Fatih'in hocası Akşemseddin, Mâddetü'l Hayât'ında, aynen şöyle yazmaktadır. "Cümle marazların (hastalıkların), sûret-i nev'iyyesi hasebiyle (çeşitleri bakımından), nebât ve hayvânlarda olduğu gibi, tohumları ve aslları vardır, ot tohumu ve ot kökü gibi bunlar gözle görünmez."
1450 yılında bulduğumuz, mikroskopun olmadığı, Pasteur'den 4 asır öncesinde olduğumuz unutulmamalıdır.
#bilim
2000 yıl geç kalmış. Milattan önce 400. yıla kadar dayanan kaynaklar var bunu söyleyen.
"Germ Theory of Disease"
https://en.wikipedia.org/wiki/Germ_theory_of_disease#Development
Bizim insanımız asıl olayı halen anlayamadı. Mesele bahsetmek değil kanıtlamak. Dünyanın döndüğünden tut yuvarlak oluşuna kadar binlerce yıl önce ortaya atılmış fikirler var. Avrupanın bu noktaya gelmesi bu teorileri kanıtlamasından kaynaklı, bizim millet geri kalmışlığı kendine yediremediği için sürekli bak şunu biz demişiz. Bundan bahsetmişiz çalmışlar falan diye triplere giriyor. O kadar bakmak istesen aynı şekilde İslam medeniyeti Roma, Yunan, Fars, Mısır, Hint vb. medeniyetlerinin fikirlerini çalmış noktasına gelirsin. Bu tarz gereksiz tartışmalarla zaman harcadığımız için bir arpa boyu ilerleyemiyoruz.
Ekleme: Mısır firavunları, göz, diş, ciddi kırılmalar ve doğum + kontrolünde çok ileri düzeydeydi. Yanlız üst tabaka ve onlara hizmet eden tabaka bu sağlıık hizmetinden faydalanıyordu.
Mısır da yaşam ortalaması yöneticiler hariç 30 yaş civarıdır. Ve çoğu insan dişlerden ötürü hayatını kaybediyordu. Yönetici ve avanesi 50 60 80 yaşına kadar bu hizmetlrle yaşıyor. Tanrı oldukların halka gösteriyordu. 2 litre bira 2 somun ekmek verip maaş olarak 11 saate yaın çalıştırıyorlardı halkı.
@tarikkaya Dişleri delerek tellerle birbirine bağlamışlardı. O görseli gördüğüm zaman inanamamıştım.
Fatih dediği 2. Mehmet ,
Ufak bir Türk boyu bu nedenle büyük bir imparatorluk olabildi: dönemin en büyük alimleri yöneticinin baş danışmanları ve bizzat hocaları. Bu formül bırakıldığından beri sürünüyoruz. Halk da artık sormuyor.