkemiz şartlarına göre çok kötü olmasa da az da olsa etkileyeceği için ayarladım. Yoksa genelde yüklemede(uplaod) oluyor bufferbloat sorunları.

İyi router/modem kadar ayarı ve yazılımı da önemli. Örneğin mi router 4A için openwrt kullanıp bufferbloat yönetiminden çok memnun olan var. Biz burada biraz manuel yapıyoruz bu çalışmayı.

Sadece bu kadar mı? Bu yazıyı yazarken kontrol ettiğimde; DNS 'de ping sorunu yakaladım. Ne yazık ki zaman zaman gelişen bu durumda tek çare dns değiştirmek olsa da; diğer dns lerinde aynı durumda olduğunu görünce bunun altyapı geneli bir durum olduğunu kabul ettim. Bu dönemlerde ne yazık ki yapacak bir şey yok. Ancak yapabileceğimiz tek ayar bu değil. İyi bir internet için wifi kanal tercihinin de doğru yapılması önemli. Bufferbloat testimde şahsen bunun etkisini de gördüm. Wifi kanal tercihi için yazım: https://teknoseyir.com/blog/wifi-performansini-en-iyilestirme

SONUÇ

Gelelim sonuçlara. Yeni bufferbolat sonuçlarımız:

Wifi kanal seçimi ve Dns pingi varken B çıkan bufferbloat değerim bunlar çözüldüğünde A olarak değişiyor. Yine de başlangıçtaki C değerinden kesinlikle daha iyi sonuçlar. Ki D aldığım zamanı da hatırlıyorum 🙂 Özellikle uplaod için örneklem(sample) değerine bakarsanız 800ms 'lerden 140ms değerlerine kadar düşmüş durumda. QOS ile hız sınırı ayarının etkisi gerçekten inanılmaz.

Yazıyı burada tamamlarken, herkese gecikmesiz bir internet deneyimi dilerim 🙂

#internet #gecikme #lag #ping #bufferbloat

 

Ek: İyi internet bağlantısı konusunda ayrıca router incelememe ve wifi performansı en iyileştirme konusundaki yazıma da göz atmanızı tavsiye ederim.

WiFi Performansını En İyileştirme

Mi Router 4A AC1200 Giga Versiyon İnceleme

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 7 / 10

WiFi Performansını En İyileştirme

Merhabalar,

Daha önce Mi router 4A incelememde kablosuz ağ sorunlarımı ve router ile çözdüğümü belirtmiştim. Bu yazıda bunun dışında ayarlamaları konuşacağız. Ancak kullandığınız cihazların iyi olması gerçekten önemli bir detay. Modem/router iyi olmadıktan sonra bu ayarlar pek etkilemeyecektir baştan söyleyeyim. Yine de bir deneyip kendiniz görebilirsiniz.

 

Çok detaya girmeden wifi standardında 802.11 b/g/n/ac şeklinde teknolojiler var. Bunlar 2.4 ghz ve 5 ghz bandındaki standartlar. 5 ghz ağlar yüksek hızda çalışsa da yapısı gereği kısa menzilde çalışır. Bunu ancak aynı özellikte bir repeater(tekrarlayıcı) ile telafi edebilir ve daha geniş alana yayabilirsiniz.

Günümüzde büyük çoğunlukla 2.4 ghz ağı yaygın. En çok da bu kısmı optimize etmeye çalışacağız. Bu frekanstaki ağlarda birbirlerinden 2 şekilde ayrılıyor. Birincisi kanal, ikincisi ise aynı kanalda iken birbirlerini çok etkilemeyen bazı ayarlar yapıyorlar. Şimdi işler karışıyor diye düşünmeden okumaya devam edin. Basit ayarlar yapacağız 🙂

İkinci ayar yazılımsal ve otomatik oluyor. Bir ayar yapmanız gerekmiyor. Ancak bunun çalışması için dikkat edilmesi gereken noktalar var. Buna Birinci olan kanal ayarında değineceğiz.

Kanal seçimi neden önemli? Kanal ayarlaması düzgün yapılmamış ağlar birbirlerini olumsuz etkileyerek internet hızlarını mahvedebilirler. Benim başıma da bu geldi. Yeni router ile güzelce çalışan internetim 3 ay sonra bir gün baktım yerlerde. Router da ayrı internet hızı testleri vardı. yaptığım testlerde router, modemden 45 mbps internet alabilirken bana kablosuzda 1-3 mbps falan geliyordu. Bunu nasıl çözeceğimiz ise aşağıda 🙂

 

En iyi wifi kanalını nasıl seçerim?

Öncelikle bir wifi analiz uygulaması indirmeniz gerekiyor. Akıllı telefonunuzda uygulama marketinden yada bilgisayarınızda internette "wifi analyzer" diye arayarak bulabilirsiniz. Ben windows mağazasından aynı isimli uygulamayı indirdim. Bu uygulama ağ durumunu gösterirken size en iyi kanal seçimi konusunda da bilgi veriyor.

Görselde ki kubbelerin her biri çevremizdeki kablosuz internet ağlarını gösteriyor. 2.4 ghz olsalar da kanallar yardımıyla birbirlerinden ayrılıyorlar. Benim otomatik ayardaki kanal seçimim 1 numaraydı. O kanalda 3 ağ olsa da aslında bu durum çok kötü değil. Ama sizin de göreceğiniz gibi ilk kanallara çok yığılma var. Daha da kötüsü ise 2, 4,5 ve 6. kanal gibi ara kanallarda çok ağ var.

Hani yukarıda ikinci koşuldan bahsetmiştim. Aynı kanalda ağlar birbirlerine karışmayacak otomatik ayarlar yapıyorlar. İşte bu 2, 4,5 ve 6. kanal gibi ara kanalları seçenler yüzünden bu otomatik teknoloji düzgün çalışmıyor ve tüm ağlara interneti zehir ediyorlar.

Wifi yapısı ve kanal sistemi gereğince en ideal ağlar 1., 7. ve 11. kanallardır. Eğer bu kanallar seçilirse ağlar birbirlerine yani komşu ağın kanalına basamadan rahatça çalışır. Zaten görselde 1. kanaldaki ağlar birbirlerini fazla etkilemez, aralarında geliştirilen teknolojilerle anlaşırlar. Ama 2., 4. ve 5. kanaldaki ağlar buraya yarıdan girerek interneti oldukça olumsuz etkiliyorlar.

Ne yapmalıyız?

Öncelikle modem/router'ın arayüzüne girin. Nasıl olduğunu bilmiyorsanız üzerindeki etikete bakabilirsiniz. Şifresi de olacaktır. İnternette marka model ile de arayabilirsiniz. Arayüze girince wifi/kablosuz ayarlarına geçin. Orada kanal ve band seçimi göreceksiniz. Kanal olarak görsel wifi analyzer uygulamamız bize "11. kanal" öneriyor. Onu seçelim. Band ayarı ise 20 olmalı. Eğer 40 seçerseniz ve görselde ki gibi çevrenizde çok ağ varsa yine herkes için interneti kötü duruma getirirsiniz. 20 seçimi ise olması gerektiği gibi çalışacaktır. Ayarları kaydedin. Bir süre gün içerisinde farklı saatlerde wifi analyzer ile kontrol edip takip edin. En uygun kanalda bırakın. Ne yazık ki otomatik seçim her zaman en iyi kanalı seçemiyor.

 

Peki gecikme(lag/ms) ne olacak?

Burası biraz daha online oyun sevenlerle ilgilidir. windows'dan cmd yazıp çalıştırın. En iyi, yani en az gecikmeye sahip dns testi yapacağız. Yapılacak işlem ise çok basit. Öncelikle internette kullanmak istediğiniz dns adresini öğrenin. Google dns en çok bilinenlerden. cloudflare veya open dns de olabilir. Cmd ekranında "ping 8.8.8.8" yazıp enter basın. 4 sorgu atıp sonuçları getirecektir. Aynı işlemi diğer dns ler için uygulayın. En düşük ms değere sahip olanı seçip kullanabilirsiniz. Dns seçiminizi ağ ayarlarından(ağ bağdaştırıcı ayarları) ilgili birime sağ tıklatıp özellikler seçin. Açılan pencerede ipv4 seçip özellikler seçip seçilen dns ayarlarını kullan diyerek ayarlayabilirsiniz.

Ağ performansınızda yine de sorunlar yaşıyorsanız; yeni modem, router ve repeater gibi seçenekleri araştırmanız gerekecektir.

Herkese iyi günler.

#wifi #kablosuzağ #modem #router #internet #repeater #çekmiyor #internetkötü #wifiçekmiyor #kablosuzbağlanmıyor

 

Ek: İyi internet bağlantısı konusunda ayrıca router incelememe ve gecikme(lag) konusundaki yazıma da göz atmanızı tavsiye ederim.

Mi Router 4A AC1200 Giga Versiyon İnceleme

İnternette Gecikme(Lag-BufferBloat) Önleme(Qos)

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 10 / 29

Bilgisayar Güvenliği

Bilgisayarda dosyalarda gezerken 2014 yılında bilgisayar güvenliği için yazdığım bir yazıya denk geldim. İnternette aradım nereye yazmışım diye ama bulmadım. Sonra hatırladım ki herhalde doctus.org için yazmıştım. Ne yazık ki artık kapanmış 🙁

Ne çok şey öğrenmiştim oradan. Öğrendiklerimi paylaşmayı, bana yardım edildiği gibi bilgim dahilinde başka kullanıcılara yardım etmeyi bir sorumluluk olarak hissetmiştim. Bu güvenlik yazısı da öyle çıktı ortaya. En temel kullanıcılara, en temel şekilde açıklmaya çalışmışım güvenlik yazılımlarını. Bir okudum ve yine geçerli olduğunu söyleyebilirim. 2 farkla:

1) Artık antivirüs olarak avastı değil antivir yada comodo yu öneririm. Avast malum, veri sattığı ortaya çıktı.

2) Windows defender dahili antivirüsü olması kullanıcıları ve interneti büyük oranda rahatlatmıştır 🙂 Bu sebeple artık başka bir antivirüs yüklemek bile tercih meselesi oldu.

Yazıyı buraya ekleyeyim dedim. Yazım yanlışları için kusura bakmayın. Olduğu gibi aktarmak istedim. Birde antivirüs programlarını farklı programlar için dönem dönem test eden şu siteyi ekleyeyim: https://www.av-test.org/en/

 

Herkese merhaba

Bilgisayar güvenliği ile ilgili yazımla sizlerleyim. Çok teknik detaylara inerek sıkmamaya çalışacağım. Ancak eksik yada aklınıza takılan bir şey olursa istediğiniz zaman sorabilirsiniz.

Şimdi burada size güvenlik kısmının belirli parçalarından bahsedip, program önerilerinde bulunacağım. Ben ücretsiz sürümleri kullanıyorum çünkü ücretli programlarda %100 güvenlik sağlayamaz  Evet aslında %100 güvenlik yok. Ama gözünüz korkmasın. En büyük hatalar kullanıcı kaynaklıdır! Yani internette bilinçli dolaşmak çok önemli.

Peki nasıl bileceğiz neresi nasıl güvenlidir?
1. Dikkat! Mesela hotmail oturumu açacaksınız(artık outlook ama benim dilime böyle yapıştı. Giriş yapacağınız sitenin linkine çok dikkat edin. "hotmail" değilde "hotrnail" (evet m yerine r ve n var) yazabilir. Bu farklı harfler kolayca gözden kaçabilir ve aldanabilirsiniz. Bu yüzden kullandığınız linklere dikkat edin.

  1. Bir diğer önemli konu ise sitelerin şifre güvenliğini sağlaması. "https" Bakın burada facebook ta yada hotmail de linkin başında "https" yazısı vardır. Bu, sitenin bilgileri koruduğunu gösterir. Tanımadığınız yerlere giriş yapmaya çalışmayın.

Neden bunu söylüyorum?? Bilginizi çalmak isteyecek olan kişiler mesela facebookun anasayfasını "aynen" yapabilirler. "faceb00k" diye bir adreste bunu yayınlarlar. Tabi bunlar küçük boyutlu. Asıl banka, kredi işleri için banka sitesine girecekseniz bunlara çok daha fazla özen göstermelisiniz. Bu taklit siteler "phishing" altında geçiyor. Yani yemleme diyebiliriz. Lütfen bunlara dikkat edin.

  1. Vereceğim güvenlik yazılımı önerileri ile bir tarayıcı eklentisi gelecektir. Bu eklenti sizlere hangi sitelerin güvenli olduğu hakkında bilgi verecektir(yeşil, sarı,kırmızı gibi renkleri kullanarak).

En ama en önemli konulardan birisi ise tanımadığınız, güvenmediğiniz sitelerden bir şeyler indirmemeniz gerektiği. Müzik indirdiğinizi sanırken en önemli bilgilerinizi sızdıracak bir yazılım yüklemiş olabilirsiniz. Bu da tecrübe ve dikkatin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Tanımadığınız/şüpheli mailleri açmayın, linklere tıklamayın(bazı linklerde otomatik indirme gelir malum).

Bu kısımı bu kadar bırakacağım ve güvenlik yazılımlarını bir sonraki yazıda anlatacağım. Özet: bilgisayardaki en büyük açık sizsiniz!! Trajikomik ama doğru. Yazılımlar ise sizi korumaya çalışacak ve sizi yönlendirecektir. Bazen de sizin yazılımları yönlendirmeniz gerecek...

 

Evet sırada yazılımlarımız var. Zaralılar çok çeşitlidir: virüs, trojan, keylogger, malware, adware... ve çok daha fazlası. Doğal olarak bu kadar çeşitli zararlılar varken korumada tek bir programa güvenmek doğru olmaz. Aslında güvenlik yazılımı üreten şirketler bunların çoğuna karşı koruma sağlamaya çalışsa da, uzmanlık alanlarına bağlı olarak farklı çeşitteki zararlılara tepki süreleri farklı olacaktır. Bu yüzden katman katman güvenlik oluşturmak gerekli.

1) Antivirüs
Antivirüsler benim gözümde en temel taş. Aslında her birisi özel ancak antivirüs olmazsa olmaz. Hangi programlar?? Benim kullandığım ve tavsiye edebileceğim 2 güzel yazılım var:

Avira Antivir ve Avast. Bu iki yazılımdan birini tercih ederek sisteminize yükleyebilirsiniz. İkisi de güzel yazılımlar. Ücretli sürümleri de var ancak ben ücretsiz tercih ettiğimi söylemiştim. İkisi arasında benim şuan ki tercihim ise yeni teknolojileri ücretsiz sürümü de eklenmiş olan Avast. İkisi de beraberinde tarayıcı eklentisi getiriyor(kurup kurmamak size kalmış). Bu eklenti ile kullanıcı oyları da göz önüne alınarak güvenli görülen siteleri görebilirsiniz. Bunu site açıkken ve/veya google da arama yaparken site linkleri yanına eklenmiş ufak bir işarette göreceksiniz.

2) Anti spyware/malware

Şimdi burada aktif ve pasif koruma karşımıza çıkacak. Antivirüs lerde zaten aktif olarak anlık dosyaları kontrol eden bir bileşen var. Bu kısımda ise kullanılan yazılma göre değişiyor. Eğer sisteminiz yavaşsa ve/veya yavaşladığını hissederseniz bunu aktif değil pasif olarak seçebilir ve/veya bu bileşenleri kapatabilirsiniz.

Gelelim yazılımlara: Malwarebytes Anti-malware, Spybot searh and destroy, Ad-aware. Eskiden ad-aware kullanırdım ancak bir yerden sonra bıraktım. Nedenini tam hatırlamıyorum. Aktif tarama yapar. Ücretli sürümü de var. Şimdi göz attım sanırım anti-virüs te eklenmiş.

Dikkat!! sisteminize birden fazla anti-virüs yüklemenizi tavsiye etmem. Bazı çakışmalar ve/veya sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Birbiri ile uyumlu çalışanlarda var elbet ancak paranoyak olmaya gerek yok.

Peki antivirüs varken bu diğer yazılımlar ne olacak derseniz bunların çakışması çok nadir durumdur. Ben duymadım bile  Malum aslında alanları farklı.

Spybot, tamamen ücretsiz ve bağışlarla yaşayan bir program(en azından ben kullanırken öyle idi). Hatta program sahibi yanlış hatırlamıyorsam hakkında kısmında bu yazılımı sevdiği kıza atfetmişti  Beğendiğim bir programdı. Aktif koruma yapmasının yanında, kayıt defteri koruması da sunuyordu. Başka şeylerde eklenmiş olabilir. Bunlar bilgili kullanıcılar için güzel, ancak bir yerden sonra sıkabiliyor. Mesela microsoft office yazılımı kuracaksınız, bir ton izni tek tek vermeniz gerekebiliyordu. Bu yüzden bu güzel program benim 2 numaram oldu.

Peki 1 numaran kim diye sorarsanız tabi ki malwarebytes anti-malware. Ücretli sürümünde aktif koruma sağlayan bu programı ücretsiz kullanıyorum. Yani sürekli arka planda tarama yapmıyor. Aslında sistemimi el ile tarama amaçlı kullanıyorum. Arada bir veya şüphelendiğinizde bir tarama yaparsınız. Sisteme ilk kez yükleyince bir tam tarama yapsanız iyi olur

Neyi temizliyor bunlar? derseniz casus programlar, reklam yazılımları falan. Reklam atan yazılım(adware) çok can sıkıcı olabilir. İşte bunların çaresi bu yazılımlar.

3) Güvenlik Duvarı (firewall)

Bu arkadaşlar bir çeşit ön savunma oluşturur. İnternetten rastgele yada hedefli saldırıların başarılı olmasını azaltır. Adı gibi bir duvar  Yazıyı çok uzattım burayı kısa tutacağım. Burada kullandığım yazılımı önereceğim direk: Comodo

Comodo firewall. Comodo güzel bir şirket. Birçok ürünleri var. Ücretli/ücretsiz. Cis - comodo internet security isminde içinde antivirüs, güvenlik duvarı ve başka güzel bileşenler olan sürümü var(ücretli/ücretsiz). Sadece bunu yükleyip de kullanabilirsiniz. Ancak ben hele ücretsizde hele tek bir firmaya güvenmeyi seçmiyorum. Cis yani antivirüs lü olanı indirirseniz, diğer antivirüslerle birikte mutlu yaşama ihtimali var. Bir sorun olursa program içinden antivirüs kısmını deaktif edebilirsiniz.

Ben geçenlerde sadece firewall indireyim dedim. Antivirüs yok bunda ancak başka güzel bileşenlerde mevcut geldi. Biris hips, ki bu davranışsal tarama yapar. Bu demektir ki programların hareketlerinden şüphelenerek bu davranışa izin verip vermeyi seçer yada size sorar (bu biraz sizin kurulumdaki ayarınıza da bağlı). Sandbox var. O da kum havuzu  Yani program bunun içinde rahat gezer ama kapatıldığında bir etkisi kalmaz. Biraz spesifik bir şey. Kullanmaya bilirsiniz.

Güvenlik duvarı ve hips güzel. Ancak ilk günler başınızı ağrıtabilir. Yükleyeceğiniz programlara bazı izinler için size sorular sorup yorabilir. Hatta güvenlik duvarı tanımadığı programlara size soru bile sormadan internet erişimi vermeyebilir. Sizde Yazılımın neden çalışmadığını sorabilirsiniz. Bunun için güvenlik duvarı içinden o yazılıma özel olarak izin vermeniz gerekebilir. Hani bu dediklerim çok olmaz belki ancak olabilir. O yüzden bir sorun yaşarsanız kontrol edin yada en basiti devre dışı bırakıp işinizi tekrar deneyin.

Tüm bu sebeplerden güvenlik duvarını hiç yüklememeyi de seçebilirsiniz. Bu size kalmış bir seçim. Hayati yada değil diyemem çünkü yerine göre değişen bir şey. Ancak her şeyin temeli sizin bilinçli bir kullanıcı olmanıza dayanıyor

Karşılaşabileceğiniz bir diğer sorun ise, Sisteminiz hiç korunmuyorsa şimdiye kadar bu programları yükleyince virüsler vs ye bağlı olarak bazı sorunlar yaşayabilirsiniz. Bunlar kişiye göre değişebilir veya hiç olmaya bilir. O yüzden yazıyı uzatıp sizi daha da sıkmayacağım. Böyle sorunlar yaşarsanız benimle iletişime geçebilirsiniz.

Herkese iyi akşamlar... Güvende kalın 🙂

 

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Deprem Nedir? Türkiye ve Marmara'da Deprem

Merhabalar. #Deprem konusunda çok fazla teknik konulara girmeden, bilgi sağlamak amaçlı bu yazıyı hazırlıyorum. Amacım deprem bölgesindeki kişilerin daha bilinçli olması. Olabildiğince aklınızdaki sorulara cevap vermeye çalışacağım. Başlayalım.

 

  • Deprem nedir? Neden oluyor?

Dünya'da yeryüzü ilk olarak milyarlarca yıl önce oluşmaya başladı. Pangea adı verilen bu büyük kıta daha sonrasında tektonik hareketlerle ayrılıp hareket ederek bugün ki dünya haritasını oluşturdu. Yani kıtalar aslında milyonlarca yıldır hareket halindeler. Magma üzerinde hareket ediyorlar. İşte bu hareketler fayları, dalma-batma zonlarını ve hareketin getirdiği depremleri oluşturmaktadır.

Kıtaların bu hareketleri bizim algılarımıza göre çok yavaş gerçekleşmektedir. Ayrıca yer yapısına bağlı olarak yer içinde bu hareket anında olmayıp direnç göstermekte ve enerji birikimi oluşturmaktadır. Bunu gerilen bir lastik gibi gözünüzde canlandırabilirsiniz. İşte bu biriken enerjinin boşalmasına deprem diyoruz.

 

  • Türkiye Deprem ve Marmara Depremi

Öncelikle yukarıda bilgininde aklınızda şekillenmesi için türkiye'nin tektonik haritasını paylaşıyorum.

Harita gördüğünüz gibi arap ve afrika levhası Türkiye'yi aşağıdan sıkıştırmaktadır. Buna kaşılık Türkiye genel olarak batısaya doğru hareket etmektedir. Şimdi bu hareketler yılda yaklaşık 2.5cm gibi rakamlarda gerçekleşmektedir. Bu size aslında hareketin ne kadar yavaş olduğu konusunda fikir verebilir. Yalnız bu 2ç5cm dediğiniz gigaton gibi büyük bir kütleden bahsediyoruz. Yani muazzam bir enerji demektir bu.

 

Marmara depremine geçersek, haritadaki gibi kuzey anadolu fayının marmara denizinde devam eden kısmından bahsediyoruz. Bu fay bir kaç kola ayrılmaktadır. Beklenen marmara depremi bu fay üzerindedir.

 

  • Marmara Depremi Ne zaman Olacak?

Öncelikle bu konuda kesin tarih veren kimseyi ciddiye almamalısınız. Çünkü bu konuda nice profesörler çalışmaktadır. Ancak bilimin elinin en sıkıştığı nokta yeterince veri olmamasıdır. Marmara depreminin yaklaşık 100 yıllık bir periyotu olmakla birlikte ne yazık ki iyi bir tahmin yapabilmek için yeterince verimiz yok. Zaten bundan 100 yıl önceki teknolojiyi düşünürseniz bunu iyi anlarsınız.

Bu durumlarla birlikte deprem için tarih aralığı verilebiliyor. Fayda biriken enerjinin tam olarak ne zaman boşalacığı kesin değil. 7.2, 7.3 gibi bir büyüklük bekleniyor. Bu büyük bir ihtimal olsa da parçalar halinde daha küçük büyüklüklerle de gerçekleşebilir.

Büyüklük demişken nedir bu büyüklük ve şiddet? Depremin etkileri 2 farklı skala ile incelenmektedir. Büyüklük; depremin cihazlarla ölçülen ve matematiksel olarak hesaplanan değeridir. Şiddet ise depremin yol açtığı yıkımın gözlemlenmesi ile ölçülür. Yani deprem ne kaar büyük olsa da, yapılar sağlamsa şiddeti düşük çıkacaktır.

Son gerçekleşen silivri merkez üssü olan 5.7 büyüklüğündeki marmaradaki deprem beklenen fay üzerinde gerçekleşti. Ancak deprem beklenen yerin batısında oldu. Bu durum, beklenen deprem noktasındaki gerilim açısından önemli. Etkisinin, beklenen depremi daha da yaklaştırdığı düşünülmektedir.

Depremin yapısı ve yapılması gerekenler konusunda da yazı hazırlamaya düşünüyorum. Bu yazı aslında biraz başlangıç oldu. Bu konu altında da sorularınızı sorabilirsiniz.

BeğenFavori PaylaşYorum yap

İpad'e alışmak

Hediye olarak elime #ipad geçti. Normalde #apple ın yaptığı olumlu ve olumsuz kararların sonucunun farkında biri olarak apple ürünlerine pek sempatik bakamıyorum. İyi bir yanı var ise her şeyi kendi elinde tuttuğu için güvenli cihaz(ki android de bu konuda önemli adımlar attı).

Apple id alıp uygulama yüklemeye başladım. Tarayıcı yükleyeceğim(google chrome -lütfen safari demeyin diyeceğiniz her şeyi muhtemelen biliyorum-), aradım buldum. İndir'e basıyorum, buton yükle oluyor(?); yükleye basıyorum hop pop up apple id soruyor(güvenlik?!). Şifremi giriyorum(hep sormasın istiyorum bu şifreyi. Androiddeki gibi) seçenek olarak 15dk boyunca sorma var. Hadi o da iyidir deyip basıyorum. Hop bir pop up daha sisteminizle uyumlu değil. Yükleyemezsiniz(o zaman niye gözüküyorsa?).

Neyse deyip başka tarayıcı yüklemeye çalışıyorum. Tekrar indir sonra yükle butonu sonra tekrardan pop up şifre istiyor(kendi tutamayıp söyleniyorum). Şifreyi girince "nihayet" tarayıcıyı yükleyebiliyorum. Sinirlerimi bozmuş; yeniden bir kenara koyuyorum tableti. Alışma süreci işte 🙂 Bunca insan buna nasıl alışmış diye düşünüyorum. Hayır bende yazılım şirketinde çalışıyorum ve kullanıcılar 1 fazla tık yapmamak için neler konuşuyor biliyorum. Sistem analizlerini/tasarımlarını hep buna göre yapıyorum. Bu büyük şirket buna insanları nasıl alıştırdı ve herkes bunu nasıl kabullendi acaba? Sektörde öncü olmanın getirdiği bir güç mü bu? Kimse neden buna itiraz etmiyor? Sürekli yeni sürümler çıkıyor ama bunu nasıl göz ardı ediyorlar? Nedir bu kadar güvenlik ihtiyacı? Kaynak kodları açık olmayan sistemler aslında ne kadar güvenli? gibi sorulacak ve düşünülecek çok soru var aslında.

 

Bir android kullanıcısıyım. Şahsen platform değiştirmeyi de düşünmüyorum. Derseniz ki bu sorular android'de yok mu? O çok mu iyi? hayır. Hepsinin farkındayım. Ama bir uygulama yüklemek için de bu kadar eziyet çekmek istemem. Sonuçta hepsi diğerinin laciverti 🙂

 

Not: Bakın safari tarayıcı kullan vb. bir çok yorum gelecek. Lütfen yapmayın. Safariyi de biliyorum. Bu bir tercih meselesi. Yukarıdaki olay bir örnek aslında. Başka bir uygulama yüklerken de olabilirdi. Hiçbir şeyi körü körüne desteklemeyelim. Olumlu yanları övmeli, olumsuz yanları eleştirmeliyiz. Ancak bu şekilde kullanıcılar olarak en iyisini elde ederiz.

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 11 / 15
  • cgdincer @cgdincer

    2012 model android tablet verelim daha çok seversin!

    • prometrik @prometrik

      Eleştiri mi? İroni mi? Yorumunuzun temel amacını anlayamadım. Android tabletim de var zaten. Vaktinde almıştım. Burada ise sadece beğenmediğim konuları yazıyorum. Herkes görüşünü bildirebilir ama yapılan yorumda bir işe yarasın!

    • Ufkabakan @ufkabakan

      Gayet de severiz, "Samsung Galaxy Note 10.1 N8000" aynı sene çıkan bir ürün ve Ipad3 den daha hızlı! Hala sorunsuz ve Apple daki gibi saçma sapan kısıtlamalar olmaksızın kullanabilirsiniz.
      Kaynak: https://www.notebookcheck.net/A5x-vs-4412-Quad_3094_3331.247596.0.html
      Ayrıca, IPad3 den de daha fazla güncellenme olanağına sahip. iOS 9.3.5'den daha güncel olan "Android 7.1.1 Nougat" stable olarak kurulabiliyor çok kolay bir şekilde.

    • prometrik @prometrik

      @ufkabakan Hocam öncelikle bilgi için teşekkürler. Donanım gücü elbette önemli ama asıl marifet o donanımı verimli kullanmakta. Her zaman güncel yazılım ne yazık ki en iyi yazılım demek olmaz. Tabi android 5 sürümü ile ciddi geliştirme aldı. Ama detaylı incelemeden sadece donanım ile hızlı demek doğru olmaz. App store da uygulama indirirken yaşadığım olaylar ise apayrı. Zaten tablet popülerliği çok düştü. Artık pek fazla değişiklik olmaz tablet piyasasında(tabi varsa 🙂 ). Android ve apple kullanım farklıları var. Apple güvenlik(burası başka konu) temelinde olduğundan bazı şeyler zorlaşıyor ama bu kadarını beklemezdim. Biraz yanlış senaryoları olmuş ya da detayını düşünmemişler.

  • Gump @runforrest

    Bu durumun çözümü şöyle. Bilgisayarınızı eski sürüm itunes (içinde appstore olan masaüsütüne geçince yazarım sürümü) indiriyorsunuz. O itunesden hesabınızı açıp istediğiniz uygulamaları önce pc ye sonra telefona veya tablete indiriyorsunuz. Uygulamamın desteği yoksa bile eski bir sürümünü indiriyor. Bizi böyle uğraştırmak yerine direkt eski sürümü indirebilir miydi? Evet. aklımca alettn sizi bıktırıp yenisini aldırtmak istiyor .....lar. Tablet tarafında İOS harikadır ama, o bir gerçek.

    • Gump @runforrest

      Ek olarak bazı uygulamalar hiç inmeyebilir. Minimum desteklediği sürümün içinde sizin sürüm yoktur. Bu nadir oluyor, popüler uygulamalar indi genelde hep.

    • prometrik @prometrik

      @runforrest Hocam teşekkürler. Ben tam olarak bundan bahsediyorum. Kesinlikle ipad gerçekten güzel bir tablet. Hiçbir itirazım yok. Akıcılık, kararlılık, güvenlik gerçekten iyi yapılmış(ki kararlılık ve güvenlik kısmında yaptıkları ile uzun uzun tartışılabilir. Programcıları nasıl zorladığını bilen bilir). Ama böyle arka kapılarla uğraştırması çok saçma. Açıkça planlı eskitme uygulanıyor. Kullanıcıyı yıldırma politikası var. Benim kızdığım nokta da bu. Kullanıcıya zorluk çıkarması. Anlattığınız yöntem için sağolun. Şahsen mecburiyetten birkaç kez itunes kullanmak zorunda kalmıştım. Mümkünse onunla uğraşmadan devam etmeyi tercih ederim. Ama çok sıkışırsam kullanabilirim 🙂

    • Gump @runforrest

      @prometrik Dediğim gibi bir kere çözünce o yöntemi alet ev aletiyse zaten indirilecek uygulamalar belli. Onları indir geç. Planlı eskitmenin tillahı bu. 😀 Bende ipad mini 1 var ve İOS 8.4.1'in imzası kapalı. 9.3.5'den 8.4.1'e geçebilmek için bin türlü jailbreak cambazlığı ile uğraştım. Sonunda geçtim ama normal tüketicinin bununla uğraşmasının imkanı yok. Alet 9.3.5'e göre daha hızlı şimdi.

  • prometrik @prometrik

    @orcun Hocam anlıyorum. Ben youtube uygulamasını yükledim mesela. Onda sorun olmadı. İŞletim sistemi sürüm farklılıklarını da biliyorum. Yazılım şirketindeyim zaten işin iç yüzünü gayet iyi biliyorum 😀 Çıkarılan uygulamalar min. belirli bir işletim sistemi desteği ile çıkıyor. Bunda hem işletim sistemlerinin sağladığı faydalar var hemde apple diğer planları. Üretici bunu yaptıysa diyecek sözüm yok. Performans, güvenlik vs. bir sebeple eski işletim sistemlerine desteği kesebilir. Ama apple yaptığı planlı eskitme ve yıldırma politikası. Bu hiç hoşuma gitmiyor. Ben her sefer şifre veya touch id ile uğraşmak istemiyorum ama bu ayarı koymuyor. Apple "ben senin yerine düşünürüm" modunda. Ben bizim geliştirdiğimiz yazılımlarda olabildiğince bu tür konuları kullanıcıya bıraktırıyorum. Bunlar bir seçim olmalı. Planlı eskitme ise burada çok ucuz bir hareket. Yoksa en iyi tabletler apple tarafında buna kimse itiraz edemez. Ama bu sektörde lider olmakta kullanıcılara böyle zorluk yapması hiç hoş değil.

  • prometrik @prometrik

    @orcun Bunu apple a indirgeyemeyiz. Sektörde tek kalırsa, istediği gibi at koşturur. Rekabet gerekli. Rekabet hem teknolojiyi geliştirir hemde kullanıcıya en iyi ürünü en uygun şekilde sunar.

prometrik paylaştı.

Zopo 6309 ve 609 Duyuruldu [Tasarım Odaklı Ekonomik Telefon]

Zopo 6309

• 6.39inç 19.5:9 FHD+ Amoled ekran
• Mediatek Helio P70 işlemci
• 6/128GB ve 4/64GB | RAM ve Depolama
• 16MP + 5MP IMX499 çift arka kamera
• 8MP kasaya gömülü ön kamera
• 96MP fotoğraf çekim modu
• Ekrandan parmak izi okuyucu
• 3520mah batarya / USB type-c
• Android 9 Pie işletim sistemi
• Cihaz ölçüleri 158.7x74.1x8.6mm

Zopo 609

• 6inç 18:9 FHD+ IPS ekran
• Mediatek Helio P23 işlemci
• 4GB RAM / 64GB depolama
• 13MP + 2MP IMX214 çift arka kamera
• 8MP kasaya gömülü ön kamera
• 65MP fotoğraf çekim modu
• 3330mah batarya / USB type-c
• Android 9 Pie işletim sistemi
• Cihaz ölçüleri 158.7x74.1x8.9mm

 

 

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 4 / 13
prometrik paylaştı.

Nubia Resmi Olarak Türkiye Telefon Pazarında

Ülkemiz telefon piyasası gün geçtikçe büyüyen, potansiyelli bir pazar, ve bu pazara sürekli yeni oyuncular katılmaya devam ediyor. Ülkemiz telefon piyasasının artık yeni bir oyuncusu daha var.

Nubia markası dünyanın en büyük telekomünikasyon şirketlerinden biri olan Çin merkezli ZTE 'nin gelişmekte olan rekabetçi akıllı telefon piyasalarında yüksek teknoloji üretmek üzere kurulan bir iştirakidir. Nubia markası artık Resmi Distribütörü olan Aranota firması aracılığıyla ülkemiz kullanıcıları ile de buluşacak.

Aranota firması Resmi Distribütörü olduğu Nubia marka cep telefonlarını KVK teknik servis güvencesi ile birlikte ülkemize arz edecek. İlk etapta ürünler Hepsiburada, Gittigidiyor ve N11 üzerinden satışa sunulacak.

Firmanın ülkemiz kullanıcısına ilk sunacağı ürün ise Nubia Z17 Mini modeli olacak. Çok yakında piyasaya sürülecek cihaz piyasa şartları içerisinde rekabetçi bir fiyattan son kullanıcıyla buluşacak. Süper orta segment adını verdiğimiz klasmana yerleşen cihazın ise başlıca teknik özellikleri ise şöyle ;

 

Nubia Z17 Mini

  • 5.2inç FullHD IPS ekran
  • Qualcomm Snapdragon 653 işlemci 
  • 4-6GB RAM / 64-128GB depolama 
  • 13MP Sony IMX258 RGB + 13MP Sony IMX258 Monochrome çift arka / 16MP ön kamera 
  • 2950mah batarya 

 

Aranota firmasının resmi sitesine http://aranota.com/ adresinden ulaşabilir ve daha fazla detaya sahip olabilirsiniz.

 

Yeni çocuğa hoşgeldin yolun açık olsun diyoruz ve umarım ülkemiz piyasası ve kullanıcıları için hayırlısı olur diyerekte ekliyoruz. Son olarak Nubia ürün portföyüne baktığımızda ise gerçekten heyecan duyuyor ve pazarda ihtiyacı duyulan fiyatına göre iyi telefon kavramını karşılayacağına inanıyoruz Nubia markasının...

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 11 / 12