Bugün şöyle motoru birazcık dağ yollarına vurdum, gece hiç ışığın olmadığı karanlık ufak yollara, yine de şehirden fazla uzaklaşmadan. Gördüklerim karşısında adeta büyülendim hani biliyorum gece arabayla hepimiz yolculuk yapıyoruz o bile güzel ama motorla yolculuk yaptığında o yıldızları görmek kelimelerle tarif edilemeyecek bir şey. Karanlığın içinde hepsi birer elmas gibi parıldayıp dururken ve rüzgar insanın yüzünü yalayıp geçerken, tüm o dağlar önünüzde sıralanmış halde, sessizliğin içinde sadece kendinizle başbaşa olmak inanılmaz.
Fotoğraf makinesini yanıma almadığıma üzüldüm gerçekten. Uzun zamandır huzursuz bir ruh halindeydim bütün hepsini alıp gitti.

Şehirlerde gerçekten yaşamıyor hayatta kalıyoruz sadece, şu sessizlik içindeki huzurun ve gecenin o özel manzaranın bizden çalınması acımasızlık. biraz daha faha güvenebilsem keşke motora, daha da gitmek istiyorum ama tk-03 ile 125 cc de olsa, olacak gibi değil ama damardan aldım zehri artık, kolay kolay bırakmam. Yaz geceleri için sabırsızlanıyorum. Bu da böyle bir anımdır.

BeğenFavori PaylaşYorum yap

arkadaşlar maksimum 1 sene binip satmak için 50cc mondial yada kuba scooter mi? yoksa tk 03 125 cc vitesli bir motor mu almalı sizce? 6 ay - 1 sene sonra araba alacağım dolayısıyla motoru da elden çıkartacağım. Dolayısıyla hızlıca elden çıkarabilme kısmı önemli ayrıca kışında kullanacağım motoru hangisi daha iyi olur bilemedim.
Daha önce trafikte vitesli motor kullanmadım (arkadaşın 200 cc cross motoru trafik dışında kullandım), trafikte elektrikli scooter kullandım sadece.

Not: Evet ekipman alacağım, evet 125 cc ehliyet ister biliyorum, jayır japon markası almak istemiyorum, alakasız tavsiyeler yerine soruya 50 cc moped kullanıcısı iseniz cevap verirseniz sevinirim, hayatınızda motosiklet sürmediyseniz lütfen yorum yapmayınız teşekkürler.

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 9 / 11
  • Furkan Ekmen @furkanekmen

    Her iki açıdanda scooter daha mantıklı. Kullanırken rahat edersiniz, satarken hızlı satarsınız.

  • kortex @kortex

    Bu soruyu ben de çok merak ediyordum bedavadan öğrenmiş olacağım 😆

  • Fatih @fatihy

    Sabah kalktığında çalışır mı çalışmaz mı derdi yaşamak istemiyorsanız cin mali almayın.

    Sıfır bile almış olsanız çok nazlı oluyorlar. Soğuk da çalışmaz, bakım aralıkları çok kısa ve ne zaman ne derdi olacağı belli olmuyor.

  • Azazil @azazil

    5 adet motorum var kullandığım sanırım yorum yapabilirim. Asla ama asla kuba almanı önermem. Arkadaşım da vardı 50 lik görünümlü 80 lik. Ufak bi yere düşürdü. Motorun içi dağılmış. Hurda fiyatına sattı sıfır motoru geriye. Başka arkadaşta yine aynı şekilde park halinde düşüyor motor mahvoluyor. Hem içi hem dışı aşşırı kalitesiz. Ayrıca kışın eğer soğuk bölgedeysen çalıştı çalışmadı derdin olacak. Hele bir de soğukta yağmur görsün gece. Sen sabah bildiğni bütün küfürleri sayarak motoru çalıştırmaya çalışacaksın. Sonra da keşfe japon alsaydım çok sokarım adi malına diyeceksin. Mondial kullanan arkadaşlarım da var. Benzer sorunlar olsada kubadan daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Mondial revival satışı bi tık daha kolay olabilecek 50 görünümlü 80 lik bir scoter alabilrisin. Ama hızı yetecek mi orasını bilemem. 2 tane normal kilolu arkadaş binip hafif eğimli bir yolda gitseler motor değil traktör çalışır gibi ses çıkartıyor arkadaşın ki. Ben de bi tane mondial 50uag var 50 lik gözüküp 125lik olan. Ben sürerken bi tık tırsıyorum. TVS 125 jupiterim var onun rahatlığını konforunu vs asla vermiyor. Ama yarı fiyatına almıştım. TVS125 den her haliyle memnunum. Mondial 50 uagnin sorun olarak diyebileceğim ise bende sürekli üst tarafı kirleniyor ne yaparsam yapayım o benzini kapaktan kaçırıyor. Ayrıca yakıt göstergesi de yok. Pek çok o tarz modelde olduğu gibi. Sallayarak bileceksin içindeki yakıtı. Ha satarken de kolay satılır eğer bölgende bi tık meşhursa bu tarz modeller. Sigortası vs olmadığı için gençler severek alıyor. Soruna gelecek olursak sadece mondial ve kuba arasında seçecek olursam kesinlikle mondialı seçerim. Mondial da scoter vs cg tarzı seçeceksem de scooter tarzı alır bi de cam takar dikkatlice sağdan sağdan giderim. Hem kibarlığı yönüden kadınlara da satılabilir. Hem de malzeme taşırken rahatlık sağlar. Ayrıca soğuktan bi tık daha iyi korur. UAG kadar güçlü olmadığı için seni gereksiz hız fantazilerinden korur. Revival yerine vitesli olsun dersen de sfc serisine bakabilirsin. Bunun eski 125liklerinden var bende. Dış kasası güneşte mahvolsa da içi canavar gibi çalışıyor. Japonla kıyaslama yapmıyoruz tabi yine. Konu dışı orası dediğine göre.

Teknoseyir sosyalde A sorusunu soruyorsan mutlaka B konusu ile ilgili cevap alıyorsun başka birisi de gelip soru ile alakasız C konusu ile ilgili tavsiye veriyor 😀 cidden cılkı çıktı bu işin.

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Belediyelerin sunucuları gittiği için dükkanı kapatıp gitti bizim şirketler 😀

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Eğer siz de benim gibi piyasada bol miktarda bulunan ucuz RS-232 seri veri yolu - USB dönüştürücülerinden birini satın aldıysanız ve cihazı Windows 11 bilgisayarınızda kullanamıyorsanız, aygıt yöneticisinde "pl2303ta do not support Windows 11 or later please contact your supplier" mesajını görüyorsanız. Aşağıdaki sürücü sorununuzu çözecektir.

https://www.anilaras.net/diy-hack-stuff/pl2303ta-driver-windows-11

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Ah be! Gece gece evde Zubat avladım, bu da başıma gelecekti sonunda. Hep de gece vakti çıkar bu tip şeyler, sanki özel bir anlaşmamız varmış gibi. Yatakta uzanmış kitap okurken, birden odama siyah büyükçe bir şey sessizce girdi. Ani bir korkuyla yastığı kendime siper ettim ve ne olduğunu anlamaya çalıştım. Bir insanın bir yastığın altına nasıl sığabileceğini çeşitli pozisyonlarda etüt ettikten sonra kendime gelip başımı uzattım. Bir de ne göreyim! İçeride Batman fink atıyor, “O Joker buraya gelecek!” diye bağırıyor.

Odadan çıkmasını bekleyip kapıyı kapattım, sonra çevrede bulabildiğim en büyük şey olan K580 klavye kutusunu elime alıp peşine düştüm. Şerefsiz salona girmiş. Salonda da her yer kapalı, bir türlü mutfağa doğru gitmiyor ki açık balkon kapısından çıksın. Ardiyeden elime sopayı aldım ama yaklaşmak ne mümkün! Pilotluk yeteneklerini kanıtlamak istercesine arada bana doğru salvo atıp gözdağı veriyor, puşt.

Neyse, zar zor ışığı açtım ve gözden kayboldu bu. Her yeri aradıktan sonra gördüm ki perdeye tutunmuş bekliyor. Bakışıyoruz kendisiyle, yazlığa gelmiş misafir akraba gibi hiç gitmeye niyeti yok. Sopayı vurdum kafasına, düştü yere. Gidip mutfaktan bir kavanoz bulup üzerine kapatacaktım fakat sopayla yerde biraz daha dürtünce kendine gelip uçmaya başladı. Açtığım salonun balkon kapısından dışarı çıktı. Aslında sevimli de bir şey, bir parmak boyu var. Sopayla vurduğuma üzüldüm sonradan ama napalım arkadaş, gece gece öyle selamsız sabahsız kapıyı açık buldun diye içeri mi dalınır?

Yani demem o ki, teknolojik ürünlerinizin kutularını atmayın! Nerede, ne zaman size siper olacaklarını tahmin edemezsiniz.

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 5 / 11

Hatırlarsanız geçenlerde patronun macbook proyu poşetleyip dolaba kaldırdığını, benim de madem boş ben alam diyerek cihazı aldığımı söylemiştim.

Bugün iş için kullanmayı denedim ama yok adamın poşete koyup kaldırdığı kadar varmış gerçekten. Altı üstü Xdebug kullanarak PHP üzerinde vscode ile debug yapmak istedim, işlemci mimarisi uyuşmadığı için yeniden xdebug mı derlemedim, bir sürü dosya pathi ile mi uğraşmadım, türlü türlü php.ini ayarı mı denemedim, yok! Bir türlü xdebug ile php debug edemedim arkadaş, ne yaparsam yapayım break pointlere kesinlikle girmedi...

Dizi film izlemek için güzel alet ama birazcık standardın dışında yani standart derken Apple ekosistemin dışında geliştirme yapmaya çalıştığınızda patlayı veriyor. Ha çözümü yok mu hepsinin çözümü var ama işle mi uğraşacağız yoksa geliştirme ortamına ayağa kaldırmakla mı? Ki ben sadece geliştirici değil aynı zamanda linux sistem admin/devops olarak da çalışıyorum yani unix ortamına alışkınım ben bile hep bu kadar uğraşıp yapamadıysam standart bir geliştiricinin bunlarla uğraşması zulüm olur.

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 12 / 16

Ofiste patron M2 MacBook proyu siyah poşetle poşetlemiş dolaba kaldırmış, kullanmıyor 😀 adam benim için raspberry pi gibi bir şey dedi bilgisayara 😀 2. bir emre kadar el koydum mac'e.

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Ulen arkadaş ofiste bir tane NAS cihazı kuralım dedik yedekleme için, Synology DS923+ NAS cihazını aldık. 2 tane de 8 TB Synology HDD aldık.
Bu gün geldi kurdum cihazı diskleri taktım ama tık yok disklerde, acaba cihazda mı sorun var diye başka bir HDD takıp denedim, sorun yok başka HDD ile çalışıyor. Ne yaptıysam çalıştıramadım diskleri, gelen iki diskinde aynı anda bozuk çıkması ihtimali çok az. Yani kargoculara bir sövdüm nasıl oldu bu diye ama neyse sonradan eve gelince fark ettim diskler meğer SATA değil SAS standardında konnektör kullanıyormuş. Satın aldığımız firma aynı model HDD'nin SATA 3 modelini göndereceğine SAS modelini göndermiş sitelerinde SATA 3 yazmasına rağmen. İşin yoksa bir de onların iadesi/değişimiyle uğraş, harcadığım boşuna mesaide cabası. Nasıl bir alıklık bu anlamıyorum delirecem koskoca firmada SATA ile SAS farkını bilen kimse yok mu yani 😀

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 4 / 6