ELITE DANGEROUS (Bir Uzay Kaşifinin Maceraları) 3

Zorlu bir iniş oldu. Yüzey çok engebeliydi. Kurak ve çorak arazide dört tekerlekli yüzey aracımla ilerledim. Hiçbir şey yoktu. Yalnızlıktan başka hiçbir şey. V379 Serpentis 3A ‘da aradıklarımı bulamamıştım. Gezegenin derinliklerinde yaşayan ve derisi için avlanan bir yer altı canavarından bahsettiklerini duymuştum daha evvel ama onun da izine rastlayamadım. Geri dönüş yoluna koyulduğumda ise yolda beni tatsız bir sürpriz yakaladı. Bir derin uzay korsanının saldırısına uğradım. Uzunca bir mücadelenin ardından ne o ne de ben galip gelebilmiştim. Lakin Frame Shit Drive’ım –ki kendisi küçük bir kütle çekim motoru olur- arızalandığından kendimi en yakın istasyona zor attım doğrusu. İstasyon görevlisi beni Jakob’a yönlendirdi. Kendisinin iyi bir mekanik olduğunu ve kütle çekim motorumu kısa sürede onarabileceğini söyledi. Ben de doğruca ona gittim
Jakob: “Sağlam hasar almış. Bunu onarmam birkaç gün sürebilir. Çekirdeği baskılayan kısımdaki birkaç parçanın değişmesi gerekli. Ayrıca nükleer reaktöründe de sızıntı var. Bağlı çekirdekteki anti madde kapasitörü de oldukça zayıflamış. Anti madde bu günlerde zor bulunuyor ama şanslısın ki bu istasyonda bir üretim laboratuarımız var.” Diyerek tamamladı sözlerini Jakob.
O’na teşekkür ederek yanından ayrıldım ve işiyle baş başa bıraktım O’nu. İstasyonun hanında bir şeyler yeyip birkaç derin uzay pilotuyla lafladım. Kütle çekim motorunun icadı bize derin uzayın kapılarını açmıştı. 2300’lü yıllarda keşfedilmişti. Çalışma mantığı basitti. Ana çarkın etrafındaki patlama odalarında gerçekleşen nükleer reaksiyonlar zinciri merkezdeki bağlı çekirdeği –ki çekirdek madde ve anti maddenin bir koruma çeperi içinde birbirlerine değmeden stabil kalmasını sağlayan kısımdır.- baskılayarak süper yoğun bir konsantre maddenin açığa çıkarak enerji üretiminin yapılmasını sağlamaktadır. Açığa çıkan bu süper güçlü enerji sayesinde uzay zamanı bükmek ve uzun mesafeleri çok kısa zamanda kat etmek mümkün olmuştur. Eğer kütle çekim motoru icat edilmeseydi biz hala güneş sistemimizde dönüp duruyor olacaktık belki de.
Uyku zamanı geldiğinde odama döndüm. Uyku kıyafetlerimi giyerek derin bir uykuya daldım. Oldukça yorulmuştum. Uyandığımda kendimi oldukça enerji dolu hissediyordum. Hana inip kahvaltı yaptım. Oradaki bir Arvan’la biraz lafladım. Arvan’lar galaksinin uzak bölgelerinden gelen bir çeşit mülteci işçilere verilen isimdi. Yaklaşık iki metre boyunda, ince kemikli, çekik gözlü ve güçlü yapılı insanlardı Arvan'lar. Konuştukları dili çat pat biliyordum. Galaksideki politik mücadelelerle çok fazla ilgilenmiyordum. Benim tek derdim hayatta kalmak ve ekmeğimi kazanmaktı doğrusu. Sonrasında da ailemin yanına geri dönmek istiyordum. Lakin içine girdiğim maceralar beni kendi güneş sistemimden ve dünyadan oldukça uzağa götürmüştü.
Eldar bu istasyonun en sağlam silah tüccarlarından biriydi. En azından bana öyle söylenmişti. Son kapışmamda pulse laser’in artık idare etmeyeceğini anlamıştım. En azından bana güdümlü füze ve otomatik ateşlenen koruma sistemleri lazımdı. Zaten çok zor kazandığım kredilerimin bir bölümünü bu silah sistemlerine harcamak zorundaydım.
Eldar: “Hoş geldin yabancı. Sana nasıl yardımcı olabilirim?” diye sordu.
O’na almak istediğim silah sistemlerinden bahsettim. Sıkı bir pazarlığın ardından el sıkıştık.
Eldar: “Sağlam pazarlık ediyorsun doğrusu. İstediğin silah sistemlerini yarına kadar monte ederim gemine. Kendine iyi davran dostum.” Diyerek uğurladı beni.
“Yarın’a kadar biraz daha dinlenme fırsatım oldu” dedim kendi kendime.
Hem kütle çekim motorum onarılacak ve hem de istediğim silah sistemlerim yarına kadar monte edilmiş olacaktı gemime. Sonra da biraz mal alıp başka bir yerde satmak üzere bu istasyondan ayrılabilirim sanırım. Şimdilik kaydı burada sonlandırıyorum.

Kayıt tarihi: 06 Mayıs 3302
Gemi: Hauler 777
Komutan: Khan 777
Sistem: V379 Serpentis
İstasyon : Steele Vision

BeğenFavori PaylaşYorum yap