Selamlar,

Telefondan kitap okumak için hangi uygulamayı kullanıyorsunuz ve nereden satın alıyorsunuz? Daha çok satın alma kısmında cahilim. Mesela örnek vermek gerekirse Dostoyevski'nin "Yeraltından Notlar" kitabını beğendim diyelim. Nereden satın alıcam ve hangi uygulamayla okuycam bilmiyorum.

#kitap #ekitap #kitapSeyir

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Kitap Tavsiyesi / İncelemesi - 1Bülbülü

Kitap Tavsiyesi / İncelemesi - 1
Bülbülü Öldürmek - Harper Lee

Daha önce (https://teknoseyir.com/durum/1618999) paylaştığım kitap listesinden seçtiğim ilk kitabı bitirdim. Hayatımda ilk defa bir kitabın tamamını dijital olarak okudum, Kindle üzerinden. Düşündüğümden daha rahat ve keyifli oldu.

Kitaba gelince, yazar Harper Lee´nin ilk ve tek romanı olan Bülbülü Öldürmek.
Roman, ABD´nin küçük bir kasabasında, 1930lu yıllarda geçiyor.
Küçük kasabanın herkesin birbirini tanıdığı bir ortamı, küçük bir kızın gözünden anlatıyor.
Okuması gayet keyifli bir kitap. Filmi de çekilmiş.
Küçük bir çocuğun gözünden Amerikan yargı sistemi, siyahlara karşı ırkçılık, kuşak ve sınıf çatışmalarının tamamını görebilmek mümkün.
Bülbül burada masumiyeti simgelemek için kullanılmış ve kitabın en can alıcı iki yerinde buna gönderme yapılmış.

#KİTAP #kitaptavsiyesi #ekitap #kitapSeyir

 

   

 

BeğenFavori PaylaşYorum yap

#ekitapokuyucu tavsiyesi alabilir miyim? Mümkün olduğu kadar çok formatı desteklesin, 12 yaşında çocuk için ama ileriye dönük bir şey arıyorum. Basılı çocuk kitapları evde çok yer kaplamaya başladı ve 2-3 yıla kadar içerik zevki değişecek. Korsan yayın indirmeyeceğiz.

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 9 / 11
  • elmasevmem @elmasevmem

    ben uzun yıllardır kullanıyorum. b&n nook simple touch 2 var. halen taş gibi. ama tek eksikliği ışığı yok. gece okumak eziyet oluyor. halen ışıksız model üretiliyor mu bilmiyorum ama kesinlikle ışıklı olan bir model alın tavsiyem bu olur. Kindle lar epub desteklemiyor, modlayinca oluyor diyorlar ama hangi modeller modlaniyor bakmak lazım. ayrıca orijinal drm li okuyacağım derseniz Kindle dışında kobo tarzı cihazlara bakın. Kindle için drm kaldırıp onu da pubi ye çevirmek gerekecek. doğan kitap vs. yayinevleri epub formatında sunuyor dijital kitapları.

    • Eser @weltschmerz

      Nook cihazlar yeterli değeri görmüyor gibi geliyor bana da. Ben sizin modeli kullandım eskiden, şimdi Nook Glowlight kullanıyorum. Epub da destekliyor, Kindle'dan ne eksiği var bilmiyorum, herkesin dilinde Kindle.

  • ofis @ofis

    Cevaplar için çok teşekkür ederim, kobo'ya daha yakınım ama bin liraya yaklaşan fiyatlar sıkıntı. Laptop'ta lazım olduğu için bütçe ikisini kaldırmaya bilir zira laptop'un özelliklerinden taviz vermek istemiyorum.iPad mini3 var verim alır mıyız kitapta?

  • Eser @weltschmerz

    E-mürekkep teknolojisi rakipsiz, göz yorma açısından gerçek kitaptan farkı yok. Tableti kitap okuma amaçlı kullanmak bana göre çok saçma.

Her biri farklı bir konuyu işleyen 100 mikro bilimkurgu öyküsünden oluşan e-kitabım yayında.

İndirmek için: https://bit.ly/39WTOSU
Online okumak için: https://bit.ly/3gwmLrf
Goodreads sayfası: https://bit.ly/2DqfF9F

#akış #bilimkurgu #mikroöykü #ekitap

BeğenFavori PaylaşYorum yap

Telefondan kitap okumak sizce çok mu mantıksız? Fiziksel kitabı tutmayı ve karanlık yerlerde okuyamamayı sevmiyorum. Eşim de “gün boyu pc ve telefon ekranına bakıyorsun, bari kitap okurken uzaklaş” diyor. Ama kitabı elimde tutmak, uzanarak okumak falan zor geliyor, hele karanlıksa... Yani ışık loş olsa bile okumak zorlaşıyor. Ama telefonda parlaklığı ayarla istediğin yerde oku, tutması da kolay hafif. Siz ne düşünüyorsunuz?

#akış #kitap #ekitap

BeğenFavori PaylaşYorum yap
Önceki yorumları gör 5 / 15
  • kortex @kortex

    Benimde hep aklımda olan şey e kitap okuyucunun daha iyi olacağını düşünüyorum.

  • Emir Akdemir @emir-akdemir

    Fiziksel kitabı okurken bileklerim patates oluyor. Ayrıca yatakta yan yatıp vs okuma imkanı olmuyor. Telefon iyidir. Bildirimleri kapatıp okuyorum.

  • toriko @toriko

    Eski telefonumda bayağı sarmıştım e kitap işine. Birkaç ayda 10-15 kitap okumuştum. Benim için işe yarayan yorgunluk azaltıcı önlemleri paylaşayım belki işine yarayan olur.

    - Arkada planı kesinlikle siyah yapın. Font rengini de beyaz yerine koyu sarı ayarlarında bir renk yaparsanız konstrast azalacaktır.
    - Fontu büyütün. Büyük font okumak için daha az odaklanmanızı gerektirecek ve bu da gözünüze binen yükü azaltacaktır.
    - Satırlar arası boşluğu arttırırn. Satırlar arası boşluğu da 1.5 ayarlarına getirdiğimde daha az yorulduğumu fark ettim.
    - Mat ekran koruyucu. Arkaplanı siyah yaptığımız için oldukça fazla yansıma olacaktır. Bunun önüne geçmek için eski telefonuma mat ekran koruyucu almıştım ancak şimdilerde satıldığını görmüyorum ne yazık ki. Bulması zor ama bulabilirseniz kesinlikle alın bence.

    Bu önemlerle gözlerimin yorulmasını minimuma indirmiştim ancak bu önemlerin hiçbir bir e kitap okuyucunun yerini tutmayacaktır. Bir iki aydır alma niyetindeyim ancak ülke içinde satan hiçbir yer kalmamış benim bulabildiğim. Kurdan dolayı fiyatlar zaten pahalıyken birde gümrük vergisi ve kargo ödemek beni bayağı arada bırakıyor açıkçası.

    • Nakahella @nakah

      Dediklerinizi de ekleyeceğim uyguladıklarıma. iPhone’da gece modu var bir de, sarartıyor ekranı ve beyaz mavi ışığı yok ediyor. Uyku gelmesine de yardımcı oluyor. Okurken yorulmuyorum o yüzden, uykum da rahat geliyor.

  • dikiştutmazsabri @dikistutmazsabri

    İmkan varsa arka ışık özelliği olan bir e-kitap okuyucu alın derim, büyük rahatlık.

DigitalOcean'dan ücretsiz Go programlama dili kitabı:
* EPUB: https://do.co/go-book-epub
* PDF: https://do.co/go-book-pdf

#ÜcretsizKitap #ekitap #Programlama #go #epub #pdf #Digitalocean

How To Code in Go eBook | DigitalOcean

This book is designed to introduce you to writing programs with the Go programming language. You'll learn how to write useful tools and applications that can run on remote servers, or local Windows,...
BeğenFavori PaylaşYorum yap

Kısa ve Çabuk Adımlar/ Bir Çift Ayakkabı - Sunay Akın

Mevsimin ilk kar taneleri Londra Köprüsü'nün kulelerinde birikirken, Oakley Sokağı'ndaki tek odalı bir evde iki erkek çocuk, kırmızı kadife ceketini terzi makasıyla kesen annelerini seyretmektedir. Kadının, büyük oğlu Sydney'e ceketini bozarak diktiği palto ortaya çıktığında, bodrum katındaki odadan hıçkırık sesleri yükselir: "Okuldaki arkadaşlarım beni böyle görünce ne düşünecekler?"

Ertesi sabah, okul yolundaki Sydney'in giydiği yalnızca annesinin ceketi değildir. Ayaklarında da, annesinin, yüksek topukları kesilen ayakkabıları vardır.

Alkolik olan baba erken yaşta öldüğü için öylesine yoksullardır ki, Sydney okuldan artakalan zamanlarında Londra'nın kırmızı otobüslerinde gazete satmak zorundadır. Bir gün, otobüsün üst katındaki boş bir koltukta bulduğu cüzdanın üstünü yolcular görmeden gazeteyle kapatır ve usulca cebine koyduktan sonra koşarak eve gelir. Annesi sinir nöbetlerinden birini geçiriyordur. Cüzdanın içindekileri yatağa boşaltır, fakat cüzdan hala ağırdır. Biraz daha kurcalayınca cüzdanın içindeki küçük bir gözde yedi tane altın lira bulur. Annesi bu işe çok sevinir ve önce çocuklarına güzel kıyafetler alır daha sonra hafta sonu onları tatile götürür. Sydney'in kardeşi o günü şöyle anımsayacaktır: "Denizi ilk kez görüyordum, hemen büyülendim. Parlak güneşin altında suya yaklaştığımda kocaman bir canavar kıvrılarak üzerime geliyor gibi bir duyguya kapılmıştım. Üçümüz de ayakkabılarımızı çıkarıp ayaklarımızı suya soktuk. Su bileklerimi ıslatıyor, ayaklarım yumuşak kuma gömülüyordu."

Yalnızca Sydney mi, kardeşi de çalışmak zorundadır. Küçük çocuk barlarda nergis çiçeği satar, oduncuda kesilen odunları dizer. Annesinin eski giysilerini pazarda satmayı da dener ama sadece bir jartiyeri bedelinden çok daha az bir paraya satabilir ve tabii bunun için eve döndüğünde annesinden fırçayı yer.

Küçük çocuk bir gün, Kensington'ın arka sokaklarında yaşlı bir adam ve oğluyla tanışır. Baba oğul, bir ayakkabıcıdan aldıkları eski ayakkabı kutuları, talaş, Noel kağıtları ve tutkalla oyuncak gemiler yapıp sokakta satarak geçiniyorlardır. Yoldan geçenlerin dikkatini çeken renkli ipler ve bayraklarla donatılmış oyuncak gemilerin çok sayıda alıcısı vardır. Bizim küçük kardeş, ayakkabı kutularından oyuncak yapımını öğrenmek arzusuyla babayla oğluna yardım etmeye başlar. Onlar mahalleden taşınınca da bu işi evde kendi yapmaya karar verir. Bir hafta içinde yaptığı üç düzine gemiyi zorlanmadan satar satmasına ama zaten küçük olan evlerinde dikiş işleri yapan annesinin malzemelerinden yer bulamaması ve kazandığı paranın az olması nedeniyle çok sevdiği oyuncakçılık işine istemese de son verir.

Annelerinin rahatsızlığı nedeniyle akıl hastanesine kaldırıldığı dönemlerde evde birbirine sokularak uyuyan iki kardeşten küçük olanı, yıllar sonra çocukluk günleriyle ilgili şunları söyleyecektir: "Yoksul mu yoksulduk. Küçük bir odada yaşıyorduk. Çoğu zaman yiyecek bir lokma ekmeğimiz olmazdı. Ayakkabılarımız da yoktu. Annem kimi kez potinlerini çıkarıp birimize giydirir, potinleri giyen de yoksullara dağıtılan çorbanın peşine düşer ve günlük tek aşımız olan çorbayı kapıp getirirdi."

Annesinin ayakkabısını giyen bir çocuğun adımları nasıldır? Ayağından büyük olan ayakkabılar çıkmasın diye kısa ve çabuk çabuk!..

Bizim kardeşlerin bir de büyükbabaları vardır. Ayakkabı tamircisi olan büyükbaba gut hastalığından dolayı elleri şişince, işini artık yapamaz olur. Zavallı kadın, akıl hastanesinde tedavi görmediği günlerde çocuklarını yanına alarak büyükbabanın evine gitmekte ve ona yardımcı olmaktadır.

Yoksulluk içinde geçen yılların ardından küçük kardeş, "yatağın altındaki farelere ayakkabılarını fırlatarak" geçirdiği on iki günlük bir gemi yolculuğuyla önce Kanada'ya, oradanda trenle New York'a ulaşır. Times Meydanı'nda tramvaydan indiğinde Amerika hakkındaki ilk izlenimleri şöyle olacaktır: "Hemen hemen her köşede seyyar ayakkabı boyacılarının karşısına oturmuş kısa kollu gömlekler giyen insanlar büyük bir rahatlıkla ayakkabılarını boyatıyordu. İnsanda sanki giyinip kuşanmalarını sokakta tamamlıyorlarmış izlenimini bırakıyorlardı."

Aynı günlerde Amerikalı yönetmen Sennett, çekeceği otel sahnesini hazırlayan set işçilerini izliyordur. Bu sırada ucunu koparmak için ısırdığı purosunun tütününün yapıştığı dudaklarından şu sözcükler dökülür: "Bir komedi unsuruna ihtiyacımız var." Bu sözden sonra Sennett, yaktığı purosundan derin nefes çekerek, kenarda keşfedilmeyi bekleyen oyuncu adaylarından birine döner ve "Komedi makyajı yap. Ne olursa olsun fark etmez," der.

Genç adam, gardıroba doğru yürürken, böyle bir fırsatın bir daha eline geçmeyeceğini bilmektedir. Attığı her adımda, onlarca komik karakter gözünün önünden film şeridi gibi geçer... Bürüneceği karakter bir an önce zihninde oluşmalıdır, zamanı çok azdır... Oldukça bol bir pantolon bulacak, başına küçük bir şapka koyacak ve büyük ayakkabılar giyecektir. Gardırobun kapısını açtığında kararını vermiştir: "Üstümdeki her şeyin birbiriyle çelişkili olmasını istiyordum. Yani torba gibi bol pantolon giyerken ceketim bedenime sıkıca yapışacaktı, şapkam başıma küçükken ayakkabılarım ayağımdan fırlayacak kadar büyük olacaktı."

Yıllar yıllar sonra o küçük çocuk, yani Charlie Chaplin, sinema tarihinin en unutulmaz, en güzel komedi karakteri Şarlo ile annesinin ayakkabıları ayağından çıkmasın diye çorba almaya giderken attığı adımlarla bütün dünyayı güldürecektir, kısa ve çabuk çabuk!..

#Şarlo #CharlieChaplin #SunayAkın #kitaptavsiyesi #kitapSeyir #kitapönerisi #ekitap #KİTAP

BeğenFavori PaylaşYorum yap