Bu oyuna az önce Reddit'te denk geldim. Çıkış tarihi henüz açıklanmamış. Çok güzel görünmesinin yanında oyun kısmı da doyurucu olacakmış gibi bir his verdi bana.
Bu oyuna az önce Reddit'te denk geldim. Çıkış tarihi henüz açıklanmamış. Çok güzel görünmesinin yanında oyun kısmı da doyurucu olacakmış gibi bir his verdi bana.
Şöyle bir şeye denk geldim. Acayip hoşuma gitti ama bir 20-25 yıl kadar geç oldu malesef. O yıllarda arayıp da bulamadığımız joystick alternatifini Ankara'lı bir Türk arkadaş kendisi geliştirmiş.
Selamlar. Bugün bir oyunda kontrolcünün sağ analogunun dikey yönünü ters çevirmeyi bir süre beceremedim (invert y axis). Nedense invert y axis yerine ilk bakışta anlaşılmayacak bir terim kullanmışlar. Bu yüzden 10 dakika kadar katlanmak zorunda kaldım ve artık hemen hemen hepimizin bildiği sebeplerden dolayı acayip midem bulandı. Sonunda ayarı bulup değiştirdim ve herşey düzeldi.
Oyunu oynarken bir yandan da bunun neden benim için böyle olduğunu düşünüp durdum. Yani şimdi eminim çoğunuz "ben de öyle yapıyorum" derken bir o kadarınız da "olur mu asıl öyle midesi bulanır insanın" diyordur. Her iki durum da eşit derecede normal bence, biri diğerinden anormal değil. Ama neden benim invert etmem gerekiyor? Diğer normal gruptan olmamamın sebebi nedir?
Diye düşünürken aklıma şu sebep geldi. C64'teki ilkel wireframe dönemlerinden beri her oyun gibi bol bol uçuş simülasyonu oynadım. Ve joystick ile oynadım. Sanırım bu yüzden yıllar içerisinde benim beynime hep kontrolcüyü aşağı yönde hareket ettirince görüntünün yukarı kayması algısı yerleşti. Aksi algı bir şeylerin ters gittiği hissi uyandırıyor. Vardığım en mantıklı sebep buydu.
Yeni bir oyuna başlayınca yaptığı ilk iş invert y axis ayarını açmak olan arkadaşlar. Sizin için de sebebin benzer bir alışkanlıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını düşünebilir misiniz? Yoksa bu durum tamamen rastgele mi?
Metro Exodus'u ikinci kez oynuyorum. İlk oynayışımda oyunun hatırı sayılır bir yüzdesini keşfetmiştim. Ama bu sefer dürbünü yeterince kullanmadığımı fark ettim. Bir çok yeri de görmeden, bir kaç eşyayı bulmadan geçmişim. Her haritada yüksekçe bir yere çıkıp dürbünle bir miktar vakit geçirmenizi tavsiye ederim. İşaretlenecek bir yere denk geldiğinizde küçük bir klik sesi geliyor.
Az önce bir Migros mağazasından çıktım. Nispeten kalabalık olmayan bir mağaza. Sadece self servis kasalar hizmet veriyordu. İnsan kasiyer yoktu ve geleneksel kasaların geçiş yerlerine zincir çekilmişti.
Uygun durumlarda, işin içinde para bile olsa artık bazı şeylerin insansız idaresine güvenilebiliyor.
Life Is Strange 2'nin ilk bölümünü bir süre önce indirimde satın alıp oynamıştım. Oyuna ilk oyun kadar çok coşmamıştım ama az önce Steam'de Square Enix yayıncı haftası indirimlerinde rast gelince ikinci bölümünü de ucuz ucuz alırım dedim. Sayfasına girdiğimde gördüm ki ikinci bölüm ayrı olarak satın alınamıyor. Bütün bölümleri bundle olarak almanız gerekiyor.
Bu nasıl bir mantıktır anlam veremiyorum, gerçekten sinirlendim. Biz tam fiyat verip karşılığında da bir oyunun tamamını satın alıp oynuyoruz, tamam. Sen oyununu bölüm bölüm satacaksan, öyle satmak istiyorsan ona da tamam. Ama sen paranın tamamını bana ver, ben sana oyunu taksit taksit vereceğim demek nedir gözünüzü seveyim? Ürünün verilip parasının taksitle alınması hayatımızın bir parçası da, paramız alınıp ürünü taksitle vereceğim dendiğinde, bir dakika az önce ne oldu demeyecek kadar gerizekalı mıyız biz?
Hayatımız boyunca gidip çamaşır makinesi, elektrik süpürgesi alıp parasını taksitle ödedik. Şimdi tersi mi bize dayatılacak? Pazarlama dünyasında sonraki büyük "şey" bu mu yani?
Bu nasıl satış stratejisidir? Bu satış stratejisi bile değil, insanların ceplerinden önceden parayı nasıl alalım da sonradan vazgeçemesinler stratejisidir resmen. Life is Strange 2'yi bundle olarak almayacağım ve şu anda ilk bölüm için ödediğim para cebimden çalınmış gibi hissediyorum.
Sabah sabah Metro Exodus oynamak için açtım. Update gelmiş, o yüklenirken Steam'e bir bakayım dedim. Bakmaz olaydım, sinirlendirdiler ciddi ciddi.
#pixelart #c64 #8bit #censordesign #oxyron #mirage
Bugün 40.İstanbul Maratonu'nun 15 kilometrelik parkurunu koştum. Bunlar da nacizane sonuçlarım 😊 Sizden de katılan oldu mu? Ne yaptınız?
Bir kaç gün önce Commodore 64 için yeniden yapılan Limbo'nun preview versiyonu yayınlandı. Yayınlandığı zaman indirerek Vice adlı emülatörde denemiştim ancak açıkçası bir şeyler yazmaya üşenmiştim. Konuyu PCGamer'da hazır yazılmış görünce de paylaşmak istedim. Yazıda denemeden izlemek isteyenler için Youtube videosu da var. Ayrıca oyunu tek başına yapan arkadaşın Lemon64 adlı sitedeki forum postunun linkini de veriyorum.
Bu arada, PCGamer'ın yazısını okuyan arkaşların dikkatini bir şey çekecektir. Oyunun yeniden yapımı için alışık olduğumuz "remake" terimi yerine "demake" terimi kullanılıyor. Bir oyunun yeni teknolojilere uyarlanarak ve mümkün olan her yönden geliştirilerek yeniden yapımına remake denilirken (Resident Evil 2), orjinalinden eski teknolojilere uyarlanarak yeniden yapımına ise demake deniliyor (Limbo 64).
https://www.pcgamer.com/this-commodore-64-demake-of-limbo-looks-incredible/
https://www.lemon64.com/forum/viewtopic.php?t=64140&start=0&sid=7035ce1ca064702b558558db0d00b242
#pixelart #c64 #8bit #censordesign #mirage
ARGE denen şey bu işte. Ya olmadığı için ya daha iyisi yapılabileceği için ya çok pahalı olduğu için ARGE yapılır.