iPhone 13 Mini

Giriş

 

Son bir senedir IOS kullanan, makul boyut ve fiyatlarda tek telefon olan iPhone SE 2020 kullanıyordum. Sonrasında 12 mini çıktı, boyutları idealdi fakat pil ömrü konusunda çok etkilenemedim. Zaten pil ömrü SE’nin en kötü yanıydı. Geçişe gerek duymadım. Gerçi yine geçerdim de, yeni almıştım sonuçta SE’yi. Bu yıl çıkan Apple’ın ikinci ve muhtemelen son mini iPhone’ununda özellikle pil ömrüne odaklandıklarını gerek incelemelerden gerek teknik verilerden öğrenince SE'yi elden çıkarıp geçiş yapmaya karar verdim. Resmi rakam olarak iPhone 12 Mini’ye kıyasla 2 saat daha fazla video izleme, 5 saat daha fazla ses çalma ve 3 saat daha fazla online video izleme vaat ediyor Apple. Zaten çok da seçeneğim yoktu. Keşke Android üreticileri bu konuda Apple’ı takip etselerdi. Özellikle 12 Mini modelinden sonra birçok markanın ufak modeller çıkaracağını düşünmüştüm. Yanılmışım. Apple da bu hamlesinden pişman olacak ki çıkan haberler 14 Mini diye bir telefonun olmayacağını söylüyor. Küçük telefonlar satmıyor. Bu bir gerçek. Atılan taş ürkütülen kuşa değmiyor özetle. Yazı rakamların uçuştuğu bir inceleme tadında olmayacak. Daha çok SE ile kıyaslamalar ve deneyimlerimin özeti şeklinde gidecek.

 

Tasarım

 

Direkt fark ettiğim iki eksiden bahsedeyim. Tıpkı atası iPhone 5 gibi, kenarları biraz keskin. Elde verdiği hissi bu sebepten seven de olabilir sevmeyen de. Zaten çoğunluk kılıfla kullanacağı için çok da mühim değil. Diğer sevmediğim yönü de kamera çıkıntısı. Fazla çıkık. Ekranda klavyenin denk geldiği yere basarken masanın üzerinde çok sağa sola yaylanmıyor ama yukarı çıktıkça keşkül gibi dalgalanıyor. Düz duramıyor yani. Alınacak herhangi bir kılıf bu sorunu yine ortadan kaldıracak bir şey elbette. Açıların hepsi doksan derece. LP’ye selam.Kendi ayakları üzerinde durabilecek kadar dik açılara sahip. Günümüz yuvarlatılmış telefonlardan farklı yani. Beğendiğim bir tasarım yönü oldu. Eski iPhone modellerini andırıyor. Önceki telefonum SE 2020 ile kıyaslamaya gerek var mı bilmiyorum ama söylemiş olayım: Tabi ki çok daha modern hissettiriyor. Bu hisse katkı yapan diğer unsur Face ID teknolojisi. Uzun uzun bahsetmeye gerek yok.  Arka taraf SE gibi cam olduğu için rahat kayıyor ama tutuşu kenarlarının dik olmasından ötürü daha güvenli. Yine de bir kılıf tavsiye ederim. Farklı renk seçenekleri var. Ben siyah aldım, siyahı tam siyah değil maalesef. Hafif laciverde kaçan bir ton gibi. iPhone 7 zamanındaki Jet Black gibi bir siyah beklemeyin. Son olarak boyutları ideal. Bence bir şeyler izlerken/okurken çok küçük denilmeyecek kadar büyük bir ekran, “cep” telefonu olmayı sürdürebilecek kadar küçük bir kasaya sığdırılmış.

 

 

Ekran

 

İki telefon arasındaki geçişi dibine kadar hissettiren iki başlıktan biri. Büyüklük 5.4”, çözünürlük 1080 x 2340. Büyüklük kişisel tercih ama çözünürlük hakikaten çok fark ettiren bir şey. YouTube’da 4K bir video izledim. Ekran 1080P’nin biraz daha üzerinde bir çözünürlüğe sahip olmasına rağmen bence harika görünüyor. Renk doğallığı ve keskinlik açısından konuşuyorum. Parlaklık da çok daha yüksek. Gün ışığında hiçbir sorun yok. Gece kör eder adamı. İlk defa OLED ekranlı bir telefon kullanıyorum. Siyahlar dedikleri kadar var. Telefon kapalı sanıyorum bazen görüntüde simsiyah bir şey olunca. Peki OLED’deki tüm piksellerin kendi ışığını üretmesi bunun dışında ne işe yarıyor? Always on Display yok. Şüphesiz Apple ilerde tekerleği yeniden keşfetmiş gibi bir gün getirecektir. Ekran konusundaki tek şikayetim çentik. Bu sene biraz daha küçülmüş. Artık küçülmemeli. Ya yok olmalı ya da daha az ekrandan yemeli. 

 

Performans

 

Bu başlığa yazıyorum ama adet yerini bulsun diye. Son çıkan bir iPhone modelinden nasıl bir performans bekliyorsanız öyle. Yeni IOS 15’i çok tutmadım, toparlaması gerek. Bir güncelleme silsilesinden sonra özellikle kararlılık konusunda daha oturur diye umuyorum. Hız açısından SE ile aralarında birazcık bir fark var. O kadar. Uygulamalar çok az daha hızlı açılıyor. Görmezden gelinebilecek kadar az bir farktan söz ediyorum. Deneyimim aynı diyebilirim. Nispeten daha küçük bir kasaya aynı donanımı koymak termal performans açısından daha kötü olabilir. Ben böyle bir şey sezmedim. Telefonla yaptığım hiçbir işlem hissedilecek bir ısınmaya sebep olmadı. Buna eski telefonumdaki bütün uygulamaları tek seferde indirmek de dahil. 

 

Kamera

 

Kameralardaki taşmanın sebebi geçen sene Pro serisinde kullanılan lenslerin bu senenin minisinde kullanılmış olması. Karşılık olarak üst seviye bir kamera almış oluyorsunuz. SE de gayet iyiydi kamera konusunda, burda artı olarak geniş açı kamerası ve gece modu var elbette. Videosu harika. Bu sene eklenen sinematik video denilen özellik, portre modlu video gibi bir şey. Sinema filmlerindeki gibi bir öndeki bir arkadaki objeye odaklanabiliyor. Pek başarılı olmasa da. Kenarları bazen saçmalıyor ve sadece 1080P çekebiliyor. Çok sivriltilmiş bir özellik değil bence. İleride cilalanarak daha iyi olabilir, bilemem. Direkt fotoğraf örneklerini ekleyeyim. Siz karar verin. Bütün fotoğraflar telefonun kendi kamera uygulamasıyla çekildi. Oynama olarak bazı fotoğraflar “zengin kontrast” modunda çekildi o kadar.

Pil

 

Bir önceki telefonum SE 2020’de herkesin şikayetçi olduğu, önermekten vazgeçirdiği konu pil konusuydu. Benim gibi telefonda oyun oynamayan, film izlemeyen biri için bile maalesef pil ömrü kötü. İnternet gezintisi, Spotify, Twitter, navigasyon, ara ara YouTube, günde ortalama 30 dakika civarı telefon konuşması. Kullanım senaryom kabaca bu şekilde. Buna bile sabah 10 akşam 6 yetebilecek bir cihaz değildi SE 2020. Apple’ın resmi rakamlarına göre iPhone 13 Mini, SE 2020’den dört saat daha fazla video izletiyor. Gerçek kullanımda edindiğim deneyimi özetlemek istiyorum. Detaylı testler zaten internette var. Önceki mini modelde durum nasıldı bilmiyorum fakat bu modelde pil bir sorun değil. İyi bir pil ömrü var. Gün sonuna kadar götürüyor beni. Ucu ucuna da değil. Kabaca fikir vermesi açısından söyleyeyim: Tam parlaklık ve mobil veride 40 dakika navigasyon %10 şarja mal oldu. Bir telefonda en çok pile önem veren, mesaisinde bol bol telefon görüşmesi yapan, işi sosyal medya olan, sıkça fotoğraf-video çeken hatta bunları telefonda editleyen, kısacası “power user” diye tabir edilen kullanıcı sınıfına giren arkadaşlara önerim: Almayın. Gün içerisinde şarjınızın bitmesi büyük bir olasılık. Gerçi büyük ihtimalle almayı aklınızdan bile geçirmemişsinizdir. Bu telefon zaten sizin için değil. Ben de isterdim serinin en küçük telefonunun pil ömrünün büyük abileriyle benzer olmasını. Maalesef günümüz pil teknolojisinde bu mümkün değil.

Sonuç

 

“The elephant in the room” İngilizce’de sevdiğim bir kalıp. Çok bariz fakat kimsenin üzerine konuşmadığı bir soruna dikkat çekmek için kullanılan bir cümle. Sorun açık: Alternatifsizlik. Küçük ve modern bir telefon almak isteyenler, Android ya da iPhone farketmeksizin iPhone Mini modellerine mahkumlar. Rakipleri yok. Görünen o ki olmayacak da. 

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 7 / 11

iPhone SE 2020 İncelemesi

Merhaba herkese, bu yazımda Ekim başından beri kullandığım yeni iPhone SE modeli hakkında görüşlerimi yazmak istedim. TS'de incelemesi yok, kullanan da bir avuç insan var. Sitede böyle bir yazının durmasının iyi olacağını düşündüm. Bundan önce 4 seneye yakın 6S, sonrasında 3 hafta civarı iPhone 11 kullandım(iade ettim, detaylar için https://teknoseyir.com/blog/1326886) Dolayısıyla bu yazıda yer yer bu iki telefonla karşılaştırmalar da yapacağım.

 

Tasarım

iPhone 8'den tek farkı arkadaki elmanın telefonun ortasına taşınması. Kılıfları da uyuyor birbirine diye biliyorum. Fakat ekran koruyucularının geneli uymayacaktır, 8 ve 7'nin koruyucuları bu telefonun ekranında halo effect dediğimiz (baloncuk bırakma mı, iz bırakma mı diyelim, bilemedim). Ekran gövde oranına diyecek bir şey yok, 4.7" ekranını çoğunluk demode buluyor. Benim "telefon tamamen ekran olsun, çerçeveler ölsün" gibi bir bakış açım olmadığı için rahatsız olmadım. Fakat telefon diğerleriyle karşılaştırıldığında tabi ki yaşlı görünüyor. Biraz zorlarsak iPhone 6 ile bu anlamda pek bir farkları yok. Tasarım konusunda en çok memnun olduğum tarafları küçüklüğü ve hafifliği. 11'den buna geçen biri olarak farkı hemen hisettim. Artık cepte taşınması, tek elle kontrol etmesi çok daha rahat, ergonomik bir telefon. Küçük telefon sevenlere tavsiye ederim. Gelelim Touch ID'ye. iPhone 11'de kullanırken Face ID gayet düzgün çalışmasına karşın, koronanın getirdiği maskeli balo evreninde biraz can sıkıyordu. Örneğin sokakta yürürken telefonu açmak isterseniz maskenizi indirmeniz gerekiyordu. Bazılarını maskeyle de açıyormuş, beni hiç tanıyamadı maskeyle. Her ne kadar son 7-8 ayda normal şartlar altında yaşamasak da, iPhone SE bu konuda daha pratik. Face ID'nin avantajı ise gerçekten bir yerden sonra orada olduğunu unutturacak kadar pürüzsüz entregrasyonu. Bir web sitesine giriş yaparken şifrenizi girdiğinizi dahi anlamıyorsunuz. Touch ID bu konuda biraz daha ben burdayım, beni kullanacaksın diyor. Tasarım konusunda tek şikayetim, her ne kadar beraberinde kablosuz şarj, arkaya dokunarak kısayollarla işlem yapabilme gibi olanakları getirse de, arka tarafın alüminyum olmasını isterdim. Hem düştüğü zaman dayanıklılığı görece yüksek olurdu, hem de kayganlığı azalmış olurdu. Eski telefonum iPhone 6S defalarca her türlü zeminle haşır neşir oldu, tabi ki kozmetik olarak mahvoldu fakat kırılmadı telefon. Onun yaşadıklarının üçte birini yeni SE yaşasa arkası tuzla buz olacak muhtemelen. Onun için telefonu çok da kalınlaştırmayan bir kılıfla kullanmanızı tavsiye ederim. Tasarım konusunda tek doğru yok, kimisi bu ne böyle der, kimisi aradığım bu der. Tamamen tercihinize bağlı bir konu.

 

Ekran

4.7" ekranı var. 6, 6s, 7 ve 8'in çözünürlüğü ile aynı,1334*750. Parlaklık olarak iç mekanda tabi ki bir sorun yok, güneş altında ise sorun olabilir. Telefonu kullanmasanız dahi tahmin edebilirsiniz ki bu ekranda film izlemek, oyun oynamak tat vermez. Safari, Twitter vs için yeterli bir ekran. Ancak "otobüste giderken Netflix'ten dizi izleyeyim, gece de açayım şu filmi takılayım biraz" diyecekseniz bu telefonu tavsiye etmiyorum. Zaten çok basit kararlar alıyorsunuz bir telefonu satın alırken. "Ne yapacağım telefonla?" Sorusuna film izlerim, çok fazla YouTube'da dolaşırım, sürekli video çekerim diyorsanız(kamerada siorun yok, ekrandan dolayı diğer modeller kadar rahat değil video çekmek) bu telefon sizin için değil.

Performans

Telefonun en iyi yönü belki de. iPhone 11 serisinde de kullanılan A13 yongasına sahip. Bazı yazılar okudum, chipsetin daha dar bir alanda çalışmak zorunda kaldığı için kendisini yavaşlattığına dair,(%15 civarıydı yanlış hatırlamıyorsam) fakat A13'ün %30 yavaş hali bile IOS+3GB ile birleştiğinde hızlı hissetirir zaten. Ben de telefonu kullanırken iPhone 11 ile arasında hız olarak bir şey fark etmedim.

Kamera

Bu alan da yeni SE'nin parladığı alanlardan. Apple'ın bu modelde hangi sensörü kullandığını hala bilmiyorum. Kimisi birebir iPhone 8 sensörü var sadece işlemcisi sebebiyle daha iyi çekiyor diyor, kimisi XR'deki sensör var diyor. Kamera donanım olarak biraz muğlak. Tek kamerası var. Arka kamerada 4K 60 FPS desteği var, güzel bir özellik. OIS var, yine bir artı. Ön kamera en fazla 1080P çekebiliyor. iPhone 11'e kıyasla telefonun gün ışığında çektiği fotoğraflarda hiçbir kalite kaybı gözlemlemedim. Fakat iş HDR, gece modu ve kamera esnekliğine(geniş açı gibi) geldiğinde tabi ki SE geride kalıyor. Örneğin renk konusunda, aşağıdaki iki fotoğrafı ele alalım. Bu fark belki de iki telefondaki HDR özelliklerinden kaynaklanıyordur. İlk 44 yazısında pek bir sorun yok, ancak ikincideki tabelada beyaz table kısmı patlamış, soluk haremsi bir etkiye maruz kalmış.

 

 

Gece fotoğrafları ise telefonun kamerası konusunda diğer eksi puan. NeuralCam diye bir uygulama var, uygun fiyatlı olsaydı alıp test edecektim ama 55₺ olunca yanaşmadım. Gece performansını baya iyileştirdiği söyleniyor. Burdan göz atabilirsiniz.

 

Fotoğraf Örnekleri

Karşılaştığım ufak tefek sorunları yazayım, eğer karede yapay/doğal bir ışık kaynağı varsa kamerada flare gerçekleşiyor. 11'de de böyleydi, bu bir sorun ve donanımsal. Çözüleceğini zannetmiyorum. Çok takıyorsanız YouTube'da biraz bakının. Yazdıklarıma ek olarak XR, 11 ve SE modellerini karşılaştıran bu videoyu izlemenizi tavsiye ederim. Kamera konusunda bunu izleyip ikna olmuştum.

 

 

Pil

Gelelim telefonun en tartışmalı ve aynı zamanda en zayıf tarafına. 1821 mAh pili zamanda yolculuk yapmışsınız gibi hissettiriyor. Günümüzün 4500-5000 mAh kapasitelerinin yanında bu pil komik kalıyor. Rakamları kıyasladığınızda haklı olarak bu telefon yarım gün bile gitmez diyorsunuz. Ancak gerçek dünyada durum bundan biraz daha farklı. Bunun sebebi ise boştayken neredeyse güç tüketmemesi. Evet kullandığınızda şarjı çabuk bitiyor, ancak kullanmadığınızda da gitmediği için durum bir nebze olsun dengeleniyor. Yanlış anlaşılmasın, pili hala bu telefonun en kötü tarafı. Benim kullanımımla bir günü ucu ucuna çıkarıyor. Kullanımımı da açıklayayım. Oyun sıfır. YouTube var ama çok değil. En sık kullandığım dörtlü Safari-Spotify-Whatsapp-Twitter. Instagram için de fazla şarj kullanıyor deniyor, ben kullanmadığım için yorum yok. Bir dip not, telefonla konuşmak da şarjı hızlı götüren şeylerden. Sebebi Intel modem olabilir, bilemiyorum. iPhone 6S ile geçirdiğim 2. yılda pilini değiştirip kullanmaya devam etmiştim. Şimdi kıyaslamaya kalkarsam 2 yıllık bir pille yeni bir pili kıyaslayamış olacağım, hiç gerek yok. 11 ile arasında dağlar var, biraz afaki olacak ama bence 2.5 katı kadar daha iyi pil ömrü sunuyor 11. Pil konusunu şöyle tamamlamak istiyorum. Uzun uzadıya senaryolarla ekran süresi vs paylaşmanın pek de bir anlamı yok. Senin evin baz istasyonuna yakındır pilin daha iyi gider, ben telefonu sürekli düşük güç modunda kullanıyorumdur daha iyi gider, sen parlaklığı 7/24 en yüksekte kullanırsın 2 saatte biter. Bunlar değişir, forumlarda vs çoğu insan doğru düzgün kullanımını belirtmeden 7 saat ekran süresi aldım diyor. Aldın da nasıl aldın? Telefonu 3310 yaptıktan sonra istiyorsa 10 saat gitsin. Ben de almadan önce düşünmüştüm bu pil bana yetecek mi diye, sonra kullanım alışkanlıklarımı düşünüp almaya karar verdim.

  1. Telefonda film- dizi izlerim. > Almayın.
  2. Telefonda oyun oynarım. > Almayın.
  3. Ne film ne oyun, sadece sosyal medya-müzik.  > Bunları yoğun kullandığınız bir günü ucu ucuna bitireceğiniz, gün sonuna doğru şarja takmak zorunda kalabileceğiniz bilinciyle alın.
  4. Yanımda powerbank/şarj aleti taşırım. > Alın.
  5. Bıktım yanımda şarj aleti taşımaktan/ Şarja takabileceğim yerlerde değilim. > Almayın
  6. Ben sadece arama, mesajlaşma, sosyal medya vs için alıyorum. "Light user" diye tabir edilen kullanıcı grubundayım. > Alın.
  7. Sürekli fotoğraf/video çekerim. > Almayın.

Son olarak ortalama ekran süremi de bırakıp sonuç bölümüne geçeyim.

 

Sonuç

Eğer nispeten makul fiyatlı, küçük, performansı yüksek, kamerası iyi, en az 4 sene atıl bırakılmayacak bir telefon istiyorsanız bundan başka bir seçeneğiniz ne Apple tarafında ne Android tarafında yok. Pixel 4A demeyelim lütfen arkadaşlar, o telefon ne Türkiye'de resmi olarak var, ne küçük diyebileceğimiz bir sınıfta, ne SE kadar destek alacak, ne de onun kadar performanslı. Pil konusunda dediklerimi tekrar etmeyeyim, telefonu alma/almama konusunda kilit bir konu. 10 üzerinden sekiz veriyor, pilden 2 puan kırıyorum.

 

 

 

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 5 / 7

FIFA 19

Not:Bu inceleme demo versiyonu oynanarak edinilmiş izlenimleri içerir.Tam versiyonda irili ufaklı/olumlu olumsuz değişiklikler yaşanma ihtimali var,geçmiş yıllarda FIFA serisinde yaşanmış bir durum.

Oynanış

Hücum

Şut dinamiği değişmiş. https://www.easports.com/fifa/news/2018/fifa-19-gameplay-timed-finishing  Şurdan da okuyabilirsiniz,oyuna yansımasını ben tam olarak kestiremedim,tek algıladığım şey gerçekçilik oldu,örnek veriyorum iş havadan gelen topa gelişine vurmaya gelince,dağlara taşlara vurma ihtimaliniz bir önceki oyundan daha fazla gibi.Şunu belirtmek gerek,gelişine vuruşlar yapmak çok keyifli gerçekten,oyuncunun 30 metreden atılan havadan topa gelişine voleyi vurduktan sonraki vücut şekli,topun ilerleyişi,oldukça tatmin edici.Az ya da çok her FIFA oyununda olduğu gibi futbol oynadığınızı,topla iliştiğinizi hissediyorsunuz.Ara pasları çok daha iyi,yeterince güçlü bir ara pasıyla orta sahadan dahi iyi bir topla çıkıp kaleciyle bire bir kalabiliyorsunuz.Havadan ara pasları için konuşmak gerekirse hala iyi,ancak 18'deki gibi efektif değil,savuna oyuncularının bu paslar sırasında apışıp kalma durumu bu oyunda yok denecek kadar az başıma geldi,tamamen silinmiş değil.Duvar paslarında pası veren oyuncu 18'e göre biraz yavaş kalıyor,dolayısıyla tek-duvar pas biraz daha zorlaşmış,hiç yapamıyor değilsiniz ancak zırt pırt yaparsanız ya topun yavaş gittiğini ya da pası ilk veren oyuncunun pozisyon alamadığını göreceksiniz.Korner vuruşları konusunda bir değişiklik fark etmedim.Serbest vuruşlarda da aynı şekilde."Active touch system" dedikleri yenilik,topa olan dokunuşların bazı oyunculara özel olması.Her oyuncu diye düşünmeyin,kanımca 25-30 oyuncuya yüklenmiştir bu durum,kalanları için genel olarak kullanılan topa dokunuş modelleri vardır.Plaselere gelince,kaleyi karşıdan veya hafif çarprazdan gören pozisyonlarda daha gerçekçi bir vuruş şekli gözlemledim,yine yerden gelen topları plaseyle kaleye gönderirken de aynı durum geçerli.Orta konusunda günümüzde atılan gollere yakın goller atabiliyorsunuz.FIFA 18'de bunu arıyordum açıkçası.Mesela bir orta saha oyuncusu,rakip savunmanın arkasına koşu yapan kanat oyuncusuna ara pasını atar,kanat oyuncusu kesme bir vuruşla yerden sektirerek topu arka direğe yollar ve hücumcu tek vuruşta pozisyonu gole çevirir.

Savunma

Kayarak müdahale yapınca oyuncu 18'de olduğu gibi ağır.Top kapma-tackle dinamiği 18'de değişmişti,burda sanki 17 ile 18 arasında bi yere kondurulmuş gibi duruyor.Yani pek aktarılacak bir durum değil biraz pratikle ve gözlemle anlaşılabilir bence,fena değil.Oyuncuların kafa topu mücadelesi harika,aslında genel olarak top havalandığı an oyun acayip gerçekçi.Boşta kalan toplar diye yeni bir oynanış değişikliği var,örneğin bir kafa topunda eğer top boşa yani kimsenin kontrolünde olmayan bir bölgeye düşerse,çevresine daha hakim olan oyuncu topu alıyor,oyunda da o mücadele hissediliyor.

Hava Topları

Normalde böyle bir alt başlık gereksiz görünebilir ancak değinmeden geçersem oyundaki en önemli değişikliği atlamış olurum diye düşünüyorum.Topun havada olması demek,arayüzü sildiğiniz an gerçek bir futbol maçı izliyormuşsunuz hissine kapılmanız demek,en azından ben oynarken böyle hissettim.40 metreden atılan hava topuna vurulan gelişine voleler,tekte kontroller,iki kalıplı oyuncunun kale vuruşunda sıçrayıp top için mücadele vermesi,ikisinin birbiriyle iletişimi gerçekten çok iyi olmuş.Topa sert vurduğunuz zaman yerden sert bir şekilde hızlanması ve yuvarlanarak kalenin tavan ağlarına kadar yükselmesi...Bu değişiklikler oyunu hem daha eğlenceli hem de daha gerçekçi yapıyor.Kendi maçlarımdan anlattığım şeyleri örnekleyen pozisyonlar ekledim(havadan gelen topa pas,topu kontrol,gelişine şut)

 

 

 

 

Arayüz

Yine sade,ancak çok daha hızlı bir arayüz.Diğer oyuncular da fark etmişler oyunu açınca gözünüze çarpan ilk değişiklikler arayüzün daha hızlı çalışması olacaktır.Ayrıca arayüze eklenen yeni ve detaylı maç-takım istatistikleri var.

Lisans

FIFA oyuncularının belki de en çok beklediği yenilik,UEFA ligleri.Şampiyonlar Ligi ve Avrupa ligi lisansları eklenmiş oyuna,ancak bunun şovu çok az yapılmış.Daha uzun jenerik müzik ve daha iyi bir spiker performansı beklerdim bu oyun modlarında.O bakımdan hayal kırıklığına uğradım.Yine de futbolu sevenler sırf modun içerdiği scoreboard-topun gelmesini bile olumlu karşılayacaklardır,ayrı bir havası var çünkü.

Kapatılmayan Eksikler

Hakemin tam pozisyona girecekken maç bitirme saçmalığı hala devam ediyor,tabi ki gerçekte de olabiliyor böyle durumlar ama çok nadir.Mesele zaten bu olayın gerçekleşmesi değil,gerçekleşme sıklığı.Yine yan hakemin ofsayt verirken fazla düşünmesi,FIFA 18'deçok geç kaldırıyordu bayrağı,bu oyunda yine bir gecikme var ancak 18'e göre kesinlikle daha iyi.Buna da şükür dedirtiyor.Kaleciler genel anlamda iyiler,ancak kendilerine uzaktaki bir top auta ya da kornere çıkarken,adam deparla topu koşuyor,topun dibine kadar gidiyor öyle bakıyor topa,uçsa ya da yerde kayarak uzansa alabileceği topu izliyor öyle,bu durum çok sinir bozucu ve hala olması şaşırtıcı.Düzeltilmesi gerekiyor artık.

Sonuç

PC ve konsolda 300-400'lü fiyatlar uçuşurken kimseye önermem.Para sorun değilse başka tabi ki.Biraz daha beklenmeli ancak çok da hızlı düşmeyecektir fiyatı.Kanımca FIFA tarihinin en iyi oyunlarından olmuş,çok sevilecektir tıpkı FIFA 16 gibi "efsane versiyon" olma ihtimali var.Özellikle yeni gelen oyun modları ve lisanslamaları düşünürsek.

BeğenFavori PaylaşYorum yap

FIFA 18

Playstation'da ve PC'de 100'ü aşkın maç yapınca fikirlerimi bir yazayım dedim.Ağırlıkla FIFA 17 ile kıyaslamalardan oluşacak inceleme.FIFA 14'ten beri tüm oyunları en azı 100 saat olmak üzere oynadım.Başlayalım.

1.Defans

Serinin geçen seneki oyununa göre en dramatik değişiklik olarak defans yapma mekaniğini göstermek yanlış olmaz.Bildiğiniz gibi FIFA'da iki çeşit defans yapma seçeneği var.Geleneksel defans ve taktiksel defans.Eski sistem geleneksel defansta geçen yıla nazaran bir değişiklik fark etmedim.Taktiksel defans ise çok değişmiş.Zorluk kolaylık bir yana,başta afallatıyor.FIFA 17'de tackle(top kapma) tuşuna bastığınızda oyuncu anında tepki verir,hamleyi yapar,başarısız veya başarılı olurdu.FIFA 18'de ise bu işlem biraz süreç istiyor.5 metre uzağınızdaki oyuncu size doğru top sürüyor ise,top kapma tuşuna o an basmalısınız ki adam sizin yanınıza geldiğinde hamlenizi yapmış olasınız.Yani tuşa bastıktan takribi 2-3 saniye sonra savunmacı hamlesini tamamlamış oluyor.Tuşa basarken oyuncunun üzerinde bir bar çıkıyor,o barı erken bırakmak veya sonuna kadar doldurmak size kalmış.Barı sonuna kadar doldurursanız oyuncu daha fazla efor gerektiren bir hamle yapıyor ve dolayısıyla toparlanması daha uzun sürüyor.Rakibin size yaklaşırken hangi yönden çalım deneyeceğini erkenden tahmin etmek ve yine erkenden top kapma hamlesini başlatmak zorundasınız.Hamle yaparken kesinlikle dikkatli olmak lazım.Boşa bir hamle demek biraz hızlı bir rakip hücumcunun yanınızdan akıp gitmesi demek.

 

2.Yapay Zeka

Yapay zeka derken,bilgisayara karşı oynarkenki yapay zekadan bahsetmiyorum.Takımınızda sizin kontrolünüz dışında gelişen şeylerden bahsediyorum.En dikkat çekici olan kısım bence rakibin üstünden atlama kısmı.Örneğin hızlı bir kanat oyuncusuyla atağa çıkıyorsunuz.Rakibin direkt üstüne sürdünüz topu,sağ sol yapmadınız.Eğer rakip savunmacı kayarak hamle yaparsa oyuncunuz genelde üstünden atlamayı akıl ediyor.FIFA 17'e göre çok daha sık yaşanıyor bu ve bence iyi de bir yenilik.Yine pası keserken sizin kontrolünüzde olmayan oyuncu eğer topa ancak kayarak uzanacaksa kayıyor,topu kazanıyor.Yapay zeka demişken kalecilere de değinmek lazım.Bence bir sorun var.Daha fazla uzaktan gol atabiliyorsunuz.Kaleciler bazen uzanıp alabileceği pozisyonlarda donup kalıyorlar.Oyundan bıktırakacak kadar gol olmuyor ancak yine de düzeltilmesi gereken bir mesele.

 

3.Hücum

Savunma kısmında FIFA 18'in mekaniği zor olmaktan ziyade "değişik" olmuşken,hücum kısmı FIFA 17'e kesinlikle çok daha iyi olmuş.En başta ortalar tamamen değişmiş.İstediğiniz yere ve adama çok daha isabetli ortalar açabiliyorsunuz.Oyuncular pozisyonlarına göre doğru vücut şekli alıyorlar orta açarken dolayısıyla falsolu,sert ve kaliteli ortalar görebiliyoruz.Bu değişiklik bence  hücum anlayışını tamamen değiştiren bir değişiklik.FIFA 17'de  orta yapmak hiç de değerli bir seçenek değildi.Gole gitmek için pek akıl karı bir yol değildi.Zorda kalınca,korner alabilmek için falan belki yapardım.FIFA 18'de ise artık çizgiye inip orta açmak daha zevkli ve daha güçlü bir seçenek.Ortalar dışında paslar da daha isabetli olmuş,daha kolay istenilen adama pas atılabiliyor.Pas verebilmek futbolun temelinde olduğu için,oyunun bu açıdan FIFA 17'e göre daha kolay olduğu söylenebilir.Hücum kısmındaki bence tek olumsuz değişiklik,17'de L2 ile top saklama önemli bir yer tutuyorken,18'de bunu yapmak çok daha zor.Sinir bozucu derecede sırtınız çabuk top kaptırdığınız oluyor sırtınız rakibe dönükken.

 

4.Atmosfer

Yine geçen seneye oranla daha iyi durumda olan etkenlerden biri.Seyirciler daha iyi görünüyor.Golden sonra eğer geçmezseniz seyirciler arasında dolaşıyor kamera,çekimleri fena değil.Eğer gol sevinicini tribünlere doğru koşarak yaparsanız,taraftarlar kendi bölmelerinin aşağısına kadar yığılıyorlar.Bu arada Playstation'da ilk çıktığında durum neydi bilmiyorum ancak PC'de demoyu oynarken güneşli havalarda gözleri yakan bir parlaklık vardı.Nispeten daha karanlık yapmışlar ama canlılıktan bir şey kaybetmemiş.Güzel olmuş.Golü attıktan sonra tekrarı izlerken oyuncunun vuruşunu her açıdan gösterip oynatıyor yine bu da güzel bir özellik.

 

5.Sonuç

FIFA 18,eğer FIFA oynamayı seviyorsanız ve ufak tefek değişikliklere alışmak sizin için problem değilse kesinlikle alabileceğiniz bir oyun olmuş.Genel anlamda FIFA 17'e göre daha eğlenceli bir oyun.Fiyat olarak PC'de en ucuz 190 liraya bulabildim.Playstation'da fiyatlar 200 liranın da üstünde.

 

 

BeğenFavori PaylaşYorum yap
  • eamedic @eamedic

    Elinize sağlık benimde oynarken hissettiğim şeyleri yazmışsınız bu fifayı oynarken winning eleven 11 deki sezgisel oyunu hissettim ve normalden çok daha fazla oynadım açıkçası uzun zamandır ne pesten ne fifadan keyif almıyordum oyuncu seçme kısmı çok hoşuma gitmedi ve hakem çok absürd zamanlarda maçı bitiriyor ve oyun durunca oyuncular donuyor havadan gelen top kafasına fln çarpıp sekiyor oysa ki peste oyun durduğunda oyuncular havadan gelen topu alıp sektirme vs hareketler yapıyorlardı. Grafikleri çok hoşuma gitti.

  • davinci @davinci

    Ben oyunu oynamadım, muhtemelen de oynamam ama incelemeniz için özellikle de yazı düzeniniz için teşekkür etmek istedim. Umarım sizin incelemeniz gibi güzel örnekler artarak devam eder.

Snopy Rampage SN R-5 Mikrofonlu Kulaklık

Önce teknik değerler

Kulaklık Öz Direnci 32 ohm
Kulaklık Maksimim Güç Girişi 30 mW
Kulaklık Jak 3,5 mm Stereo
Kulaklık Frekans Yanıtı 105 dB +/- 3 dB
Kulaklık Duyarlılık -62dB +/- 3 dB
Kablo Uzunluğu 2,2 Metre

Öncelikle ses kalitesi ile başlayayım.Yükseklik olarak öyle bangır bangır bir yüksekliği yok ancak kalitesi kesinliklikle çok iyi.Müzik performansından çok memnun kalmadım yani benim açımdan sıkıntı yok ama oyuncu kulaklığı ağırlıklı olduğu belli bu konuda.Ben ilk taktığımda biraz yadırgadım bir kademe daha yüksek olabilirmiş sesi.Sıkıntı çıkaracak düzeyde değil.Taktığınızda dışardan gelen hiçbir sesi duyamıyorsunuz tamamen kaplıyor kulaklarınızı.Dışarıya da az da olsa ses veriyor.

Malzeme kalitesi bence bu ürünün en önemli yanı.Kaliteli bir bağlantı kablosu,düzgün jak kabloları var.Kulaklığın hoparlör kısmındaki plastik de gayet hoş kulağı terletmiyor 4-5 saat kullandım sıfır terleme diyebilirim.Ancak biraz ağrı bırakıyor kulaklarda.Kablosu yeterince uzun çok abartı değilse belli bir miktar uzaktaki yatağınıza geçip kullanabilirsiniz.

Mikrofon olarak yine iyi iş çıkarıyor.Çok ufak bir dip gürültüsü var.Onun dışında sesi karşı tarafa gayet güzel aktarıyor.Fotoğraflarda mikrofonu kısa gibi görünüyor ancak ses aktarımı konusunda hiçbir sıkıntı yok net ve temiz bir mikrofon performansı var.

Son olarak kulaklığın iki yanında gine göre led ışıkları var.Bu ışıklar gücünü USB'den alıyor.Normal kulaklık ve mikrofon girişleri ise jak şekilnde klasik.Ürünü GG'dan 75 liraya aldım.Daha düşük modellerini alabilirsiniz R-4 ve R-3 gibi.İkisi de sıkıntı çıkarmaz diye düşünüyorum.Aradaki fiyat farkı çok az onun için alınır bence bu kulaklık.Fiyat farkına değer.

BeğenFavori PaylaşYorum yap