İPad 2018 modeline Logitech klavye aldım ama işin esas çakallığı aslında şu ve bu konuda kullanan arkadaşlara da yardımcı olsun diye yazıyorum 😀

Şimd gidip bir iPad klavyesi almaya kalktığınızda iPad 2017 ve iPad 2018 modelleri daha çok yeni modeller olduğundan klavyeleri çok çok pahalı Logitech Slim Folio modeli 648TL ancak ben durur muyum başladım deli gibi araştırmaya 😀 iPad Air 2 değil iPad Air’in boyutları şu an hali hazırda satılan iPad 2018 ile birebir aynı ve o modele uygun klavyeler 300TL’nin hemen altına bulunabiliyor. Durum bu olunca Logitech Ultrathin klavyesini aldım ve direk uydu cihaza şu an ondan yazıyorum ve en önemlisi Türkçe karakterler de var 😀

Bu çakallık birilerinin ihtiyacına yarayacaktır burada dursun 😀 Bütün fonksiyon tuşlarının hepsi çatır çatır çalışıyor ve gram sorunsuz oturdu cihaza o konuda şüpheniz olmasın kalitesinden de gerçekten memnun kaldım gayet sağlam bir hissi var.

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 5 / 28
  • Yekta F. @flashock

    @orcun bu yaşadığın sorunların hepsi işte senin yaşadığın sorunlar. Apple ekosistemi uygulamalarını kullanan ve hayatından memnun olan benim gibi insanlar iPad’i gerçekten laptop replacement yapabiliyorlar ve senin yaşadığın sorunları yaşamıyorlar.

    -Kalem konusunda çözüm var fotoğrafını ekledim.
    -iOS cihazlara istediğimiz gibi Safari’ye reklam engelleme kurabiliyoruz hakeza bunda da sorun yok.
    -Ben Apple ürünleri kullandığım için iCloud anahtar zincirimde duruyor tüm şifrelerim.
    -Apple ürünlerinin güncelleme döngü 5 senedir genellikle de uygulamalar 5 seneyi destekler. Alacağın laptop nasıl 5 sene sonra çıkan oyunları oynatmayacaksa iPad’in eksisi değil bu genel piyasa koşulu bu dediğin ve bir eksi değil piyasa bu şekilde işliyor.
    -Mouse konusunda haklısın çözüm yok ben sıkıntısını yaşamıyorum.

    Senin yaşadığın sorunlar Apple kullanmadığın için sorunlar sen PC alışkanlıklarını iPad’de bulamadığın için söyleniyorsun bence 🙂 Apple kullanan kişiler için çok iyi bir alternatif iPad.

  • Yekta F. @flashock

    @orcun iPad’den yazdım ve aldığım günden beri ki kısa süre oldu kabul etmem lazım 4 gündür laptobu açmadım ihtiyacım cidden olmadı.

    Dediğin bir konuda haklısın şu an hala %100 bir replacement değil ancak Apple bunu gerçekleştireye çok yakınmış bu iOS 11 ve iPad 2018 deneyimiyle onu görmüş oldum. 2019 senesi içerisinde iOS ve macOS işletim sistemleri arasında cross-platform uygulama desteğinin de gelmesiyle işi kopartacak Apple.

  • Yekta F. @flashock

    @orcun 2019 senesi Apple için baya hareketli. İşlemci değişimi geçirecek deniyor, Cross-Platform uygulama desteği de masada bakalım neler olacak.

  • Maxim Tsigalko @maximtsigalko

    Mat mı, parlak mı ekran koruyucu aldın? Mat renkleri solduruyor diyorlar. Ne almalıyım? Çizim için aldığımdan temperli koruyucuları kalın olduğu için hiç düşünmüyorum.

Ücretsiz Bilişim Sertifikası almak ister misiniz?
30 Mayıs sertifika dönemimiz açıldı.

http://www.cizgi-tagem.org/

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 5 / 21

S3 için Cyanogenmod Yükleme Rehberi

Merhaba arkadaşlar size en sade şekilde S3 için rom,root atma yönteminden bahsedeceğim.(Diğer cihazlar için birkaç dosya hariç her şey adım adım aynıdır)

Öncelikle kısa kısa terimlerin anlamını öğrenelim;

ROOT Nedir?

Telefon bize ilk geldiğinde bazı özellikleri kapalı gelir.Root yaparak bu özellikleri açığa çıkartıyoruz.Bir diğer anlamı ise sistemde tam yetkiye sahip olmaktır.

ROM Nedir?

Rom iki çeşittir;

1.Stock Rom=Telefon firmasının yaptığı romlardır.Yani telefonu ilk aldığınızda içindeki olan romdur.
2.Custom Rom=Geliştiriciler tarafından yapılan romlardır.Örneğin CyanogenMod.

CWM Nedir?

Kısaca romları vb şeylerin yükleme ekranı,menü.

WİPE Nedir?

Yeni rom yüklemeden önce ve yükledikten sonra yapılması gereken işlem.Telefondaki tüm artıkları,verileri siler.Yeni rom yükleyeceğimiz için eski sistemdeki verilerin çakışmaması için.(Wipe atmadan önce rehber,galeri gibi dosyalarınızın yedeğini alıp wipe atın yoksa hepsi silinir.)

Herşeyden önce ne olur ne olmaz diye efs yedeğimizi alalım.Şurdakileri uygularsanız tamamdır.

EFS Yedeği almak http://goo.gl/A6aCPT

Şimdi gelelim bize gerekli olan dosyaları indirmemize.

1. http://goo.gl/mYBf3 Root Dosyası
2. http://goo.gl/ac1pYs Odin Dosyası
3. http://goo.gl/CahLZW Gapps Dosyası (Bu dosyayı telefonunuzdaki sd karta atıyoruz.)
4. http://goo.gl/K9p1d3 CWM Dosyası
5. http://goo.gl/osOLG Cyanogenmod Romları (Bu dosyayı telefonunuzdaki sd karta atıyoruz.)

Eğer yenilikleri hemen denemek için Nightly sürümünü indirip kullanın.(Her gece sürekli olarak güncelleme gelir.Birkaç hatalar dışında kullanılabilir)Ama yok ben bir kere yükleyim derseniz Stable sürümünü indirip kurun.(En stabil romlardır.)

TELEFONA ROOT ATMA

Tüm dosyaları indirdiğinize emin olduktan sonra telefonu USB kablosu ile bilgisayarımıza bağlıyoruz. Telefonu Kapatın.Ses kısma + Home tuşu + Güç tuşunu aynı anda basılı tutarak telefonu Download modunda açıyoruz. Sonra bir ekran gelecek ve ses açma tuşuyla devam ediyoruz.
http://i.hizliresim.com/YjgVnE.jpg
Bilgisayarınızdan odin programını açın.
http://i.hizliresim.com/yA0jy9.jpg
Resimde ki gördüğünüz gibi aynı yapın(pda kısmına root dosyasını seçiyoruz) ve starta basın.Bu işlem kısa sürecek.Bittikten sonra telefonunuzu açın ve ekranda SuperSU uygulamasını göreceksiniz ve artık telefonunuz rootlu.

Telefona CWM yükleme

Rootlama olayı gibi ama bu sefer CWM dosyasını seçiyoruz.(Pda kısmına Cwm dosyasını seçiyoruz.Ama dikkatli olun resimde ki gibi işaretli olacak)Bittikten sonra telefonu açın.

WİPE ATMA

Telefonu bu sefer ses açma + home tuşu + güç tuşuna basılı tutarak açıyoruz.
Ekrana CWM menüsü gelecek.(Ses kısma tuşu aşağı,Ses açma tuşu yukarı,Kilit tuşu ise o bölüme girmenize yarıyor.)

Yapamayanlar için şu video yardımcınız olacak

http://goo.gl/JzLr02

Ekrandan wipe cache partition sonasında , wipe data/factory reset yazılarını seçiyoruz ve Wipe işlemi bitti.

Sonra install zip > choose zip from sdcard > /0 > Cyanogenmod dosyamızı seçtikten sonra google uygulamalarımızı yüklüyoruz(Gapps)

İnstall zip > choose zip from sdcard > /0 > Gapps dosyamızı seçiyoruz.Ve işlem bitti.Cwm münüde ki En başta olan reboot systemi seçerek telefonu yeniden başlatıyoruz.

Telefon yeniden başladıktan sonra gerekli ayarları dil,saat vs gibi ayarladıktan sonra artık Cyanogenmod’lu bir telefonunuz var.Diyelim ki sıkıldınız yada beğenmediniz.Telefonunuzun Stock romunu bulduktan sonra Odin ile o romu kurun telefonunuz eski haline gelecektir.

S3 için henüz en son cm11 sürümü mevcut.Cm12(lollipop) daha çıkmadı ama en yakın zamanda çıkacaktır.(Lollipop yerine Marshmallow sürümü çıktı)

Herhangi bir yanlışlıkla doğacak problemlerden ben sorumlu değilim.Anlattığımı uygularsanız sorunsuz bir iş çıkacaktır.

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 8 / 46

Yılın Enleri 2014

Her yıl PC Labs'ta yayınladığım yılın enleri yazımı artık site kapandığı için TeknoSeyir'e taşıdım. Tamamen kişisel seçimlerimden oluşan bu yazının kuralı şu. Maddelere itiraz etmek yerine, herkes kendi maddelerini yorumlara ekliyor. Listeye madde eklemek de serbest 🙂

2015'e geçiş

2014'ün Trendleri:

Selfie
Bu yıl Türkçesi de özçekim olarak tescillenen selfie, 2014'ün trendiydi. O kadar ki daha iyi selfie çekmek için tasarlanmış telefonlarla tanıştık. HTC Desire Eye selfie kamerasını 13 MP'ye çıkartıp çekileni kör etme özelliğine sahip bir de flaş ekledi.

4K
Aslında 4K geçtiğimiz yıl gündeme geldi ancak 2014 yılında herkesin alacağı kadar ucuzladı. Yine de kaliteli bir HD TV'nin yerini alacak kadar olgunlaşmadı. Bunun da en önemli sebebi 4K içeriği 2014 yılında da göremeyişimiz. 2015 yılında 8K geliyor üstelik.

ALS buz kovası meydan okuması
ALS'ye dikkat çekmek gibi bir niyetle ortaya çıkan ama hızla oyuna dönüşerek amacından sapan kafadan aşağı bir kova buz dökme olayı, yılın ilk yarısında gündemden düşmedi. Şükür ki birileri bize bulaşmadan sona erdi. Her türlü sululuğa rağmen 100 milyon USD üzerinde bir para toplanabildi. Ki amaç da buz dökmek değil bağış yapmaktı zaten.

Drone kullanmak
Bir çeşit drone uçurmak yılın modası oldu. Hatta GoPro firması drone üretip satacağını açıkladı.

Flappy Bird
Yılın oyunlarından biri olan Flappy Bird, sinir bozucu olmasına rağmen yine yılın ilk yarısına damga vurdu ve yapımcısını zengin etti.

Yılın özçekimi: Bu

Yılın sosyal ağı: Instagram
Bu yıl Facebook ile ilgili her haber, gençlerin Facebook'tan sıkıldığı şeklindeydi. Yükselen sosyal ağ ise Instagram. Gerçi Instagram'ın da sahibinin Facebook olduğunu hatırlamak lazım. Pinterest de diğer yükselişte olan platform.

Yılın taksi ağı: Uber
Uber yurt dışında adından oldukça söz ettirdi. Bu yıl Türkiye'de de Black servisini hizmete soktu. BiTaksi'ye benzeyen uygulaması ile de genişletti.

Yılın yerli taksi ağı: BiTaksi
Uber gibi sistemlerin Türkiye'de uygulanmasının zor olacağını hep söyledik. Burada tutan uygulama ise mevcut taksileri kullanmanıza olanak sağlayan BiTaksi uygulaması. 17 Aralık'ta bedava taksi kampanyası ile epey ses getirdi.

Yılın şamaroğlanı: Sony
Playstation 4 haricinde Sony'den iyi haberler gelmedi. Hacklendikten sonra ortaya dökülenler de 2014'ü Sony'nin kabus yılı yaptı. The Interview ile de noktayı koydular derken, PSN'in servis dışı kalması ile çekilecek çileleri varmış dedirttiler. Yıl da henüz bitmedi üstelik.

Yılın global olayı: Uzay araştırmaları
NASA, ESA ve SpaceX bu yıl gündemi sürekli meşgul etmeyi başardı. Gerek Mars çalışmaları gerek kuyruklu yıldıza yapılan iniş gerekse Space X'in yeni uzay mekiği araştırmaları derken, 2014 uzay yılı oldu.

Yılın gerçek tehditi: Ebola
Ebola bu yıl kontrol altına alınamayan yayılma hızıyla korkuttu. 2014'ün son çeyreğinde gündemden düşer gibi olsa da tehlike geçmiş değil.

Yılın sanal tehditi: Bulut hizmetlerine yapılan saldırılar
Bulut hizmetlerini isteseniz de istemeseniz de bir şekilde kullanıyorsunuz. Hackerların yeni hedefi de bulut servisleri oldu. En büyük ses iCloud saldırı ile geldi.

Yılın felaket tellallığı: Yapay zeka hepimizi yok edecek
Elon Musk her hafta yapay zekanın bizi nasıl yok edeceğini açıkladı. Musk'ın açıklamalarında dikkat çekici olan şey, bahsedilen yapay zekayı henüz kimsenin görmediği. Yani şu an gözümüzün önünde olan robotlara ya da yapay zeka barındıran cihazlara bakıp 'bunlar mı bizi yok edecek?' diye düşünmemek gerek. Musk ve diğerleri bizim görmediğimiz çalışmaları görüp ona göre değerlendirme yapıyor. Dolayısıyla açıklamalarına kulak vermekte fayda var.

Yılın yükselen donanımları: Giyilebilir saat ve bantlar
Bu yıl giyilebilir cihazların yılı oldu ama hala alınacak çok yol var. Yerli firmalar bile sağlık bantlarını tanıttı.

Yılın mobil trendi: Kalp atış hızımız
Telefonları daha fazla büyütemeyen firmalar, ek özellik yarışında kalp atım hızını keşfetti. Adım saymanın sıradanlaşması ile bir sonraki adım olarak kalp atış hızımızı hedefleyen firmalar elbette sağlığımızı düşündüklerinden yapmadılar bunu. Yoksa mutlaka kalp atış hızını ölçmenin faydasından bir yerde bahsetmeleri gerekirdi. Ben hiç görmedim.

Yılın akıllı saati: Moto 360
Bizim de incelemesini yaptığımız Moto 360 bazı eksikleri ve pil ömrüne rağmen bu işin nasıl yapılması gerektiğinin en güzel örneği oldu.

Yılın kol bantı: Microsoft band
Henüz incelemedim ama potansiyel olarak aradığım her şeye sahip.

Yılın gündemden düşen yazılımı: Foursquare
Sizi bilmem ama Foursquare, Swarm olarak ikiye ayrıldıktan sonra bir daha ikisine de bakmadım. Bu konudaki görüşlerinizi merak ediyorum.

2015 yılında geleceği duyurulanlar: USB 3.1, Bluetooth 4.2 Directx 12, 8K TV, Windows 10
USB'nin ters takılma dönemi sona erecek, iki türlü de takılabilecek. Bluetooth cihazlar kendi başlarına internete girebilecek. Directx 12 ile ekran kartları işlemci limitine daha az takılacak. Windows 10'un başarılı olacağı bu yıl çıkan deneme sürümünden belli.

Yılın gizemi: TrueCrypt
Oldukça iyi bilinen şifreleme yazılımlarından TrueCrypt aniden kendini imha etti. Geliştiricileri artık güvenli olmadığını açıkladılar ama detay vermediler. Bu da işin arkasında bu tip yazılımlara açık kapı koyan ya da koydurmaya çalışan NSA'in olabileceği komplo teorilerini getirdi.

Yılın sahneden ayrılanları: Steve Ballmer ve Larry Ellison
Steve Ballmer bu yıl resmen Microsoft'tan ayrıldı ve yerine Satya Nadella geçti. Oracle CEO'su Larry Ellison da CEO pozisyonundan ayrıldı.

Yılın dünyadan ayrılanı: Oyun konsolunun mucidi Ralph baer

Yılın kaybolanı: Malezya uçağı 730
Malezya Hava Yolları'na ait uçak, Pekin'e giderken kayboldu ve hala bulunamadı. Dolayısıyla komplo üreticilerinin en çok konuştuğu konu oldu.

Yılın skandalı: Sony'nin hacklenmesi ve ortaya saçılan veriler
Sony'nin FBI'a göre Kuzey Kore tarafından hacklenmesinin ardından ele geçirilen bilgi ve belgeler hala sızıyor. Bunun sonuçlarından biri Interview filminin gösterime girmeden gündemden kalkması oldu. Hatta IMDB'de bu durum protesto edildi. Gösterime girmeyen filmin puanı 10. iCloud skandalı mı bu mu diye düşündüm ama Sony galip geldi.

Yılın donanım modifiyesi: Cisco Router modifikasyonu by NSA

Yılın Telefonu: Sony Xperia Z2
Geçtiğimiz yılı LG G2 ile geçirdikten sonra, bu yıl Sony Xperia Z2'ye geçtim. Z2'nin hemen her konuda G2'den üstün olduğunu söyleyebilirim. Ancak fiyatı alınabilir seviyelere anca düştü. Z2 varken Z3'e ekstra para vermenize gerek yok diyebilirim. G3 ise tam bir hayal kırıklığı idi. Note 4 yine senenin en iyi telefonlarından oldu. Edge ise gereksiz bir ürün gibi duruyor. HTC One M8'in fiyatı bir türlü düşmedi. 1800 lirada civarında dolaşıyor. Ama komik bir şekilde Desire Eye ondan bile pahalı.

Yılın fotoğraf makinesi: Sony A7 II
Sony'nin özellikle beş yönlü titreşim engelleme sistemi ile öne çıkan tam kare algılayıcılı yeni A7'si seneye bomba gibi düştü.

Yılın televizyonu: LG 55 inç Curved OLED 
TeknoSeyir'de kullandığımız televizyon kendisi. Bu varken 4K TV'lere bakmam şahsen.

Yılın kaybolan markası:
Sony VAIO. Sony ile özdeşleşen VAIO satıldı.

Yılın upload hızı: 800kbps. İnanmayan şuradan ilgili maddeye baksın.
Biz bu yıl ofiste Uydunet'e geçerek TTNET'ten ve olmayan upload hızından  kurtulduk

Yılın yükselen uygulaması:
Geçen yılın NSA skandallarından sonra bu yıl gizli mesajlaşmayı garanti eden uygulamalar öne çıktı. Confide, Telegram ve Bleep aklıma gelenler.

Yılın alım satımları:
Winamp, Radionomy'e satıldı ve yok olmaktan kurtuldu.
SanDisk, SSD firması Fusion-io'yu aldı.
Amazon, Twitch'i aldı.
Sony, VAIO'yu sattı. VAIO tek başına dönüşe hazırlanıyor.
Seagate, Sandforce'u aldı.
Apple, Beats'i aldı.
Facebook, WhatsApp'ı aldı.
Microsoft, Minecraft'ı aldı.
UL, Futuremark'ı aldı.

Google'a göre yılın Türkiye'de en çok aratılan başlıkları

1. Seçim Sonuçları
2. Dünya Kupası 2014
3. Soma
4. Flappy Bird
5. Kobani
6. IŞİD
7. ALS Hastalığı
8. Selfie
9. Torba Yasa
10. Gazze

Yılın bilim kurgu  filmi: Interstellar
Bilgisayar destekli çok daha büyük filmler vardı ama Interstellar bu yılın filmiydi bence.

Yılın Teaser'ı: Star Wars Force Awakens
Yeni filmin teaser'ı epey tartışmaya neden oldu. Özellikle yeni ışın kılıcı tasarımı çok tartışıldı. Ancak genel olarak bir memnuniyet söz konusu.

Yılın multiplayer oyunu: Yine en çok Battlefielfd 4 oynadım.

Yılın single player  oyunu: Shadow of Mordor
Bitirdiğim tek oyun. Nemesis sistemini oyun dünyasına armağan etti.

Yılın hayal kırıklığı oyunu: Battlefield Hardline ve Drive Club
Sadece demo oynamış olabiliriz ama o kadar sevilmedi ki firma 'yeniden yapıyoruz' anlamına gelen bir cümle kurdu. Drive Club ise konsol tarafındaki hayal kırıklığı oldu. Sorunları nedeni ile söz verilen özellikler çalışmadı.

Yılın rezil oyun firması: Ubisoft
Özellikle Assassin's Creed ile zirve yaptılar. Tarihte ilk defa bir oyun yamalanamadı ve yeniden indirtildi. 30 GB ile 'yama' rekoru kırıldı.

Yılın konsolu: Sony PlayStation 4
XBOX One hala kendini toparlayamadı. Oyunların özellikle daha düşük çözünürlüğe sahip olması sorunu bu yıl da çözülemedi.

Yılın oyun platformu: PC
Konsol oyunlarının ülkemizde oyunculara 'acaba bir böbrekle yaşanır mı?' diye hesap yatırmasına neden olacak kadar pahalı olması ve konsola özel oyunların azlığı, PC'yi diriltti. Dünya genelinde de PC satışları üreticileri memnun etti. Her ne kadar PC toplama konsoldan pahalıya da gelse, orijinal oyun alanlar oyun fiyatı ile amorti edebiliyor. Korsan kullananlar zaten sadece donanıma para veriyor. Ama onları saymıyoruz.

Yılın oyun tableti: NVIDIA Shield tablet.
NVIDIA K1'in gücü ve eklenen yazılımlar ile tam bir oyun tableti olmuş. Ülkemizde satılmıyor maalesef.

Bu yıl sevdiğim donanımlar:

Bu yıl kendime pek bir şey almadım. Ama elimden geçen donanımlara bakınca birkaç tanesini yazabilirim. AMD'nin FX işlemcileri oyun sistemi kurmak için idealmiş. Intel'den ucuz ama yeterince performanslı. Anakart tarafında AMD'nin Intel'den daha zayıf olduğunu gördüm. Orada tasarruf etmemek ve iyi bir anakart almak gerek. 256 GB SSD'lerin fiyatlarının daha da düşmesini bekliyordum ama olmadı. Dolar da coşunca yine 120 almak durumunda kaldık. Ekran kartı olarak AMD Radeon 280X hoşuma gitti. NVIDIA GTX 760 yerine alınabilir. GTX 970 ise 'coil whine' sorununu saymaz isek yüksek performans isteyenlerin çözümü oldu.

Kendime aldığım belki de tek kayda değer ürün Asus PB248Q oldu. yaklaşık sekiz yıl sonra kendime monitör aldım. 1920x1200 IPS panele sahip bu monitör, 24 inç monitörler arasında en iyilerinden biri. Tavsiye ederim. Logitech G502 de bozulan G9X'imin yerini aldı. Çok daha iyi bir fare.

Tablet olarak Nexus 7'ye devam ettim. G2 ve Xperia Z2'den sonra çok az kullanıyorum zaten. Yeni bir tablet ilgimi çekmiyor. Şu an daha çok akıllı kol bantı gibi giyilebilir ürünler ilgimi çekiyor. Intel'in SMS audio ile ürettiği kulaklıkla Jabra'nın benzer ürünü takip listemde.

DDR4 ile tanıştık ama alamadık. X99 platformuna takıldığından zaten alınabilir olmaktan uzak. Ama piyasada da az bulunuyor. Inte Haswell'lerini tazeledi ama güncellemeye değecek bir şey yok. Keza Z97 de öyle. Core M ilginç gibi ama ürünler 2015'e kaldı.

İncelemesini bizzat NVIDIA ofisinde yaptığım G-SYNC'i çok beğendim. Bu yıl AMD ile Freesync de gelecek. Monitör almak için bekleyen oyuncular 2015'te mutlu olacak. 2014 yılında sadece Asus'un süper pahalı monitörü ile sunulmuştu G-SYNC. Daha alınabilir modeller de geliyor. AMD için de yeni monitör gerekecek. Onlar da yolda.

Sizin de eklemek istedikleriniz varsa, buyrun bekliyoruz. Unuttuğum şeyler de olmuştur, hatırlatırsınız.

Gelecek yıl ile ilgili kısa tahminler

 

  • 2015 yılı her zaman olduğu gibi zamlarla açılacak. Birçok şeye zam gelecek. Ama bizi bekleyen en önemli konu devletin hangi ürünlere anti-damping vergisi koyacağı olacak.
  • 4G ile tanışacağımız söylendi ancak verilen tarih 2015 sonu. Yani 2016'ya kalacak desek hatalı olmaz sanırım.
  • Kotalardan şikayet etmeye devam edeceğiz. Ancak tıpkı oyun içi satın alma olayında olduğu gibi, kullandığımız tarifelere ek kota koymaya ya da hızımızı anlık yükseltmeye alışacağız. Fiberciler buna öncülük ediyor. Uydunet bile bu sisteme geçmiş durumda. Artık verdiğimiz taahütlere bağlı kota sınırlamalarına katlanmak zorunda kalmayacağız ama bedelini ödersek. ADSL hala çoğunluğun bağlantı tercihi mecburen. orada da benzer bir adım bekliyorum. Ancak birilerinin para karşılığında upload tarifesi sunmasını da istiyorum. Bu, tam bir olay olur.
  • 90'larda gençken, 56k Modemlerden tek istediğimiz bir damla daha download hızıydı. 2010'ların gençliğinde ise upload önem kazanacak. YouTube üzerinde ve diğer sosyal ağlarda her genç bir kanal açıp yayıncı oldu. Yayın kalitesi ve çektiğiniz videoları yükleme, upload hızlarının daha çok konuşulmasını sağlayacak. İnşallah diyeyim.
  • Bulut güvenliği delik deşik edilmeye devam edecek. Sosyal ağlara verdiğimiz bilgiler sayesinde hackerlar artık sunucuları kırmaktan ziyade login bilgilerini ele geçirip giriyor. İşleri çok daha kolaylaştı. Tek bir servisin güvenliği değil tüm internetin güvenli olması gerekiyor. Zincir zayıf halkadan kopmaya devam edecek.
  • Tabletler iyice gözden düştü. 2015 yılında laptoplar tabletleşmeyi becerirse o şekilde gündeme girebilir. Zira 2014 yılında tablet ve laptop karışımı olarak sunulan cihazlar tablet kısmını beceremediler.
  • Telefonlar 2014 yılında uzayacakları kadar uzadı. 2015 yılı çok daha zor olacak. 8K ekran koymaya çalışmak gibi abuk girişimler yerine adam gibi pil istiyoruz. 2014 yılı telefonları hem ısınma konusunda hem de pil konusunda sınırları fazla zorladılar. Telefonun ısınıp video çekmemesi ya da tümden kapanması ile bu yıl tanıştık.
  • 'Yerli' telefoncular daha çok gündeme gelecek. Operatörler artık düzgün telefon satmaya başladılar. T50 bu konuda kapıyı açtı. 2015 yılında model sayısı artacaktır.
  • 2013-14 yılında PC terfisi yapanlar büyük ihtimalle 2015'i para harcamadan atlatacaklar. DX12 çıksa da 2015 yılında yeterince oyunda destek bulabilir mi ?, zor.
  • 3D yazıcılar gelişmeye devam ediyor. 2015 yılında daha çok konuşacağız.
  • Kendi kendine gidebilen arabalar 2015 yılında özel yollardan halka arasına çıkacak. Daha çok konuşacağız.
  • Bu yıl çıkarılmaya çalışılan fişleme ve kolay site kapatma yasaları 2015 yılında uygulamaya geçecek.
  • Telefon yoluyla spam yapılmasına engel olacak yasa da 2015 yılında devreye giriyor. Bakalım etrafından nasıl dolanacaklar bunun.
  • Yeni tüketici hakları bu yıl devreye girdi. 2015 yılında uygulamasının yansımalarını alacağız.
  • Artık bir yabancı dil yetmiyor, bir de programlama dili öğrenmek gerek. Bakalım devlet 2015 yılında bunu idrak edecek mi. Etmese de çocuklarınızı yönlendirmek sizin de elinizde.
  • Yazılımların fiyatları hem düştü hem de abonelik sistemi yaygınlaştı. 2015 yılında hala pahalı olan yazılımların pek şansı kalmayacak.
  • Windows 10 kesinlikle bir hareketlilik yaratacak. Bedava olacağını sanmıyorum ama Windows 8 sahipleri ufak bir güncelleme ücretine geçebileceklerdir diye tahmin ediyorum.

Şimdilik bu kadar. Listemi güncellemeye devam edeceğim.

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 5 / 103
  • Mehmet Aybars Işken @kahraman810

    Teknoseyir' ve bir takım değerli kanalları daha tanıdım abi daha ne olsun.:) @teknoseyir @gamsizm @baris_ozkok @leventp @hkellecioglu @can @lawnmower

  • Cüneyt @cuneyt

    Murat bey Monitör bölümünüzdeki tüm incelemeleri okudum ve seyrettim. Almak istediğim monitör konusunda bir türlü karar veremedim, yardımcı olursanız sevinirim. 27" IPS Monitör bakıyorum. Fakat ayağını kullanmayacağım, duvara monte edilecek. PHILIPS 27" 274E5 ve AOC Monitörlere bakıyorum. AOC'da VESA özellikli monitör bulmak zor, incelediğiniz PHILIPS 27" 274E5 monitörde sizi pek tatmin etmemiş görünüyor. Olumlu yönleri çok az bir monitör. Duvara monte edebileceğim bir monitör önerirmisiniz rica etsem. Yeni yılınız kultu olsun bu arada, ve herkesin. @gamsizm @teknoseyir

    • Murat Gamsız @gamsizm

      Bu aralar 27 lere pek bakmadım ama benim incelediğim Philips ile AOC gibi ürünler ortak panel kullanıyorlar. Aynı mantıkta üretilen ürünlerde de muhtemelen aynı panel çıkacak. IPS'te bence film için alınabilir modeller bunlar. Ne amaçla aradığınızı yazın. Bazen film ağırlıklı kullanım için 32 inç güzel bir TV daha iyi bir seçenek olabiliyor.

  • Cüneyt @cuneyt

    Geri dönüşünüz için teşekkür ederim Murat bey. Kullanacağım Monitörde filmden ziyade, Oyun, İnternet, Office, Uzak Masaüstü vs. Film'i zaten TV'de izliyorum. Değiştirme amacım aslında çok uzun zamandır aşağıda resmini koyduğum Samsung SyncMaster 2333sw kullanıyorum. Değiştirme vakti geldi diye düşünüyorum. Çünkü ekranda garip ve tuhaf şeyler olmaya başladı. ( Renkler, dalgalanmalar vs. ) Benim için önemli olan Duvara Monte edebileceğim, Full HD ve HDMI bağlantılı bir monitör. İstanbul'da mevcut Teknoloji Mağazalarını gezmeme rağmen yukarıda bahsi geçen özelliklerin tümüne sahip bir monitöre rast gelmedim. Monitör için ayırabileceğim Max. bütçenin 1.200 TL olduğunu dipnot olarak söylemek isterim. Sadece sizin görüşünüz ve tavsiyerinizi almak isterim.Ayrıca az önce Levent beyin videosunu izledim '' Sana Telefon Öneremem '' güzel bir mesaj verilmiş. Umarım burdan bir esinlenme olmaz benim konumla ilgili. 🙂 Saygılarımla. @gamsizm

#OtoSeyir
Türkiye'de ki ne göre %50-60 daha ucuza komşu ülkelerden vekalet ile lüks araç alıp Türkiye'de kullananlar devleti büyük zarara uğratıyorlarmış.
Sistemin nasıl işlediğine değinen Yanık, şöyle konuştu: "Bulgaristan'dan, Gürcistan'dan, Romanya'dan modelli, lüks araçlar, oranın vatandaşları üzerine satış yapılıyor ve Türkiye fiyatına baktığınız zaman 100 bin liralık bir aracı yüzde 50-60 düşük fiyatla oradan satın alabiliyorsunuz. O ülkelerin vatandaşlarına bu araçlar satılıyor, aracı alan Gürcistan, Bulgaristan ya da Romanya vatandaşı, Türkiye'de talepte bulunan şahısa Türkiye'de kullanılmak üzere 3 isime kadar vekalet veriyor. Gümrükte bu arabayla vekalet size teslim ediliyor ve siz Türkiye'de bunu çok rahat kullanabiliyorsunuz. Müşteriden sadece arabanın sigortasının yapılması isteniyor."
http://ekonomi.haberturk.com/otomobil/haber/1022033-o-araclarda-buyuk-tehlike

O araçlarda büyük tehlike!

Yabancı plakalı ikinci el lüks araçların, kayıt dışı bir pazar yaratmaya başladığı iddia edildi.
BeğenFavori PaylaşYorum yap

Havacılığın teknolojik gelişimi ve tarihine dalıyoruz

Konuğumuz Cevdet Acarsoy ile bu defa havacılığın tarihine dalıyoruz.

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 4 / 125
  • Cevdet Acarsoy @acarsoy-cevdet

    Merhabalar,

    Öncelikle tüm yorumlar için teşekkür ederim. Hatalarla ilgili açıklama yapma gereği duydum, sizlerin de katkılarınızla düzeltilenler oldu. Sadece yapıcı eleştirilere cevap vermeye çalışacağım. Belirtmeliyim ki havacılık tarihçisi ya da uçak mühendisi değilim, sadece bu alanlardan pilotaj için gerekli bazı bilgileri çeşitli kaynaklardan bilgileri derledim. Bu derleme sırasında ana amaç, her bilgiyi vermek, ansiklopedik kapsamlı bilgi vermek ya da her ihtiyaca cevap vermek değildi.

    • Türk Havacılık Tarihi ve Helikopterler için ayrı videolar düşündüğümüz için onları hiç anlatmadık. Kitabımda (Sanal Pilot) Türk havacılık tarihi isimli bölüm mevcuttur, yani köklerimize ihanet söz konusu değildir.

    • Yunan mitolojisi, uçuşla ilgili en eski kanıt olmayabilir düzelteyim, antik Çin’de uçurtmalar insan taşıyacak boyuta ulaşmış şekilde resmedilmiş anlatılmıştır. Benim ve kullandığım kaynakların mitolojiyi örnek verme sebebimiz, insanların uçma isteklerinin tezahürüdür. Bu mitolojik anlatının önemi, insanların bu isteklerinin ne kadar eski olduğunu anlatmaktır.

    • Howar Hughes, blackbird, ramjet vs. bir çok mihenk taşı var fakat bunlar gibi figürlerin tarihe etkisi veya belli bir dönemi yansıtmaları açısından özetin özeti olan içeriklere katamıyorum.

    • G kuvveti tabi ki ivmelenmeyi anlatır. Kütle çekimi (gravity) değildir, isimlendirme hatalıdır. Orada anlaşılması kolay olsun diye ağırlığımız o kadar katına çıkıyor demek için söylemiştim faka atmosfer basıncı ile karışacağını izleyince fark ettim. Tekrar edelim, g kuvveti (İngilizce: g-force), bir kütleye belirli bir durumda etki eden hızlanmadır (akselerasyon). Videoda anlatılan pozitif g dir. (Kaynak: Godwin, Peter, David Robson. ''The Air Pilot's Manual 6: Human Factors & Pilot Performance.'' 3ncü baskı. Cranfield. Aviation Theory Centre, 2006.)

    • Jet motoru konusunda, diğer konularda olduğu gibi genel bir bakış açısı sunmayı amaçladık, bu tip motorlar vardır, çalışma sistemleri basitçe şöyledir gibi. Turbo-jet ve Turbo-fan detaylarına bu sebeple girmedik.

    • Roket motoru konusunda, kullandığım kelime bir jet motoru çeşidi olan roket motoruydu(A rocket engine, or simply "rocket", is a jet engine[) Uzay mekiklerindeki roketi kastetmemiştim, fakat tüm askeri uçaklarda kullanılmaları konusunu düzelteyim. ( Kaynak: George P. Sutton and Oscar Biblarz (2001). Rocket Propulsion Elements (7th ed.). Wiley Interscience. ISBN 0-471-32642-9. See Chapter 1.)

    • X15 2004 yılında hız rekortmenliğini 9.6 Mach ile X43A’ya bırakmıştır, onu düzeltelim. (http://www.nasa.gov/missions/research/x43-main.html)

    • Bahsi geçen belgeseller:
    Great Moments in Science and Technology, The Montgolfier Brothers and the Hot-Air Baloon
    Charles Lindbergh - From New York to Paris 1927- La Guardia Comunity Colegge
    Where's Amelia Earhart - National Geographic Channel
    Air Crash Investigation Air France Flight 4590 Crash of the Concorde

    Beğenen arkadaşların iltifatlarına teşekkürler, yapıcı eleştirilere de çok teşekkürler, bu sayede hataları düzeltme fırsatı bulduk.

  • Önder TARIM @ondert

    güzel başladı ama süreden kaynaklı olsa gerek çok önemli şeyler atlandı. bir de Concorde kısmı biraz sallama geçti gibi. bir kere kaza yaptı diye artık tutmadı, tipi kayıktı olmadı demek yanlış olmuş bence. bugüne gelene kadar 737 ailesi ne kanlı kazalar geçirdi ama bugün en güvenilen uçaklardan. Concorde'u işletmek çok maliyetliydi ve gürültülüydü. bu kadar masrafa karşılık 100 kişi alabiliyordu ve tek sınıf koltuk konfigürasyonu vardı. bazı tasarım hataları da vardı, motor ve tekerleklerin yerleşimi tersti. tekerler motora su sıçratıyor diye 2. versiyonda çamurluk tarzı şeyler eklendi ama bu da onun son kazasında ve bitişinde aktif rol alacaktı.

  • yetkin72 @yetkin72

    Lütfen Biri Bana Yardım Etsin Win 8.1 e Ps 3 kolunu Nasıl Bağlıyabilirim

Bas-Çek in son bölümünde bahsi geçen 50 mm f: 1.8 objektifler hem fiyat olarak hem de lezzet olarak gerçekten her fotoğrafçılığa yeni başlayan yada orta seviyedeki fotoğrafçının elinde olması gereken bir lenstir. Mutlaka çantamızda yer vermeliyiz. Gerek Netliği gerek alan derinliği - bokeh etkisi, gerek ise fiziksel yapısı göz önüne alındığında her çantada kendine yer bulabilecek bir objektiftir. Diyafram açıklıkları ile gerçekten pek çok kare için yeterlidir.

Bazı arkadaşların 50 mm ile ilk denemelerinde açık diyaframlarda netleme kaçırdıklarını veya istedikleri etkileri alamadıklarını görüyorum. Daha sonra bu başarısızlıklar hayal kırıklıklarına dönüşebiliyor ve konudan uzaklaşılmasına bile neden olabiliyor.

Evet özellikle 1.8 diyaframda gerçekten netlemek ve bunu tutturabilmek büyük zanaat gerektirse de aslında mantığı çok kolaydır. Bize yardımcı olacak şey DLSR da netleme noktalarıdır. DSLR larda 2 çeşit netleme noktası vardır. Bunlardan Cross type diye adlandırılan yani çapraz ölçümleme yapan noktalar en doğru sonucu almamızı sağlar. Pek çok giriş seviyesi DLSR da bu çapraz ölçümlü noktalar tek ve ortadadır. Dolayısıyla programda bahsettiğim gibi ortadan netleme yaparak poziyonumuzu bozmadan elimizi netlemeden çekmeden karemizi olması gereken kadraja alarak çekim yapma tekniğini bir kaç deneme sonunda basitçe kavrayabiliriz. Bu konuda zorluk yaşayanlara bunu öneriyorum.

Bu lensi kullananların geri dönüşlerine baktığımızda, karşılaşılan ikinci sorun ise alan derinliğinde istenilen etkinin yakalanamaması, veya odakladığımız noktada çok ufak bir yerin net olması geri kalan yerlerin flu kalması. Bu genelde objeye oldukça yakın iken başımıza gelir. 50 mm nin belli bir minimum çekim mesafesi vardır. bu da bizim standart olarak portre çektiğimiz mesafedir. Bu mesafe içerisinde 2.0 veya 2.8 diyaframalarda bu etki daha çok azalmaktadır. Yani basitçe söylersek, sanatsal bir anlatım yapmayacak isek, (mesela burnun ucuna konuş bir uğur böceğini çekmek ve özellikle sadece onu betimlemek gibi) bu mesafelerde denemeler yaparak en iyi sonuca ulaşmanız mümkündür.

Bu objektifi kullanırken özellikle gelen en büyük sorulardan biri ise, Alan derinliğinin netleme yaptığımız anda vizörden baktığımızda anlaşılamaması. Bu sorun da hem netlemede yanlışlıklara hemde alan derinliğinin takip edilememesine neden oluyor. Bu sorunun aslında gözümüzün önünde bir çözümü var. Çoğu kamerada Alan derinliği ön izleme tuşu bulunmaktadır. (D-POF). Bu tuş genelde lensi taktığımız bayonetin alt kısmında elimizle ulaşabileceğimiz bir yerdedir. Bu tuşa bastığımızda Diyafram harekete geçerek kapanmakta ve bu sayede alan derinliğini takip edebilmekteyiz. Netleme yapmadan önce bu tuşa basılı tutup sonra netleme yapar ve karemizi o şekilde çekersek bu tarz sorunları en aza indirgemiş olacağız.

Son olarak aşağıda verdiğim örneklerde, bu lens ile çekilmiş fotoğraflar ve o fotoğrafların exiff bilgileri bulunmakta. İlk karemiz Canon EOS 50D, ikinci karemiz ise EOS 60D ile çekilmiş, her iki karede de, aynı objektif, yani Canon 50 mm F: 1.1/8 II kullanılmıştır.

@gamsizm @leventp @lawnmower @hkellecioglu @salihcln

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 8 / 11

Ubuntu 14.04.1 LTS (Trusty Tahr) İncelemesi

Bayram'dan sonra Ubuntu incelemesi ile görüşmek üzere dediğim bir durumu hatırlıyorum da aradan epey zaman geçmiş 🙂 Yine de bayramdan sonra olduğu için sözüm de durduğumu düşünüyorum.

O zaman dan bu zamana derenin altından çok sular aktı. Dolayısıyla sonunda süper çalıştırdığım Ubuntu'yu silmek zorunda kaldım. O da yeni aldığım televizyonun yok Miracast'tir yok Intel WiDi dir zımbırtılarını denemek içindi. O gün anladım ki tek başına Linux dağıtımı kullanmak biraz sıkıntılı. Çantanızın bir yerinde acil durumlar için her zaman bir tane Windows bulundurmak lazım. En azından Linux dağıtımları Mac OS X popülerliğine ulaşana kadar.

Derenin altından çok sular aktı dedim ya, işte o zamandan beri Ubuntu kaldırmak yetmedi. Kaldırdım tekrar yükledim ve önce ki o fanın huzur verici sessizliğini hissedemedim. O yüzden tekrar sildim ve Windows 8.1 ile yola devam ettim. Bir de yanına Windows 10 yükledim. Lakin gel zaman git zaman ben artık sıkılmaya başladım. İşlerimi yaparken verimli olamıyordum. Alışmışım Linux'e bir kere, alışmışım uçsuz bucaksız deryalara, gönül rahat eder mi tekrar bir kafeste? Etmez. Bunun üzerine, hazır Linux Mint 17.1 Rebecca çıkmışken hem Mint deneyeyim hem de Linux'e kavuşayım amacıyla Mint yükledim. Şu anda Ubuntu incelemesini Mint üzerinden yazıyorum. Ama unutmayın her zaman çantanızda bir Windows şart. Dolayısıyla o da şu anda duruyor köşe de. İncelemeye uzun bir giriş olduğunun farkındayım ama bu küçük hikaye, git gelleri ve Linux kullandıktan sonra ne hissedeceğinizi az çok anlamanızda yardımcı olmuştur düşüncesindeyim.

İnceleme teknik kelimelerden uzak olacaktır. Bunun yerine daha sade bir dil kullanacağım. Ubuntu'nun asıl incelemesine başlamadan önce acemi, bilgili, profesyonel ve meraklı olmak üzere 4 bölüme ayırdığım bir bölümü yazmak istiyorum. Bu bölümde, ne bekliyorsunuz ve ne bulacaksınız? Sorularına yanıt olmaya çalışacağım. Ondan sonra asıl incelemeye geleceğiz.

Ubuntu ile ilgili ön yargınız var ise onu şöyle tozlu raflarınıza koymaya hazırlanın derim. Zira Ubuntu, platform bazlı spesifik ihtiyaçları olmayan kişilerin geçmekte tereddüt etmeyeceği bir işletim sistemidir.

Acemi

Bu yazının bu bölümünü okuyan kişilerin daha çok internette sörf yapan, office ile belgeler hazırlayan, müzik dinleyen, e-postalarına bakan ve ihtiyaçları bu klasmanı pek aşmayan kişiler olduğunu varsayıyorum. Elbette böyle bir kullanıcı ise ne diye Linux'e geçmek istesin veya bu incelemeyi okuyacağını nereden çıkarttın? Gibi sorularınız olabilir. Bende diyorum ki asıl o zaman geçmek için daha çok nedeni vardır. Hemen hemen herşeyin ücretsiz bir alternatifi olduğu ve Office vb. Programlar için tonca para vermeye gerek duymadığı bir platform. Neden geçmesin? Üstelik işletim sistemi de ücretsiz. Daha ne olsun?

Şöyle küçük bir not'da düşeyim. Linux kullanacak kişi azda olsa bu deryalara meraklı kişi olması lazım. Ha öyle değilse aynı Windows'u başkasına kurdurduğu gibi, Ubuntu'yu da başkasına kurdurabilir. Başarılı bir kurulum ve sonrasında yapılması gerekenlerin yapılması sonucu aynı Windows gibi kullanmaya devam edebilir. Bu grupta ki kişiler Windows'ta dahi sorun olsa Google'lamaz onun yerine yan komşu Ayşe hanımın oğlu, Hakanı çağrır. Bu konuyu da açıklığa kovuşturduktan sonra devam edelim.

Yukarı da ki paragrafta bahsedilen siz iseniz ve Linux ismini bir yerden duymuş ve merak ettiyseniz, hatta denemek istiyorsanız, sizin için en iyi Linux dağıtımı Ubuntu'dur. Basit bir kurulumun ardından, kullanmaya başlayabilirsiniz. Ubuntu'nun sorunsuz bir dünya da olduğunu söylemek çok ütopik bir yaklaşım olacaktır. Dolayısıyla elbette problemleriniz olabilir. Lakin bunun çözümleri de vardır. İsterseniz Google'layarak çözüme ulaşırsınız isterseniz her zaman ki gibi bileni çağrırsınız. 🙂

Güzel bir tasarıma ve bağımlısı olacağınız bazı güzel özellikleri de içinde barındıran ek işlevlere sahip ücretsiz bir işletim sistemine hoşgeldiniz.

Bilgili

Bilgili insanlar'dan kastım, bu alanda bilgisi olanlardır. Yoksa bilim adamı ol fark etmez.

Eğer bilgili olduğunuz kadar azcıkta merak varsa ve bu yazıyı okuyarsanız demek ki Linux ile ilgili bir şeyler arıyorsunuz demektir.

İlk önce kullandığınız uygulamalar ne kadar vazgeçilmez? Bu soruya kendiniz cevap verin. Cevap vazgeçilebilir ise devam edelim. Yoksa burayı okumaktan vazgeçin 🙂 Hemen internetten kullandığınız uygulamaların Linux'de bulunup bulunmadığına, bulunmuyor ise alternatifleri var mıdır? Var ise ihtiyaçlarımı karşılayabilir mi? Tüm bu sorulara cevabınız olumlu ise Windows'u üvey evlat yapmaya hazırsınız demektir. Evlatlıktan sakın atmayın. Yazık olur. Her zaman diyorum, hala Windows can kurtaranız olabilir. O yüzden sakın herşeyi silip tek başına Linux kullanmayı düşünmeyin. Çünkü bir gün bir şey çıkacak, veya bir şey alacaksınız, onun çalışması için tek çare Windows'dan geçiyor. Ee böyle olduğu zaman her şey sil baştan olacaktır ve hem zaman kaybı, hem de bir sürü çile çekeceksiniz. Hiç gerek yok ve tavsiye de etmiyorum.

Sorulara geçer cevap verdiyseniz, sınavı kazandınız demektir. Acemilere söylediğimi söylüyorum hoşgeldiniz 🙂

Profesyonel

Sizler için şöyle “sudo apt-get install” ile başlayan cümleler kurmak isterdim ama siz zaten biliyorsunuzdur diye tahmin ediyorum. Hiç böyle atraksyonlara gerek yok diyerek devam edelim.

Sizler eğer okumadıysanız, Bilgili bölümünde ki 3. paragrafı okuyup öyle gelin. Zira aynı şeyleri yazmayacağım.

Efendim profesyonel olabilirsiniz ama kendiniz şu soruyu sorun. Sorunlar ile başa çıkmaya hazır mıyım? Alışkanlıklarımı değiştirebilir miyim? Bu soruların cevabı olumlu ise sizde Linux'e hoşgeldiniz. Size uygun dağıtımı indirip kullanmaya başlayabilirsiniz. İster Linux Mint, ister Ubuntu...

Oyuncular

Uzak durun!

Meraklı

Efendim, siz meraklısınız, yani illaki kuracaksınız Ubuntu'yu ya da Linux Mint'i hatta tüm işletim sistemlerini deneyeceksiniz. Yeri gelecek bilgisayar açılmayacak, yeri gelecek donacak, çökecek, fanlar deli gibi çalışacak. Yani siz meraklısınız. Benim gibi. Bazen düşünüyorum yeteri kadar meraklımıyım? Diye. Benden daha meraklıları gördükçe kıskanıyorum, imreniyorum. Sizleri bunlarla uğraştırmayarak direk Ubuntu incelemesine alalım.

Ubuntu 14.04.1 İncelemesi

Ubuntu yaklaşık 10-15 dakika da kuruluyor. Kurulduktan sonra mutlaka yapılması gerekenler var. Zira öteki türlü pek hoş olmuyor en azından benim için.

Ubuntu kurulduktan sonra eğer dizüstü kullanıyorsanız solda bulunan barda ki simgelerin büyüklüğü gözünüze çarpacaktır. Benim hiç hoşuma gitmiyor o büyüklük. Hemen ayarlardan simge boyutunu 32'ye getiriyorum. Belki benim bilgisayarın çözünürlüğü ile alakalıdır bilemiyorum ama simgeler her boyutta canlı gözükmüyor. Örneğin 34'te biraz bulanık gözüküyor. 32 de ise keskin.

Simgelerin boyutunu ayarladıktan sonra ilk işim Ubuntu varsayılan temasını Numix teması ile değiştirmek oluyor. Yanlış anlaşılmasın Ubuntu'nun temasının kötü olduğunda değil, sadece ben biraz daha flat bir tasarım anlayışını sevdiğimi için Numix temasını yüklüyorum. Ubuntu'da sevmediğim hatta tüm Linux dağıtımlarında sevmediğim tek ortak şey ikonlar. Gözüme çok çirkin geliyor. O yüzden hemen yine Numix ikonlarına koşuyorum ve yüklüyorum. Böylece tasarım sorunumu çözmüş oluyorum.

Yazdıklarımdan anlayacağınız gibi Ubuntu beni, varsayılan hali ile pek tatmin etmiyor. Ubuntu'yu incelediğim için Ubuntu diyorum ama tüm Linux dağıtımlarında bu geçerli. Varsayılan olarak hoşuma gitmiyorlar. Allah'tan Numix var. İşte burada Linux'un en hoşuma giden yanı öne çıkıyor. İstediğim temayı yükleyip istediğim kişileştirmeyi yapabiliyorum. Bu bazı dağıtımlar da çok daha özgürce olmasına rağmen Ubuntu gibi bazı dağıtımlar da da kısıtlı olabiliyor.

Unity arayüzünü şahsen seviyorum. Gayet hoş, güzel bir tasarıma sahip. Ubuntu font'una bir sempatim var. Bence gayet güzel görünümlü bir font. Pencerelerin kenarsız olmasıda tasarımı daha güzel yapıyor. Tasarım konusunu burada kapatalım.

Ubuntu'da ve diğer dağıtımlar da en hoşuma giden şey çoklu masaüstü özelliği. Çok işime yarıyor. Ubuntu'dan daha çok Linux Mint'in çoklu masaüstüsü daha verimli benim için. Bunun ek işlevler Ubuntu'yu sevmemi daha da çok sağlıyor.

Gelelim sürücü konusuna. Şimdi daha önce ki sürümler de(13.10, 13.04, …) Ek sürücüler aracılığı ile sürücü yükleyemiyordum. Dolayısıyla bir fan çalışıyordu akıllara zarar. Sanki masaüstü. Ama Nvidia desteğinin artmasıyla beraber artık direkt sürücümü arayüz yardımıyla yükleyebiliyor ve kullanıma başlayabiliyorum. Optimus teknolojisi hala tam olarak desteklenmiyor. Yani Windows'ta ki gibi oyun açınca otomatik devreye girip, kapatınca yerini dahili grafik kartına bırakmıyor. Nvidia sürücüsünü yükledikten sonra Nvidia ayarlarından dahili veya harici grafik kartları arasında seçim yapabiliyorsunuz. Seçiminizin aktif olması için oturumun kapatılması ve tekrar açılması gerekiyor. Prime Indicator(Türkçesini tam uygun çeviremedim ama gösterge, bildirici gibi anlamlara geliyor) aracılığı ile dahili ve harici grafik kartları arasında hızlıca geçiş yapabiliyorsunuz. Bu araçları yüklemeyi daha sonra bir rehber yaparak anlatmayı düşünüyorum. O yüzden şimdilik bunları geçelim. AMD biraz sıkıntılı. AMD kullanmadığım için bu konuda AMD kullanıcıları için pek bir şey söyleyemiyorum.

Ubuntu performans olarak gayet tatmin edici. Yani Windows neyse Ubuntu'da o. Öyle Ubuntu'nun süper hızlı bir şey olduğunu düşünmeyin. Belki biraz daha az sistem kaynakları tüketiyor olabilir ama Ubuntu Unity ile Windows arasında öyle aman aman bir fark yok. Sadece kendi sistemimde gözlemlediğim kadarı ile dosya yöneticisi Windows'tan daha hızlı.

Ubuntu 14.04.1'i ilk yüklediğimde ilginç bir şekilde fan çok sesssizdi. Şaşkınlıktan gözlerim fal taşı gibi açılmıştı 🙂 Ama ikinci yükleyişimde maalesef öyle olmadı. Gerekli ayarlar ile güç koruması moduna alıyorum bu sefer fan sessiz çalışıyor ama bu sefer de performans sıkıntıları oluşuyor. Bu fanla ilgili hep bir şansızlık sürüyor Linux dağıtımlarında. Şimdi Mint kullanıyorum ve sorun yok. Dolayısı ile hiçbir şekilde silmeyi düşünmüyorum Mint'i 🙂

Windows'ta ki yazılımların alternatifi mutlaka vardır. Aynı işlevsellikte olmayabilir. Örneğin Gimp, Photoshop alternatifi bir grafik editörü. Lakin kullanmak tabiri caizse ölüm! Gimp'in aksine Adobe Illustrator alternatifi olan Inkscape daha kullanışlı bir arayüze sahip. Eğer Adobe uygulamalarını devamlı ve profesyonel olarak kullanıyorsanız Ubuntu veya herhangi bir Linux dağıtımından uzak durmanızı tavsiye ederim.

Bundan 1-2 yıl önce yazılım arayüzleri oldukça karmaşıktı. Eğer Teknoseyir'in Ubuntu incelemesini izlediyseniz Hamdi beyinde söylediği gibi karmaşık arayüzlere sahiplerdi. Ama şimdi yavaş yavaş bu değişiyor ve Linux yazılımları da güzel arayüzler ile karşımıza çıkıyor. Windows 95'ten kalma simgeler, arayüzler artık yok denecek kadar az. Elbette hala varlar ama alternatifleri de var.

Ubuntu'da bulamadığınız bir Windows yazılımını yüklemek istiyorsanız Wine gibi uygulama katmanlarını kullanabilirsiniz. Bu sayede .exe uzantılı yazılımları yükleyebilirsiniz. Ama ne kadar performans sağlar bilemiyorum. Windows'ta ki gibi olmayacağı aşikar. Pekte tavsiye etmiyorum açıkcası. Mutlaka bir alternatifi vardır.

Ubuntu oyunlar da, Valve sağolsun artık iyi durumda. Çok mu iyi? Bana göre iyi, ama bir oyuncuya(gamer) göre iyi değildir. Ben daha çok bağımsız oyunlar oynayan birisi olduğum için ve bunların genelde Linux desteği olduğu için ben rahatım. Ama kendinizi sıkı bir oyuncu olarak görüyorsanız ve genelde oyun oynuyorsanız pek yüklemenizi tavsiye etmem. Yani oyun oynamadığınız zamanlar Ubuntu kullanırsın ama çoğu zamanını oyun oynayan kişilere göre gereksiz olur diye düşünüyorum.

Oyun performansları Windows'a göre biraz düşük oluyor ama gözle görülür bir etki etmiyor. Bu da büyük ihtimal oyunların Windows'tan port edilmesi yüzünden oluyordur.

Son olarak bazı sorunlara değinmek istiyorum. Harici harddisklerimizin bağlantısnı bilgisayarımız ile kesmeden önce bir güvenle kaldır diye bir seçenek olur. Bunun sayesinde diske giden güç güvenle kesilir ve sizde gönül rahatlığı ile çıkartırsınız. Veri kaybı ve sorunlara sebep olmamak için bu gereklidir. Ubuntu'da bunu yapamadım. Doğrusunu söylemek gerekirse pekte uğraşmadım. Sorun hem USB 3.0 hemde USB 2.0 da oluyor. Ama USB 3.0'a taktığım zaman kesinlikle güvenle çıkartamıyorum. Gücü hiçbir şekilde kesmiyor. Bunun yerine USB 2.0'a taktığım zaman genelde gücü kesiyor. Ama ara sıra orada da kesmediği oluyor.

Eğer dual-boot olarak yüklediyseniz yani hem Windows (8 ve sonrası) hem de Ubuntu kurulu ise bazı sorunlar oluyor. Şöyle ki eğer Windows'u kapatıp Ubuntu'yu açarsanız NTFS şeklinde biçimlendirilmiş diskleri açamazsınız. Sorunun çözümü Windows'u yeniden başlatıp Ubuntu'ya geçmekten geçiyor.

Başka bir ilginç sorun ise hoparlörler ile ilgili. Nadir yaşanan bir şey lakin benim başımda bu dert var. Bu sadece Ubuntu'da değil denediğim diğer dağıtımlar da da bulunan bir sorun. Şöyle ki, Windows açtıktan sonra Ubuntu'ya geçerseniz, ister Windows'u yeniden başlatın ister kapatın ve Ubuntu'yu açın fark etmez. Hoparlörlerin bir tarafı çalışmıyor. Yani solo ses veriyor. Çözüm için oturumu kapatıp açmak veya uyku moduna alıp çıkmak gerekiyor. Bunun için hata kaydı oluşturdum ama sonuç yok.

Bu hoparlör sorunu büyük ihtimal sürücünün Windows açıldıktan sonra Ubuntu'da ilk açılışta tekrar açılmamasından kaynaklanıyor. Sürücü, oturumu kapatıp veya uyku moduna alıp çıktıktan sonra aktif hale geliyor. İlginç ama bir sorun 🙂

Evet incelememizin sonuna geldik. Oo çok uzun bir inceleme olmuş bu 🙂 Ubuntu kurduktan sonra yapılması gerekenleri ayrı bir inceleme serisi yapıp yayınlamayı düşünüyorum. Aynı şekilde gerekli yazılımlar, faydalı ve tavsiye ettiğim yazılımların da bulunduğu inceleme yapacağım. Zaman buldukça o incelemelere eklemeler yaparak yeni yazılımlar ekleyeceğim. Böylece iyi bir kaynak olur düşüncesindeyim. Onlar da inceleme yapmayacağım. Sadece yazılımlar ve ne işe yaradığı yazılmış olacak. Bu kadar.

Ekran görüntüleri çok önceden aldığım görüntüler. Şu anda kullanmadığım için yeni çekip koyamadım. Ayrıca 1.fotoğraf harici diğer fotoğraflar benim özelleştirdiğim masaüstümün fotoğraflarıdır.

Zaman ayırıp okuyan herkese teşekkür ederim. Umarım faydalı olmuştur.

#Linux , #Ubuntu , #GNULinux , #GNULinuxDünyası

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 6 / 11
  • Yunus @yunus

    Evet. Fast boot yüzünden oluyor. Ama hoparlör fast boot kaynaklı gözükmüyor gibi. Çünkü hem yeniden başlatınca hem de fast boot'u kapatınca düzelmiyor. Benim bilgisayar da çok ilginç bir BIOS sorunu var. UEFI kurulum yapmadığım sürece Windows 7-8 fark etmeksizin açılmıyor. Belki bundan kaynaklı olabilir. @fardin

  • Yunus @yunus

    @metin_bjk_53 , Teşekkür ederim. İşinize yarasın da önemli olan o 🙂

  • Tuna @tunakaner

    İkinci resimde docku aşağı taşımışsınız ve oldukça şık duruyor, nasıl yaptınız acaba?

  • varmiscasina @varmiscasina

    EKLEMEK İSTEDİKLERİM VAR
    Ubuntu kuracaklar; eğer ineternetde gezip online oyun oynuyor döküman, kitap okuyorsanız dizi vb. şeyler indirip izliyorsanız hatta basit seviyede oyuncuysanız ( steam sayesinde online veya platform bir sürü güzel oyun var artık ) ubuntu kullanabilirsiniz.

    TASARIM:
    Laptop'um windows 7 li orjinal ama sorun çıkarıyor win7 bende işlerimi halletmek için ubuntu kurdum kısa süreliğine çünkü asıl ubuntu masaüstümde kurulu neyse toplantıya götürdüm laptopdan anlatımım vardı gören bu ne apple pc mi ( abi anlamayanlar yoksa az anlayan bile apple olmadığını bilir ) tasarım çok güzel temamı yükledin win7 ye falan gibi birrrrr sürü meraklı göz ve soru ile karşılaştım tasarımı gerçekten insanların %80 inin hoşuna gidiyor bizzat deneyimledim.

    PERFORMANS:
    Aynı pc de hem win 7 var hem ubuntu 14.04 var şunu kesin diyebilirim ki win7 bu pc de devamlı bir performans azlığı hissettiriyor hatta arada sayfa yanıt vermiyor sıkışmalar oluyor ubuntuda bu hatalar gene aldığım oldu ama genel olarak iyi performans sergilerken arada sayfa yanıt vermeme veya takılma oldu hatta takılma 2 defa oldu toplamda .

    YENİ BAŞLAYANLARA TAVSİYEM:
    aaaaa şurası böylemi aaaaaa bu ayar şuradan mı yada nerden aaaaa win de şöyleydi bunda böyle gibi bir mantıkla başlamayın #windows un koyduğu kurallar ve kullanım alışkanlığına bağlılığınız yüzünden böyle #linux dağıtımları kendi kullanım tarzlarını sunar ve özellikle #ubuntu benim gözlemlediğim ayar yeri kullanım tarzı olarak #apple #mac pc lere benziyor gom player değilde smplayer kullanmak ve buna söylenmemek zor olmasa gerek 🙂

    KOLAYLIK:
    emin olun ubuntuyu alışma sürecini atlatan her kullanıcı şunu diyor aslında baya kolaymış ama ilk başta zor geldi sebebi eskiden kalma bilgilerle kod mod olayları ama inanın bana ben 2007 dne beri linux 2011 den beride ubuntu kullanıyorum tek satır kod bilmem yazılım merkezi deb formatlı tıkla yükle dosyalar artık her yerde.

    SON OLARAK YAZIN VE İNCELEMEN İÇİN TEŞEKKÜRLER ...

#ubuntu için #Viber kurulum;
Viber'in resmi sayfasından ( https://www.viber.com/#desktop ) indirip inen deb dosyasına çift tıklayarak kurabilirsiniz.
#linux

Viber - Free Calls and Messages.

Viber lets everyone in the world connect. Freely. Millions of Viber users call, text, and send photos to each other, worldwide- for free. Currently available for the iPhone, Android, Blackberry, Windows Phone, Windows and Mac devices
BeğenFavori PaylaşYorum yap