"And the Band Played Waltzing Matilda" şarkısı
"And the Band Played Waltzing Matilda" şarkısı, İskoçyalı Avustralyalı şarkıcı-söz yazarı Eric Bogle tarafından 1971'de yazılmıştır. Şarkı, savaşı anlamsız ve korkunç bir şey olarak görürken, onu övenleri eleştirir. Şarkı, Gelibolu Seferi sırasında sakat kalan genç bir Avustralyalı askerin hikayesiyle anlatılır. Asker, savaştan önce kırsalda dolaşırken, savaşta bacaklarını kaybettiği için duygusal olarak yıkılmıştır.
Şarkıda kullanılan "Waltzing Matilda" terimi, Avustralya'nın milli marşı olarak kabul edilen bir halk şarkısından gelmektedir. Şarkı, savaşın yıkıcı etkilerini ve savaş sonrası yaşanan acıları vurgularken, aynı zamanda savaş propagandasını eleştirerek insanları savaşa karşı düşünmeye teşvik eder.
Sözleri;
Genç bir delikanlı iken, toplardım bohçamı çıkardım yollara
Avare ve özgür bir yaşam sürerdim.
Murray yeşil havzasından, tozlu taşralara
Matilda'nın valsını dinler, dans eder, gezer; onu diyardan diyara taşırdım.
Sonra, 1915'de, ülkem bana;
"gel buraya evlat, hovardalığı bırak, yapılması gereken işler var" dedi.
Başıma tenekeden bir şapka geçirdiler ve elime bir silah verdiler.
Ve uygun adımlarla yolladılar savaşa.
Uğurlama bandosu "matildanın valsı"nı çalıyordu, gemi rıhtımdan ayrılırken.
Sallanan bayraklar, tezahürat, çığlık ve göz yaşları arasında,
gemimiz Gelibolu'ya dümen tuttu.
Nasıl da hatırlıyorum, tüm ayrıntılarıyla...
deniz ve kumsalın kanımızla boyandığı,
o uğursuz, berbat günü...
Ve... o Suvla körfezi denen cehennemde
mezbahadaki kuzular gibi doğrandığımızı.
"Cesur Türk" bekliyordu, kendini iyi hazırlamıştı...
Bilenmişti kazanmaya...
Bizi mermilerle ıslattı ve yağmur gibi bomba yağdırdı.
Beş dakika dolmadan, hepimizi cehenneme gönderdi
Neredeyse, gerisin geriye, taa Avustralya'ya yollayacaktı.
Bando hala "matilda'nın vals'ını" çalıyordu,
Ölülerimizi gömmek için savaşa ara verdiğimizde.
Biz kendi ölülerimizi gömerdik, Türkler kendi ölülerini,
sonra herşeye tekrar yeniden başlardık.
Geriye kalanlarla, çok gayret ettik bu: acımasız,
kan, ölüm ve ateş dolu yaşama tutunmaya.
Bitkinlik dolu on hafta boyunca yaşama sarıldım,
çevremde ceset yığınlarından tümsekler yükselmesine karşın.
Sonra, kocaman bir Türk şarapneli, kıçımı yerden kesti.
Uyandığımda bir hastane yatağındaydım.
ve, ne olduğunu gördüğümde "keşke ölseymişim" dedim.
O ana dek, hiç aklımdan geçmemişti
Ölümden de feci şeylerin olabileceği....
Artık dans edemeyeceğim Matilda'yı duyunca,
Uzaklarda, yeşil çalılıklarda, özgürce...
Çadır ve kazıklarla uğraşmak için;
bir adamın iki bacağına da ihtiyacı vardır.
Bitmişti artık "Matilda'nın Vals'ı" benim için.
Sonra topladılar yaralıları, sakatları, topalları, işe yaramazları,
bizi yolladılar geriye, evimize Avustralya'ya.
Kolsuzlar, bacaksızlar, körler, aklını yitirenler,
o yaralı, onurlu Suvla kahramanları.
Gemimiz Sidney limanına girerken
eski bacağımın durduğu yere baktım,
ve Tanrıma şükrettim;
Benim için üzülecek, yas tutacak, bana acıyacak,
beni limanda karşılayacak kimse olmadığı için.
Ama, bando yine "Matilda'nın Vals"ını çalıyordu,
bizi gemiden rıhtıma indirirlerken.
Kalabalıkta alkış, tezahürat yoktu,
öyle durup bakakaldılar,
sonra yüzlerini çevirdiler başka tarafa.
Şimdi artık her nisan ayında balkonuma çıkar,
oturur resmi geçit törenlerini izlerim.
Ve eski yoldaşlarımı görüyorum, nasıl da gururla yürüyorlar
eski şanlı günlerini tekrar yaşamalarını seyrederim.
Yaşlılar artık yavaş yavaş yürüyorlar,
kemikleri eklemleri; yorulmuş, katılaşmış ağrılı,
Unutulmuş bir savaşın yorgun ve yaşlı kahramanları.
Gençler soruyor "Ne için yürüyorlar?"
Ben de kendime aynı soruyu soruyorum...
Ancak, bando matildanın valsını çalmayı sürdürür,
ve bizim yaşlılar çağrıya uymaya devam eder.
Ama yıllar ard arda geçtikce bu,
yaşlı adamlar birer, birer, kayboluyor.
Yakında kimse kalmayacak, yürümek, anmak için.
Matilda'nın Valsı, Matilda'nın Valsı.
Kim benimle Matilda Vals'ı yapmaya gelecek?
Şarkı https://www.youtube.com/watch?v=cZqN1glz4JY
Benzer temada muhteşem bir film. https://www.imdb.com/title/tt0082432/?ref_=vp_close