Supercharger (ya da kompresör) sistemlerinde bekleme yapmaya gerek kalmıyor, çünkü doğrudan motora bağlı olduğu için motor durunca o da duruyor. Turbo ise çok yüksek devirde ve bağımsız çalıştığı için dönmeye devam ediyor.

Vergi konusunda ise durum biraz karışık. Turbonun hangi amaçla kullanıldığı önem kazanıyor burada. Mesela; küçük bir motordan yüksek tork elde edip yakıt tüketimini düşürmek için kullanılan turboyla zaten güçlü olan motordan daha da fazla güç elde etmek için kullanılan turbo emisyon üzerinde farklı etki ediyor. Can biraz anlatmış, büyük ve küçük turbolar burada durumu karıştırıyor. Genel olarak turbo yakıtın daha verimli yanmasını sağlar, ama bir yandan da daha hızlı yanmasını (yani motorun daha devirli çalışmasını) sağlar. Alt devirlere dokunmayıp üst devirleri patlatan büyük turbolar vergi avantajı getirmez, bilhakis dezavantaj getirir.

Yapılabilir tabi, ama onu durduracak şeyin turbonun balansını bozma ihtimali var. Bir de soğuma meselesi var tabi. Turbo hava pompalayarak çalışan birşey olduğundan bir yandan kendini soğutan bir sistem. Sıcakken birden durdurulması daha fazla arızaya sebep olabiliyor. Bu yüzden kendi kendini soğutarak durmasını beklemek daha sağlıklı.

Eskiden turbo sadece belirli bir devrin üzerinde devreye giriyordu, bu yüzden otoparktaki manevralarda zaten turbo durmuş oluyordu. Şimdi değişken geometrili turbolar yaygınlaştı. Bunlar Can'ın bahsettiği turbo boşluğunu ortadan kaldırmak için pal açılarını değiştirerek turbonun çok düşük devirlerde bile devreye girebilmesini sağlıyorlar. Bu yüzden manevra sırasında gaza hafifçe basıldığında bile turbo devreye girebiliyor. Öyle tam devirde çalışmıyor tabi, ama yine de dönmeye başlıyor. Her ihtimale karşı 10 saniye kadar beklemek en iyi çözüm.

@Veysel
Alışkanlıkları edinmek zor, ama bir kere edinince herşey daha güzel oluyor. 🙂 Aslında otomobil üreticilerinin bu konuda yapabileceği birşey var: arabanın kadranındaki bilgi ekranına küçük bir sayaç eklemek. Özellikle otomatik vitesli arabalarda çok işe yarar. Vites "P" moduna alındığında sayaç 10'dan geriye doğru saymaya başlar (hatta sesli uyarı bile olabilir), geri sayım bitince de "motoru durdurabilirsiniz" şeklinde bir yazı çıkar ekranda. Basit ve maliyetsiz birşey, ama herhalde henüz akıl edemediler.

@Veysel
Bu zaten daha çok ekstrem durumlarda, yani turbonun zorlanıp ısındığı hallerde işe yarıyor. Yine de her seferinde turbonun durmasını beklemek öneriliyor. Sonuçta arabaya her bindiğimizde kaza yapmıyoruz, bu yüzden emniyet kemeri de aslen gerekmiyor, ama "ya gerekirse" diyerek her seferinde takıyoruz. Turbo timing de onun gibi, her zaman lazım olmasa da güvenlik önlemi olarak yapılması önerilen birşey.

Bir de arabaya göre de değişiyor, onu da hesaba katmak lazım. Özellikle arabanın motoru gövdesine göre küçükse turbo çok daha fazla çalışıyor, haliyle daha fazla ısınıyor. Mesela; 1.5 litre dizel motorlu Renault Latitude'un turbosu aynı motora sahip Renault Clio'nun turbosuna göre çok daha fazla çalışır, bu yüzden ısınma konusunda daha hassastır. Sonuçta o motor Clio'yu kaldırırken zorlanmıyor, ama Latitude'u kaldırırken canı çıkıyor.

@Veysel
Az yakıyormuş. Bizim işyerinde kullandığımız otomatik vitesli dizel Hyundai Accent kışın 8.5 litre, yazın da 7.5 litre yakıyor. 🙂 4 vitesli otomatik şanzımanın nimetleri işte...

@Veysel
Kış lastikleri biraz arttırıyor tüketimi (yüksek yuvarlanma direnci yüzünden) ama asıl soğuk hava çok farkettiriyor. Dizellerde bu fark çok oluyor zaten, yazla kış arasında 1 litre farkediyor.

Hyundai'nin şanzımanı çok fena, hala da kullanıyorlar aynı şanzımanı. ABD'deki Accent Blue'lar 6 vitesli H-Matic şanzımanla satılıyor, burada eski 4vitesli şanzımana devam... Hem müsrif, hem de performansı biraz etkiliyor. Tek güzel yanı konforu, vites geçişleri hiç hissedilmiyor, kalkışlarda da çok yumuşak ve hızlı kavrıyor.