The Stanley Parable
Bir süredir duyduğum ama oynama fırsatı bulamadığım The Stanley Parable (TSP) 'ı niyahet oynama şansına sahip oldum. Bir incelemeyi hakettiğini kesinlikle düşünüyorum.
TSP, sıradan olmayan ve çok fazla "son" a sahip olan bir keşif oyunu.
Half Life 2'nin oyun motorunu kullanıyor ve önceki senelerde bir "mod" olarak tasarlandı. İlk başta oyuncular tarafından algılanamayan bu mod geliştirildi ve bir oyun olarak karşımıza çıktı.
Öncelikle aklınızdaki klasik oyun mantığını ve dinamiklerini devre dışı bırakın. Oyunda bir düşmanımız ya da bir silahımız yok. Hatta zıplama bile yok. Hatta bir oyun mu oynuyoruz, oyun mu bizle oynuyor o kısmı hala çözemedim.
Stanley, ufak ofisinde patronlarından gelen emirleri bilgisayarının başında tuşlara basarak gerçekleştiren, mutlu bir ofis çalışanıdır. Birgün alışılmışın dışında bir olay olur ve bilgisayarına emir gelmemeye başlar. Üstelik ofis çalışanları etrafta yoktur. Bu andan itibaren oyunumuz start alıyor.
Stanley 'nin aklındakileri oynayıcıya belirten ve oyunu yönlendiren bir "dışses" var. Zeki, alaycı, espirili ve bir o kadar da sinir bozucu olabilen bir dış ses. Bu dış ses o an olan durumla ilgili bize bilgi ve öneri getiriyor ama bunu yapıp yapmamak size kalmış. Örneğin karşınıza gelen iki kapıda sol kapıdan gitmenizi söylerken siz sağ kapıyı tercih edebilirsiniz. Dışsesin sözünü dinlemeyip farklı yollardan giderseniz, size kızabiliyor veya sizin için endişelenebiliyor.
Bu tercihlerinizle beraber sayısız kombinasyona sahip bir ilerleme mantığı devreye sokuluyor. Keşfedebileceğiniz birden çok farklı yol ve son bulunuyor. En önemli nokta oyunda tek bir "son" yok. Oyun da dış mekan yok (yoksa var mı?). Ofis binasında geçiyor (nasıl bir ofis binası). Oyunun mantığı bu. Ya söylenene uy, ya da uyma. Ya da ikisini harmanla.
Minecraft ve Portal gibi oyunlara göndermeler yapılmış. Güncelliğini kaybetmiş oyun motoruna rağmen görsel tat ve grafik anlayış çok başarılı.
Oyunu anlamak ve keyfini çıkarmak için (dışses) belli bir düzeyde ingilizce (belkide iyi) bilmeniz gerekiyor. Türkçe altyazı desteği yok. Bunu için bir paket (unofficial) mevcutmuş ama detaylı bilgim yok.
Spoiler vermemek için daha fazla anlatmak istemiyorum ama spoiler vermek istesem bile bunu nasıl anlatabilirim gerçekten bilmiyorum. Uzun zamandan beri beni bu kadar içine çekebilen bir oyun oynamamıştım. Günümüz oyun piyasasında belli bir sıradanlık ve yaratıcılık eksikliği var. Genel olarak görsele yüklenilmiş durumda. Aynı Amerikan sineması gibi. Senaryo kıtlığından hiç bahsetmiyorum bile. Tüm bu durumları düşündüğümde TSP başlıbaşına çok farklı, çok başarılı ve orijinal olarak alınması gereken bir oyun.
Battlefield, Call of Duty gibi oyunlardan başka oyun algısı olmayanlar ve sıfır derecede ingilizce bilenler bu oyuna bakmasınlar.
Artılar:
Farklılık
Seslendirme ve sesler
Senaryo
Kombinasyon zenginliği
Güncel olmayan oyun motoruna rağmen başarılı görsellik.
Eksiler:
Türkçe altyazı desteği yok.
Hedef kitlesi kısıtlı.



Evet. Tek fark Dear Esther "storytelling" bir oyun.
Hocam oyunu satın aldım, hiçbir şey yüklemedim yama falan, Türkçe geldi direkt.
Vay...Demek o olayı hallettiler. Umarım çeviri iyidir. Keyifli oyunlar.