#konudışı #evlilik #ilişkiler
Bugün 19 Eylül, tam 8 sene önce 2013'te "sevgili" olmuştuk şimdiki eşimle. Arada akışta gönderiler görüyorum evliliği kötüleyen tarzda, ben de güzelleyen tarafta olmak istiyorum. İki genelleme de çok yanlış çünkü evlilik ya da sevgililik herkese göre aynı işleyen bir durum değil. Yanlış kişiyle evliyseniz ya da siz yanlış kişiyseniz o ilişki berbat olabiliyor, bizim ilişkideki gibi doğru kişiler bir araya geldiyse de mükemmel olabiliyor.
Size nasıl imkansızlıklardan güzel bir ilişki çıktı onu anlatmak istiyorum, uzun olabilir uyarayım çok boş vakti olmayan okumasın. Tamamen kişisel hikayem çünkü. 🙂
Öncelikle biz uzak mesafe ilişkisi yaşayarak başladık. 2013'te ben Eskişehir'de, o İstanbul'da okuyordu. Ben göbekli, kısa boylu, okul öncesi öğretmenliği okuyan bir erkektim, memur çocuğuydum. Eşim benden 10 cm daha uzun, fiziği yüzü çok güzel, Galatasaray Üniversitesinde dereceyle kazandığı Endüstri Mühendisliğini okuyordu. Bu iki insanın uyuşması, sevgili olması, kızın kabul etmesi imkansız gibi görünüyor değil mi? Ama öyle olmadı, hatta ilişki isteyen eşimdi ben uzak duruyordum. Tanışma hikayemiz şöyle, benim liseden yakın bir dostumla şans eseri İstanbul'da yurt arkadaşı oluyorlar. Yurtta dostum beni sürekli anlatıyor eşime, çok iyi çocuktur lisede bana hep iyi davrandı çok iyi dostum falan diye. O da beni merak ediyor ve mesajla falan ulaşıyor bana, 2013 yaz ayında Skype ve Facebook üzerinden 1-2 ay konuşarak en son 19 Eylül 2013'te yüz yüze görüşüp başlıyoruz ilişkiye. İlişkimizin ilk 6 senesinin tamamı uzak mesafe ilişkisiydi. Ayda 2-3 gün görüşebiliyorduk, kalanında ayrıydık ve mesajlaşarak, görüntülü konuşarak yürüttük ilişkiyi. Çok zordur bilen bilir, ama kıymetini bilince anlayışlı olunca ilişkiyi güçlendiren de bir şey oluyor. 8 senedir 1 tane bile kızın adı geçmedi, o fırsatı hiç yaratmadım hep sadık oldum o da aynı şekilde. 2 yıldır evliyiz, ilk 1 yılında yan yanaydık ancak şimdi iş nedeniyle tekrar Ankara-Antep arası uzak mesafe evliliği yaşıyoruz. 🙂 Ama hâlâ ilk günkü gibi birbirimize aşığız, her gün sabah çok güzel günaydın mesajlarıyla, gün içinde sevgi ve özlem belirteçleriyle mutlu kalıyoruz. Şu an 28 yaşındayız, hep derler ya kadınlar paraya bakar, yakışıklılığa bakar. Dediğim gibi memur çocuğuydum, sonra atandım öğretmen oldum para hiç çok olmadı yani. Şu an o işe girdi benim 1.5 katım kazanıyor hatta. Benden 20-30 kat daha güzel zaten. Yani kendini iyi yetiştiren ahlaklı düzgün bir kadınla karşılaştığınızda sadece sizi siz olduğunuz için sevebiliyor, bunu yaşayabilen şanslı azınlıktayım.
Çevremde genel olarak evli insan profili böyle değil. Genelde eve ne kadar geç gitsem o kadar iyi diyen, eşiyle yan yanayken çok kavga eden, dışarıda arkadaşlarıyla daha mutlu olan kişi sayısı çok fazla. Mesela "PS aldım ama açtığımda eşim kızıyor, lanet olsun" tarzı şeyleri çok duyuyorum. Böyle yaşamaktansa bekar yaşlanmak çok daha mutlu eder insanı. Yani "ben evlendim evlilik çok güzel siz de evlenin" gibi bir şeyi asla söylemiyorum, kimseye tavsiye vermek haddime değil.
Diyeceksiniz ki Teknoseyir ile bu gönderi ne alaka şimdi, haklısınız. Ama teknolojiyle alakasız can sıkan çok şey paylaşılıyor, vaktimin çoğunu geçirdiğim ortama hikayemden bir özet de yazamayacaksam ohoo. 🙂 Konuyu bir yere de bağlamayacağım, kendi hikayemi anlatmak istedim, böyle güzel aşklar da var bitmedi bilmenizi istedim. 🙂 Umarım evli ya da bekar fark etmeksizin güzel huzurlu mutlu bir hayatınız olur hep. Hak ediyorsanız tabii.
Çocuk hariç gerisine katılıyorum. Çocuğun ne gibi bir negatif etkisi olacağını düşünüyorsunuz ki😊
Eş çalışıyorsa neredeyse tüm hayata negatif etkisi olur, çocuğa da aynı şekilde.
Eşin zamanı gelince çocuk isteyebilir o zaman da genelde 35'lere falan yaklaşınca oluyor.
Mutluluklar dileriz, parası olmayan evlenmesin böylece boşanmak zorunda da kalmaz 🙂
ilk başta burç uyumuna bakmak lazım
Ya 😀 😀 😀 Bakılmaması gereken tek yer. Safsatalara inananların hâlâ var olması çok ilginç.