Kapitalizm Uzayda Yeni Sömürü Alanları Açıyor
SpaceX CEO’su Elon Musk, bugünden bir ay önce Meksika’da düzenlenen Uluslararası Uzay Bilimi Konferansında şirketinin Mars’ı kolonileştirme planını “insanı birden fazla gezegende yaşayabilen bir tür haline getirmek” başlığıyla açıkladı.
Musk’ın sunumu sosyal medyada ve medyada büyük ilgiyle karşılandı ve tartışıldı. SpaceX’in planına göre ilk seferde 100 kişiyi Mars’a götürecek bir yolculuğun 2023’te1 yapılması planlanıyor. SpaceX, bu tarihten itibaren her 26 ayda bir kez2 yeni bir insan grubu göndermeyi planlıyor. Eğer her şey planlandığı gibi giderse Musk’a göre ilk seyahatten 30-40 yıl, en geç 100 yıl sonra Mars’ta bir milyon kişilik bir koloni nüfusuna ulaşılabilir.
Şu an Mars’a bir insan göndermenin maliyetinin 10 milyar dolar olduğu hesaplanıyor. Musk, bu maliyeti kişi başına 100 bin dolara indirmeyi hedefliyor ve bunun için bazı teknolojik çözümlere güveniyor.
Plana göre 100 kişi kapasiteli bir uzay aracı yapılacak ve bunu uzaya çıkarmak için 1961-1975 arasında, Ay seyahatlerinde kullanılan Satürn 5 roketlerinden 3 kat daha büyük bir roket yapılacak. Bu roket, uzay aracını yörüngeye çıkardıktan sonra kalkış yerine dikey iniş yapacak3. Roket bu kez yakıt tankerini alıp yeniden yörüngeye çıkacak ve yakıt ikmalinin ardından yakıt tankeri ile roket tekrar yere inecek. Uzay gemisi ise yeni nesil itici roketlerinin yanı sıra Güneş panellerinden destek alarak 80 günde Mars’a ulaşacak. Uzay gemisi geri dönüş için yakıt taşımayacak. Böylece maliyet azalacak. Geri dönüş yakıtı, doğal kaynaklarından faydalanılarak Mars’ta üretilecek.
Musk’ın hedefleri son derece iddialı. O, önümüzdeki on yıl içinde sadece araştırma yapıp dönecek bir astronot ekibini değil, bunun da ötesine geçerek koloni kurmanın ilk adımlarını hedefliyor. Nihai hedef ise gezegeni Dünya gibi yaşanılabilir hale getirmek(terraforming). Bunun için yeterli kaynak bulmak, oraya gidecek araçları ve ekibi hazırlamak gibi sorunların bu kadar kısa sürede nasıl çözümleneceğini ve planın başarılı olup olmayacağını zaman gösterecek.
20. yüzyılın en büyük bilim insanlarından Carl Sagan, eğer Mars’ta yaşam bulursak o yaşamı korumak için gezegene dokunulmamasını öğütlemişti. Sagan’ın, Mars’ın dünyalaştırılmasına dair teorileri “eğer yaşam barındırmıyorsa” koşuluna bağlıydı. Ki bugün bilimsel araştırmalar, Mars’ı ve Güneş Sistemimizdeki yaşam bulundurma olasılığına sahip diğer gök cisimlerini incelerken, tek hücreli düzeyinde de olsa yaşam bulaştırmamaya ve o cisimlerin olası ekosistemlerine zarar vermemeye çalışıyorlar. Buna rağmen Curiosity uzay aracı ile Mars’a tek hücreli canlıların bulaştığı düşünülüyor.
Mars’ta yaşamın bulunmadığından emin değiliz. Geçtiğimiz yıllarda Mars atmosferinde metan gazının da bulunduğu keşfedildi. Bu, orada yaşamın olduğuna dair bir işaret mi yoksa bu metan gazı jeolojik kaynaklı mı? Bu henüz cevap bekleyen bir soru. 2015’te Mars’ta sıvı suyun varlığına dair güçlü bir kanıt elde edildi. Bu da bilim çevrelerinde Mars’ı kirletmeme tartışmalarını bir kez daha gündeme getirdi. Orada sıra dışı koşullarda yaşamayı başaran tek hücreli canlılar olabilir. Kendi gezegenimizde bile böyle canlılar var. Mars’ın bu gizemleri daha fazla araştırılmayı hak ediyor. Fakat SpaceX ve benzeri uzay şirketleri ise Mars’ta yaşam bulunmadığından tamamen emin olma zahmetine girmek istemiyorlar. Onlar bu etik sorunu umursamıyorlar. Orada bir koloni kurarak kapitalizme yeni alanlar açma hedefi dışında her şeyi görmezden geliyorlar. Kapitalizmin varlığı altında bilimsel yöntem, sermayenin çıkarlarına bağımlı kılınınca hiçbir ahlaki kural kalmıyor. Elon Musk’ın 27 Eylüldeki sunumu; teknik ayrıntılara ve maliyet hesaplarına odaklanıyordu, projenin bilimsel faydalarına veya etik problemlerine değil.
Peki, Mars’ın dünyalaştırılması mümkün mü? Bu soruya kısaca evet denilebilir. Venüs’ü dünyalaştırmak için gereken teknoloji, günümüz teknolojisinin sınırlarını aşarken, Mars’ı günümüz teknolojisiyle bile dünyalaştırmak mümkün. Bunun maliyeti ise 2 trilyon dolar olarak hesaplanıyor ki yapılacak işin büyüklüğü karşısında bu oldukça düşük bir rakam. ABD’nin nükleer silah programına ayırdığı 1 trilyon doların iki katı.
Mars gezegeninin bir zamanlar yeterli bir atmosferi, okyanusları ve hatta yaşamı barındırmış olabileceği tahmin ediliyor. Fakat gezegenin atmosferini koruyan manyetik alanının olmaması nedeniyle Güneş rüzgarları her yıl atmosferinin bir kısmını uzaya savuruyor. Bugün bile devam eden bu süreç, Mars’ın atmosferi yüz milyonlarca yıl içinde gitgide seyrelttiği için gezegenin ikliminin soğuduğu, okyanuslarının kaybolduğu ve -eğer var olduysa- yaşamın yok olduğu düşünülüyor.
Mars’ı dünyalaştırmak için atılması gereken ilk adım gezegeni ısıtmaktan geçiyor. Musk bunun için termo-nükleer bombaların kullanımını önermişti. Fakat bilim çevrelerinde daha çok önerilen yöntem, atmosferine karbon salmak. Bugün, gezegenimizi her geçen gün biraz daha yaşanmaz hale getiren küresel ısınma, Mars için gerekli görülen bir şey. Mars, atmosferine karbon salındıkça ısınacaktır. Bu da kutuplardaki karbondioksit buzlarını eritecek, gezegeni daha da ısıtacak ve atmosfere arzu edilen yoğunluğu verecektir.
Mars’ın ısınmasıyla birlikte yer altındaki ve kutuplardaki su buzunun eriyeceği ve Mars’ın tekrar okyanuslara kavuşacağı tahmin ediliyor. Bu noktadan itibaren gezegende yaşamı başlatma ve atmosferini dönüştürme süreci başlayacaktır. Gezegene, atmosferde bulunan yüksek orandaki karbondioksidi fotosentez yoluyla oksijene çevirecek bitkiler, algler ve yosunlar yerleştirilmesiyle atmosferi de zaman içinde solunabilir hale gelecektir. Güneşin ultraviyole ışınları ise daha kalın bir atmosferde sorun olmaktan çıkabilir.
Fikrin günümüz teknolojisini aşan tek kısmı manyetik alan sorununu çözmek. Eğer bu sorun çözülmezse Mars, milyonlarca yıl içinde tekrar şu anki halini alabilir. Bu sorunu çözmek için ortaya atılan öneriler, şu an teknolojimizin sınırlarını aşıyor. Bu sorun da yüzyıllar içinde gelişen teknolojiyle birlikte çözülebilir.
Mars’ın dünyalaştırılmasının önündeki en büyük engel yine kapitalizmin kendisidir. Çünkü bu süreç yüzyıllar, hatta bin yıllar sürebilir. Fakat insan medeniyetinin kapitalizmin varlığı altında o kadar zamanı yok. Kapitalizm, sadece Sanayi Devriminden bugüne geçen 200 yılda dünya ekosistemine ciddi zararlar verdi. Tarih boyunca görülmemiş bir toplumsal eşitsizlik yarattı. İki büyük dünya savaşı ile sayısız bölgesel çatışmaya sebep oldu. Ve şu an, insanlık nükleer bir savaştan hiç de uzak değil. Binyıllar sürebilecek dünyalaştırmayı bir kenara bırakalım, Musk’ın 30-40 yıl içinde milyon kişilik kendine yetebilen koloni fikri için bile zamanımız kalmamış olabilir.
Mars’ı dünyalaştırmak, ancak önce kendi dünyamızda sürdürülebilir ekonomiyle mümkün olabilir. Kapitalizm gibi istikrarsız, sürdürülemez bir toplumsal sistemin varlığında yüzyıllarca sürecek bir işe girişmek imkansızdır. Kapitalistlerin Mars’ı dünyalaştırmaktan söz etmesi sadece projelerine toplumsal destek sağlamak içindir. Dünyayı yaşanmaz hale getiren bir düzenin, başka bir gezegeni yaşanılabilir hale getirebileceğine inanmak için bir neden yok.
İnsanların cam kubbeler altında yaşadığı bir Mars da kapitalistler için yeterli olacaktır. Çünkü bu şekilde de gezegenin doğal kaynakları ve oraya götürülecek binlerce işçi sömürülebilir. Eğer Mars’ta kalabalık koloniler kurulabilirse küresel kapitalizmin elinde hem kaynak hem de pazar olarak kullanabileceği ikinci bir gezegen olacak ki bu kapitalizm için devasa bir adımdır, sömürü için çok büyük bir alan açılmasıdır.
Mars’taki yaşam ihtimalini görmezden gelerek orayı dünya kaynaklı maddelerle kirletmek ve gezegeni yeniden şekillendirmek, hepsinden önemlisi gezegenin kaynaklarını ve oraya yerleştirilen insanları sömürmek, Avrupa merkentalizminin diğer kıtalardaki doğayı ve insanları umursamadan gezegeni fethetmesine benziyor. Örneğin; Amerika, Okyanusya ve Afrika kıtalarının kolonileştirilmesi döneminde yerli halk soykırıma uğrar ve köleleştirilirken ve doğal kaynaklar yağmalanırken, milyonlarca Avrupalı, bu yeni keşfedilen kıtalara göç etmişti. ABD’deki uzmanlar şimdiden kapitalizmin o zamanki genişleme dönemini anarak aynısını Mars için tartışıyorlar. Elon Musk, “Mars’ta çok uzun bir süre iş çok olacak ama işçi olmayacak” diyerek Mars’ın büyük bir emek talebi olacağını vurguladı. Yeterli parayı toplayan herkese Mars’ta yeni bir yaşam vadediyor. Forbes’un haberine göre Mars Topluluğu Derneğinin başkanı Robert Zurbin, Mars’a yerleşme sürecinde, ABD’de 17 ve 18. yüzyıllarda uygulanan göç politikalarının örnek alınması gerektiğini belirtti. Mars’ın madencilik için çok zengin kaynaklara sahip olduğunu vurgulayan Zurbin, Mars’a götürülecek işçiler hakkında, “bu insanları teşvik etmek gerekiyor. 17. yüzyılda Amerikan şirketleri kıtaya çalışmaya gelen göçmenlere şirketleri üzerinden hisse veriyorlardı. Belki böyle bir yöntem izlenebilir” dedi. Zurbin’in açıklamaları sermaye sınıfının Mars’tan ne beklediğinin çarpıcı bir ifadesidir.
Kapitalizm, yeni sömürü alanları açmak için uzaya yöneliyor. Bugün itibariyle uzayla ilgili faaliyet gösterme amacıyla kurulan şirket sayısı 800’ü geçmiştir. SpaceX bunlardan sadece birisidir. SpaceX gibi şirketler ve Hindistan, Rusya, Çin gibi devletler uzaya doğru taşımacılık işini karlı bir sektöre dönüştürmüştür. Virgin Galactic ve Blue Origin gibi şirketler uzay turizmini geliştirmekte ve bundan kar elde etmeyi hedeflemektedir. Yeterince parası olan herkesin uzayda konaklayabileceği uzay otelleri projeleri ortaya çıkıyor. Ay’ın, Mars’ın, Asteroid Kuşağı’nın ve Güneş Sisteminin diğer bölgelerinin zengin madenlerini dünyaya taşıyacak ve bu işten yüksek kar elde edecek şirketler kuruluyor. Planetary Resources bunlardan biridir. Uluslararası Uzay İstasyonunda uzay tarımı deneyleri yapılıyor. Uzaya kurulacak fabrikalar tartışılıyor. Musk, Mars seyahati için geliştirilecek yeniden kullanılabilir dev roketlerin uluslararası ticaret için de kullanılabileceğini söylüyor. O; bu roketlerin, New York’tan Tokyo’ya bir saat içinde kargo taşıyabileceği iddiasında.
Mars’ı yaşanılır kılmaktan söz eden sermaye çevrelerinin 3. dünya savaşına hazırlık mahiyetindeki çalışmalarda bulunması, kendi devletlerinin polis devleti inşasına doğrudan katılması tesadüf değildir. Planetary Resources kurucuları Sergey Brin ve Larry Page, sahibi oldukları Google şirketi ile ABD’nin tüm dünyayı gözetlemesinde başlıca rol oynamaktadır. Blue Origin’in kurucusu Jeff Bezos da Amazon ile bu ağın parçasıdır. Blue Origin ve SpaceX’in geliştirmekte olduğu yeniden kullanılabilir roket teknolojisi Amerikan devleti tarafından stratejik birer silah olarak görülmekte olup desteklenmektedir. Bu nedenle ABD, uzay şirketlerinin yabancı işçi çalıştırmasını yasaklamıştır.
Uzay araştırmalarının itici gücü bilim değil, askeri ve ekonomik getiridir. Bilimsel kazanç sadece bir yan ürün olarak ortaya çıkar. Bu günümüzde böyle olduğu gibi geçmişte de böyleydi. 20. yüzyıldaki uzay yarışı, iki süper güç arasında roketlerin sergilendiği bir gövde gösterisi yarışıydı. John F. Kennedy, NASA müdürü James E. Webb ile yaptığı bir sohbette bunu açıkça ifade etmişti: Yaptığımız her şey Ay yolunda Rusları geçmek için.. Yoksa bu kadar parayı harcamamamız gerekir, çünkü ben uzayla ilgilenmiyorum. Bu bedeli karşılayacak tek şey Sovyetleri yenip, geride kaldığımız birkaç yılı sonlandırmak. Tanrı’nın da yardımıyla, onları geçtik…
Ekonomik ve askeri olarak hiçbir getirisi olmayan ve gelecekte de bir şey kazandırması ihtimali bulunmayan uzay projelerine ise fon ayrılmamaktadır. Örneğin, New Horizons’tan önce yarım düzine Plüton görevi gözle görülür birer askeri-teknik karşılığı olmadığı iptal edildi ve New Horizons, 700 milyon dolar gibi düşük bir rakamı güçlükle bulabildi.
Kapitalizmin varlığı altında sadece askeri çıkarlar ve sömürü alanları açma hedeflerinin izin verdiği şeyler yapılabilir. Tabii eğer ondan önce nükleer bir savaş gezegenimizi kül etmezse. Bilimin, sermaye çıkarlarına dahil edilmediği, toplumsal eşitsizliğin son bulduğu istikrarlı bir ekonomide ise çok şey başarılabilir. Mars’a bilimsel araştırmalar için insan gönderilebilir. Yaşam bulunmaması koşuluyla Mars,dünyalaştırılabilir. Jüpiter ve Satürn’ün yaşam olasılığına sahip uyduları başta olmak üzere Güneş Sistemimizin çeşitli köşelerinde de çok daha fazla araştırma yapılabilir. Bunun için gerekli olan şey sosyalizmdir.
Dipnotlar
1 Bazı kaynaklarda bu tarih 2025 olarak da görülüyor.
2 Dünya ile Mars en yakın konuma 26 ayda bir kez geliyor.
3 SpaceX yeniden kullanılabilir roketleri 2015 sonundan itibaren birkaç kez geri indirmeyi başardı.
iwinoa.com
uzaya gidelim de sömürü mömürü sonraki meseleler
kapitalist menfaat olmadan bilimsel ilerleme olmaz.
@anonimgezinen Katılmıyorum yanlış bir genelleme.
Merhaba, olaya hiç bu açıdan bakmamıştım. Güzel bir noktaya değinmişsiniz...
yazı benim değil. iwinoa.com dan alıntı...
Onu atlamışım, güzel bir noktaya değinmişler o zaman 🙂
Ne günümüz teknolojisi ne de planlanan zamandaki teknoloji gücünün buna yeteceğini düşünmüyorum. Bunca teknolojik gelişmeye rağmen, daha dünyamızın doğal yapısına dayanabilecek standart (bakın standart diyorum, özel demiyorum) yapılar yapılamıyor. Mars ve/veya benzeri ortamlar için nasıl yapacaklar? Bunun yanında bazı temel ihtiyaçlar var, mesela oksijen, su, yakıt gibi ihtiyaçları nasıl sağlayacaklar? Sağlık ve benzeri ihtiyaçları daha saymadım bile...
evet bu ancak bin sene sonrasının teknolojisiyle olur. marsta kalıcı koloni kurmak hayalperest bir amaç. ama antarktika ya yapılan seyahatler gibi keşif görevleri yapılabilir. zaten öncelikli amaçları bu.
"Bunun için gerekli olan şey sosyalizmdir" Tum yazi bunu demek icin yazilmis. Sacma.
Hiçbirisi bu tür bir konuda başarılı olamaz.