Yurt dışında çalışmak çok mu parlak bir gelecek sunuyor?

Son yıllarda yurt dışında eğitim almak, çalışmak ve yaşamak çok büyük ilgi görüyor. Bu bir kaçış mı yoksa bir hedef mi olmalı? En önemli nokta ise, aslında gerçekler hayal edildiği gibi mi oluyor? Yurt dışına gitmek isteyenler neleri bilmeli?

Yurt dışında gitmek parlak bir gelecek mi sunuyor? Ne gibi zorluklarla karşılıyor? Kimler gitmeli? Yurt dışında yaşamanın bilinmeyen yönlerini hem orada yaşayanlarla hem de bir süre yaşadıktan sonra dönüş kararı alan bilim insanları ve uzmanlarla konuştuk.

"Yurtdışına gitmek her zaman en iyi seçenek olmayabilir"

Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olan Mert Emin Kalender, 2013 yılında Microsoft'ta yazılım mühendisi olarak işe başlayıp devamında Microsoft'ta bir süre çalıştıktan sonra Apple ve ardından şimdi Google'da çalışmalarını sürdürüyor.

"Yurtdışına gitmek parlak bir gelecek sunabilir ama bu her zaman da doğru olmayabilir" diyen Kalender, "Çalışacağınız sektör, şirket, sunulan imkanlar; yaşayacağınız şehir, o şehrin kültürü gibi birçok faktör geleceğinizi direk olarak etkiliyor. Yurtdışına gitmek her zaman en iyi seçenek olmayabilir. Yaptığınız işi düşünürseniz, vize durumundan, müdürünüze, yapacağınız işe ve şirketin çalışanlarına yaklaşımı, hayatınızı olumlu ya da olumsuz şekilde etkileyebilir. Mesela yazılım dünyasında, sık sık takımlar arasında organizasyon değişikliği olur. Bu değişikler sırasında projeler iptal edilebilir, takımlar dağılabilir ve insanların işten çıkarılma durumları söz konusu olabilir. Örneğin işten çıkarılırsanız, vize durumunuza bağlı olarak, en geç 2 hafta içinde yeni bir iş bulmak zorunda olabilirsiniz. Teoride bu mümkün gözükse de pratikte bunu yapmak çok zor. Benzer şekilde iş haricinde de yaşadığınız ülkenin, şehrin şartları yine direk olarak hayat kalitenizi etkiler" diyor.

"Konuştuğunuz dil, görünümünüz ve birçok başka durumdan dolayı ayrımcılıkla karşılaşmak mümkün"

Yaşadığınız yerdeki insanların diğer kültürlerden gelen insanlara olan bakış açısının önemini vurgulayan Kalender, şunları anlatıyor:

"Yaşadığınız ülkenin dilini ne derece iyi konuştuğunuz gibi birçok durum sizi doğrudan etkiler. Mesela yurtdışından alınan tekliflerde maaşlar sık sık Türkiye şartlarına göre değerlendiriliyor ve abartılıyor. Halbuki, çalışılacak olan yerin pahalılığı ve diğer durumlar göz önünde bulundurunca bu tekliflerin bazılarının çok da parlak seçenekler olmadığı anlaşılabilir. New York gibi bir şehirde yüksek gibi görünen bir maaşla tek başınıza yaşamanız mümkün olmayabilir. Yaşayacağınız yerin pahalılığına bağlı olarak hayat kalitenizi düşürmenizi gerektirecek durumlar arasında, her gün en az 3 saati ofis ve ev arasında yolda harcamak gibi ya da tek odalı daire paylaşmak olabilir. Alışık olduğunuz kültür ve insan grubundan, ailenizden uzakta olmak da yine hayatınızı direk olarak etkileyecek faktörlerdir. Örneğin, Amerika'nın batı yakasında yaşayan insanların Türkiye ile sağlıklı bir iletişim kurması çok zor. Aradaki 10 saat farktan dolayı, iki taraftaki insanların görüşmesi günün sadece birkaç saatinde mümkün olabiliyor. Yaşadığınız yerdeki insanların diğer kültürden gelenleri nasıl gördükleri de çok önemli. Konuştuğunuz dil, görünümünüz ve birçok başka durumdan dolayı ayrımcılıkla karşılaşmak çok mümkün."

"Gelecekte nereden çalışıp ne iş yaptığınız değil de, ne iş yaptığınız daha çok önem kazanırsa, yurtdışı ya da yurtiçi gibi ayrımların ortadan kalkacağını düşünüyorum"

En temel zorluğun entegrasyon olduğunu söyleyen Kalender, "Konuştuğunuz dil, görünümünüz ve birçok başka durumdan dolayı ayrımcılıkla karşılaşmak çok mümkün. Yurtdışında nereye giderseniz gidin, siz isteseniz bile tam entegre olmak zor diye düşünüyorum. Dili çok iyi konuşsanız, hayata tam adapte olmaya çalışsanız ve diyelim ki vatandaşlık alsanız dahi yaşadığınız yere tam entegre olamayabilirsiniz. Geride bıraktığınız aile fertleri, arkadaşlıklar, iletişim zorluğu sizi sürekli olarak rahatsız edecek durumlar olabilir. Günün sonunda görmek isteyip de göremediğiniz bir aile ferdi ya da arkadaş, yemek isteyip de yiyemediğiniz bir yemek tüm moral ve motivasyonunuzu etkileyebilir. Örneğin, yazılım sektörü pandemiyle beraber yoğun olarak evden çalışmaya başladı ve bununla beraber yurtdışında yaşayan birçok insan Türkiye'den çalışmak üzere oraya gitti. İnsanlara nereden çalışacakları konusunda verilecek özgürlükler dinamikleri ciddi anlamda değiştirebilir. Gelecekte nereden çalışıp ne iş yaptığınız değil de direk olarak ne iş yaptığınız daha çok önem kazanırsa, yurtdışı ya da yurtiçi gibi ayrımların ortadan kalkacağını düşünüyorum. En azından yazılım sektöründe. O zaman iş, şirket ve sunulan imkanlar, yerin önüne geçecek" diye yorum yapıyor.

"Yurtdışı tecrübesinden pişman olan birçok insan var"

İnsanların fırsatları makul çerçeveler içinde değerlendirip ona göre karar vermesinin daha mantıklı olacağını dile getiren Kalender, "Yurtdışındaki her fırsat iyi diye bir kaide yok. Yurtdışına gidip de birçok zorluk yaşadıktan sonra geri dönen ve yurtdışı tecrübesinden pişman olan birçok insan var. Artı ve eksileri iyi değerlendirmek lazım" uyarısında bulunuyor.

"Şu anda olan Türkiye'nin kaçılması gereken ve yurt dışının ne pahasına olursa olsun "kapağın atılması" gereken bir yer olduğu algısı"

Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliğinde lisans ve yüksek lisansını tamamladıktan sonra Georgia Tech'te doktora yapan Semih Şahin, doktorasını tamamladıktan sonra, 2019 yılından bu yana Google'da yazılım mühendisi olarak çalışıyor.

Türkiye'deki öğrencilerle çeşitli vesilelerle sık sık görüştüğünü söyleyen Şahin, "Ayrıca sosyal medyada gözlemlediğim kadarıyla bu konuda; şu anda olan Türkiye'nin kaçılması gereken ve yurt dışının ne pahasına olursa olsun "kapağın atılması" gereken bir yer olduğu algısı var. Ancak çoğu kişinin konuyu ele alış biçimi oldukça yüzeysel, objektiflikten uzak ve zaman zaman siyasi sosa bulanmış karamsarlık veya iyimserlikle iç içe geçmiş durumda" diyor.

"Beklenmedik bir durum olduğunda onu kontrol altına alacak maddi imkânınız yoksa burada yaşadığınız düşüş çok daha sert oluyor"

Kariyer ve ekonomik boyutta ele alan Şahin, "Burada yurt dışının size sunduğu imkanlar Türkiye'den çıkarken hangi durumda çıktığınızla alakalı olarak değişiyor. Yani elit eğitim almış, akademik ve iş hayatında üst seviyelerde yer etmiş veya etme potansiyeline sahip biriyseniz, kariyer fırsatları ve aldığınız maaşlar söz konusu olduğunda, Amerika'da da orta-üst seviye bir beyaz yaka standardını yakalayabiliyorsunuz. Fakat şunu da belirtmekte fayda var, çalıştığınız şirket için siz hala işçi statüsündesiniz ve Amerika sizin işsiz bir şekilde ülkesinde bulunmanıza izin vermiyor, bu da haliyle üzerinizde stres oluşturuyor. Ekonomik anlamda bir diğer mesele de Amerikan kapitalizmin bir sonucu olarak eğitim, sağlık ve alacağınız her türlü servis ve isçiliğin bizim alışkın olmadığımız şekilde pahalı olması. Bu nedenle beklenmedik bir durum olduğunda onu kontrol altına alacak maddi imkânınız yoksa burada yaşadığınız düşüş çok daha sert oluyor. Kendi adıma konuşacak olursam kariyer ve ekonomik durum benim pozitif anlamda sayabileceğim tek şey. O yüzden diğer noktaları zorluklar altında değerlendireceğim" yorumunda bulunuyor.

"Ortak bir geçmişinizin olmadığı insanlarla aynı frekansı yakalamak zor"

Yurtdışında sisteme entegre olurken sorun yaşandığını söyleyen Şahin, "Hiçbir referansınız olmadan banka hesabı açıp, kredi kartı almaya çalışmak tutun da yine aynı şekilde ev tutmaya, vergi sistemine dahil olup, elektrik, gaz bağlatmaya kadar en temel ama Türkiye'dekinden farklı şekilde işleyen konularda yol yordam öğrenmeniz gerekiyor. Fakat en büyük zorlukla sosyal hayata entegre olmakta yaşanıyor. Burada bahsettiğim şey, hiçbir sosyal aktiviteye dahil edilmemek, tek başına kalmak değil. Samimi bir ilişki kurmaktan bahsediyorum daha çok. Özel hayat kavramı Amerika'da çok dikkat edilen ve bir o kadar da insanların arasına mesafe koyan bir konu. Ortak bir geçmişinizin olmadığı, büyürken sizin izlediğinizden farklı çizgi filmler izlemiş, oyunlar oynamış, ailesinde, lise hayatında, üniversitede sizinkinden farklı dertleri olmuş insanlarla aynı frekansı yakalamak zaten zorken, özel hayata dair bu çekingen yaklaşımları samimi ilişkiler kurmanızı oldukça zorlaştırıyor" şeklinde konuşuyor.

Her şey yolunda giderken bile saat farkından dolayı, aile ve arkadaşlarına istediği an ulaşmanın her zaman mümkün olmadığını söyleyen Şahin, acil bir durumda ulaşamama endişesi yaşadığını ekliyor.

"Kariyerimizde edindiğimiz tecrübeyi ülkeye getirmek bilim, teknoloji, sanayi ve ekonomide ilerlememizi sağlayacaktır"

"Doğru beklentiyi oluşturup, gerçekçi bir şekilde konuyu değerlendirdikten sonra kalmak için sebebi olmayan ve imkânı olan herkes bence belli bir süre için gitmeli" diyen Şahin, sözlerini şöyle sürdürüyor:

"O belli süreyi geçirdikten sonra da dönmemek için sebebi olmayan herkes de dönmeli. Ben bu tarz kararların insanın kişisel gelişimine ve bütün toplumumuza oldukça katkıda bulunacağına inananlardanım. Kariyerimizde edindiğimiz tecrübeyi ülkeye getirmek bilim, teknoloji, sanayi ve ekonomide ilerlememizi sağlayacaktır. Daha önemli bir konu da yurt dışında farklı milletten, farklı kültürden gelmiş birisi olarak yaşayıp tecrübe ettiklerimiz, bizim kendi içimizdeki farklılıklar karşısında daha kolay empati kurup, ortak bir zeminde buluşmaya çalışmamıza yardımcı olacak. O yüzden belirli bir bilinçle imkânı varsa herkes gitmeli. Giden herkes imkânı varsa dönmeli."

Türkiye'ye dönenler ne söylüyor?

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'nden mezun olduktan sonra, aynı yıl Uluslararası Max Planck Araştırma Okulu Moleküler Biyoloji Programı'ndan kabul alarak Almanya'nın Göttingen kentine giden Güneş Özhan, Göttingen Georg August Üniversitesi'nde yüksek lisans çalışmalarını tamamladı. Max Planck Gelişim Biyolojisi Enstitüsü Tübingen Eberhard Karls Üniversitesi'nden doktorasını yaptıktan sonra, Dresden Teknoloji Üniversitesi Biyoteknoloji Merkezi ile Rejeneratif Terapi Merkezi'nde doktora sonrası çalışmalarını yaptıktan sonra 2014 yılında Türkiye'ye dönüş yapan Doç. Dr. Güneş Özhan, Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Uluslararası Biyotıp ve Genom Enstitüsü Müdür Yardımcısı olarak çalışmalarını sürdürüyor.

"Yurtdışına gitmek, kariyerine aktif bir araştırmacı olarak devam etmek isteyen bilim insanları için önemli bir fırsat"

Yurtdışına gitmenin, kariyerine aktif bir araştırmacı olarak devam etmek isteyen bilim insanları için önemli fırsatlar sunan bir seçenek olduğunu söyleyen Özhan, "Ancak burada aktif araştırma hayatının altını önemle çizmek isterim. Akademide kalıp yalnızca ders vermeyi düşünen biri için bir avantaj sağlayacağını düşünmüyorum" diyor.

"Zaman zaman kültürel ve sosyal düzeyde yalnızlık duygusuyla karşı karşıya kalınabiliyor"

"En önemli zorluklar yurtdışında hangi ülkede olursanız olun "yabancı" olarak karşılanmak ile ilgili" diyen Özhan, "Gittiğiniz ülkenin dilini bilmiyorsanız bu da önemli bir sorun teşkil ediyor. O nedenle ülkenin dilini öğrenmeyi çok önemsiyorum ve gitmeyi düşünen kişilere de öğrenmelerini tavsiye ediyorum. Bunun dışında zaman zaman kültürel ve sosyal düzeyde yalnızlık duygusuyla karşı karşıya kalınabiliyor. Bunu da benzer amaçlarla kendi ülkenizden yurtdışına gitmiş olan insanlarla tanışarak hafifletmek mümkün. Bu ayrıca gelecekte de bilimsel işbirlikleri açısından önemli açılımlar sağlayabiliyor" şeklinde konuşuyor.

"Aktif araştırmacı olmak isteyen bilim insanları mutlaka yurtdışı tecrübesi edinmeli"

Kariyerine aktif bir araştırmacı olarak devam etmek isteyen bilim insanlarının mutlaka bir yurtdışı tecrübesi edinmesinin önemini vurgulayan Özhan, şu önerilerde bulunuyor: "Bu hem bilimsel deneyimin artması, hem evrensel bilim etiğinin kavranması hem de farklı ülkelerde bilime bakış açılarının öğrenilmesi ve ileride uygulanabilmesi açılarından önem arz ediyor."

"Yurtdışına gitmek otomatik olarak parlak bir gelecek sunmaz, sizin gittiğiniz yerde nasıl bir performans gösterdiğiniz geleceğinizi belirler"

Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü'nden dereceyle mezun olduktan sonra Carnegie Mellon Üniversitesinde yüksek lisans çalışmalarını tamamlayan Bora Akgün, aynı üniversitede doktora programı kapsamında CERN'de araştırmacı olarak çalışmaya başladı. Doktora sonrası araştırmalarına CERN'de devam eden Akgün CERN'de geçirdiği 12 yılın ardından TÜBİTAK desteğiyle Boğaziçi Üniversitesi'nde CERN ile ortak projeler gerçekleştirecek bir laboratuvar kurmak için Türkiye'ye döndü.

"Yurtdışına gitmek otomatik olarak parlak bir gelecek sunmaz, sizin gittiğiniz yerde nasıl bir performans gösterdiğiniz geleceğinizi belirler" diyen Dr. Bora Akgün, "Akademik çalışmalarım için önce Carnegie Mellon Üniversitesine sonra da CERN'e gitmenin kariyerimi ilerleten bir etki yaptığını söyleyebilirim. Bunun öncelikli sebebi ne yapmak istediğimi doğru belirleyip bu yolda kendimi geliştirmiş olmam diyebilirim. Özellikle CERN'de geçirdiğim 12 yıl boyunca bir araştırmacı olarak zor ve bir o kadar da keyifli sorumluluklarım oldu. İşler öyle bir noktaya geldi ki ben bir CERN araştırmacısı olarak çalışmaya devam etmektense, kendi alanımda ülkemin bilimsel altyapısını güçlendirmeye katkı vermek hedefiyle akademik yolculuğuma başladığım Boğaziçi Üniversitesine döndüm. Burada yapacaklarımla fark yaratabilmeyi umuyorum" diyor.

"Türkiye'de de uluslararası işbirliklerine dahil olmak mümkün"

Yurtdışında uzun süre çalışmanın kendisine çok şey kattığını ve şimdi bu birikimi Türkiye'ye aktarma zamanı geldiğini söyleyen Akgün, "Ancak bu yurtdışına gitmenin her zaman ve herkes için iyi sonuçlanacağı anlamına gelmez. Gittiğiniz yerde kişisel olarak mutlu olup olmamanızı belirleyen birçok faktör var. Mesela, yaşadığınız yerin dilini ne kadar iyi konuştuğunuz, yaşadığınız yerdeki insanların orada doğup büyümemiş insanlara nasıl yaklaştığı gibi önemli noktalar var. Ama belki de en önemlisi, gittiğiniz üniversitenin veya firmanın size Türkiye'de kalsaydınız, çalışacağınız yerden daha fazla ne sunuyor olduğu. Bu sorunun somut bir cevabı varsa ve siz bunu kendinizi geliştirmek için kullanabilecekseniz, o zaman gitmeye değer. Uluslararası bir deneyim kazanmak çok önemli ama, bu deneyimi kazanmak için illa yurtdışına gitmeniz gerekmez. Türkiye'de de uluslararası işbirliklerine dahil olmak mümkün. Nasıl ki Boğaziçi'ndeki araştırma grubumdaki öğrenciler bir CERN projesi dahilinde çalışıyor ve gerektiğinde CERN'e gidip çalışmalarına devam ediyorsa birçok üniversite ve firma da uluslararası işbirlikleri dahilinde çalışmalar yürütüyor. Böyle işbirlikleri çalışkan gençlerimize kendilerini geliştirebilecekleri bir ortam sağlıyor" şeklinde konuşuyor.

https://www.indyturk.com/node/390686/haber/yurt-d%C4%B1%C5%9F%C4%B1nda-%C3%A7al%C4%B1%C5%9Fmak-%C3%A7ok-mu-parlak-bir-gelecek-sunuyor

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 5 / 7
  • Mert @merpheus

    Taraflı bir yazı olmuş. Tr'de hiç bir şey öyle güllük gülistanlık değil. Kimse kusura bakmasın, yaşamasak inanacağız.

  • Murat Gamsız @gamsizm

    Bu kadar destan yazılara gerek yok konu hakkında. Söylenecek tek cümle var. Kişiye göre değişir. Koca koca futbolcuların milyon dolarlar aldıkları kulüplerden Türkiye'ye dönenlerini de gördük kariyerini noktalayıp geleni de. Bazı insan yapar bazısı yapamaz. Yapamayana zor gelen şeyler başkasına şaka gibi gelir.

    Bana sorduklarında, herkes için söylenebilecek tek şey 'dert takası'. TR'deki dertlerini gittiğin ülkedekilerle değiştiriyorsun. Daha katlanılabilir dertler ise kardasın.

  • seda @seda

    @gamsizm, @benvaryaben, @makineci, @merpheus, @bojack

    @gamsizm : (1) "Bana sorduklarında, herkes için söylenebilecek tek şey 'dert takası'. TR'deki dertlerini gittiğin ülkedekilerle değiştiriyorsun. Daha katlanılabilir dertler ise kardasın." görüşünüze katılıyorum
    (2) "Bu kadar destan yazılara gerek yok konu hakkında" görüşünüze ise kesinlikle katılmıyorum.
    Bence bu yazı kısa ve eksik.

    Eksiklik 1: sizin (1) deki görüşünüz ve başka ekleyebilecekleriniz
    Eksiklik 2 : Benim deneyimlerim

    -Yaşantımın yarısından fazlası( 10+ yıl) dışarda geçti. (Dışardaki iş hayatım dışında) yurt dışında eğitimime ücretsiz eğitim ve kütüphane araştırma olanakları sağlandı.
    Örneğin buradaki pek çok gelişmiş kütüphanenin kitaplar/araştırma olanaklarından fazlasının sunan yurt dışındaki mahalle kütüphanemin müdürü müracaatta halka hizmet sunarken bir kitap sormuştum. Bizde yok dedi ve sadece o kitabı değil, o serideki tüm kitaplar satın alınıp kütüphaneye eklendi)
    -Pandemi öncesi yılda 4 ay yurt dışındaydım. 120+ ülkeye "hoşgeldiniz sizi beklettiğimiz için özür dileriz, lütfen buyrun" olarak sorgusuz sualsiz, vizesiz girdim. Pasaportumun olduğu ülkeye giriş yaptığım andan itibaren iş /ev bulana kadar sosyal yardım mümkündü.

    -Dezavantajları da yok değil:
    Seçeneklerin artması seçim yapmayı zorlaştırıyor. Ama bugünkü seçiminizi yarın değiştirebilme olanağı var, Pandemi biter bitmez tabii ki

    • Murat Gamsız @gamsizm

      Bence bir kişi sadece gittiği ülkelerdeki prosedürler, hayat tarzı mutfak gibi konularda genel bilgilendirme yapabilir. O kişi ailesinden hayatı boyunca 15 gün dahi ayrılmadıysa, yurt dışında yaşayacağı psikolojik sorun onun kendi sorunudur. Yurt dışında yaşayınca aileni özlüyorsun diye bir şey yazarsa geçersizdir çünkü kendisini bağlar. Demek istediğim oydu.

  • ozennakliyat @ozennakliyat

    Türkiye'de masa başı iş arayanlar çoğaldı diyenler var ama üniversite bitirip marketlerde kasiyerlik yapan gençlerimiz iş bulamıyor

Gazetecilik öğrencileri en az A Haber’e, en çok BBC’ye güveniyor

Gazetecilik öğrencilerine, listedeki medya kuruluşlarına ne kadar güvendiklerini sorduk. 1 (Hiç güvenmiyorum) ve 5 (Çok güveniyorum) arasında puanladılar. Mavi noktalar erkeklerin, kırmızılar kadınların verdiği ortalama puanı gösteriyor.
Türkiye’nin tüm coğrafi bölgelerindeki 20 üniversitenin gazetecilik kulüp başkanlarına ulaştık. Anketimizi arkadaşlarına da iletmelerini isteyerek hangi medya kuruluşuna ne kadar güvendiklerini sorduk. 45 öğrenciden gelen yanıtlara göre:
  • Hiçbir medya kuruluşu, 5 üstünden 3,2 puanı aşamadı. Listedeki 33 kuruluşun ortalama puanı sadece 2,2
  • En az güvenilenler, iktidar medyasından A Haber, Akit ve Yeni Şafak
  • En çok güvenilenler ise uluslararası haber markaları BBC, Fox ve DW
  • Kadın öğrenciler arasında bağımsız medyaya, erkek öğrencilerde iktidar medyasına güvenenlerin oranı daha yüksek.

Gazetecilik öğrencilerinin medya tüketimini incelediğimiz çalışma gibi, haber kuruluşlarına duyulan güveni sorguladığımız anket için de Türkiye’nin tüm coğrafi bölgelerini temsilen şu üniversitelerden 20 iletişim fakültesini seçtik: Galatasaray, Nişantaşı, Çanakkale, Ege, Yaşar, Uşak, Ankara, Başkent, Selçuk, Akdeniz, Çukurova, Mersin, Cumhuriyet, Atatürk, Fırat, Gaziantep, Hasan Kalyoncu, Trabzon, Ondokuz Mayıs ve Gümüşhane üniversiteleri.

İlk aşamada gazetecilik ve iletişim kulübü/topluluğu başkanları ile gazetecilik bölümü temsilcileri gibi ilgili alanda idari/temsili görevler üstlenen öğrencilere ulaştık. Onlardan, 33 haber kuruluşuna güven düzeylerini 5 üstünden puanlamalarını ve anketi bölüm arkadaşlarıyla da paylaşmalarını istedik.  Sonuçta her üniversiteden, toplam 45 öğrenci mayıs ayında anketi doldurdu.

AA ve TRT’ye güvensizlik çok yüksek

Üstteki grafik, her bir haber kuruluşuna erkek ve kadın öğrenciler tarafından 5 üstünden ortalama kaç puan verildiğini gösteriyor (1: “Hiç güvenmiyorum” – 5: “Çok güveniyorum”).

Diğer sonuçlar özetle şöyle:

  • İktidara en yakın olan TV kanalları ve gazetelere öğrencilerin ne kadar güvendiklerini sorduğumuzda, “Güveniyorum” (4 puan) ve “Çok güveniyorum” (5 puan) seçenekleri oldukça az tercih edildi.
  • Ankete katılan öğrencilerin %78’i A Haber’e ve %71’i Akit’e “hiç güvenmediklerini” belirttiler. Anadolu Ajansı’na “hiç güvenmiyorum” diyenler %78 iken “çok güveniyorum” diyenler %0. TRT 1’de ise bu oranlar sırasıyla %37 ve  %2
Medyascope, Duvar ve Bianet en çok güvenilenlerden
  • BBC Türkçe, Fox, DW Türkçe ve Sputnik, gazetecilik öğrencilerinin en çok güvendiği haber markaları olarak öne çıktı. Onları Cumhuriyet izledi. En yüksek puan alan kuruluşlara dahi ortalama güven düzeyinin 5 üstünden 3 seviyesinde kalması dikkat çekici.
  • Yerli kuruluşlara bakıldığında, dijitalde doğan yayınlar, eski haber kuruluşlarının birçoğuna kıyasla daha yüksek güven skorlarıyla dikkat çekiyor. Medyascope, Gazete Duvar ve Bianet gibi…
  • En az güvenilen ve çoğunu iktidara yakın medyanın oluşturduğu haber kuruluşlarına erkeklerin güven düzeyi, kadınlardan daha yüksek. Eleştirel yayın yapan, bağımsız medya için ise tam tersi bir durum geçerli. Kadınlar bağımsız medyaya erkeklerden çok güveniyor.
Reuters raporundaki güvenle ilgili sonuçlarla benzeşiyor

Medya tüketimi anketi gibi bu çalışma da bir akademik araştırma değil. Rassal örneklem vb. bilimsel teknikler kullanmadık. Gazetecilik kulüp başkanları başta olmak üzere ülkenin dört bir yanındaki gazetecilik öğrencilerinin tutumlarına dair fikir vermeyi amaçlayan bir haber ortaya çıkardık.

Geçtiğimiz günlerde yayımlanan Reuters Enstitüsü 2021 Dijital Haber Raporu’nda Türkiye medyasına güvenle ilgili bulgular, gazetecilik öğrencileri arasında yaptığımız bu anketin sonuçlarıyla benzeşiyor.

Fox, Cumhuriyet ve NTV’nin en çok güvenilen markalar olarak öne çıktığı Reuters anketinde, bizim listemizde bulunan BBC ve DW gibi kuruluşlar yer almamıştı. Ayrıca Reuters, Türkiye’de habere duyulan güvenin bu yıl düşmüş göründüğünü, fakat bu kez farklı bir anket şirketi kullandığı için bu değişimin yöntem farkından da kaynaklanmış olabileceğini belirtti.

https://reutersinstitute.politics.ox.ac.uk/sites/default/files/2021-06/Digital_News_Report_2021_FINAL.pdf

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 5 / 7

NEDEN Hepsiburada/Teknosa/Vatan/Trendyol YERİNE Mediamarkt/Amazon/Decathlon u TERCİH  EDİYORUM?

 

NEDEN  Hepsiburada/Teknosa/Vatan/Trendyol YERİNE
Mediamarkt/Amazon/Decathlon u TERCİH  EDİYORUM?

örnek 1:
Cep telefonu alacaktım online olarak Hepsiburada ya soru sordum:
Yollayacağınız telefondan memnun kalmazsam ne yapıyorsunuz dedim.

İade değil de servis e yollanmak üzere yollamamı iadenin servis raporuna göre karar vereceklerini söylediler

Amazon a da aynı soruyu sordum. Yanıt:
"1 ay kadar kullanın beğenmezseniz koşulsuz olarak iade edebilirsiniz"

örnek 2:
Laptop alacaktım.
Hepsiburada/Teknosa/Vatan, paketin açılmamış olması koşuluyla iade başvurusu yapabileceklerini söylediler
Mediamarkt (15 gün gibi bir süre içinde)  kullanmış bile olsam koşulsuz iadenin mümkün olduğunu söylediler.
Mediamarkt tan aldığım laptopu birkaç gün kullandım ama memnun kalmadım. Geri verdim. Koşulsuz olarak paramı iade ettiler
Halen tüm elektronik alışverişlerimi mediamarkt tan almaya devam ediyorum. Yaklaşık 50 nin üzerinde ürün satın aldım.

örnek 3:
Trendyoldan bir ürün aldım. ürünün bana ulaşması 1 ayı geçti
Satan firmaya aşağıdaki yorumu yazdım:
"Bu kadar yavaş kargo şirketini çok mu aradınız?"
Trendyol dan mesaj geldi. Yorumunuzu kurallarımız gereği onaylayamıyoruz.

Diğer onaylanan yorumlara baktım.
Onaylanan/yayınlanan yorumların hepsi pozitif yorumlardı.
Şimdi gelin de trendyol daki sadece pozitif yorumlar  hakkında neler düşünebileceğinize siz karar verin

örnek 4)
Spor giyimlerimi her zaman için Decathlon dan satın alıyorum.
Neden mi?
Başka yerden aldığımda, ancak şanslıysam, ürünün arkasında, belki 2 hafta duran ve sorun olduğu zaman binbir bahaneyle kullanıcı hatası deyip geçiştiren firmalarla uğraşmak zorunda kalmıyorum

Decathlon dan 40 ın üzerinde ürün aldım. Bunlardan sadece 3 tanesini 2 yıl garanti kapsamında geri götürdüm.
Bana yenisini verdiler. Bu ürünlerden bir tanesini neredeyse 1 yıl kullanmıştım üstelik.

Bana sözde 2 yıl garantili ürün hakkında benim tüketici olarak hakkımı,  sorunsuz ve koşulsuz sağlayacak başka mağaza bilmiyorum

Ya siz biliyor musunuz?

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 4 / 35
  • seda @seda

    @ozk37 evet bim,a101,şok marketin koşulsuz geri almasını tüketici hakları kapsamında gerekeni yaptığını biliyorum.
    Umarım elektronik satışlarına engel tasarısı sadece tasarı olarak kalır da bim,a101,şok market lerden birtakım gereçlerimizi daha uygun fiyata edinmeye devam edebiliriz

  • Hasan Kusdil @hasan-kusdil

    Mediamarkt/Amazon/Decathlon tercihlerimiz aynı, diğer sitelerden bir sürü sorun yaşadım, artık bu siteleri tercih ediyorum, 5 kuruş pahalıymış..varsın olsun .

  • RMD @rmd

    5 liralık ürün bile alsan ücretsiz kargo ayrıca benim olduğum yere kolay gelsin getiriyor kargoları çok hızlılar ve hiç patlayan çatlayan kargo getirmediler bugüne kadar bir sorun olduğunda amazon seni uğraştırmaz paranla rezil olmazsın ne buradaki amazon ne de abdeki veya almanyadaki üç ülkenin amazonunu da defalarca kullandım bir kere kötü deneyimim olmadı

  • Melih Yılmaz @melihyyilmaaz

    @passenoir Amazon alıyor. Jabra elite 75T TWS kulaklığını aldığımda 2 hafta kullandım sonra sağ kulaklık arıza çıkardı iade ettim 1 hafta içinde para iadeside gerçekleşti.

seda paylaştı.

Yeni Acer Swift 5, Antimikrobiyal Dokunmatik Ekranıyla Kullanıcı Sağlığını Koruyor

Acer, Iris® Xe grafiklere sahip 11. nesil Intel® Core™ i7 işlemciyle donatılan, ultra ince ve hafif yeni Swift 5 modelini Türkiye’de satışa sundu.

Yeni Swift 5, incecik çerçeveleriyle yüzde 90 ekran gövde oranı ve yüksek bir performans sunmasının yanı sıra, dokunmatik ekranıyla antimikrobiyal özellikler sunarak hijyen endişelerini ortadan kaldırıyor. Güçlü konfigürasyonu sayesinde günlük görevlerin de ötesinde verimlilik sağlayan yeni Swift 5, yüksek performans gerektiren grafik veya video işleme gibi görevlerin de rahatlıkla üstesinden geliyor.

Güçlü donanım ince tasarımda

Son derece ince ve hafif yapıdaki Acer Swift 5 dizüstü bilgisayar, stil, güç ve taşınabilirliği bir araya getiriyor. Yüksek kaliteli magnezyum lityum ve magnezyum alüminyum alaşımından üretilen 14,95 mm inceliğindeki kasaya sahip olan cihaz, 1 kg’ın altında bir ağırlıkla sunuluyor. 14 inç FHD IPS dokunmatik ekran, 340 nit parlaklık ile sRGB renk gamının yüzde 100’ünü kapsıyor ve ince çerçeveleriyle gövdenin yüzde 90’ını kaplıyor.

11. nesil Intel® Core™ i7-1165G7 işlemci ve 16 GB LPDDR4X bellekle donatılan yeni Swift 5, şık ve rahat taşınabilir sis yeşili kasasında maksimum üretkenlik için gerekli gücü taşıyor. Cihaz, kullanıcıların hareket halinde performanstan ödün vermeden işlerini yapmalarına olanak tanıyor. Özel tasarlanan menteşesi sayesinde ekran açıkken cihazı hafif bir şekilde yükseltiyor. Böylece daha rahat bir yazma deneyimi sağlıyor.

Swift 5 gelişmiş termal tasarımıyla en zorlu görevlerde bile sessiz çalışıyor ve ısınmıyor. Sahip olduğu çift D6 bakır soğutma boruları termal performans verimliliğini artırırken, ekranı açıldığında yükselen klavyesi ise daha fazla hava akımı sağlayarak soğutma performansını iyileştiriyor. Kullanıcılar üç ayrı soğutma modu arasında geçiş yaparak (sessiz, normal ve performans) cihazın ne kadar ses çıkaracağını belirleyebiliyor.

Mikroplara karşı koruma

Acer, dünyayı kasıp kavuran pandemi sürecinde kullanıcılarının sağlığını korumak için yeni Swift 5’in dokunmak ekranını Antimikrobiyal Corning® Gorilla® Glass1 ile kapladı.

Antimikrobiyal koruyucu cam, içerisindeki iyonik gümüş bileşenlerle sık dokunulan yüzeylerde mikroorganizmaların çoğalmasını engelliyor. Ayrıca isteğe bağlı olarak tüm dizüstü bilgisayarın yüzeyi de antimikrobiyal kaplamalı olarak satın alınabiliyor.

Zengin bağlantı ve uzun pil ömrü

Kullanıcılara 17 saatlik pil ömrü vadeden ve tam bir çalışma gününü rahatlıkla atlatmaya imkan veren Swift 5’in 56 Wh pili, hızlı şarj özelliği sayesinde 30 dakikalık şarjla 4 saat kesintisiz kullanım sağlıyor. USB Type-C, Thunderbolt™ 4 ve USB 3.2 Gen 2 girişleri bağlantı seçeneklerine ek olarak çift bant Intel® Wi-Fi 6 (GIG+) ve Bluetooth® 5.1 sayesinde kullanıcılar istedikleri her an kesintisiz bağlantıda kalabiliyor.

Swift 5 kullanım kolaylığı ve güvenlik için Windows Hello™ destekli yerleşik parmak izi okuyucuya sahip. Wake on Voice desteği ise ekran kapalıyken bile Windows 10’a sesli sorular sorma imkanı veriyor.

Fiyat ve Bulunabilirlik

Gücünü 11. nesil Intel® Core™ i7-1165G7 işlemci ve 16 GB LPDDR4X bellekten alan yeni Swift 5, 9.699 TL fiyat etiketiyle Türkiye’deki tüketicilere sunuldu. 11. nesil Intel® Core™ i5 1135G7 işlemci ve 8 GB bellekli sürümü ise 8.599 TL fiyatla satışta.

Teknik özellikler, fiyatlar ve bulunabilirlik bölgeye göre değişiklik gösterebilir. Belirli pazarlardaki bulunabilirlik, ürün özellikleri ve fiyatlar hakkında daha fazla bilgi için lütfen http://www.acer.com.tr adresi üzerinden en yakın Acer ofisiyle iletişime geçin.


[i] Antimikrobiyal Corning® Gorilla® Glass kullanıcıları korumaz veya sağlığa doğrudan herhangi bir fayda sağlamaz.

BeğenFavori Paylaş