70′li yılların sonlarıydı… Şöhretin kıyısına adım attığı yıllar. İlk albümünü henüz yeni doldurmuş, acılı hayatlarla yeni tanışmıştı, acılı hayatlarda onunla…
O günlerde ne yüz binlik Gülhane konserlerin yıldızıydı ne de jiletli fanatiklerinin kahramanı… Arabesk yıldız avcısı yeşil çam yapımcılarının da dikkatini çekmemişti henüz.Unkapanında ki arabesk müzik piyasasının ”şöhrete giden yolu arayan” genç yeteneklerden biriydi sadece. Sık sık Anadolu turnelerine çıkıyor, kalabalık kadrolu konserlerde, özel yorumu ve sahne sıcaklığıyla sivrilmeye çalışıyordu kendince.
MÜSLÜM GÜRSES; 1978-79 yılıydı… Bir gece konser sonrası Tarsus’tan Adana’ya dönüyorduk. Ben uyumuşum. Şoför de uyuklamaya başlayınca bir kamyonla çarpışmışız. Ben o uykudan öbür uykuya geçtim aniden…
Bu korkunç kazayla ilgili hiçbir şey hatırlamaz Müslüm Gürses… Çünkü bir anlamda ölüm uykusudur, onun ‘Öbür uykuya geçtim’ dediği. Alın kemiği kırılmıştır… Neler yaşadığını çok sonra öğrenir…
O kazada şoför öldü… Beni de öldü sanmışlar zaten… Sonra alıp hastaneye götürmüşler… Ben ölümü yaşadım aslında… Bana göre yeniden hayata dönmüş olmam, Allah’ın bir lütfudur. Alın kemiğim un ufak olduğu için en küçük bir darbede ölebilir ya da kör kalabilirim… Ameliyatta alnıma beynimi koruyacak plaka gibi birşey taktılar… O korkunç kazadan sonra koku alma duyumu yitirdim… Hiçbir kokuyu alamıyorum ne yazık ki şimdi… Çok kuvvetli parfümler ispirto kokusu veriyor bana… Ayrıca işitme duyumu da yüzde elli yitirdim… Çok ağır işitirim… Neyse, buna da şükür, yaşıyoruz işte…
İşte belki de o kaza günlerinden kalmadır ki hep kader diyecek, hep keder diyecek, hep ölüm diyecek, hep acılardan bahsedecek, sahnede de hep ağır takılacaktı!
Kazadan önce sesi muhteşemdi bu adamın. İbrahim Tatlıses gibi.