
THE LONG DARK
The Long Dark 2014 yılında çıkışını yapıp, uzun yıllar erken erişimde olan tek oyunculu hayatta kalma oyunlarından biriydi. Başlangıçta amaçsızca oyunun dünyasında hayatta kalmaya çalışmak haricinde yapabileceğimiz bir şey yoktu. Fakat story modunun eklenmesiyle içime işleyen soğuk hissini tekrardan deneyimleyip ortaya nasıl bir şey çıktığını merak ederek geri döndüm. Başlamadan belirteyim oyunda Will Mackenzie'yi canlandırıyoruz.
Hikaye; sahibi olduğumuz uçuş okulunda tek başımıza, tipi ve fırtınalı bir gece yarısında otururken içeriye giren eski eşimiz Astrid'i görmemizle başlıyor. Uçmak için felaket derecede kötü bir havada terkedilmiş bir yere gitmek istiyor ve nedenini gizli olduğunu, açıklayamayacağını, bunun için güvenebileceği tek kişinin biz olduğunu söylüyor. Uçağa binip seyahate başlıyoruz fakat uçağın elektronik sistemi bozuluyor ve çakılıyoruz. Gözümüzü açtığımızda ise Astrid etrafta yok ve onu bulup kurtarmak için yollara düşüp, maceraya başlıyoruz.
Kontrolü alır almaz farkettiğim ilk değişiklik 3.5 yıl öncesine göre oldukça farklılaşıp, kullanıcı dostu ve göze hitap eder hale gelen kullanıcı arayüzü. İkinci değişiklik ise eklenen Türkçe dil desteği. Her ne kadar ağır bir İngilizce'ye sahip olmasa da Türkçe'yi görünce oyuna kanım biraz daha kaynadı.
Mekanik olarak hayatta kalma oyunlarında standart olan kondisyon, yorgunluk, açlık, susuzluk ve ısı gibi belirli durumlar var. Bu mekanikleri her zaman kontrol etmeniz ve sağlığınıza dikkat etmeniz gerekiyor. Hayatta kalmanın bir diğer altın kuralı ise ateş yakmak. Ateş yakarak ısınıp donma riskinden korunuyor, ıslanan kıyafetlerimizi kurutuyor, kar eritip su yapabiliyor, avladığımız hayvanları pişirebiliyor ya da konserveleri ısıtabiliyoruz.
Hikaye modundaki görevlerin büyük çoğunluğunun getir götürden oluştuğuna dair genelgeçer görüşe katılıyorum. Fakat asıl önemli şey ise bunları yaparken hayatta kalabilmeyi başarmak. Çünkü aniden arındırmadan içtiğiniz sudan dizanteri bulaşabileceği gibi soğuk ısırmasına hatta şoka yakalanabilir ya da doğada cirit atan kurtların saldırısıyla kan kaybetmeye başlar ve enfeksiyon riski geçirirsiniz. Tüm bunlar yetmezmiş gibi tırmanırken ya da atlarken bir yerinizi incitip topallamaya, yavaşlamaya başlayıp bir anda gelen fırtınanın içinde kalabilirsiniz. Oyun tema edindiği soğuk hissiyatını ise içinize çok derinden işliyor. Özellikle fırtınalı ve sisli buz gibi günlerde.
The Long Dark geçtiğimiz Ağustos ayında tam sürüme çıkarken, story modunun 5 bölümden oluşacağını ve ikisinin tam sürümle birlikte geleceğini biliyorduk. Sorun şu ki 2018 Nisan'ı itibarıyla ise başlangıçta gelen ilk iki bölüm harici hala daha bir ekleme yok. Bu kadar uzun bir ara verildiği için oyuncuların hikayeden kopma ve ilk heyecanını kaybetmesi gibi bir sorun yaşayacağını düşünüyorum.
Eğer çok yavaş gelen bölümleri göz ardı edersek sanatsal çizimleri ve kendine has yapısıyla oyunu beğendiğimi söyleyip, rahatlıkla tavsiye edebilirim. Herkese iyi oyunlar.
Mobil versiyondaki grafik kalitesi pc için de olmalıydı.
Mobil versiyonunu denemedim bir fikrim yok 🙁
Obilde bitirdim sonunda ağlatır