Interstellar (Yıldızlararası)
Cinemaximum Ankamall'a buradan iyi(!) dileklerimi iletmek isterim. Durdular durdular tam böyle muhteşem bir film vizyona gireceği sırada tadilata girdiler. Koca şehir de 1 tane IMAX salonu olunca kaldık öyle tabi. Allah sizin belanızı versin desem aşırıya kaçar lakin hissettiklerimin bundan aşağı kalır yanıda yoktur.
İyi dileklerimizi sunduktan sonra gelelim bu muhteşem filme. Aslında ne yazacağımı bilemiyorum çünkü yazılacak çok şey var. Nasıl anlatsam nasıl etsem bir türlü işin içinden çıkamadım. Her kategoriden film izlememe ve bunların sayısının 1.000'e yaklaşmasına rağmen ben bir film gurusu değilim. Ve gördüğüm bazı "guruların" eleştirilerini okudukça iyi ki film gurusu değilim diyorum. Sizde olmayın boşverin 🙂
Filmin konusu :
Dünya üzerinde yaşanmaz bir hale gelmiştir ve yayılan küf bütün ekinleri öldürmektedir. İnsan ırkı artık toz fırtınalarından nefes alamaz hale gelip, küf sayesinde ekinlerin ölmeye başlamasıyla birlikte yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Fakat önlerinde uzaylılar tarafından kendilerine yardım eli uzatıldığını destekleyen bir olay gerçekleşir. Saturn gezegeninin yakınlarında açılan bir solucan deliği sayesinde uzay zaman bütünlüğünü ikiye katlayarak daha önce gidilmesi mümkün olmayan uzaklıklara seyahat edilebilecek ve belki de insan ırkı kendine yeni bir gezegen bulabilecektir.
Bu düşüncenin üzerine 12 cesur bilim insanı, gerekli eğitimleri aldıktan sonra solucan deliğinden geçip yeni bir galakside keşfe çıkmaya gönderilir. Gönderdikleri sinyallerden yalnızca üç tanesi yaşanabilir bir gezegende olduğunu belirtince, iş insan ırkını kurtarmak için gönderilecek son bir keşif aracına kalır. Eski bir astronot olan Cooper (Matthew McConaughey) de gizli çalışmalar yürüten NASA'nın üssüne bir şekilde ulaşır ve ardından olaylar gelişir.
Film ile ilgili spoiler bulunmuyor. Sadece beklentinizi yükseltecektir 🙂
Nolan kardeşler bu işi biliyor. Öyle muhteşem bir film ile çıkmışlar ki karşımıza adeta nutkumuz tutuluyor. O koltukta otururken bin bir türlü ruh haline büründüm. Yeri geldi gözlerim doldu, yeri geldi heyecandan koltukta oturamaz oldum. Müzikler, görsel efektler, kamera açıları adeta bize bir görsel şölen yaşatıyor. Oyunculuklar, senaryo ise ayrı bir olay. Hani dedim ya, yeri geldi gözlerim doldu, yeri geldi heyecandan... diye. İşte o, muhteşem oyunculukların ve senaryonun birleşimiyle bana aksetti. Adeta filmi yaşadım. Mecazi olarak kullansam da gerçeklik payı azımsanamaz. Sanki kamera döndükçe benimde koltuğum dönüyordu. Hani 6 boyutlu sinema salonları vardır ya, işte o salonların hisettirdiği için 6 boyuta gerek yokmuş, Nolan kardeşler bunu 2 boyutla yapmışlar.
Film uzun ama bana kısa geldi. Çünkü zaman nasıl geçti bilemedim. Bir saniye bile sıkılmadım. Sadece her geçen saniye de bu filmi IMAX'de izlesem nasıl hissedecektim diye düşünmeden edemedim. Tabi ki tadilata sokan beyinsizlere de kızgınlığım her geçen saniye arttı.
Ben bu film de her şeyi beğendim. Senaryo'dan tutun kurgu'ya, atmosfere kadar hepsi mükemmeldi.
Sonuç olarak filmi izlemenizi, izlettirmenizi ve tekrar izlemenizi tavsiye ederim. Kesinlikle sinema da ve bulunduğunuz yerde IMAX varsa kesinlike IMAX'de izlemenizi öneririm.
Şimdi bu yazdıklarım benim düşüncelerim, bazılarınız çıkıp amma da abartmışsın diyebilir. Lakin ben abartmadım. Ben böyle hissettiğim için yazdım. Bana hisettirdiği bazılarına göre abartı olabilir ama bana değil.
Yazımı şuradan( http://superkarga.com/interstellar-yildizlararasi-film-elestirisi/ ) alıntı yaparak bitirmek istiyorum:
"Interstellar / Yıldızlararası filminin hikayesi Christopher Nolan’ın kardeşi Jonathan Nolan tarafından tam olarak bu teoriden ilham alarak yazılmış durumda. Hikayenin yazılması da aslında biraz garip bir geçmişe sahip. Zira yapımcı Lynda Obst ve Kip S. Thorne, “Bilimin en ilginç olayları bir anda insanlığın erişebileceği noktaya gelirse ne olur?” düşüncesi üzerine bir film yapmaya karar veriyorlar ve filmi de Steven Spielberg’ün yönetmesini istiyorlar.
1997 yılında gerçekleşen bu olayın ardından yıllar geçse de ortaya sağlam bir proje çıkmıyor. Yine de prodüksiyon aşaması sürüyor ve 2006 yılında Spielberg, yapımcı firma Paramount Pictures ile birlikte yaptıkları açıklamayla Thorne’un teorisi üzerine bir sinema filmi çekileceğini dünyaya duyuruyor. Ardından yapılan röportajlar filmin senaryosunun dahi yazılmadığını ve Spielberg’ün filmi yönetmesinin yıllar alabileceğini ortaya çıkarmış ve insanlar projenin iptal edileceğini düşünmeye başlamıştı bile. Yine de Lynda Obst projenin devam etmesi için senarist olarak Jonathan Nolan ile anlaşmayı başardı ve Interstellar’ın temelleri ilk kez 2007 yılında atıldı.
Bütün bu gelişmelere rağmen Spielberg’ün kendi yapımcı firması Dreamworks’ü Paramount Pictures’dan The Walt Disney Company’e taşımasıyla birlikte projeden ayrılması, Interstellar’ın rafa kaldırılması için gerekli zemini hazırlasa da, Jonathan Nolan kendi kardeşi Christopher Nolan’ı yönetmen olarak tavsiye edip de Nolan’ın kendi filmlerinden elde ettiği başarının gözler önüne serilmesinin ardından Interstellar artık gerçek bir projeye dönüştü ve 2014 yılında, ilk kez adının telafuz edilmesinin üzerinden tam 17 yıl geçtikten sonra vizyona girmeyi başardı."
17 yıl geçtikten sonra sonunda bizlerle.
#interstellar , #Yıldızlararası , #Film
Sabırsızlıkla bekliyorum. Nolan kardeşler iyi iş çıkarır.
http://bcove.me/1di5w8eh
Bende Ankamall'deki tadilat bitmiştir diyordum 🙁 Yaw bu nasıl bir olay hani tadilat yapmak kötü bir şey değil fakat kaç aylardır tadilatta, hiç mi gelir kaygısı yok onu da anlamış değilim, Ankara'daki en iyi sinema salonları burada ki zaten IMAX olan da tek yer. E hal böyle olunca en kötü günde bile yüzlerce kişi gidiyordu. Hani max 1 ay süremsi girmesi gerekiyordu tadilatın, ama burası Türkiye maalsef...
@onurery , Tadilat yapmak tabi ki kötü bir şey değil ama bunların vizyon tarihi zaten belli böyle filmlerin olduğu bir zaman tadilat hiç yapılır mı. Hobbit gelecek onu da izleyemeyeceğiz. 2015 Ocak'ta bitiyormuş tadilat.
İnş. Haftaya gideceğim 🙂
Nedir bu filmin özelliği? Herkes bunu konuşuyor. Cahil kaldım 😀
@tahademirtutan , Filmin özelliği derken? 🙂 Konusunu kastediyorsan incelemeyi düzenledim ve konuyu ekledim. Unutmuşum eklemeyi.
bilim kurgu diye gittim, ağlayarak çıktım. duygusal sahneler gerçekten çok dokundu 🙂 kanımca uzay çekimleri "Gravity" ayarına ulaşamamış ama ne olursa olsun bir Nolan filmi. Filmde birkaç boyut var. Uzay-zaman teması bilim kurgu boyutunu işliyor. bu alanda çok önemli bilim adamlarından danışmanlık almışlar. Bence bunun ötesine geçen bir baba-kız dramı boyut var. Belki başroldeki baba ve kızı oynayan oyuncuların performansıyla, belki de benim psikolojik vaziyetimle ilgilidir ki bu ilişki beni çok ağlattı :PP Bir de varoluşsal bir boyut var, o da herkesin kendi değerlendirmesine kalsın..
Sinemada izlerseniz pişman olmazsınız. Film bence The Dark Knight kadar başarılı olmayabilir ama Inception'la boy ölçüşebileceğini düşünüyorum.