TP-LINK NC200

TP-LINK NC200 Bulut Kamera İncelemesi

Merhabalar bulut severler.

Bu yazımız her şeyin bulutunu sevenlere gelsin. Bir bulut hizmetinin daha en pratik halini inceledim ve detayları paylaşıyorum.

TP-LINK NC200 Bulut Kamera İncelemesi yazımıza devam ediyoruz.

TP-LINK bir süre önce bulut kamera hizmetini ülkemizde satışa sunacağını açıkladı. TP-LINK NC200 ürününün teknik özelliklerini incelediğimde mutlaka alıp incelemem gerektiğini düşündüm ve ülkemizde satışa sunulacağı anı gün be gün takip ettim. Netekim distribütorlerimden birinde satışa çıktığı anda sipariş verdim, çalıştırdım ve hali hazırda kullanmaya devam ediyorum.

Öncelikle ürünün amaçlarından bahsedeyim:

1. Ürün basit anlamda bir güvenlik kamerası

Yani montajladığınız yerdeki görüntüyü canlı olarak anlık şekilde izlemenizi ve kayıt yapmanızı sağlıyor.

Önemli nokta ise, sıradan güvenlik kameraları gibi kablolama sistemine ve kayıt cihazına ihtiyaç duymuyor, var olan ağ üzerinden çalışıyor. Bu ağa kablo ile veya kablosuz olarak bağlanabiliyor. Ortamda ağ yoksa, ağ oluşturmanız gerekiyor. Wireless yoksa bile en azından Ethernet kablosu ile ürüne ulaşmanız gerekiyor.

Canlı görüntüyü aynı ağdaki veya internete bağlı herhangi bir bilgisayar ile izleyebiliyor ve bu görüntüyü bu bilgisayarlar ile kayıt edebiliyorsunuz.

2. Ürünü harekete duyarlı kamera:

Ürünü harekete duyarlı kamera olarak kullanabiliyorsunuz. Bu sayede bir hareket tespit edildiğinde ürünün size hareketi görüntülerle birlikte mail atmasını veya bu görüntüleri FTP ye yüklemesini sağlayabiliyorsunuz. Çok kullanışlı bir özellik. Yine bu aşamada hassasiyet ayarı ve görüntüyü işaretleme ayarı var. Nedir bu olay hemen anlatayım. Kameranın çektiği her yerdeki harekete duyarlı olmasını istemeyebilirsiniz. Örneğin rüzgardan sallanan bir ağaç veya ofisin içindeki akvaryumdaki balıklar, duvar saatinin hareketli bölmeleri gibi. Bu noktaları hareket sensörünün görmesini engelleyebilir ya da başka bir deyişle sadece bazı noktalara odaklanılmasını isteyebilirsiniz. Kapı ve pencere gibi. Bu da ayrıca beğendiğim bir özellik olarak karşımıza çıkıyor.

3. Ürünün Wi-Fi ile çalışması:

Ürün internete wi-fi yolu ile bağlanabiliyor ve bence ürünün en mükemmel özelliklerinden birisi bu. Böylece ürüne ethernet kablosu çekmek zorunda kalmıyorsunuz. Gerekli ayarları yaptıktan sonra fişe takıyor ve kullanmaya başlıyorsunuz. Şimdiye kadar hiçbir üründe duymadığım tekrarlayıcı özelliğini ise diğer maddede anlatalım.

4. Ürün Repeater, Range Extender, Hot Spot, Access Point olarak çalışıyor.

Tüm tabirleri yazdım kafalar karışmasın diye. Sözel olarka şu şekilde anlatalım. Ürün bir ağa wireless olarak tamamen istemci şekliyle bağlanıyor. Yani WEP zorunluluğu veya köprü zorunluğu vs. yok. MESH vs. gibi uyumluluklar gerektirmiyor. Herhangi bir ağın şifresini bilmeniz yeterli. MAC zorunluluğu vs. de yok. Dağıtıcı cihazda bir ayar yapmanız gerekmiyor.

2. güzel taraf ise, ürün bu aygıta bağlandıktan sonra kendisi de bir wireless dağıtıcıya dönüşüyor. Hem de bağlandığı ağı direk tekrar etmek zorunda değil. Yani sıfırdan yeni bir ağ oluşturabiliyorsunuz. Bu ağın şifreleme türü, ismi, şifresi, bu ağa kaç kişinin bağlanabileceği gibi ince ayarları da siz yapıyorsunuz. TP-LINK önceki birçok cihazındaki ayıbı, bu ayarlar ile kapatmış. Bir ağa bağlanıyor ve isteğiniz doğrultusunda yepyeni bir ağ yaratıyorsunuz. Bağlanılacak kullanıcı kısıtlaması da ayrıca güzel olmuş.

Bu sistemin esas entegre edilme sebebi, birden fazla kamera kullanıldığı durumlarda, uzağa yerleştirilecek kameraların interneti görememesi durumlarında, kendisine en yakın kameranın internetini kullanarak işleme devam etmesidir. Mükemmel bir düşünce, tebrik etmek gerekiyor.

Gelelim bu konuyla ilgili zorlama testlerime. TP-LINK in birçok basit ürünü, wireless ağ bağlantılarındaki başarısızlığı ile bilinir. Özellikle malesef kapalı alan ürünlerinin çekim sorunu meşhurdur. Bazı hiç meşhur olmayan markalar TP-LINK’ten çok daha iyi sonuçlar doğurabiliyor olurlar. Fakat bu ürünün ağ performansı beni gerçekten şaşırttı.

Ürün uzaktaki bir ağa bağlanırken hiç zorlanmıyor. Yani wi-fi alıcısı gayet iyi iş görüyor. Yine ürün kendi ağını yaratıp yayınladığında da gayet güçlü bir ağ olarak sinyal yayımlıyor. Yani bana sorarsanız herhangi bir tp-link ap cihazından çok daha iyi ağ yayıyor. Hem de görünürde anteni falan yokken. Daha da iyi tarafı, hadi bu ağa bağlandık diyelim, peki internet hızımız ne olacak? İşte ürün esas takdiri burada hak ediyor. Size şöyle örnek vereyim.

Ana modemimden wi-fi şekilde çıkan internet 3Mb. Veya çıkış gücü düşük.

Bu modeme oldukça uzakta başka bir cihaz bu ağı tekrarlıyor. Yani aldığı bağlantıyı yeni bir ağ yaratarak tekrarlıyor.

Bizim NC200 de bu tekrarlayıcıya bağlanıyor, kamera görüntüsünü internete aktarıyor ve kendisi de bir ağ oluşturup tekrarlıyor.

Ben de cep telefonum ile NC200 e bağlanıyor ve uzaklaşıyorum.

Sonuç olarak cep telefonumdan speedtest sonucunda, 2 ila 2,5Mb sonuç görüyorum ve bence mükemmel bir sonuç.

Yani TP-LINK yıllardan süre gelen Ağ bilgisini bu cihaza entegre ederek ve başarılı şekilde çalıştırarak takdiri hak ediyor.

Gelelim cihazın kamera tarafı hakkında bir şeyler karalamaya.

Cihaz bir kamera olarak bence gayet güzel iş çıkarıyor. Gerek gece, gerekse gündüz kullanımlarında yeterli bir performans sunuyor.

Görüntüye local ağdan veya cloud üzerinden erişseniz de herhangi bir görüntü kaybı yaşanmıyor.

Cihazın ayarlarında 20-15-10-5 fps seçimleri ve 3 kademe Image Quality seçenekleri mevcut. Ben hepsini en yükseğe aldım ve gayet güzel sonuçlar elde ettim.

Kayıt ve izleme işlemleri için 2 adet yöntem mevcut.

1. Local Ağ:

Bunun için TP-LINK in özel kamera kontrol programını yüklemeniz gerekiyor. Fakat bu programın çalışması için kamera ve bilgisayarın aynı local ağda olması gerekiyor. Yani her iki cihazın da aynı router a bağlı olması gerekli.

Program diğer alışılagelmiş güvenlik kameralarının programına çok benziyor. Birden fazla kamerayı tek bir ekrandan takip edebiliyorsunuz. Programda kayıt ile ilgili seçenekler var. Yapılan kaydın hangi aralıklarla kayıt edileceğine yine siz karar veriyorsunuz. Ayrıca güzel bir özellik olarak schedule eklenmiş. Yani kayıt işleminin hangi zamanlarda başlayıp hangi zamanlarda duracağını da seçebiliyorsunuz. Gereksiz zamanların kayıt edilmesini istemeyebilirsiniz.

2. İnternet (Cloud)

Bu yöntem bence daha bir takdire şayan. Bu sayede kamera Şam’da, kayıt Halep’te özelliğini kullanabilirsiniz. Kayıtların uzakta bir yerde saklanmasını sağlayabilir, birden fazla kayıt alabilirsiniz. Bağlandığınız noktadan kayda başlayabilir , durdurabilir veya fotoğraf alabilirsiniz.

Aynı şekilde bu işlemi akıllı telefonunuzdan da yapabilirsiniz. Yani telefonunuzdan da kayıt alabilir, fotoğraf çekebilirsiniz. Ya da bir yerde sabit bulunan bir tablete bu işi devredebilirsiniz.

Akıllı telefon veya tabletler için özel programını marketten indirebilir ve tüm kameralarınızı tek bir arayüzden kontrol edebilirsiniz.

Cep telefonunuzdaki yavaş bağlantılarda bile gayet güzel sonuç alabiliyorsunuz. İzlediğiniz görüntüyü 240p veya 480p olarak değiştirebiliyorsunuz.

Sözün özü, bir güvenlik kamerasından beklediğiniz her şeyi yapan cihaz, beklediğinizden fazlasını bile yapıyor.

Cihazla ilgili göremediğim özellik, eski kayıtların otomatik silinmesi özelliği oldu. Sanırım silme işlemini şimdilik bize bırakıyor. İlerleyen süreçte bunla ilgili bir çalışma yapılabilir.

Lokal programda kaçar dakikalık kayıt dosyaları oluşturulacağını bize bırakan cihaz, internet üzerinden alınan görüntülerin kayıt süresini bize sormadan 10dk lık periyotlar halinde kayıt ediyor. Bu aşamada da silme ile ilgili herhangi bir durum göremedim.

Bir diğer eksik olay, kayıtların özel bir cloud servisine kayıt edilmesi ile ilgiliydi. Ki bence bu durum bilinçli yapılmış olabilir. Zira TP-LINK gelecekte kendi Cloud servisini oluşturup, bize bu hizmeti ücretli olarak sunabilir. Bence böylesi mantıklı olur. Dropbox vb. gibi servislere direkt bağlantı opsiyonu koyarsa büyük alkış alacağını düşünüyorum fakat, koymazsa da kızmam, zira kendisi de cloud servis sağlayıcılığından para kazanmak isteyebilir.

Şimdilik uzak bir Android, IOS veya Windows cihaz kullanarak kendi kayıtlarınızı kendiniz alabilirsiniz.

Ayrıca, cihazı alır almaz ilk iş firmware kontrolü yaptım ve güncel firmware olduğunu gördüm. Testlere başlamadan önce firmware update’i gerçekleştirdim. Yeni firmware bizlere ne katmış karşılaştırmak ile hiç uğraşmadım. Merak edenler teknik dökümanlara baksınlar. Ben testlerimi direk yeni yazılım ile yaptım ve hatrı sayılır bir hata bulamadım. Tek fark ettiğim, cihazın arayüzünün ilk açılışta dataları çekerken biraz gecikmesi. Bu durum da göz ardı edilebilir.

Zaten ilerleyen dönemlerde yeni firmware ler ile yeni özellikler geleceğinden şüphem yok. Cloud kaydı, otomatik silme vb. gibi.

Cihaz ile ilgili elimden geldiğince detaylı bir yazı yazmaya çalıştım.

Umarım merak eden arkadaşlara yardımım dokunur.

Ürünü tedarik etmek isteyen arkadaşlar;

http://www.deneyim.net/market/TP-LINK-NC200-Kamera

adresinden tedarik ederlerse, hem bana destek olmuş olurlar, hem de ücretsiz kurulum hizmetimden faydalanmış olurlar. Benden aldığınız ürünlerde BİR KEREYE MAHSUS olmak üzere, uzaktan kurulum desteğini tarafınıza verip, hazır çalışır şekilde ürünü kullanmanızı sağlarım.

Herhangi bir konuda soru veya yorumunuz var ise aşağıdaki yorum bölümünden iletebilirsiniz. Bana özel olarak İletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.

İyi kullanımlar dilerim.

Kaynak : http://www.culha.net/inceleme/tp-link-nc200-bulut-kamera-incelemesi/

#akış

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Dark WRT-150 / WRT-152

Selamlar.

Yine bir kablosuz ağ bağlantı ürünü incelemesi ile birlikteyiz.

Son zamanlardaki favori ürünlerimden olan, Dark markasının RangeMax adı ile oluşturduğu segmentteki ürünlerinden, WRT kod adlı 150 ve 152 ürünlerine değineceğim.

Öncelikle biraz Dark markasından söz edelim.

Dark, yerli bir markadır. Yerli derken aklınız karışmasın. Marka Türk’tür. Ürün yurt dışında Dark markası ile ürettirilmektedir. Yani tamamen olmasa da birazcık yerli sermaye diyerek kendimizi avutabiliriz 🙂 İnşallah ömrümüz yeter de, Türkiye’deki silikon vadilerini de görürüz. Yerli ürünlerimizin de A’dan Z’ye TR’de yapıldığı günleri görebiliriz. Türk yapımı mikroçiplerimizi kullanırız. Şimdilik sadece ümit. Konuyu dağıtmadan ürünümüze dönelim.

Kablosuz ağ düşkünü insanlar, birçok kablosuz ağ ürünü hakkında çeşitli bilgilere sahiplerdir. Tabi bu konuda teorik bilgiler malesef yetersiz kalır. Mutlaka pratik olarak uygulayıp sonuç almanız gerekir. Yani kablosuz ağ bağlantısı konularında çalışmalar yapacaksanız, deneme yanılma yöntemine gerçekten ihtiyacınız vardır. Bu telsiz sektöründe de aynıdır. Şu sıralar röle mevkisi aradığımdan bu konuyla baya iç içeyim.

Kablosuz ağ bağlantıları kurarken, çok farklı senaryolarımız olur. Kablolu bağlantıyı kablosuza çevirme, kablosuz bağlantıyı kabloluya çevirme, kablolu bağlantının sayısını artırma, kablosuz bağlantıyı tekrar kablosuz olarak tekrarlama, alan genişletme, menzil uzatma vs. vs. Senaryolar arttıkça kafalar karışır, hangi ürünün kullanılacağı kararı içinden çıkılmaz bir hal alır. E bunun yanında maddi imkanlar da kısıtlı olduğundan, en az maliyetle, dolayısıyla en az ürünle, en çok işi yapmanız gerekir.

Günümüzde profesyonel anlamda en büyük ihtiyaç, kablosuz alınan bağlantıyı kablosuz olarak tekrarlamaktır. Bu konuda çeşitli protokoller vardır. Bridge, WDS, WISP vs. Peki bunlar nedir ve hangisi ne için kullanılır?

Kısaca bahsedeyim;

Bridge en eski köprü yöntemidir. Kablosuz ağ genişletmek için iyi bir yöntemdir fakat WEP şifrelemesi zorunludur bu da güvenlik açığı doğurur.

Ads by H12 Media
WDS de bir köprüleme yöntemidir ve ürünlerin bu protokolü desteklemesi gerekir. Ayrıca sorunlu bir sisemdir. Özellikle ürünler arası marka ve protokol uyuşmazlıklarından ötürü, bağlantının gitmesi, tekrar gelmemesi, DHCP den IP alınamaması gibi sorunlar yaşanır.

Çoğu kişi bu tarz sorunlardan ötürü, Kablosuz bağlantıyı aldığı cihaz ile, bağlantıyı tekrarladığı cihazı ayırır. Yani aynı işi 2 farklı cihaza yaptırır. Bu hem performans olarak, hem de stabilite olarak iyidir. Fakat çok yoğun bir ağ kullanımı olmayacaksa, çok yüksek ağ bağlantıları gerekmeyecekse, pratik bir çözüm lazım ise bence gereksiz bir yöntemdir.

Peki hem tek cihaz hem de sorunsuz bağlantı nasıl olacak?

Namı değer Client Mode, diğer deyimi ile WISP imdadımıza yetişiyor. Bu yöntemin temel amacı, kablolu bağlantıyı havadan alıp, kablolar ile cihazlara yaymaktır. Örneğin akıllı televizyonunuzu ağa dahil etmek için kullanılan bir üründür. Yani adı üzerinde cihaz kablosuz ağa istemci olarak bağlanır ve Ethernet portlarını kullanarak kendisine bağlı olan cihazların da internete girmesini sağlar.

Peki gelelim bizim yönteme. Kimi cihazlar bu yönteme bir de AP özelliğini dahil eder. Yani WISP with AP ya da Client Mode with AP ismi ile görebilirsiniz. Ya da hiçbir isim görmezsiniz deneyerek yaratırsınız.

Daha önce bahsettiğim TP-LINK ürünlerinde bu özellik mevcuttu. Dark’ın WRT ürünlerinde de aynı özellik mevcut. WRT-150 nin konfigurasyonu her ne kadar biraz karmaşık da olsa başarımı oldukça iyidir. Teknik anlamda WRT-152 ile aynıdır. Şekilleri farklıdır. Farkları ise, WRT-152 daha çok son kullanıcıya hitap eder. Yani bağlantı sihirbazı mevcuttur. Zaten sanırım 150’nin üretimi duracak ve 152 devam edecek.

Peki ben bu ürünlerin başka neyini beğendim? WISP modundaki AP özelliklerinin yanı sıra bence en önemli özelliği Çekim gücü. Bu cihazların çekim gücü TP-LINK’ten daha iyi. Evet inanması güç ama öyle. TP-LINK’in bu konuda, kapalı alan cihazlarında gelişmeye gitmesi şart. Stabilite konusunda, marka, kalite ve teknik destek konusunda çok başarılı olmalarına rağmen, kapalı alan ürünlerde çekim sıkıntıları mevcut. Çekim sorunu yaşayan kişilerin Dark kullanmalarını önerebilirim.

Son dönem Dark’ın Açık Hava ürünü de satışa sunuldu. O cihazın inceleme yazısını da yazarım. Şimdilik söyleyebileceğim, kapalı alandaki başarısının açık alan ürünlerde mevcut olmaması. Bunu sektörde yeni olmalarına bağlıyorum ve kısa zamanda düzelteceklerini umuyorum. Ben zaten yetkililerle gerekli bilgileri paylaştım.

Dark ürünlerinin bayisi olduğumdan, tedarik ile ilgili tarafıma ulaşabilirsiniz. Konfigurasyon hakkında kafanıza takılan durumlar olur ise, alttaki yorum bölümünden yazarsanız yardımcı olabilirim.

Şimdilik iyi kullanımlar dilerim.

Kaynak : http://www.culha.net/inceleme/dark-wrt-150-wrt-152/

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Moto G Android 5.0 Lollipop Güncellemesi

Özet bir inceleme diyelim;

Moto G sonunda güncelleme aldı.

Evet başlığı attım ama yazıyı yazmak kısmet olmamıştı. Artık bir şeyler karalayabiliriz.

Biliyorsunuz Moto G, Android 5.0 güncellemesini ilk alacak telefonlar arasındaydı. 5.0 Çıkalı çok oldu fakat Moto G sahipleri beklemekten harap oldu. Türkiye’de Nexus’lar ve bir kaç ender markanın ender modeli dışında güncelleme alan olmadı. Yani ülke olarak bu konuda sıkıntı yaşıyoruz diyebiliriz.

Moto G’nin 2. versiyonu güncellemeyi çoktan aldı. Bu 2. versiyon zaten ülkemize hiç gelmemişti. 1. versiyon ise yine dünyada birçok yerde güncelleme almasına rağmen ülkemize anca geldi. Geçen sene bekliyorduk ama kısmet olmadı. Bu sene Ocak ayı itibarı ile geldi ve bir Moto G kullanıcısı olarak ben de cihazıma yükledim.

Moto G’nin 4.4.4 ile yaşadığı en büyük problem RAM’di. Telefonun 1GB Rame sahip oluşu malesef en büyük problem. 5.0 ile bu problemin bir nebze olsun çözüdüğünü söyleyebilirim. RAM kullanımı konusunda gerçekten iyileştirmeler yapılmış. Yani performans konusunda gözle görülür bir artış mevcut.

Arayüz değişmiş, kolay erişim bölümleri değişmiş, kilit ekranı değişmiş ve daha birçok ufak tefek farklar var. Farklar ufak tefek fakat alışkanlık haline gelmiş durumlar için ilk zamanlar sıkıntı yaratabiliyor. Şikayet eden çok, ama menun olan da var. Bana sorarasanız ilk günlerde biraz zorlanabilirsiniz ama daha sonra alışılacaktır. Zira kaybolan bir şey yok, yeri değişen şeyler var. Artan performans artışının yanında bence önemli şeyler değil.

Batarya tüketim konusunda büyük bir fark gözlemlemedim. Hatta ilk 1-2 şarjda biraz daha kısalmış gibi geldi ama bir süre sonra normale binince düzeleceğini düşünüyorum. Yani büyük bir beklenti içine girilmesin bu konuda.

Uygulamaların performansı artmış. Son kullanılan sekmeler ve bunlar arası geziş performansı artmış. Arkada tutulabilecek program sayısı ram kullanımıyla birlikte artış göstermiş. En azından bir oyunu arkaya alma şansınız olabiliyor. Tabi duruma göre bu durum yine değişebilir.

Pil tasarruf modu değişmiş ama bence aynı eskisi gibi. Pek bir işe yaradığını söyleyemem. Sadece %15 yerine %5 yapma şansınız var. Benim cihazım dün %15 iken pil tasarruf moduna girdiği halde aynı hızla bataryası azalmaya devam etti diyebilirim. Tam olarak yaptıklarından emin olmasam da standart olarak, ekran parlaklığı ve senkronizasyon ile oynadığı kesin. İşlemci saat hızını da düşürüyor mu bilemiyorum. Öyleyse iyidir tabi ki.

Benim izlenimlerim şimdilik bunlar. Sorularınız varsa yorum bölümünden ekleyebilirsiniz.

5.0 hepimize hayırlı olsun. Umarım bekleyen herkes kavuşur.

İyi kullanımlar dilerim.

Kaynak : http://www.culha.net/blog/1283-moto-sonunda-guncelleme-aldi.html

BeğenFavori PaylaşYorum yap

TP-LINK CPE210 / 510

Merhabalar.

Geldik bir başka incelemeye. Bu seferki ürünümüz, TP-LINK in yeni piyasa sürmüş olduğu CPE serisi dış ortam Access Point lerinden CPE 210.

CPE Serisinin 2 adet ürünü bulunmakta. CPE 210 ve 510. İsimlerinden de anlaşılacağı üzere, CPE 210 2.4Ghz, 510 ise 5Ghz bandını kullanıyor. Ayrıca 210 un anteni 9dbi, 510 un anteni 13dbi değerde. Geri kalan tüm özellikleri, görünüşleri de dahil aynı diyebiliriz.

TP-LINK, önceki nesil 5210, 7210 ve 7510 gibi dış ortam access point leri ile, dış ortam kablosuz ağ bağlantıları konusunda adından söz ettirse de, istediği başarıyı tam olarak yakalayamadı. Donanımları her ne kadar kaliteli olsa da, yazılım konusunda eksikliği hissediliyordu. Birçok test eden uzmanın görüşü, donanımsal olarak sıkıntısı olmayan TP-LINK ürünlerini zorlayanın, yazılım olduğuydu. Zira 5210 ürünlerine, AirOs yazılımı yükleyerek, performansını ve stabilitesini katlayan birçok kullanıcı mevcut.

TP-LINK kullanıcıların yorum ve eleştrilerini önemsemiş olmalı ki, yeni nesil cihazlarında yazılımsal değişikliğe gitti. CPE serisi ürünler, PharOS isimli yazılımı kullanmakta. Bu yazılım tıpkı UBNT cihazlarındaki yazılıma benziyor. Görüntüsü neredeyse bire bir aynı diyebiliriz. Biz de bu yazılımın, cihaza beraberinde stabilite ve performans getireceğini umuyoruz. TP-LINK in, lisans parasına katlanıp böyle bir yazılımı yazdırmış olması benim gerçekten hoşuma gitti. Tüketicisinin yanında olan, tüketicisinin istekleri doğrultusunda hareket eden firmaların, eninde sonunda başarıya ulaşacağından eminim. Bu konuda TP-LINK’i kutlarım.

Cihaz çıktıkan kısa bir süre sonra, hemen bir adet 210 siparişi verdim. İlk fırsatta deneyip, yeni yazılımı test etmek istedim. Ayrıca PharOS’un kullanımı hakkında detayları ve kalabalık ağlardaki konumlandırmalarda tek merkezden nasıl yönetileceği hakkında bilgi sahibi olmak istiyordum.

Cihazın kurulumu gerçekten çok basit. Yeni yazılım her ne kadar eskiye nazaran daha profesyonel olsa da, daha kolay kullanıldığını söylemeden geçmek istemem. En azından bana öyle. Alışmakta hiç zorlanmadım. Eskide mevcut olan tüm ayarlar yeni yazılımda da mevcut. Biraz daha kompakt ve iç içe geliyor sadece karşınıza. Menülerde gezerken yine hafif bir yavaşlık mevcut, o konuyu zaten artık baştan kabulleniyoruz. Eskiye nazaran bence en bariz farkı, gelişmiş status ekranı. Monitoring için bire bir olduğunu söyleyebilirim. Durum ekranından birçok detaylı bilgiye erişmeniz mümkün. Ayrıca hayati derecede önemli bir özellik var ki, hangi ayarla uğraşırsanız uğraşın, CPE yeniden başlamak istemiyor. Tüm ayar değişikliklerini yeniden başlatmadan uygulama kapasitesine sahip. Network Uzmanı arkadaşların belki de en çok hoşuna gidecek özelliklerden biri budur.

PharOS ‘un Server ve Client mantığı ile çalışan, bilgisayara ayrıca kurabildiğiniz yazılımı sayesinde, Ağdaki tüm ürünleri görmeniz ve yönetmeniz mümkün oluyor. Tabi cihazın içinden bu konu ile ilgili ayarları yapmanız gerekiyor. Cihaza ekstra olarak “Beamforming” özelliği eklenmiş. Çıkış gücü olarak yine 27dBm olan cihaz, abileri ile aynı çıkış gücüne sahip. Kapsama alanı olarak anteninin 9dBi oluşu 7210N dan pratikte de biraz geri kalıyor diyebilirim. Fakat bu açığını, 2×2 Mimo ve Beamforcing gibi ek özellikleri sayesinde kapatmaya gayret ediyor.

TP-LINK’in unuttuğu en önemli özelliklerden biri, Auto Mail ayarındaki port ayarı eksikliği. Yani bu üründe de tıpkı eski modellerinde olduğu gibi Mail fonksiyonunu kullanamıyoruz. TP-LINK i bu konuda her ne kadar uyardıysam da, hala 25. portu sabit tutmaya devam ediyorlar. Dünyada bu portu kullanan mail sunucu hala kaldı mı bilemiyoruz.

Genel anlamda eski seri cihazlardan eksisi olmayan ama artısı olan CPE cihazı ben gerçekten beğendim. Özellikle iki cihazın karşılıklı konumlandırıldığı durumlarda başarılı performans alacağınızı düşünmekteyim. Karşılıklı konumlandırma projelerinde 5GHz cihazı da öneririm. Ayrıca benim çok önem verdiğim WISP modundaki kablosuz tekrarlama özelliği bu cihazda da mevcut.

Ben yaklaşık 1 haftadır kullandığım cihazda belli başlı bazı sorunlar yaşadım. Bunu da TP-LINK ‘ e bildirdim. Umarım bir sonraki firmware güncellemesinde üstesinden gelirler. Örneğin Uydunetin vermiş olduğu modeme WISP modunda bağlandığı zaman sürekli bağlantısı kopuyor. O modem ile nedense bir uyumsuzluğa sahip. Ayrıca Beamforming ayarı ile oynadığınız zaman bağlantısı gidiyor ve geri gelmesi için Network ayarlarında güncelleme yapmanız gerekiyor. Henüz yeni bir cihaz olduğundan, sorunların düzeleceğini umuyorum. Yeter ki sorunları tespit eden insanlar benim gibi duyarlı davranıp firmaya bilgi versinler. Firma da bu sorunları göz ardı etmesin ve üretim birimine bildirsin.

Cihaz hakkında söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. 1 haftalık kullanımda sorunsuz bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Uzun süreler de çalışacağını düşünüyorum. Cihaz ve ayarları hakkında aklınıza takılan bir şeyler olur ise, yorum bölümünden yazarsanız yanıtlamaya çalışırım.

İyi kullanımlar dilerim.

Kaynak : http://www.culha.net/inceleme/tp-link-cpe-210/

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 4 / 5

TP-LINK TL-WA7210N

Merhabalar.

Uzun süredir sizlerle telsiz icelemelerimi paylaşıyorum. Bu sefer bir kablosuz ağ cihazı incelemesi ile karşınızdayım.

Bugünkü ürünümüz TP-LINK TL-WA7210N. Ürünü, kablosuz ağlara meraklı olan arkadaşlar zaten tanırlar. Bu ürünü tanımayan arkadaşlar da en azından 5210 u duymuşlardır.

TP-LINK, sadece ağ bağlantıları konusunda uzmanlaşmış, Türkiye pazarında da söz sahibi bir firmadır. Daha önce daha amatör cihazlara sahip olsa da, son yıllarda profesyonel cihazlar ile karşımıza çıkmaya başladı. Yıllar önce, 5110G isimli Access Pointi ile birçok wi-fi meraklısının gönlünü fethetmiştir. 5110G çıkış gücü olarak 0,4w a yakın bir değere sahip olduğundan, High Power kategorisinde iş gören bir cihazdı. Bu cihaza güçlü antenler bağladığınız takdirde, çok güzel sonuçlar alabilmeniz mümkün olabilmekteydi. Ardından üretilen 5210G, Dış Ortam Access Point ürünüydü. Bu ürün de oldukça fazla satış rakamına ulaşmıştır. Özellikle karşılıklı olarak 2 adet konumlandırıldığı durumlarda, oldukça uzak mesafelerden bağlantı sağlamayı başaran bir üründür. Burada tam mesafe belirtmek yanlış olur fakat 5km üzerinde mesafelerde sonuç almış insanlar bulunmaktadır.

5210 her ne kadar başarılı bir cihaz olsa da, firmanın adının, bir kısım Uzman Wi-Fi ciler arasında kötü anılmasına da sebep olmuştur. Sebebi ise cihazın bazı sorunlarının olmasıydı. Fakat TP-LINK boş durmayarak, gerek kullanıcılara verdiği destekler, gerekse firmware güncellemeleri sayesinde cihazın birçok hatasını gidermeyi başardı. 5210G nin bana sorarsanız en büyük eksiği, Client modunda çalışırken bağlantıyı tekrar kablosuz olarak tekrarlamıyor oluşuydu. Bugün sizlere anlatacağımız ürün ise 7210N

İsimlerinden de anlaşılacağı gibi, 5210G, G protokolünde yayın yapma kabiliyetine sahip bir ürün. Yani çıkabileceği maksimum hız 54Mbit dir. 7210N ise bu ürünün üst modeli olur ve N protolüne sahiptir. Yani 150Mbit/sn hıza ulaşabilir. 5210G zaten hali hazırda üretimi durdurulmuş bir üründür.

7210N yi, 5210G ye karşı üstün kılan birkaç özelliğe değinelim. Öncelikle 5210G deki birçok tutarsızlık ve kararsızlık sorununun bu üründe üstesinden gelindiğini söyleyebilirim. Yani 7210 çok daha stabil çalışmaktadır. Ayrıca benim için en önemli özellik olan, Ap Client Router yani diğer adı ile WISP modunda çalışırken, aldığı kablosuz bağlantıyı, tamamen WAN olarak görüp, yepyeni bir kablosuz bağlantı yaratarak, tekrarlamasıdır. Yeni DHCP, yeni LAN ve yeni SSID kullanarak, bağlandığınız ağdan tamamen bağımsız bir kablosuz ağ oluşturup, aldığınız bağlantıyı hem kablolu, hem de kablosuz şekilde tekrarlayabilirsiniz. Bu işlem neden bu kadar önemli? Önemli çünkü hem hassas bir konudur, zira bu işlemi yaparken cihazın stabil çalışması çok önemlidir, hem de sizi 2 cihaz almaktan kurtarır. Ayrıca tüm işleri kablosuz olarak çözdüğünüzden, kablo karmaşasından da kurtulmuş olursunuz. Tabi göz önünde tutmanız gereken bir konu da mevcut. 2 cihazın yapacağı işi, bir cihaza tek başına yaptırmak demek, hem cihaz kaynaklarının fazla kullanılması, hem de verim düşmesi demektir. Yani cihaza bu işi yaptırırken olası yavaşlamaları (fazla kullanıcı bağlandığında) ve internet hızındaki olası düşmeleri göz önüne alacaksınız. Zira cihazın wireless kanadına 2 işi birden yaptırdığınızdan, wi-fi performansında düşüş gözlenir. Ama ağ bağlantısından çok, internet bağlantısı için bu işlemlere katlanıyorsanız, çok da düşünmenize gerek yok. Zira internet bağlantılarımız hala yeterince yavaş.

Uzun süredir ürünü test ediyorum. Ürün üzerinde gelen ilk firmware ile her ne kadar bazı basit sorunlara sahip olsa da, güncellenen firmware ile bu sorunları aştı. Ben uzun süre UP şekilde cihazı kullandım ve hiçbir sorun yaşamadım. Ara ara, anlık olarak tüm bağlı olan wi-fi cihazların bağlantısını kesmesi dışında bir sorun gözlemlemedim. Bu durumu da neden yaptığını tam olarak çözmüş değilim. Firmaya da gerekli bildirimleri zaten yaptım. Fakat kullanımda sizi rahatsız eden bir duruma yol açmıyor. Daha çok uzun süre boşta kalan cihazların bağlantısını kesme amaçlı bir işlem olduğunu düşünüyorum. Wi-Fi chipsetini korumak veya cihazın şişmesini önlemek amaçlı bir uygulama olabilir diye düşünmekteyim.

Yaptığım testlerde, cihazı açık havada, WISP modunda kullanmaktayım. Cihaz root Ap ye kablosuz olarak bağlı ve ben de cihaza kablosuz olarak bağlıyım. Benle birlikte başkaları da bağlı ve bu başkalarının hızları bandwidth control sayesinde sınırlanmış durumda. Bu özelliğin de gayet başarılı çalıştığını söyleyebilirim. Ben cihazda yaklaşık 20 kişiyi sorunsuz şekilde gördüm. Cihaz hiç restart atmadan 1 haftayı geçti. Yağmur, çamur, rüzgar gibi faktörlerden kesinlikle etkilenmedi. Çekim alanına gelecek olursak, her ne kadar karşılıklı 2 cihazı konumlandırıp test etme şansım olmasa da, cep telefonu ile birkaç yüz metreden bağlantı kurulabiliyor. Ki bu test yaptığım ortamdaki sinyal kirliliğinden bahsetmeye gerek yok. Zira cihaz zaten 2.4Ghz kullanıyor.

Sonuç olarak, cihazı tercih etmek isteyen arkadaşlar gönül rahatlığı ile tercih edebilirler. Açık alana yayın yapmak istenilen durumlar için güzel bir cihaz olduğunu düşünüyorum. Ama tercihiniz uzak mesafeden kablosuz bağlantı kurmak ise, cihazların bire-bir görüşe sahip olduğu durumlarda 5Ghz ürünleri tercih etmenizi önerebilirim. Tabi unutmayın, 5GHz cihazlarda WISP modunda kablosuz yayını tekrarlamak pek işinize yaramayacaktır. Zira o yayın da 5GHz olacaktır. Yani her zaman için amacınıza uygun cihaz seçmenizde fayda var.

Sözü gelmişken, daha yeni cihazlar tercih etmek istiyorsanız, TP-LINK in yeni nesil ürünleri olan CPE serilerine de bir göz atmanızı öneririm. Bu cihazlar yepyeni bir yazılım ile geliyor. Bir sonraki inceleme yazım, CPE210 ile ilgili olacak ve 7210N ile karşılaştırmalara yer verecek.

Cihazlar ile ilgili aklınıza takılan soruları, yaşadığınız sıkıntıları, yorum bölümünden yazarsanız, elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.

Sıkıntısız kablosuz bağlantılar kurmanız dileklerimle.
Kaynak : http://www.culha.net/inceleme/tp-link-tl-wa7210n/

BeğenFavori PaylaşYorum yap
  • ahmet cankaya @ahmetcankaya-com-tr

    Merhaba konunun üzerinden oldukça zaman geçmiş ama 🙂
    Şimdi benim konum şu 300 metre uzaklıktan aramızda hiç bir engelin bulunmadığı birebir görüş mesafesinde arkadaşımdan internet almak istiyorum bana tek cihaz wa7210n yeterlimi.
    Size ulasabilecegim bir numara verirseniz sevinirim mail adres [email protected]
    Konu ile yardimci olurum demişsiniz ona dayanaraktan yazıyorum 🙂 Teşekkürler

  • Cihan Ç. @cculha

    300m için önce tek cihaz deneyebilirsiniz. Fakat yayın yapan cihazın direk görünürde olmasını sağlayın. Pencere kenarı gibi. Eğer tek cihazdan yeterli verim alamaz iseniz, karşılıklı 2 cihaz konumlandırmanızı öneririm.

    İster sıfır, ister ikinci el, ürünü temini konusunda yardımcı olabilirim. cihan[@]deneyim.net adresinden veya gün içerisinde 0850 302 62 67 numaları telefondan ulaşabilirsiniz.

    • ahmet cankaya @ahmetcankaya-com-tr

      Günaydın aradım 5 dk yi geçti açan olmadı.peki wa7210 cihazini kendi evime kursam alıcı olarak akabinde 901 le kablolu ve kablosuz olarak evime dagitsam olurmu yani wa7210 cihazindan 1 adet almam yeterli sanırım değilmi arkadasimın modelini de harici antenle guclendirsem olur diye düşünüyorum yanildigim bir konu varmı bana 05383340323 nolu telefondan ulaşabilirsiniz dilerseniz.tekrar teşekkür ederim

  • Cihan Ç. @cculha

    Evet ofisimizde tadilat ve taşınma işlemi olduğundan telefon kurulumumu tamamlanmadı buradan yardımcı olayım.

    7210N in güzel taraflarından biri kablosuz olarak bağlandığı ağı kablosuz olarak tekrar edebilmesidir. Bu anlamda tek 7210 ile sorunu çözersiniz.

    Fakat karşı taraftan gelen sinyal çok önemli. Oradaki cihazı harici antenle güçlendirseniz bile yetersiz gelebilir.

    Sipariş için http://www.deneyim.net e bakabilirsiniz.

    İkinci el ürün düşünüyorsanız telefon ile ulaşabilirim. Tesadüftür ki e-posta adreslerimizde de şu an problem var. 🙂

VOIP

Artık Türk Telekom’a Sabit Ücret Ödemeyin!

Merhabalar. Bugün değinmek istediğim bir diğer konu VOIP.

VOIP Nedir?

Sabit telefon hizmetini, sabit ücret olmadan, internet üzerinden almanızı sağlayan sistemdir.

BTK nın sabit telefon numaralarını da taşıma izni vermesinden sonra Türk Telekomun sabit telefondaki tekel durumu ortadan kalktı. EkoGSM firması da hem yeni numara alabileceğiniz (850 veya coğrafi) hem de mevcut sabit telefonunuzu taşıyabileceğiniz bir oluşumdur.

EkoGSM bayisi olarak hızlıca nasıl telefon numaranızı alabileceğinizi, taşıyabileceğinizi anlatmak isterim. Kayıt olurken verdiğim adres üzerinden kayıt olduğunuz takdirde, yaşayacağınız sorunlarda ben de sizlere yardımcı olabilirim. Ayrıca tedarik etmeniz gereken ve konfigüre etmeniz gereken VOIP cihazları konusunda da dileyen arkadaşlara yardımcı olmayı planlıyorum. Zira yakında VOIP konfigurasyonları ile ilgili bir makale de yayınlayacağım. Ülkemizde henüz VOIP yeterince yayılmadığından ve kuruluşlar kendi ürünleri içerisinde bu hizmeti sunduklarından cihaz bulmak zor ve pahalıya mal olmaktadır.

Adımları Kısaca Anlatmak İstiyorum.

1. Adım ( Kayıt Olma ve Numara Tahsisi)

http://www.ekogsm.com adresinden hızlıca başvurunuzu yapabilirsiniz.

Mesai saatleri içerisinde iseniz ve aşırı yoğunluk yok ise henüz başvurunuzu tamamlamadan vermiş olduğunuz cep telefonu numaranızdan müşteri temsilcileri tarafından aranacak ve bilgilendirileceksiniz.

Üyelik Bilgilerinizi tamamladıktan sonra numara tahsisi bölümüne geçeceksiniz. Buradan ister 850 li isterseniz yaşadığınız şehrin alan koduna ait bir numara seçebilirsiniz. (Özel numara talepleriniz için bana ulaşabilirsiniz.)

İşlemlerinizi tamamladıktan sonra sistem tarafından size istenen belgeleri verilen adrese mail atmanızdan çok kısa bir süre sonra hattınız aranmalara açık hale gelecek. Numara alma işleminiz bu kadar basit ve hızlı şekilde gerçekleşmektedir. Almış olduğunuz numaradan arama yapabilmeniz için ise, güvenlik açısından aynı belgeleri Firmaya posta yoluyla ulaştırmanız gerekmektedir.

Artık panelinizi kullanarak tüm Çağrı/SMS/Fax, Tarife, Paket İşlemlerinizi gerçekleştirebilirsiniz.

Sistemi ister akıllı telefonunuzdan, ister bilgisayarınızdan, ister tabletinizden, isterseniz yerel telefonunuzdan kullanma imkanınız vardır. İnternet bağlantısı olan her yerden, numaranızdan arama yapabilir ve aranabilirsiniz.

Ayrıca önemli bir not olarak belirtmek isterim; aldığınız numarayı Türkiye’deki herhangi bir sabit telefona veya Cep telefonuna ücretsizyönlendirme imkanınız bulunmaktadır.

Önemli Not: Ayrıca EkoGSM aboneleri arasında konuşmak tamamen ücretsizdir.

Uygun paketler vasıtası ile gerek yurtiçi, gerekse yurt dışı aramalarınızı ve Çoklu SMS işlemlerinizi uygun fiyatlara gerçekleştirebilirsiniz. Ayrıca sadece kullandığınız zaman ve kullandığınız kadar ödeme yaparsınız.

EkoGSM de sabit ücret bulunmamaktadır. Türk telekom sabit ücretleri tarifesine göre en ucuz ortalama 15TL’den başlamaktadır.

Numara taşımak isteyen kullanıcılar bana ayrıca ulaşırlar ise yardımcı olurum.

Sormak istediğiniz tüm sorularınızı konu altından paylaşarak veya özel mesaj ile ulaşarak sorabilirsiniz. VOIP Adaptör ihtiyaçlarınız ve kurulum işlemleri için yine bana ulaşabilirsiniz.

İyi çalışmalar dilerim.

EkoGSM Web Adresi : http://www.ekogsm.com dur. Detaylı bilgilere ve tarifelere EkoGSM firma sitesinden ulaşabilirsiniz.

Kaynak : http://www.culha.net/teknoloji/846-artik-turk-telekoma-sabit-ucret-odemeyin.html

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 4 / 6

Ücretsiz Hosting ve Alan Adı | Culha.NET

Selamlar. Bugünkü yazımda yine sizlere ücretsiz hosting hizmeti veren bir firmadan bahsediyorum. Dilerseniz bir takım alt alan adlarını da ücretsiz olarak kullanma şansına sahipsiniz. Firma dünyada oldukça büyük ve Türkiye'de de hizmet veren Hostinger firması. Hostinger'in...
BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 5 / 8

Yandex Kurumsal

Ücretsiz Mail Hosting Konusunda yazdığım Makaleyi İnceleyebilirsiniz.

Geldik çok önemli bir başka konuya. Konumuz Mail Hosting. Kısaca değinelim. Nedir Mail Hosting?

Profesyonel dünyada yerini almış firmaların, internet üzerinden yaptığı çalışmalar aşikar. Günümüzde artık internet ortamında var olmadan veya işlem yapmadan çalışmak mümkün değil. Sanal alemde yerini alan işletmenin bir sonraki ve en önemli adımı e-postalarıdır. Eğer ciddi görünmek isteyen bir kurum iseniz, sadece web siteniz olması yetmez. Tüm personelinizin, kendisine ait, şirket adresiniz uzantılı bir e-postaya sahip olması gerekir. Ör: [email protected] Gerek şirket personelinin kendi içerisinde, gerekse dış dünya ile yapacağı eposta alışverişleri, bu hesaplardan sağlanmalıdır. Peki gelelim buradaki diğer önemli noktaya. Mail trafiği bir şirketin can damarıdır. Mail iletişiminde yaşanacak en ufak aksaklık, yeri gelir firmayı onlarca lira zarara uğratır. O yüzden bu konuda çok hassas davranılması taraftarıyım. Mail hosting için birkaç seçeneğiniz mevcut. Kısaca değinelim.

Senaryo 1. Sunucunuzu firmanız bünyesinde barındırırsınız. Bu işin en zahmetli ve en profesyonel şeklidir. Fakat derdi, çilesi büyüktür. Kurum içi haberleşmede en hızlı bağlantıyı bu şekilde sağlayacağınız ve postalarınızın başka kimseler tarafından okunamayacağından emin olmanız bu durumun en güzel yanlarıdır. Fakat bağlantınızdaki ufak bir aksaklık veya sunucunuzda meydana gelen ufak bir sorun, tüm mail trafiğinizi durduracaktır. Ayrıca mail hesaplarına kurum dışından yapılan bağlantılarda, kurum bağlantısı ve ana makinaların hızları ölçüsünde yavaşlık olabilmektedir.

Senaryo 2. Eposta sunucu hizmetini profesyonel bir firmadan alırınız. Bu yöntem biraz daha az baş ağrıtır. Çünkü sunucu yönetimi sizde değildir. Yönetim tamamen hosting hizmeti aldığınız kurumdadır. Size sadece mail hesaplarını açmak ve aktive etmek düşer. Daha sonra kullanıcılarınız mail alış verişine başlarlar. Bu sistem için kurum alan adınızın MX adresini sağlayıcının MX adresine yönlendirmeniz yeterlidir. Bu senaryo genellikle ücretlidir. Hosting hizmeti aldığınız firmadan da bu hizmeti alabilirsiniz. Genellikle mail hosting, web hostinge dahildir. İsterseniz dünya çapında çalışan, daha büyük kurumsal firmalarla da çalışabilirsiniz. Örnek: Microsoft, Google, Yahoo… Fakat ismini duyduğunuz bu firmaların tümü, bu hizmeti müşterilerine ücretli olarak sağlamaktadır. İlk yıllarda Microsoft her ne kadar ücretsiz sağladıysa da, son yıllarda ücretli sisteme geçme kararı almıştır. Peki bu işin ücretsiz bir yolu yok mu? Evet var. Konumuz Yandex.

Yandex firması, daha önceki yazılarımızda da anlattığımız gibi, sektöre çok hızlı bir giriş yapan Rus firması. Hizmetlerini yakından takip ediyorum. Çalışmaları gerçekten çok başarılı. Geleceğin Google’ı olma yolunda hızla ilerliyor diyebilirim. Sözü fazla uzatmadan gelelim Yandex in kurumsal posta hizmetine. Bireysel posta hizmetlerinin güzelliği, kurumsal postalarına da yansıyan Yandex’i, Mail host olarak aktif etmek çok kolay. Adım adım anlatalım.

Öncelikle Mevcut Yandex hesabımızı kullanarak, https://kurum.yandex.com.tr adresine giriş yapıyoruz.

Karşımıza gelen menüden, Yeni Alan Ekle bölümüne giriyoruz. Alan adınızı, @ işaretinden sonraki kutuya yazıyor ve Alan Adı Ekle ye tıklıyoruz.

Öncelikle Yandex sizden, gerçekten alan adının sahibi olup olmadığınızı kanıtlamanızı ister, bunun için ise size birkaç seçenek sunar. Buradan en kolay ve en hızlı olanı, alan adınızın kök dizinine, verdiği html dosyasını, verdiği içeriği de içine yazarak upload etmektir. Eğer alan adını hali hazırda bir yerde host edilmiyorsa, komple DNS leri de yönlendirebilirsiniz. Ya da size önerdiği gibi, sadece yeni bir CNAME kaydı oluşturabilir ya da alan adınının yönetici eposta adresini, vermiş olduğu eposta adresi ile değiştirebilirsiniz. Ardından “Alan adının sahibini kontrol et” butonuna tıklayarak sahiplik doğrulamasını geçebilirsiniz.

Şimdi sıra geldi alan adınızın Mail Kontrolünü Yandex’e devretmeye. Alan adınızı DNS leri kullanarak tamamen Yandex’e devrettiyseniz bu adıma ihtiyacınız kalmaz. Fakat bu uç bir seçenek olduğu için, alan adınızı başka bir yerde host etmeye devam edip, sadece mail yönetim sistemini Yandex’e devredeceğinizi düşünerek sadece MX kayıtlarını nasıl güncelleyeceğinizi anlatalım. Bunun için domaininizin bağlı olduğu (NS lerin hali hazırda yönlenmiş olduğu) hosting paneline giriyoruz. Birçok panelde MX kayıtları güncelleme seçeneği bulunur. Bu bölümden Eski MX kayıtlarınızı Yandex’in size verdikleri ile değiştiriyoruz.

Ör: Alt alan adı — @

Kayıt tipi — MX
Veriler — mx.yandex.net.
Öncelik — 10
Bu ayarları yaptıktan sonra aktif olması zaman alabilir. Bazen hemen, bazense 24 saati geçebilir bu durum. Ayarların aktif olup olmadığını kontrol etmek için, “Alan adını doğrula” veya “MX Kaydını Doğrula” kutusuna tıklıyoruz. İşlem tamam. Artık tüm mail kontrolünü yandex üzerinden yapabilirsiniz. Ayarlara çok fazla girmeyeceğim, sadece özet geçiyorum.

Öncelikle mail hesaplarınızı ekleyin. Daha sonra kullanıcılar giriş yapmak için, sanki normal bir @yandex.com uzantılı mail kontrol edecekmiş gibi, http://mail.yandex.com.tr adresinden giriş yapacaklar. Sadece giriş yapaken [email protected] ve şifre şeklinde girecekler. Arayüz normal yandex arayüzü ile aynı ve son derece hızlı. Ayrıca her türlü yönlendirme ve POP/IMAP/SMTP sistemini de destekliyor. Yani kullanıcılar Yandex’i hiç görmeden bile mail alış verişlerine devam edebilirler.

Bence profesyonel çalışan veya küçük çaplı müşterilerine hizmet veren bir çok bilişim danışmanının tercih etmesi gereken bir özellik. Konuyla ilgili aklınıza takılanları, yorum bölümü aracılığı ile iletebilirsiniz. İyi kullanımlar dilerim.

Kaynak : http://www.culha.net/teknoloji/788-ucretsiz-mail-hosting.html

#TeknoSeyir

Ücretsiz Mail Hosting | Culha.NET

Geldik çok önemli bir başka konuya. Konumuz Mail Hosting. Kısaca değinelim. Nedir Mail Hosting? Profesyonel dünyada yerini almış firmaların, internet üzerinden yaptığı çalışmalar aşikar. Günümüzde artık internet ortamında var olmadan veya işlem yapmadan çalışmak mümkün...
BeğenFavori PaylaşYorum yap

DigitalOcean

Hosting fiyatına VDS Sahibi olmak isteyen arkadaşlar için çok güzel bir fırsat.

Ekonomik ve Performanslı VDS

#TeknoSeyir

Ekonomik ve Performanslı VDS | Culha.NET

Selamlar, bu yazımızın da VPS, VDS arayanlara ilaç olmasını umarak sözlerime başlıyorum. VPS ; Virtual Private Server, VDS: Virtual Dedicated Server. Aslen her ikisi de sanal sunucudur. Sanallaştırma şekilleri farklı olduğundan isimleri de farklıdır. VPS ' de kaynakların tümü...
BeğenFavori PaylaşYorum yap

Hostgator Netinternet SuperNi

Web tasarım ile ilgilenen arkadaşların ilgisini çekebilecek 2 yazı hazırladım:

Yabancı Hosting Firmaları : http://www.culha.net/teknoloji/771-yabanci-hosting-firmalari.html

Yerli Hosting Firmaları : http://www.culha.net/teknoloji/761-yerli-hosting-yer-saglayici-firmalari.html

#Web #TeknoSeyir #Hosting

Yabancı Hosting Firmaları | Culha.NET

  Gelelim bir diğer konumuza. Daha önceki yazımızda yerli hosting firmalarından bashettik ve firma tavsiyesinde bulunduk. O yazımıza, Yerli Hosting Firmaları linkinden ulaşabilirsiniz. Bu sefer yabancı hosting firması kullanmak isteyen arkadaşlara öneride bulunacağız. Yerli...
BeğenFavori PaylaşYorum yap