To the Moon Oyun İncelemesi

To the Moon

 

          To the Moon, #8-bit denildiğinde akla ilk gelen, hikaye odaklı, bittikten sonra tadı damağınızda kalacak eserlerden. Visual Novel olarak adlandırılan türe mensup olan oyun, oynanış mekaniği açısından yalnızca mekanlar arasında yürümeyi barındırıyor. Sahip olduğu tek mekaniğe rağmen olay kurgusu ve hikaye anlatımında ortaya koyulan kaliteli iş ile oyuncuları hikayenin içerisine çekip, sıkılmadan devam etmesini sağlayacak bir kurgu oluşturulmuş.

          Oynanış süresi olarak ise 4-5 saat arası bir sürede bitiriliyor. Müzik yönünden de çok çeşitli olmasa da ambiyansa uyan, bitirdikten aylar sonra dahi aklınızda müziğiyle hatırlanan oyunlardan biri olarak yer edinecek. Çıkışının üzerinden oldukça uzun zaman geçmesinden dolayı sık sık girdiği %85 indirimden ₺2,70'e alınıp piksele, özellikle 8-bit'e merak salanlara türe giriş yapmak için çok güzel bir fırsat sunuyor. Yapımcısı olan Freebird Games'in diğer oyunları olan A Bird Story ve Finding Paradise'a da bir ara göz atmanızı öneririm. İyi oyunlar.

Steam'de To the Moon: http://store.steampowered.com/app/206440/To_the_Moon/

BeğenFavori PaylaşYorum yap

The Long Dark İncelemesi

THE LONG DARK

          The Long Dark 2014 yılında çıkışını yapıp, uzun yıllar erken erişimde olan tek oyunculu hayatta kalma oyunlarından biriydi. Başlangıçta amaçsızca oyunun dünyasında hayatta kalmaya çalışmak haricinde yapabileceğimiz bir şey yoktu. Fakat story modunun eklenmesiyle içime işleyen soğuk hissini tekrardan deneyimleyip ortaya nasıl bir şey çıktığını merak ederek geri döndüm. Başlamadan belirteyim oyunda Will Mackenzie'yi canlandırıyoruz.

          Hikaye; sahibi olduğumuz uçuş okulunda tek başımıza, tipi ve fırtınalı bir gece yarısında otururken içeriye giren eski eşimiz Astrid'i görmemizle başlıyor. Uçmak için felaket derecede kötü bir havada terkedilmiş bir yere gitmek istiyor ve nedenini gizli olduğunu, açıklayamayacağını, bunun için güvenebileceği tek kişinin biz olduğunu söylüyor. Uçağa binip seyahate başlıyoruz fakat uçağın elektronik sistemi bozuluyor ve çakılıyoruz. Gözümüzü açtığımızda ise Astrid etrafta yok ve onu bulup kurtarmak için yollara düşüp, maceraya başlıyoruz.

          Kontrolü alır almaz farkettiğim ilk değişiklik 3.5 yıl öncesine göre oldukça farklılaşıp, kullanıcı dostu ve göze hitap eder hale gelen kullanıcı arayüzü. İkinci değişiklik ise eklenen Türkçe dil desteği. Her ne kadar ağır bir İngilizce'ye sahip olmasa da Türkçe'yi görünce oyuna kanım biraz daha kaynadı.

          Mekanik olarak hayatta kalma oyunlarında standart olan kondisyon, yorgunluk, açlık, susuzluk ve ısı gibi belirli durumlar var. Bu mekanikleri her zaman kontrol etmeniz ve sağlığınıza dikkat etmeniz gerekiyor. Hayatta kalmanın bir diğer altın kuralı ise ateş yakmak. Ateş yakarak ısınıp donma riskinden korunuyor, ıslanan kıyafetlerimizi kurutuyor, kar eritip su yapabiliyor, avladığımız hayvanları pişirebiliyor ya da konserveleri ısıtabiliyoruz.

          Hikaye modundaki görevlerin büyük çoğunluğunun getir götürden oluştuğuna dair genelgeçer görüşe katılıyorum. Fakat asıl önemli şey ise bunları yaparken hayatta kalabilmeyi başarmak. Çünkü aniden arındırmadan içtiğiniz sudan dizanteri bulaşabileceği gibi soğuk ısırmasına hatta şoka yakalanabilir ya da doğada cirit atan kurtların saldırısıyla kan kaybetmeye başlar ve enfeksiyon riski geçirirsiniz. Tüm bunlar yetmezmiş gibi tırmanırken ya da atlarken bir yerinizi incitip topallamaya, yavaşlamaya başlayıp bir anda gelen fırtınanın içinde kalabilirsiniz. Oyun tema edindiği soğuk hissiyatını ise içinize çok derinden işliyor. Özellikle fırtınalı ve sisli buz gibi günlerde.

          The Long Dark geçtiğimiz Ağustos ayında tam sürüme çıkarken, story modunun 5 bölümden oluşacağını ve ikisinin tam sürümle birlikte geleceğini biliyorduk. Sorun şu ki 2018 Nisan'ı itibarıyla ise başlangıçta gelen ilk iki bölüm harici hala daha bir ekleme yok. Bu kadar uzun bir ara verildiği için oyuncuların hikayeden kopma ve ilk heyecanını kaybetmesi gibi bir sorun yaşayacağını düşünüyorum.

          Eğer çok yavaş gelen bölümleri göz ardı edersek sanatsal çizimleri ve kendine has yapısıyla oyunu beğendiğimi söyleyip, rahatlıkla tavsiye edebilirim. Herkese iyi oyunlar.

BeğenFavori PaylaşYorum yap
  • Ömer Çınar @yipyip

    Ne demek, bilmukabele. Ben de story modunun geldiğini duymuştum ama episode şeklinde olacağını bilmiyordum. O kadar para verdim, bir bakayım son hali neye benzemiş diye indirip denedim. Güzeldi, deneyim bakımından erken erişim döneminden pek farklı bir şey vereceğini sanmıyorum. İyileştirmeler olsa da aynı üç aşağı beş yukarı hissiyat aynı seviyelerde. İlk haline göre farklı kılan unsurlar ise hikaye sunumu, dağlar kadar değişim geçirmiş arayüz, Türkçe dil desteği, yeni item eklemeleri ve texture iyileştirmeleri. Tüm bu saydığım sebeplerden dolayı 2014'deki haline göre oyununun üzerine sanki bir oyun daha koymuşlar gibi.

    İncelemede yazmayı unuttuğum şey ise; yapımcılar görevlerin sırf bunu getir anlatayım, şunu getir karşılında bunu yapayım olmasından dolayı, ki bana göre The Witcher 3'de aynı formatta sürekli bilgi edinme karşılığında bir şeyler öldürmeni talep ediyorlar ama insanların orda gözüne batmayıp burda batması ilginç geliyor, "Yeni gelecek 3 episode ilk ikiliden farklı olacak, bu konunun üzerinde duracağız fakat bunun için süre gerekiyor" diye açıklama yapmış. Yani beklemeyi düşünüyorsan önünde daha epey bir zaman var haberin olsun.

  • hasandilsiz @hasandilsiz

    Oyunu 300 saatten fazla oynadım. Zaman zaman sıksa da gerçekten çok gerçekçi ve kendine bağlayan bir yapım. İndirime girdiğinde denemenizi öneririm.