Oh be, sonunda istifa ettim ve resmen kurtuldum. Bundan sonra bir daha asla startup gibi yerlerde çalışmam. Şu başlıkta yazanlar birebir doğru, her kelimesine katılıyorum: https://eksisozluk.com/bir-startupta-calismak--7976707
Ben bilgisayar mühendisiyim; şirkete Linux sistem yöneticisi olarak girdim ama zamanla yapmadığım iş kalmadı: web, embedded, devre tasarımı, mobil uygulama... En son bana sensör tasarlatmaya kalktılar. Dedim ki, “Yeter artık!”
İşin trajik yanı, benden bekledikleri sensörü Türkiye'de tasarlayabilecek, danışabileceğim bir akademisyen bile yok.
Kariyer tavsiyesi isteyenlere açık ve net söylüyorum: Eğer hissedar ya da ortak değilseniz, startup’lar çalışabileceğiniz en kötü şirket türüdür.
“Nerede beleş, oraya yerleş” felsefesini benimsemiş bir bilgisayar bilimci olarak, ilgilendiğim konularda fütursuzca sallayabildiğim blog sitem için para ödemek bana pek mantıklı gelmedi. Şu anda Google Sites üzerinde yayında olan sitemi, GitHub Pages üzerinden yayınlanacak statik bir web sitesine dönüştürmeye karar verdim; zira Sites hem pek işlevsel değil hem de profesyonel bir görünüm sunmuyor.
Kısa bir araştırma yapıp statik site oluşturucularına göz attım. Bu araçlar, bilgisayarınızda Markdown formatında yazdığınız yazıları alıp, bunları tam teşekküllü bir web sitesine dönüştürüyor. Üstelik bu siteleri yalnızca ufak bir alan adı masrafıyla — hatta ona bile gerek duymadan — yayınlamak mümkün. GitHub Pages, statik web sitelerini GitHub repoları üzerinden ücretsiz olarak yayınlamanızı sağlıyor; hem basit hem de cüzdan dostu!
Bu iş için en çok kullanılan araçlardan biri, Ruby ile yazılmış olan Jekyll. Özellikle Chirpy adlı temayla birlikte hızlıca şık bir site oluşturmanıza imkân veriyor. Ancak kabul etmek lazım ki, kullanımı saçma derecede zor. Dahası, bu işi kolaylaştıran düzgün bir alternatif de yok. Biraz daha uğraşırsam, kafayı kırıp WYSIWYG editör içeren bir site oluşturucu ben yazacağım sanırım.
Şimdilik ufak denemeler yapıyorum. Ortaya çıkan site görünüm olarak hoşuma gitti, tema gerçekten şık. Ama kullanım kolaylığı konusunda hâlâ eksikler var. Eğer sizin bildiğiniz, daha kullanıcı dostu statik site oluşturucular varsa önerilerinize açığım.

Bilenler bilir; Microsoft'un, 30 yıl kadar önce DOS ve Vista’ya kadarki Windows sürümlerinde sunduğu Edit isminde klasik bir terminal metin editörü vardı. Bu editör yakın zamanda tamamen sıfırdan yazılarak modern kısayollar ve yeni özelliklerle Microsoft tarafından yeniden kullanıma sunuldu. Bir süredir Windows ve Linux üzerinde test ediyorum, oldukça başarılı buldum. Artık nano yerine bunu kullanmaya başladım. Vim’ciler gelmeden önce siz de şuradan indirip deneyebilirsiniz.
https://github.com/microsoft/edit
Oh be vardık menzile, bir oturuşta 10 saat (Ankara'da bir yemek molası dışında) 880 km araba sürdüm, TS podcast'leri olmasa çekilecek gibi değildi 😀
dipnot. menzile varmak turk argosunda istenilen yere ulaşmış olmayı belirtir.
Heves edip bir mekanik saat alayım dedim. İkinci el, çok temiz bir Seiko 5 saat aldım ama mekanizması o kadar kötü çıktı ki hevesim kursağımda kaldı. Normalde 30 saniye kadar maksimum sapma olması gerekirken, ben telefonla ölçünce 120 saniye, saat tamircisi cihazla ölçünce 280 saniye günlük sapma çıktı. Her ikinci ele yöneldiğimde başıma mutlaka böyle bir iş geliyor; az para da vermedim, piyasa fiyatının yarısı kadar verdim 10-15 senelik bir saat için. Bir de 750 lira tamir masrafı çıktı ki o tamir de çözecek mi sorunu bilmiyorum. Pazartesi günü alacam saati... Daha da ikinci el çöp almam bu memlekette.
VMware Workstation 17.6 Güncellemesi Sonrası Linux Sanal Makinelerde Klavye Gecikmesi ve Çözümü
VMware Workstation 16’dan 17.6 ve 17.6.1 sürümüne geçtikten sonra, Windows 11 üzerinde çalışan çeşitli Linux dağıtımlarıyla oluşturulmuş sanal makinelerde ciddi klavye gecikmeleri yaşamaya başladım.
Eğer benzer bir sorun yaıyorsanız, bu problemi çözmek için sanal makinenin yapılandırma dosyasına (.vmx uzantılı dosya) aşağıdaki satırı eklemek yeterli:
keyboard.vusb.enable = "TRUE"
Bu ayar, klavye girişini USB üzerinden yönlendirerek gecikme problemini ortadan kaldırıyor.
Arkadaşlar, yabancıların evlerinde vs. daha mı az toz var, bana mı öyle geliyor? Videolarını vs. izliyorum; ne kıyafetlerinde, ne masalarda ne de ürünlerde toz yok. Yani sadece stüdyoda çeken adamın değil, amatörlerin de aynı. Masayı şehir konumuna bakmaksızın 3 gün silmeyeyim, ekran, klavye tozla kaplanıyor; camı 2 saat açık bırakayım, her taraf toz içinde kalıyor. Bir tek ben mi yaşıyorum bunu? Bursa'da aynı, Çanakkale'de aynı, Sivas'ta da aynı.
Bugün bir dükkanda görüp arabanın torpido gözüne atmak için şöyle bir fener aldım 80 liraya, ama sonradan güvenemedim. Lazım olunca yarı yolda bırakır mı acaba? Güzel bir şey; mıknatısı, şarjlı oluşu, SOS gibi aydınlatma modları, su geçirmezlik vs. var fakat ne pilin mAh'ı belli, ne de sürücüsü. 5 dakika açık bırakınca LED'ler yanmaz umarım.
Var mı kullanan bundan? Şarjı ne kadar gidiyor, hızlıca bozuluyor mu? Cevaplara göre düzgün, güvenilir bir fener alıp koyacağım.
Edit: Düşük ışık modunda (tüm odayı aydınlatabiliyor, düşük dediğime bakmayın) tam dolu haldeyken 1 saat 15 dakika yandı. Gayet yeterli bir süre iş görür acil durumda, USB bağlı halde pil bitse de ışık veriyor; en kötü powerbank ile günü rahatça kurtarır.
arkadaşlar burada doğru cevap b değil mi yahu, ben mi hata hesabı yapmayı unuttum 😀 neden hiçbiri olarak işaretlenmiş olabilir?
Umarım çok daha iyi fırsatlar çıkar önünüze
Her zaman böyle, özellikle medya üzerinden pompalıyorlar. İş güvenliği uzmanı olayı gibi bildim bileli böyle yapıyorlar. Geçmişte gazetelerdi,şimdi tv, sosyal medya.
Patronlar / yöneticiler her zaman işin yapılmasına odaklanır, kimin yaptığı nasıl yaptığı her zaman ikinci üçüncü plandadır. Yapmaya devam ettikçe onlar da "iyi bari şirket içi yolu bulduk, böyle devam." der. Kurtulmuşsun bu döngüden ne mutlu. Bir sonraki işte baştan tavır koymak en iyisi. O da kolay olmuyor tabi ama elden geldiğince zorlamak lâzım.
Ortak olmayacağınız yerde çalışmayın. Geleceğinizi satmayın.